tükey . gözyaşları un, ucularımızın yazılarından ı gece kadar köyü y damla damla yaş; bunu saran hatıralı kçe.. bu acılıkları ü. ısındaki sönük işi ü ve. Baştanbaşa mihnet ve meşak- geçmiş ömrümün, hastalıklı ya- aklı, kısa etekli, Vi eş başlıca müsebbibi: genç- e e İN Beni önüne katarak yerlere lü çoktu di çarpa sürükleyen bir aşk fırtına- ratın aksamaması AR EEEN birgey deşilâir. Onu, nasıl vi bir ibtilâ ve din- ça nişan ii bir humma ile sevdiğimi anlata- v ei Beki için, kalemimde zerre kadar kuv- »rı için, yerli göreğ "© bulamıyorum. Buna alelâde bir sev- inde ileri 'denemezdi. Bu, beşer kalbinin taham- dığı evde, alaturka "lü fevkinde öyle sürekli bir nöbet, şam Üstü m boğucu bir buhran idi ki, tahat- anlısının Pesmihi “ü bile hâlâ ruhumda ateşli bir feve- zaket verildi. Külü Şöcudümün en ufak zerrelerine den beklenmiyen biler yayılıyor. O, güzel bir kadın mı idi?. Hayırl.. adar, zayıf, saz benizli bir kızdı. Yal- bu soluk çehrede, cazibesinin bir Ml şimdiye kadar tesadüf edeme- m bir çift iri lâcivert göz ile, hari- ilk ve son isyi İde güzel dudakların gerçivelediği İ, şen, şakacı.. bjaz ve muntazam dişler var dalga ve sesten öİnsan, bu iki uzvun füsununa hiç bü- r mülâzımi beğei hayatını verir miydi?. Bu, akıllı bir ek ürküyordu. o #mın harcı olmadığı gibi, benim gibi üzelliğe bağlı olm divanenin felâketine sebep oldu. öğrenmişti, Yüzü Ferhan, arkadaşım Said'in ablası “ tanımıştı ki... çe Tatil zamanlarımı, mektebin pay- karasını ortaya undan sonraki saatlerimi ekseriya arında yaşıyan ““d'in evinde geçirirdim. Hayatta, o man tayyare yüzbaşısı olan ağabe- '? de e 3 sağın e bir okula kaydım kabil ol" eli yama "dığı için akşamdan akşama, ağabe- EN ,, gin beni yerleştirdiği bir küçük pan- evin önü, hemen. ona Ee nal yaşında tecrü- nn katıldığı bir ii bir cöcikii ij Pikan die aynı yaşta olan Sa. e, Yy ablası olmakla, şüphesiz benden my en ka yaş büyüktü. Büyük bir aşkta, z bir ışık pe pp ne hükmü olur?. Aşk, öyle bir ri saadet ii ki, hiçbir ölçü, hiçbir mikyas, abaran tül yığın” i beyaz imei çiçii #bir imkânsızlık ve mania onun önüne caydı ki... Nesil çekemez. düşkün hisli inse Günden güne artan gönül hastalığım, ırı altında yaşıni derslerimi ihmal etmeğe sevkedi. sanlarına benzeliydu. Ve, günün birinde tamamile amla e yoktuylaz, avare, serseri bir insan oldum. ibi kw Bir sene döndüğüm sınıfta, ikinci se- sirin arkasındtde birkaç dersten ikmale kaldığımı ırının okşayıp (# frenen ağabeyim, bir gün beni karşı- inde kumral kia oturtarak sordu: uyordu. — Söyle bana Ruhi, sendeki bu hay- — Arkası “liğin sebebi nedir?.. HİYANET Hasta Bir Şairin Günyazılarından: Yazan: Kerime (Nadir Başımı önüme eğdim. Yanaklarım- mek m. Aradan dan süzülen yaşları ona gösterme için, ellerimle yüzümü kapadı! i m dakikalar geçiyor, süküt ediyor- bendeki değişikliğin çok- du zi Onu tanberi darda, olduğunu biliyordum. Lâkin, şimdiye ime ile bu mesele akul bir cevap de yere e? mu era zorladım. Heyhat!. dilimin ucuna hakikati ta başka Ye söz gelmiyo; ordu. Ağa- beyim beni nihayet sualini tekrar etti; — Bu sebebi bana söylemelisin Rur- hil., Hıçkırıktan boğula boğula ona her- şeyi anlatmağa başladım. Beni sakin bir tavurla dinleyor, ağır ağır başını sal- layordu. Hikâyem bittiği zaman elini omuzuma koydu. Mülâyım bir sesle: — Çocukluk! dedi. Ve başka Rİ ilâve etmeden yü- rüdü gitti. Bilm neden, bu vaziyet b lakap daha acı yıt mı Mer Teselli verici bir- kaç söz, biraz nasihat ve bhatta.. ben tektire bile razı idim... Yalnız, bu küçük vak'a bende kat'i bir kanaat vücude getirmişti : nn bir nın nazarında olduğum gibi, ağabeyimin we bütün kâinatın na- zarında bir hiç!., Bu kanaat beni büsbütün deli etti, Onlardan müthiş'bir intikam almak sevdasına düştüm. Fakat, buna nasıl muvaffak olabilecektim? Bu düşüncenin bin bir şeklini tasavvur ile sabaha ka- dar yatağımın içinde döndüm; beynimin yanmasından başımı verilme Ee Dehşetli bir kâbusun öldürücü buhra larils yandım, yandım... Ferhan, öldü. remezdim., ağabeyime elim kalkamaz- dı... Nihayet, kendi kendimi bu “hiç, liğe mahküm etmekten başka çare bu- m, Ferhana, şimdiye kadar hiç aşkım- dan bahsetmemiştim. Perişan rece lâkayd davranıyordu ki, adeta bu kizın bir kalbe malik olmadığına inana cağım geliyordu. kadar ağzını açıp bir e mak için beyhu- itiraf- ikkatle sürmekte idi. Ve İşte bu buhranlı gecenin sabahında ona herşeyi bildirmeğe karar verdim. Bana acıyacak mıydı?.. Bilmiyordum.. fakat, şimdiye kadar beni bu itiraftan merneden Se yenmek ve içim- deki şüphe ve tere ü izale etmek için azmetmiş ar Günlerce odama kapanarak bir deste şiir yazdım. Bunların içinden, ona ver- mek için, bir tane iyisini intihap ede- miyordum. Nihayet, uzun ve bütün ıstı- rabımı, aşkımın bütün inceliklerini hi- kâye eden birini a itina ile kopye ettim. © akşam kendisine bir- likte yermek için, bir küçük demet çi- çek te tedarik etmiştim Yarabbil. Sevdiği bir kadın tarafın- dan tahkir edilmek kadar dünyada bü- yük bir felâket varmıdır?.. Ben bu felâketin en kahhar anlarını yaşadım! Onun ayaklarının açi halinin üze- ili Aradan uzun yillik geçtiği hal, de halâ en ımda, yine çarpılan bir kapı sesi ile, suratıma tükürür gibi Egem vi aci inleyi dürüre orum! n çoluk çocuk maskarası de- gilim.. âşk ei nelliğine Dirmizmai haydi başka kapıya! Yarı ölü bir halde da dönmüş- tüm. Sanki bütün dünya o anda bir zindan idi. Gözlerim ineği karanlık görüyor, kulaklarım oğultudan başka hiç bir ses işitmiyordu. Ferhandan nefret ettiğim halde, ha: yalini bir saniye bile kendimden uzak- laştıramıyordum. Aradan günler Beni ziyarete gelen arkadaşlarımın nasihatleri, zerre kada ar kula; ağım miyor ve ben bu hayatı, dünyanın O iğrenç ve gürültüden ibaret olan bütün zevklerine tercih ediyordum Uzun bir yebubeen sonra şe yim bir gün telâşla pansiyona geldi Akşam üzeri mişmlaiz birlikte uzun bir tayyare seyahatına çıkacaklarını Sy Onu hayretle dinledikten sanra sordum anlinla mı birlikte?. Demek sen benli haberim olmadan nişanlan- ın Güldü. Masanın üzerine bıraktığı çantasıyle gazetelerini alarak: — Allahısmarladık e İnşal- lah yakında yine görüşü başımın üzerine yıkıldı; sanki sivri bir pe şiddetle birkaç defa kalbime landı, çıktı. Mazarlarım dumanlanmığı. Gördüğüm feci hakikate mak istemiyordum. erece al- çakkığın yapılabileceğine asla ihtimal veremezdim imde art Ferhanın güzel bir portresi idi. Altında kendi imzasiyle şu kısa cümle yazılı idi: “Nişanlıma küçük bir hatıram! “m