“Mektepli kız- version unda zi mazhar olmuş olan © Japonyaca ette yaratmıştır. Bunu diğer Japon enebi filimlerindeki roller takip , Seçuko'nun bu muvaffakiyeti sa- N Japon kızlarını - tıpkı garbdaki ar- Japon kızı da Seçuko gibi, muvaf- yet kazanabilir mi? n'atın, dehanın sade istidattan iba- olmadığını, bunun mütemadi bir sây ücude gelebileceğini, söyliyen Ay- i hakim çok haklıdır. Japon sine- i, o milletin teknik ve san'at husu- daki istidadile birlikte durmadan, &nmeden pişman sayesinde ileri- tiştir. Japony m meydana E ürmeltekiir Bu tarz- on beş filim yapmaktadır. Lâkin bu- bakıp ta genç kızın Amerikan yıl- ları gibi filim başına milyonlar ala- muazzam bir servet kazandığı zan- İilmesin. Oda, diğer Japon artistleri an'at ve memleket aşkile ça- yorlar. Ne mutlu onlara! . “a Greta Garboya dair İ —uharrir, muhtelif meclislerde İsveçli “Adızla bir dösr sıfatile görüşmüş ve dan niçin nefret etmekte oldi i onun bazı düşüncelerini öğ- iştir. Greta'nın bu husustaki itira- aşağı yukarı şu şekildedir: — Daha çocuktum. Memleketim olan iveçte kendime iş arıyordum. Beni a ölyesinde kabul eden bir adam -ki is- i Harmendt'di- hakir görür bir su- o site beni baştanaşağı süzdü. Moda res- ama ll Hiç imtihana filân lüzum nektepte veril örmeden ik ayal # — mini; dedi, yaşına bakılırsa bu meğe is yapamıyacağın anlaşılıyor, binaena- Kikkaçu ilim h sana evine dönmeni tavsiye ederim. etimizde de büyü? Aradan seneler geçti. Amerikaya ilk filmi çevirmeğe gelmiştim. Rejisörün başasistanı çünkü şimdi meşhur bir rejisördür - da beni, tıpkı o moda ressamı arıyan adam gibi, dudak bükerek gözden geçirdi: Acırım size, dedi, boşuna yoru- luyorsunuz.. Bu işi beceremiyeceğinize imdiden sened veririm. İşte bu iki vak'adan sonradır ki in- sanlardan nefret etmeğe başladım. Bugünkü vaziyete gelince, hususi hayatımda kendime mahsus hiçbir şeye sahip olmak hakkına malik değilim. Ne alırsam, ne giyersem, - ismini söylivemiyeceğim, 24 saat geçmiyor ki başkalarının elinde ve üstünde gör. miyeyim, Meselâ geçenlerde küçük bir maymun hoşuma gitti, satın aldım. Bir gün sonra Holivud'da birçok kadınlar maymunla gezmeğe çıktılar. Bahçeme sarı yapraklar ve yeşil çiçekler diktir- diğim hafta içinde, Holivud'un birçok bahçeleri ayni şekilde süslendi. Bir da- vet için ısmarladığım elbiselerden o mecliste en aşağı yan on tanesine tesadüf ediyorum!, Görüyorsunuz ki bütün insanlar tak- litei, hotkâm, menfaatçi, zarara sokmaktan zevk mahlüklar... ne yapayım?,, İsveçli yıldır güzel söyliyor amma, insan olduğuna göre acaba bütün bu zâflarla değilse bile, birkaçıyla kendisi” de malül değil mi?.. başkalarını alan hasedci Onlardan kaçmıyayım da * * * Claudette Colbert'in Son Çevirdiği Filimler: 1. Ona Pariste tesadüf ettim 2. Bir Frijider içinde 53 gün. Claudette Colbert'le Melwyn Doug- las ve Robert Joung'un başrollerini oy- nadıkları “Ona Pariste tesadüf ettiml!,, filmi çevrilirken rejisör Wesley Ruggles haberi olmadan makiyajcı Harry Ray kendi hesabına ayni artistlerle kısa bir filim yapmış ve buna “Bir frijider Mi de 53 gün.,, ismini koymuştur. Kor lâyı seyreden direktörler, Doğanlar ve Harry Ray'a rejisörlük teklifinde bulunmuşlardır. Bu Holivud ne garib yerl. Gazeteci olarak giden Tyrone Po- wer artist, makiyajcı Harry Ray rejisör oluyor da, artist olmak istiyen binlerce kişi stüdyo kapılarında senelerce nöbet beklemekle vakit geçiriyorlar. * “*. Bir Macar Yıldızı: Marika Rökk Pek çok değil, bundan ancak iki buçuk sene evvel, kızıl saçlı, açık kül rengi gözlü bir genç kız Budapeşteden trene binmiş, Berlin istasyonlarından birinde inmişti. Geldiği şehir hemen hemen kendisine meçhuldü. Fakat bı- raktığı şehir onu pe Orada şarkıları, Şişi çevik ve çalâk hareketleri, neşesi v zaketile büyük bir şöhret İska Hatta Viyana ve Berlin gazeteleri bile bu genç kıza aid yazılar yaylar Lâkin buna rağmen bazıları Marika Rökk'ü hâlâ işe yeni başlamış bir ez 'atkâr addediyor, va istikbal için b vaidlerde bulun a inkâr temi HAA Marika, istasyonda çok fazla bir ka- labalık tarafından karşılanmamış ol- makla beraber, Berlinin büyük gazetele” rinin mümessilleri beyaz perdenin bu müstakbel kuvvetli simasile görüşmek fırsatını kaçırmamışlardı. Çünkü Ufa şir- ketinin bir artistle mukavele yapması, onda büyük bir istidad olduğuna mühim bir delildi. Gazeteciler hep birden sor- ar: — Siz artistliğin en ziyade hangi EN kendinize güveniyorsunuz? O, Ki verdi: gencim, güzelim, çalışkanım.. AnBtila her sahasında iş yapabilirim!. Cümlesini bitirir bitirmez uzun bir kahkaha salıverdi. Bu samimiliği Marika'nın ilk zaferini min etmiş, onun müstakbel muvaffa- kiyetinden şüphe edenlere kat'i bir dar- be olmuştu. Nitekim iki senelik bir çalışmadan sonra sade Almanyanın de- gil, bon flrpann yapin bir siması oldu. Bir çok filimler çevirdi. Yarın için de imleri namzeddir. Ma- rika Rökk'ün temsil san'atının muhtelif 8ubelerindeki kudretinin en bariz misali bilhassa danslarda, cambazlık dansla- rında tecelli etmektedir. Son filmi “Karrussell, de Georges Alexander'a çok uygun bir partöner olmuştur. 21