dan hem kan getirdir ve hemde hasta- Şi ilerletir. Tüberkülozlu hastalar güneşten çok Lİ akınmalıdır. a ldi — Bizde tüberküloz artıyor mu, azalı- br'mu? — Doğrusu, bu suale hakikate yakın , Bu sebeplede hdr cevap verebilmek, esaslı bir istatistiğe i gibi yatırmak kaihip olmağa tevvakkuf eder. Bize ge: ımız ücretsizdir, çö haslalar en ziyade büyük şehirlerden- lir. Şimdi hastaneir. Halbuki, şehirlerde, şehircilik plânları z. Hiç boş yatzerine inşaat yapılması ve yaşayış İarzı- elen hastayı biz gin ıslâhı şüphesiz ki mikropları azaltır.. eriz. Ön beş yaşSkiden bir kahvede veya umumi bir ma- iri almayız. alde oturanlar tükürürlerdi. Şimdi ise tü- vuayyen bir müddeürmek ve şehirleri Ee düne nis- an ve tedavilerden&len çok azalmıştır. Mikro ne de- şabilecek hastaları d&k olduğu, bugün fertler MİDE daha mayız; zira yataklği öğrenilmiş ve korunma çareleri daha hasta, iyi olaki ihhi bir hale gelmiştir. Bu sebeple has- m zaman için bo; ilik artıyor mu, azalıyor mu ? sualini- astalarımız ball müsbet, menfi bir cevap veremiyece- « Yalnız, şunu söylemek isterim ki, bu- dört ayda iyi oluün düne nazaran hastalığı teşhis ve te- : doğrudur, bir wâyi e olan fen çok ilerlemiştir, z ki, iyi olamaz. günkü insanlar birazda vehhamdır- bu kabil hastalulBi Hati bir öğürdüler mi: «bende verem Arl» diye hemen kendilerini muayene et- ii nasıl tedavi e li en ziyade kadı tala; ie 1 li oksa erkek İaakalış mi TE e Ea açık havada yağ sabahleyin yaz, DM Erkek hastalar daha fazla geliyor. akınız, bizim burada yatan erkek, kadın in e için * ç Siribirlerine katiyen gösterilmez. Bu da, ali sir e halit tedavi usulümüzdür, Her hasta, kendi © öğrendiği bu Avyonundaki arkadaşlariyle konuşur. Bu ündelretle tüberküloz tedavisi başlamış de- nan yapar. Bundaki. iyan kronik hal — Garpteki bu çeşit müesseselere, bi- m müesseselerimiz arasında tedavi tarz bii tedavi usulleri hek Yi , E nletleri noktai nazarından büyük fark- bir tedavi sister; yar mıdır? Bi iniz? 5 — Hayır müessesemiz, garpteki mü- seselerlğ. m derecededir; ve ayni te- i sistemlerini tatbik etmektedir. Doktora, hastaların yirmi dört saat zar- nda nasıl hareket ettiklerini sordum. O, 24 santlik programı şöyle anlattı; — Yedi buçukta hastalr yataktan kal- irlar. Sekizde kahvaltı.. dokuzdan on iki- $ kadar dinlenme kürü ve bu kür, açık ada balkonda olur. 12 de öğle yerle Birden üçe kadar, ne aynı şekilde bir daha kür. 3,50 de pin yediye kadar tek- el sbütün yardı Wi — R akşam yemeği. 9,15 de lâmbala- i sönmesiyle gece hayatı başlar. Hasta- zdan günde dört defa derece alınır. Heybeliada sanatoryomunun kapı eehetinden görünüşü Doktor — Facdalar buraya geldikleri zaman, tabii bu gördüğünüz gibi değildiler. Si- zin bir veremliyi tasavvur ettiğiniz gibi sarı benizli, melankolik bakışlı, düşünceli idiler, İstirahat, temiz hava, muntazam gıda ve hareket hastayi iyi ediyor. Adanın havası kadar hastane içindeki temizlik ve intizam 'da bü iyiliklere âmil oluyordu. Hastanenin her yerinde hopar- lörler. Burada hastalar gerek radyo, gerek gramofon dinlemek suretile musikiden bol bol istifade ediyorlar. Ayrıca mikrofon vasıtasile kendilerine konferanslar da veri- liyor. Hastaneyi gezerken, burada ilk göze çarpan şey, hastaların doktorla bir arka- daş gibi laübali görünmeleridir. İsmail Tevfiğe bunun neden ileri gel- diğini sordum; dedi ki: — Burada hastaya hastanede bulun- duğu hissini vermek iyi değildir. Hasta e- vinde imiş gibi gayet serbest hareket et- melidir. — Haftada kaç gün ziyaretçi kabul gününüz vardır ? — Halta da bir gün, pazar günü öğle- den sonradır. Hastalarımızın hariçle te- ması ne kadar az olursa, hasta ruhi isti- rahatını o kadar ar; ve heyecan- siz geçen zamanlarında sıhhatı iyileşir. Bi- zim hastaların birinci düşmanı da heye- andır. * »* Rontken, ameliyathane ve İ#boratuvar- lardaki müsbet neticeleri görmüştüm. Hep- si muntazam, Bahçedeyiz, Bahçenin bütün yolları be- ton. Doktorun gözlerinde nihayetsiz bir memnuniyetten doğan bir sevinç parladı, ve bana müjde verir gibi: — Unutuyordum : Hastanemizde pek yakında di ehil yeni bir pavyonun in- şasına başlanacaktır. Bahçede yürüyoruz. Mu a sahillerine uzanan durgun de- nizin satın a güneşten renkli akisler var. Mesafeler uzadıkça renkler kurşunileşiyor. Mavi Marmaranın kucağında yeşil çamlar- Ja mestur adaların bu kısmının panoraması, şair olmıyan en hissiz insanları bile baştan a kadar lâyemut bir tabiat deko- riyle Ada niayıniağ puseler alarak esen ılık bir rüzgârın ciğerlerimize tahacüm eden temiz havasını, derin derin teneflü eN “doktor r, SE yerinde bir hakikati Mi en İsviçreye de gittim. Çamlı göl- ler Üyünida bulundum, fakat bizim Ada- A havasına ve güzelliğine faik de- hatta muadil bir fazlalık göremedim. izim iğ onların yanınd a bir cennet. Marmaranın incisi bu şirin Adalarımız- da aki böyle bol bol bezlertiği güzel- likleri görüp, saf havayı teneffüs ettikten sonra vet, eek elimden a du. Ada sanatoryomundan hastaların ye yap olup çıkmaları, Adalarda oturanlar zinde vücutla m ve kanlı yüzleri; bunun bir isbatı değil midir ?.. Meml Geri bu kadar muntazam.. mel bir verem sanator- yomu varken; hala birçok ailelerin, bu feci hastalığa tutulan evlâtlarını İsviçre ve iğer Avrupa sanatoryomlarına gönder- meleri, iğ herhalde hem beyhude bir zahmettir; ve hem de boş yere bihlerce lis raların yabancı çile gitmesini mucip ol- maktadır. * Yazan : Yıiyazi Acun *?