1647 de İstanbula Hindistandan Seyyit Hacı Mehmet isminde bir elçi geldi. Alâka ile karşılandı. Devleti idare edenler elçiye bir mihmandar tayinini düşündüler. Fakat bu mihmandarlığı kim yapacak? «Eğer a- kıllı bir adam seçilirse, verilecek masrafı yutar» dediler ve Zülfikar ağa isminde bir adamı seçtiler. Naimanın tabirile (Ol Eşek), elçiye bir gün bir ziyafet çekti. Sofrada Zülfikar ağa bir tür- OSMANLI TA RİHİNDİ GÜLÜNÇ VE GARİP VAKALAR Şehirde bu yüzden rüya görenler ço- ıs Biri gökyüzünden bir kuyruklu yıldızın doğduğunu, sonra semanın bir kuyu ağzı gibi açılıp içinden iki cesedin biribiri ar- dınca yere düştüğünü görmü. Eski Yeniçeri ağalarından Hüseyin ağa, şark tarafından iki ay doğduğunu, gecenin gündüz gibi olduğunu; sonra bu iki ayın biribiri arkasından bir yere düşüp ortalığın zulmet içinde kaldığın; minarelerden: «Hakkın size gazabı vardır, Tanrıya yal- varmağa koşunl.» diye sesler aksettiğini görmüş. Bunlar gibi daha bir sürü rüyanın ta- birleri İbşir Paşanın suiniyetinde ve yakın bir zamanda sukut edeceğinde birleşiyordu. .'. Girit serdarı Deli Hüseyin Paşa harbe giderken bütün kadınlara şöyle hitap e- derdi — Selâmüaleyküm ey hatunlar!| çiçekleri ve yer melekleri!, Âlimleri ve İşe yarar koca yeğitler sizden Allâhutaalâ sürünüze bereket ver ii ; 1646 yılının Recep ayında di kânı Yalıköşkünde toplanmıştı. Bi münakaşa içinde mücevvizeli başlı madiyen inip kalkmağa, sesler yağ başlamıştı. Bu sırada içeriye has olabil elindeki haltı hümayunu 1 Meh met Paşaya sundu. ürcü Mehmet Paşa heyecat kalmıştı. Azledilmesini her dakik? yordu. Hattı hümayunu alınca şaşk etrafına bakındı. Sonra boynunu li — eri okumak bilmem, reisi larl. Müt Mes Efendi: kuyalıml!, rai hari Biz yunu aldı, Li söyle — Sen lü birşey bulup söy” AN liyemiyordu. Ortaya lâhna gelince arala- rında şöyle bir mu- Öl pa bazladi İ Zülfikar ağa — Hint Bu kısa yalar en büyük ve en ehemmiyetli hâdise. lerin, teferruatı atılmış ve özü bırakılmış birer hulâsa- sıdır. Ragıp Şevki, yıllardanberi topladığı ve hâlâ da toplamakta devam ettiği bu çok güzel hulâsalaların rimsin, mülrği sin, diyor!. ' 1642 del Bi Avusturya & di, vüzerişi! ikliminde lâhna var mıdır ? ikincisi olan; «Osmanlı Tarihinde Korkunç ve Kanlı ei .— - arından i a si Az bulu vak'alar» kısmını, Yarım Ayın gelecek sayısında oku- en aa di Ağa — Amma çok yucularımıza sunacaktır. Bu satırlar içinde Osmanlı olan Müneei sn, raha kant ve tarihinin en garip ve gülünç sahnelerile, en korkunç li e > i >. en ve kanlı vakalarını bulacaksınız. de iatedi Sİ “Elçi — (Gülerek) z — Biri Bir rüzgâr maddesi gimiz erkân olduğunda şüphe ve Amma ruh ile mü- eş malüm değil — (Elçinin gülüşünü sulığar&) — Kah kah kah. amma, bu muhakkak ki Arnavudların gıda: sı ciğer olmakla akılları fazladır. Boşnak: ; lar lâhna yedik için genç ve bahadır olurlar. Kah kah kahl.. Osmanlı imparatorluğunu temsil eden adam, işte böyle e m 8 de Gağialani seçilen İbşir Paşa bir ai İstanbula gelmiyordu. Halk, zorba ve kanlı adamın bir sürü eşkiya ile İstanbula yürümesinden korkuyordu. Sultanım lâtife hoştur © adeti kadim üzere “defter mucibinii vermektir. Siz necisiniz, bilmiyor Müneccim başı ayak direyint — Demek bütün kudret sizi imiş?. Ö halde imparatoruma fi hediye verilip verilmiyeceğini dedi. il Wiyanaya soruldu. İmparatorü vap geldi: it süfli adamların © edilecek musalehadan vazgeçtik! “ ** Dördüncü Mehmet 1644 tel kanlılık çağında ava başladı, Bi