aşka” kaj pıyal demiş. Ben mü- takat ve vermeye degil,“mülâkat yapmıya ge Hakkında dinlediğim bu ve bunlara benzer konuşmalar, bu kadını esraren- Mi emişi a baz hakikat “Dünya Mülâkatlar Kli, idi. Baz larına göre, Musevi, en bir başka rakıbesine ait o u unvanı Betty 0so'a male imei “istiyorlardı. Bazı kimseler de onun, bn sa unvanla seyahat eden bir ingiliz casu- ? . su olduğunu söylüyor! rdı, Şimdi,'benim ş gibi sizin gözünüzde de ilen e eN a yanyanayım. Hem, adım dat Nedim'in liste- sinda» e zolmadin halde. fak oluşumun Nİ de, biğ değilse. ondan di m ediklerim ka- dar. meraklıdır. Eğer sizi Mimarın vvelâ, en kısa yol dal bunu anlata zin i Az evvel, amma çok değil iki e dakika evvel gelseydin, ii babekdaşİasi. Cız. gidi geçi ü tacak bir muvaffakı- lamış.. sesini yet kazanacaktın ui leri, Şehir Tiyatrosunun ve < kale bede memleketin tek rejisorü Bay Muhsin Ertuğrul söylüyordu Merakla İğ srlüne ağmut gibi d e vardı? i bile kaşığı — Ne olacak... Betiy Roso bura- daydı l — Şimdi mireye gitti? — Biniyor > n nerede bulunur? Emire hareket edecek vapurun güvertesinde Bu geceyi nerede geçirecek ? — Operette | narından Edi ı sahada, mü , Silivriye & del — Baletin dans muallimi Bay Celâl l pri e Pe a için Şehir” miz o Jaziyetten bi sunun e olamaz mıyım? teferrik - Avall Mu hatabım da güldü a ii ermek farm l re ei — Canım, yi eni li eli silâh SÜ san'at mb olan bir olaca geride bii Zilim Hem benimki öyle kaydaba, Sı a yat ere m bir ei yi lilmimi Şi da, tam ikiyi kekten mi ücuda gelmişti? Hâkan Ba onun ye OTU, İcakli mu e değerli eğdi mülakatçılar Kil öyinden asıl yeşim muhafaza — ne yn ile ii U I Bay, "Gelar la;Şehir Tüy ratrosu dekoratürü i Dai z in bendeniz, mülâkatçılar iş , Kra liçesi uzurundayız , Operet sah- 2 e ği nesine en yakın ln, hakiki bir kraliçe edasile halkı süzüyor, ben de retin açılmasını bekliyor, ağzının.. Pitişiğimizdeki locadan Bu sesi, 'mülâkatçılar kraliçesinin de duyması ından ve arkasına bakmasından korkuyordum. Ve bu “sesle beraber e de sızlıyor kü bu an kraliçeye hissettir- “ meden resim almıya çalışan fotoğrafçı- rator EE r bu muvafl? umandanın yü bütün mın makinesinden çıkıyor! arasında, c8# il Perde arasında konuşuyoruz : : bü düşmanı — Bu dekorları siz mi yaptınız? Arkâsi " Hiç Kimseyle Konuşmıyan © Mülâkatlar Kraliçesiyle Nasıl Konuştum? RE 7 nel sayfada alnız bu operetin de- Ha ko Ki bein deyil! O pedal tiyatrolarımız da görd e diye ye e uz? — Oradaki dekorlar da benimdir- de... Nasıl bulunuz diyecektim? Gayet güze Muhatabim, ibi bir eda ile ilâve e Fakat Ankarada bazı binalar da diğ benziyor. Zira önü var, arkası yok! Bu sözünüzden, Ankarayı iyi gezmediğiniz anlaşılıyor? akis, Aukülada görmediğim yer, görüşmediğim insan kalmadı vE eklini tasvirini, fotoğraf obiei tifine bira kacağım kraliçe, Ankarada görüştüğü büyükleri uzun uzun imet- hetti. i en yükseltici kelimeleri bir araya getirerek, hepsini göklere çıkarmıya çalış ıyordu. Fakat ne alin siklet -henüz kendi çöplüğ için- onun bu sözlerine pek inanamadım. ben öltüğü ki e erde aras adil konuşu iyoruz yine e Sadık'ın kardeşini göster- — Şu dakika orkestrayı imal eden zalı görüyor musunuz? O, Türkiyenin satışı en yüksek gazetelerinden birinin sahibi bulunan saylavın karde- sidir — Yunus Nadi Bein mi? Hayır. Yunus Nadi beyle görüş- tünüz demek? Evet... Memleketinizde Zat On bir A ç dö Atlata, alet lan ön nesi geldi! dürdüm hepsinin! EN bir tanesi, lü amimi aklı sıra açıkgöz ük e V i, İstanbul seyya hin müdürü diye yutturmak iste zin gibi Kurt bir gazeteci de böylet basit tuzaklara düşer mi Muhatabımın istihfafla bükülen du- dakla ırında, mağrur irdi. Bu sözümün ei ır bir essüm be- cevabını, kaşlarını; — Değil mi ya? Der gibi kaldır- makla verdi. Güldüm ! — Fakat hakları da var biçarelerin. Zira sizin kimbilir dinlemeğe değer n hikâyeleriniz vardır? Meselâ ben bile, bu işe nasıl başladığınızı öğrenmek isterdim ? — Oo... Hakikaten çok gariptir benim gazeteciliğe girişim. Ben, Şimali Amerikanın çok ufak bir şehrinde, çok zengin bir ailenin kızıyım. © Bir gençle tanışıyor, ve sevişiyor- düm. o Konuştuğum bu delikanlının ideali çok zengin, fakat ekseri ideal sahipleri gibi, kisesi pek fakirdi. Bü- tür sermayesini, neşrettiği satışı kıt gazeteye yatırmıştı ve ailem, nla konuşma mı kat'iyen istemiyordu. Bir gün bana: — Betty, dedi, birşey düşünüyorum eğ ya abilirsen, yaparsan, az manda zengin ve bahtiyar oluruz. Sordum : — Nedir ? O, kisa bir tereddütten şündüğünü anlattı: — Buradan kalkıp Nevyorka gide- ceksin. Nevyorktan sezme repor- tajlar, e yazaca içük şehirden bir. akalin) ta Ni gönderilmesi, hele bu gazetecinin senin gibi herkesin tanıdığı bir aileye mensu kadın olması, gazetemizin satışını derhal birkaç mis- sonra dü- line çıkaracaktır | Ben, bu maceralı seyahati çok cazip bulup, Ve bir e yarısı elimde ufak bir valizle evimden kaçtım. Nevyorka indiğim zaman, cebimde yalnız 25 dolar, üstümde ve çantamda birer elbise; fakat içimde, verdiği kuvvetli 'bir itimadı nefis, kuvvetli bir azim vardı. Bu itimadı nefse, bu azme; güzelliğim ve kadın- liğım sayesinde görebildiğim kolaylık- ları da ilâ fak ok makta fazla zorluk çekmediğimi söy- lememe ln görmezsiniz tabil.. â madam, uğrunda bül fedakârlık edebilecek derecede seydi- ğiniz adamın ayrılığına nasıl dayanı- nazaran, sevginin e ederseniz, yorsunuz. Zira işittiğime aşağı yukarı bütün ömrünüz yollarda, seyahatlerde geçiyormuş — Biz şimdi onunla beraber deği- liz ki... Benim mülâkatlarımdan sonra dediklerinden başka bir şekil tahakkuk elti! Onun gazetesinin satışı arttı. Ve niz. Ailemle aram açıktı ayrılınca ortada kalmıştım. emi A çemen başindiğriğ bu işe devamda b oş, böyle olmasa pe gazeteciliği nn değildim ya... a bu işin iz şifa bulmaz e mikrobuna Ra Bir defa tutulan kurtulamıyor bir e kapanırken yüzüme bakü ve güldü! — Siz bu işi bilmediğiniz için, beni anlıyamazsınız; ve için için gülersiniz tabii ! Hakikaten için için gülüyordum. 81