. Sıcak bir yaz güniydi.. köyün seri meydan kahvesinde, ak: sakallı yorlardı. Topraklar sulanmış. Küçü şadırvanın suyu şırıldıyor, kocaman sarıca arılar, karasinekler vızıldayarak uçuyorlar; cırcır böcekleri alabildiğine ötüyorlardı. Meydanlıkta bundan başka ses yoktu,, Bu yaz öğlesinde kocamışı ların göğüsleri, bağırları açık. kimi ann kimisi de sıcaktan ötürü ei. köyün baş dedikodu. cusu (Oo Karasakalın Ahmed, o kısık gözlerindeki şeytanca bakışla, dört yanı süzdü. Nargilesinden bir nefes çekti, top sakalını sıvazlıyarak : — Hey ne uyukluyonuz oOdedi. Taze (horata « lakırdı) arım var, açın gözlerinizi biyel... sesi duyan bütün kapalı gözler açıldı. Topunda bir kıpırdama oldu. Doğruldular, çınarların koca gövde lerine (o bellerini odayayarak, bekleş- meğe beşladılar. Karasakalın Ahmed, sinsi sinsi gülüyor, onların bekleyen gözlerine alayla bakıyordu.. en'sonunda söylemeğe başladı: — Bizim köye, yol yapıcılar gelis yormuş, burdan (şşx) kasabasına büyük yol yapacaklarmış.. Dört yanda tatsız bir mırıltı oldu içlerinden biri: — E ne olmuş ki dedi”. bunda; ie ne var sanki, taze horata dedi. BEER ; ğin bu a R | Karasakalın Ahmed hiç aldırmadı : X İ — Gorursunuz geldikleri | bille İ yeil onlara bir dam Jev| Candarma çavuşu Yoğurtcus a Hasan e damını temizleyi- versinler; dedi., rn dayı, yz bir hasırda başlı | başına uzanmış, bu sözleri dinliyordu. Son söze pek sevindi. Demek ki köyde, ml konuk ineceklere Okendi oOdamından İ başka güzel dam yokmuğu Şişinerek yattığı e doğruldu " i — Un İsâa) geli ylermiş ii: bunlar?.. Si ortadan sordu. İl i — Bu gün akşama doğru; diye yavaşça fısıldadı Kaksıkalı Ahmed. n dayı sırıtarak yerinden kalktı, — Eh ben gidiyon; bizim dişeh. İleti (evin kadını) ne damı tımarlaması için deyivereyim, boşça galın garı | Diyerek çınarların gölgesinden çıktı, kaynar güneş altında tozlu yolda yürüyerek uzaklaştı. Meydan kahve sinde ki uyukluyanların, uykuları açıl» mıştı. İlepsi yürekten Yoğurtçuların Hasan dayıyı kıskanıyorlardı. Sanki 2