yi şii : . ela ek al in bi — ea e a NN kendi damlarına m İnemez miy id. Yedirecek bir pilâv- bazlamaları, yuf- yok muy- lari, ka ekmek du?.. Sanki gelenler valiymiş, kaymakam. mışll.. ne olacak yol yapıcılar bul.. Hepsi başbaşa ve rip bu seçimi lağnatıp (alay etmek) duruyor lardı. Bir k öşeye Çer genç mühens dis; ile iki ustabaşı Yoğurtcuların Flasan dayının, onları kekle” damına konuk yen oldular. Bütü gün sıcak güneş altında at üstünde yol almış» lardı, o yorgundular Tem iz kalaylı bakır sininin çevresine sira landılar; karınları do yunca, damın önün. de hasırların üstüne serilen döşeklere 'es- vaplarile ouzandılar.. Serin bir esin çıks mıştı. Yıldızlı göğün altında uyudular, a güneşle urdular.. evvelden yapılmıştı: wwx şeh- ğirmende Pilânl arı rinden gelen yolu, asabasına bağlıyacaklardı.. O gün de arabaları geldi ve işe başladılar.. İki genç mühendis, ateş çalışıyorlardı. Biri çok iri delikanlıydı, öbürüde ufak tefekti. Yolun iki yanına hemen bütün köylü birikmişti. Onlara eğlence çık- mıştı. Köyün kızları, bu üstleri kendi delikanlılarına şaşarak bakınıyorlardı. Biribirlerini dür. benzemeyen adamlara, lerek, çimdirerek gülüşüyorlardı. * # Çınarlı o kahvede datan o kocamışlarda, bir soruşlurmadır gidiyordu. akılları Bir gün yine nargile (o tokur- dedikodu, Bu işe bir pek ermiyordul.. böyle kahvede otururlarken, Karasakalın Aâbmed gelmiş, bir hötata Öğle dinlenmesi için Çamlıpınara giden mühendisleri, orada çınarlı yumurtlamıştı.. sa Öpüs köyün yanına Kocamış, genç, çoluk çocuk ağzında sakız olmuştu, Bu ne biçim utanmazlıktı. Yol bu horata da ağızdan ağıza köyden köye gidiyordu. # dibinde dudak görmüşler. Bu görüş yayılıvermişti.. herkesin üzâyup giderken, *-$ — Yazın sonlarına doğru yel bü- tünlendi. Vali yolu görmeğe gelecekti, kaynaşmadır gidiyor, çadırları ogün köyde bir köylü mühendislerin etrafa yığılmıştı.. Köyden, avuç içi gibi düz uzayıp giden yolda, Valinin oto. mobili göründü. Bir solukta çadırlarin önüne geldi durdu. İçinden inen Vali, bülün bekleyen mühendislerin ilk önce ufak tefeğinin elini sıktı: salışmanızı o kutlularım bayan lil dedi; sonra öbürünün elini sıktı, ve köylü kadınlara dönerek : — Bakınl.. dedi; nasıl ta nizda erkeklerinizle Mekke çalışıyor” sanız, şehirli kadın da kocasile beraber çalışıyor, yol yapıyor. ütün ağızların hep birden konuş- masından, koca bir ses (ortalıkta salındı, gezindi. Sonra Vali mühendisleri alarak yo lun öbür başını görmeğe gittiler. gün Çinarlı kahvede toplanan bütün kocamışlar, Karasakalın Ahmed in neden sinsi sinsi güldüğünü anladı- lar. Demekki o bunu biliyormuş on- larla eğlenmiş.. İşte kötülük yokmuş. Mühendisin küçüğü, iri mühendisin kas rısıymışl... 5 - Şubat - 935 ODUS