1 Mayıs 1989 Tarihli TV'de 7 Gün Dergisi Sayfa 29

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

da bağdaşmazlıklar sözkonusu. Genellikle klişelere yaslanan, tek tip bir söylem, belli zaman dilim- lerinde üretilen protest şarkıların türüne gözle görülür biçimde damgasını vururken, sayılı birkaç örneğin dışında kendi müzik di- lini ve tavrını geliştirmiş müzisye- ne rastlanmamasından ötürü, or- taya çıkan ürünlerin “protest”'li- ğini yalnızca ve yalnızca şarkı sözleri belirlemeye başlıyor. Bu- na bir de sözlerin çoğu kez çağ- daş Türk şairlerinin dizelerinden oluşmasını eklersek, yaşayan, canlı bir protest müzikten değil, sürekli kendini tekrarlayan “şekilci” şarkılar bütününden söz ettiğimizi - farkediyoruz. Evet, ilk dönemlerindeki Cem Karaca, yetmişlerin ortasında se- sini duyuran Bülent Ortaçgil, yir- mi yıla yakın bir süredir üretimi- ni sürdüren Fikret Kızılok, roman- tizmini kimi zaman protest şarkı- lara da taşıyabilen Özdemir Erdo- ğan ve ülkemizde rock türünün öncülerinden olan Erkin Koray dı- şında, protest yelpazesi içinde değerlendirilebilecek sanatçıların kendi şarkı sözlerini kendilerinin üretmesi, pek alışılmış bir şey de- ğil. Bir yanıyla bağlama ve Ana- dolu'ya, bir yanıyla da arabeske uzanan ve son dönemde “özgün müzik” gibi garip bir nitelemey- le anılan türün uygulayıcıları ara- sında kendi şarkı sözünü kendi yazanlar var tabii. Ama bu örnekler de yukarıda sözünü ettiğimiz tek tip söylem çerçevesine sıkışıp, cezaevi - İş- kence - darağacı üçgeninin için- de kolay çağrışımlarla üretilmiş şarkılar yazıyorlar sürekli. Rock müziğe yönelen yeni topluluklar arasında ise, Türkçe söz yazabi- len ve protest şarkılar üretebilen- ler yok denecek kadar az. Türk- çeyi rock tür içinde eriterek kul- lanabilen ve klişeciliğe prim ver- meksizin gündelik hayatta ilgili protest sözler yazabilen tek top- luluk, Bulutsuzluk Özlemi şu sı- ralar. Türkiye'deki en yetkin ve en başarılı söz yazarlarından bi- ri olan Mazhar Alanson ise, “teenage” dinleyicilerinin dışına çıktığı zamanlarda, son derece etkili ve nitelikli protest şarkılar üretebilmesine rağmen, son za- manlarda bu tavrını fazla öne çı- karmamaya özen gösteriyor. Tabii sanatçıların rahatça ve özgürce protest eğilimli şarkılar üretmesini engelleyen ciddi et- Joan Baez, tavizsiz müziğin canlı bir anıtı.Bizde onun ğil benzeri, kopyası bile tok. Oysa Türkiye'nin ika'dan daha çok to edilecek sorunu caba boya küpü cılar, hiç bu konu afa yordular mı? sim bizim bir Joan Baez'imiz yok? kenler de sözkonusu. Özellikle Batılı bir çizgi tutturmaya çalışan müzisyenler, ister istemez tele- vizyonun sağladığı promosyon olanaklarına gereksinim duyu- yorlar ve bu noktada “devlet te- levizyonu”nun katı denetim ilke- leri çıkıyor karşılarına. Bu neden- le hazırladıkları şarkıların tümü, TRT standartlarını zorlamayacak bir biçime girmek için zorunlu bir “otosansür''den geçiyor. Tanita Tikaram: Hem kadınlık gururunu koruyor, hem dünya gündeminin peşinde. Suzan Vega, ülkemizde “Solitude Standing” kasetiyle tanınıyor. Başkaldırıcı müziğin genç yeteneği, dünya müzik yelpazesi içinde saygın yerini çoktan aldı. Öte yandan, bu müziğin en önemli unsuru olan dinleyiciyle bire bir iletişim, yani toplu ya da solo konserler, yasal ve ekono- mik engellerden ötürü alışılmış kültürel etkinlikler haline geleme- diğinden, Batı'daki gibi dönemi- yor çark. Dinleyiciler, özellikle de gençler, İngiltere'deki “Irkçılığa Karşı Rock”, “Nükleer Silahlan- maya Karşı Kampanya” ya da “Nelson Mandela'nın 70. Yaş- günü” gibi, şarkıların tüm yoğun- luğuyla yaşandığı atmosferlerde bir araya gelemiyorlar.Bunun bir diğer yan etkisi, tek tük düzen- lenen kimi konserlerde izleyicinin sahnede yeniden üretilen müzi- ğe katkıda bulunamaması, etkirı dinleyici konumuna geçememe- si. Öte yandan, protest müzik kapsamı altında değerlendirile- cek, kendi şarkılarını kendi üre- ten karizmatik kadın şarkıcıların yetişmemesi de, ülkemizdeki bir diğer özellik. Oysa dünyada ço- ğu kez simgeleşen, efsane hali- ne gelen şarkıcılar, kadınlar. Jo- an Baez, Tracy Chapman, Suzan- ne Vega, Tanita Tikaram gibi bir örnek çıkmıyor bizden; çünkü ka- dınların geneldeki ezikliği ve ür- kekliği, kendi dünya görüşünü ve gündelik yaşam içindeki tavrını net olarak ortaya koyacak kadın müzisyenler çıkmasını da ciddi biçimde engelliyor. Ama ne ya- zık ki, Hümeyra'nın yıllar önceki “Adım Kadın”ını saymazsak, bu- nu bile dile getiren kadın şarkıcı yok. BİTTİ 29

Bu sayıdan diğer sayfalar: