İlim SEZ | Müteha için Prof. Bay Egii Yeni İstanbulu nerede kurmalı “Cumhuriyet” refikimizin 13 Ey. Kül sayısında Muharrir Peyami Safa “Yeni İstanbul” başlıklı bir yazı neş retti, Avrupada kısa bir seyahatten dönen muharrir, yazısında İstanbu- un hiçbir vakit bir Avrupa şehri 0- lamıyagçağı kanaatini izhardan sonra | bügünkü İstanbulu olduğu gibi bıra-! kârak, Mecidiye köyünde, yeni bir 14 tanbul İnşukmı töllie eiyöFve diyor kir “Şehrin tabiata bu en hâkim ve gü gel noktasında ( Meçidiyeköyünde ) hiç bir yıkma zaruretine düşmeden, herhangi bir plânı yüzde yüz tatbik serbestliği içinde, sık ve muntazam otobüs servislerile şehrin merkeze, öyrica Yılda ve Boğaziçine bağlı seyyahların rahatçd oturabileceği ve €ğlenebileceği modern birkaç otelile, #iyatrosile, konser salanile, kan! bar ve kabaresile, parkile, bahçe, meydanile, hoykelile, âbidesile, geniş ve asfalt birkaç caddesile ye; i mükemmel bir Avrupa şehri tün tekniğini ve casibesini küçük, 34 rif bir belde örneğinin içine topia - mak” Bir gehrin ne gibi ihtiyaçlardan doğduğunu tetkik etmemiş olan mu- harririn bu fikri rasyonel olmakla beraber bir hayalihamdan başka bir gey değildir. Evvelâ, nakil vasıtalarınm azlığı ve pahalılığı y den İstanbullular güçlük çekiyorlar. 'usuna nazaran çok ge- olan şehre bir yeni “faubourg” daha ilâveye nelüzum war? Sonra seyyahlar İstanbula gelecek ler ise, bir Avrupa şehri görmeye ve bar, kabarede eğlenmek, konser din- lemek için gelecek değillerdir. Bütün bunlar bertaraf, yapılsa bi- le, bü sun'i şehrin nihayet bir şehir- cilik sergisinde yeri olabilecektir. Bu, pek bilyük masraflara mal ola- cağına göre, Peyamı Safanın Meci- diye - Yeni Istanbulunu, bir,maket o- larak yapmak, ve bir camekân içinde teşhir etmek muhakkak ki çok fsi - deli olacaktır. Peyami Safanm teklifine (Akşam) «refikimizde (Akşamcı) hemen hemen syni şekilde itiraz etmekte ve Ku - run refikimizde de Konya Sayları Doktor Osman Şevki Uludağ iki bü-| yük makale ile cevap vermiştir. Doktor Osman Şevki Uludağ, her şeyden evvel, şehir o mütehassısı Prostun plânmr öğrenmek istiyor ki, bilhassa bunda hakkı var. Her sey den evvel, Prost'un plânını görmek öğrenmek gerek. ve İstanbul hakkın-| ssıslar Istanbul ne diyorlar? Egli ile konuştuk: Edebiyatla şehir yapılmaz ve İstan- bul yapılarının çoğunun mimari ile TAN hiç alâkaları Istanbul hakkında düşüncelerini şehrin imari hakkında görüşlerini öğrenmek üzere müracaat etm sarladığım şahsiyetler arasında bir samanlar güzel san'atler akad de çenebi mutahassıs olara. müş ve şimdi de memleketin lif yerlerinde birçok binalar yapmak ta ve bu meyanda Süleyman cami önündeki üniversiteye bağh enstitü binasını yapmiş olan Mimar Eğli de rd. Kendisini siyaret ettim. Bana, kendisinden neler öğrenmek is tediğimi sordu. Suallerimi istedi. Mü racaatımın muayyen ve mahdut sur ler çerçevesine giremiyeceğini, daha doğrusu bir görüşme tarı gin söyledim. Fakat ve kâdar bu şekilde verm müldkatların gazetelere yanl veya fazla olarak aksettiğini rek beni alâkadar eden mevzu İfnda muayyen birkaç kir söylem mi istedi, cevabine-tahriren.veoro mi bildirdi, Bigi tir“ gi har Linde cevabi göndermiş, bulu Mektubun aynen tercümesi, koyuyorum. bulun - bulun Fikret Adil - Bay Fikret Adil: Beni ziyaretinizden doğan bir alâ- kayla, senelerdenberi toplamakta olduğum gazete maktualarmı göz - den geçirdim. “İstanbul nedir? İstanbul nasi imar edilmelidir ?,, mevzuu, tüken - İmek bilmez ve her gazete için müb- İrem bir mevzu olacak ki, bu yolda- ki yazıların bir türlü ardıarası kesil- miyor. Yahut, bu yazı bolluğu, balk şuurunun derinliklerinde, bugüne kadar cevapsız kalmış bir suslin, gi- derilememiş bir ihtiyacın, sonsuz bir hasretin mevcudiyetinden İleri geliyor. Ve yahut: Sağlam bir kritik yaratılamıyor? Hasılı, ister şu veya bu olsun, mesele orada değil, gerek ima yolile, gerekse uluorta söylenmiş, fakat bir fayda temin edememiş © kadar ha- kikatlar, neticesiz kalmış bir o ka- dar da budalalıklar okudum ki, bu bahse, tarafımdan da faydasız bir hakikat veya sonu çıkmaz bir bü - dalalık ilâvesine Jüzum görmüyo - rum artık! Matbuat efkârmdan fışkıran bu anketlerin lâyık oldukları ehemmi - yetle karyilandıklarmı kabul ediyo- rum; fakat ortadaki kalabalığı yerine “iş!,, görmek bedi daha ziya- de sevindirirdi. Ben, işin böyle olmasını isterken, penceremden baktığım zaman, bu - rada geçirdiğim altı sene içinde bu evin etrafmdaki sokak ve yollarin duha fena, daha geçilmez bir hale geldiklerini görüyorum. Anketlerden nefret edişimin baş- ka sebepleri de vardır: Edebiyatla şehir yapılmaz!.. Gerçek olarak başarılacak bir İş, resim masası üstünde, mütehassis - larla yapılacak istişareler neticesin- de, faydalı bir manzara arzeder; yok- sa, edebiyatla şehir yapılmaz! Yahut hiç olmazsa, şekillenmiş İ bakikatlâr karşısmda hayran kala - rak biz, fen adamları, iş başma de- ği ta-| Misis | yoktur, diyor | Bana, aşağı yukarı, Istanbula na- sıl bir karakter verilmesi hakkın - daki, düşüncemi soruyorsunuz. Bir İticaret şehiri mi olsun , yoksa bir san'at yahut turizm şehri mi olsun sual karşı, insanm bu şehir bir tüccar kadın elbisesi mi giyinsin, #an'atkâr kadm yahut bir seyyah bayan kılığma mı girsin? diyeceği geliyor. Yeni bir Istanbulun yapılması için köyü ve civarı pılabilir, mi- i arifane! Böyle bir sorgu ile ne kastedildi- ğini hakikaten bilmediğim için, bu- nu, halka oyuncak mahiyetinde ârz- ilen bir mevzu diye kabul ediyo - rum, Bu şehir yaşamak istiyorsa, her iş şehri, sanat şehri, ticaret, alişveriş ve turizm şehri ve bunlarin İda, mümkün olabildiği kadar ,en iyi- İsi olmalıdır. Bir şehir, san'stkâr toplamak İ mecburiyetinde olduğundan, iyi bir liman haline girmekten osarfmazar edemez. Kendisine bir “ticaret şeh - ri,,, titri varmak istediğinden, az da olsa alışverişten vazgeçemez. Şehrin, her şeyden önce emek har- caması lâzımgelen bir nokta, her türlü ahvalde veher ti çare- lere başvurarak, çıkarttığı miktardan fazla para çekmek, hiç olmazsa gü- zel bir şehir olmağa yetecek kadar olsun para kazanmaktır. Ankara ve Yeni Türkiye İntizam, temizlik, sıhhat ve gü- gellik bakımından Türkün istek ve | kuvvetlerini, Ankarada bütün dün - İşanm gözü önüne sermiş olan yeni Türkiye, uyuşuk bir nesilden miras, kalan bu vaziyete tahammül edemi- yeceğini isbat etmiştir! Memleketin her tarafında imar, intizam yola gir- meden, hususi stili olan değerli es- ki eserlere yeni ve güzel bir çehre vermeden, Türkiye, sükünete ermi- yecektir. Şu halde, Istanbul da isti- fadesi kabil olan her şeyden istifa- de etmek zorundadır. İlkönce ele almacak şey, dünya - nm hiç bir tarafında benzerleri bü- İunamıyan nesnelerdir. Camiler, sa- raylar, yeni yeni çıkartılmakta olan mozayıklar, harabeler ve molozlar arasından o kurtarılamamış bir çok hazineler, işlenmemiş kütüphaneler, halkın - hususi hizmetine açılması icap eden, hususliyetlerini halkım em- rine âmade tutan ilmi enstitüler, memleket manzarasının cazibesi, bu da fikir yürütürken, esasın “Yeni seh | gil de, çene yarıştırmağa çağrıldı -İele almacak nesnelerin bazılarıdır. rel yapmak, Abideleri korumak oldu-| ğımız zaman, mütereddit ve İtimat -| Bu hazineleri aydınlığa çıkartmak, Bunu gözden kaçırmamalıdır, sIZ ĞUFUTUZ. tozdan ,topraktan yeryüzüne almak, Yemi şehri yapımak., âbideleri Korumak 28-9.-0936 Bay Eylinin beş senedir oturduğu evin atrafındaki sokaklar gittikçe ha rap olmaktadır. ve bu: manzarayı Peyami Safanın teklif ettiği Mecidiye fazlalaştırmak ve nihayet iyi bir ba- kıma mazhar kılmak az para ile ola- cak iş değildir . İstanbul için balıklardan istifade Buralara yatırılacak sermayeler nemasız kalmağa mahküm bir ser. mayedir. Mademki durum böyledir; hiç olmazsa balık zenginliğinden İs- tifade edilemez mi? Bu maksatla konserve fabrikaları kurulamaz mı? Bu iş dallı budaklı beşeri bir faaliyet yaratır, İstanbul sadece, şu veya bu olmamalıdır. İstanbul cihanşümül ve bütün dünyada eski ehemmiyeti- ni yeniden almış, karakteristik ve müterakki bir Türk şehri olmalıdır. Coğrafi vaziyeti ve milletinin hari - kulâde kabiliyetleriyle, beşeri ihti - yaçlar bakımından, san'at, ilim ve tekniği her an emre âmade kılmış, cihanşüümul bir şehir!.. İstanounun hiç,Daşka yerde emsali Wplânr tatmlattr. Cihanşilmul bir, iş, mübadele ve| arzetmektedir. keşifler şehri demek istiyorum. Hakikate mizah yoluyla varmak! çer de, ana caddeler temizlenir, yis kık, dökük evler düzeltilir , yangın yerleri ağaçlanır, her tarafta bir fa- Ikinci bir bahis daha var! Istan -|aliyet, bir kazma kürek işi, duvar bulun methali nerede olmalıdır? o | çekme, sıvama ve boyama başlarsa Evet, orta çağlardaki gibi, müm -!bir çok sorgular da nihayete ermiş n olduğu kadar az kapısı bulunan | olur . kasında mı oturuyoruz?) Mimari fikirlerimin tefsiri Bu sual, öcvap oyunlarına karşı, me- © | Bundan sonra bana, hangi mima- selâ, Istanbulun methalt Çanakkale- | rinin kullanılması lâzım olduğunu dedir, oraya bir kapı yapınız, Y3 -İ soruyorsunuz?. but İzmitte, Çatalcadadır. diyebili -İ Mimarinin bir kataloğa bakılarak rim. Bu bang, başlıca maksadı Istan» | seçilebileceği fikrinde (olmadığınızı bulu Asyahın kapısı yapmak'olan bif| biliyorum. Hâyir, iyi. . biliyorum ki, siz de benim gibi, düşünüyorsunuz. Ve San'atin dürli Bir Şey olduğ stil kanunlarına göre inkişaf ederek 'Tayyare, gemi, otomobil, . teren, kendilerini kuran san'atkârların de- araba için Istanbulun her tarafında | hasını gösteren bir ayna oldukarma, her türlü vasıtalara göre methelleri kani bulunuyorsunuz. vardır..Ve bu methaller nekadar Fakat ilk önce, burada yapılan çoksa o kadar iyidir. b işlerin “mimari, denilebilecek şeyler Şehir, bu geçitleri her zaman açık olup olmadığı üstünde « anlaşalım. ve dostane bulundurmalı, imzalarla, | Maalesef yüzde 90, menfi bir netice- pullarla, formaliteler, izehat ve araş-| ye varırız. Yoksa Cihangirdeki ev « tırmalar, takrirler, raporlar, muh - lerin mimari ile bir alış verişleri bu- telif harçlarla ve bunlara benzer tür-| lunduğunu mu sanıyorsunuz? lü icatlarla, tıkamamalıdır. Ruhsatname yoliyle şehri elleri « İne almiş adamlar tarafından yapıla» gelen inşaatın, zamanımızın ruhunu teneffüs eden, yahut mimari san'a- tinin bugün hangi muazzam devreye ulaşmış bulunduğundan haberdar 0- lan birer san'at eseri olduklarına, hakikaten inanıyor musunuz? Bun - lar daha ziyade, acmacak bir liya - katsizliğin, anlamadan kopya ettiği biçimsiz karikatürler değil midir? . Mimarinin, istidat, hayranlık, mü- cadele, halka sevgi, zaman ve mem- leket, dahili temizlik bakımından biz den talep ettiği şeyler, bu spekülâs- yon mahsulü yapılardan beklenebi « lir mi? Hele mimarların kendilerine raci haklar ve tesirler de menedilir. se?. Biz de öğrenmek isterdik Mimari sözünden ne anladığımı, mimarlardan ve belediyeden ne İsto- diğimi bütün talebelerim bilir.. Ve onlar benimle, ben de onlarla kaf- Hepimiz, zamanımızın mimerisi için, fakat ayni zamanda bu memle- ket için ve mazide 'hayrete değer örnekler o yaratmış olan bu millet için çalşıyoruz. Fakat biz ilkönce, bütün halkın kendi muhitinde, ken- di evinde, kendi şehrinde ve vata - nmda vakifane ve san'atkârzne İş görmesini sağlayan umumi bir mi » mari İstiyoruz . Bu sebepledir ki mimari denilen şey de anketle, komisyonlarla ya: Olamaz, ancak genç bir neslin ken- .) disini heniz azamet ve ihtişamı hak- kmda vazih bir fikir edinmemiş ol - duğu (bir vazifeye hasretmesi ile doğar. Halk şuurunun derinlikle « İrinde henüz tatmin edilememiş ola- rak duran hasret de İşte bu nokta »- dadır... Eg5ii | Hüğıf / Şehirl imei öğebiyatla ol - mâz, terane ile de... Münekkit tenkitten çekinmemeli Hoşnutsuzluklar anketleri, (oOap- ketler de hoşnutsuzlukları doğurur! Anketlerin, tehlikeli bir tarafı da- ha vardır: Halk, birçok sözlerden! sonra kuvveden file çıkan ve bilü kaydü şart güzel neticeler veren şey- lere de, şüpheli bakmağa, onları ten- Kit etmeye mütemayil, bir haleti ru- hiye taşır. Binaenaleyh bu mes*isyi ele alıp yola düşmek, söylenilen İ sözlerin faydasızlığmdan çok daha İbüyük bir mahzur olarak bir şey İ başarılamıyacağını işaret eder. İ İş birdefa mütehassıslar eline ge- olmıyan âbldelerinden Alomdar cari