22 Mayıs 1935 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 5

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

HABEŞ iMPARATORU DiYORKi: “İtalya Yurdumu İstilâ Etmek Emelindedir,, Uluslar Kurumu Konseyi Dün Toplandı, Mesele Görüşülüyor < Cenevre, 21, A.A. — Konse- y © bu devre için başkanlık eden İtvinof, uluslar kurumu and- Aşmasının 15 inci maddesi hük- Ünce, Şako meselesini gözden Seçirmek üzere, fevkalâde su- Tette yaprlan toplantıyı saat .*—16,29 de açmıştır. Litvinof ile delegeler, Mare- Sal Pilsudskinin ölümünden ö- ,'diı—u teessürlerini bildirmişler- S Portekiz delegesi, Vaskonsel- 1 ti:, toplantıya başkan seçilmiş- , l8 T0plantmm bütün ilgisini (a- /— Şikasını) İtalya-Habeşistan and $ması çekmektedir. — den, Masigli ve Habeşista- Paris elçisi Havariate ve aron Aloisi ile görüşmüştür. İa Sanıldığına göre, İtalya, uz- Ştırma komitesine Habeşista- yabancı üyeler göndermesi- he karşı gelmekle - beraber, ko- tenin, çalışmasını — yalnız u- lusal hadiselerine hasretmesini İsrarla isteyecektir. , *am tersine, Habeşistan, iki devlet arasındaki her türlü ilgi- €rin de gözden geçirmek sure- tile konseyin hakem usulu ile şnlaşnşaçhğı kotarmasını (hal- €tmesini) dilemektedir. h Eden'in ödevi, bu iki türlü “Ş_'-muş'ü uzlaştırmak ve Ha- ŞIstan'ın dileği onaylandığı takdirde, hakemlerin inceleme ' :ğ:rıınuı:.'(tetkik sahasını) kısalt- Habaş imparaio- İ runun telgrafı , Cenevre, 21. AA — Habeş Paratoru, uluslar kurumu kon Seyine bir — tetlyazısı gönderip, Enevre andlaşmasının tatbiki- hin sağlanmasını, 15 inci mad- meYe göre Habeş-İtalyan anlaş- şzlığının — incelenmesini sınır tesr;ıs_eıeri ilgisile uzlaşma komi ü inin 1098 tarihli andlaşmayı ıt etmesine İtalya karşı gel- Si takdirde, bir araştırma a- ını dilemiştir. U telyazısı, sınır boyunca n Yyan kıîvvetleri ve savaş le- Hal;'ğu yığılmakta olduğunu ve tiş; ©$ hükümeti iki yabancı seç nğı h_alde, İtalyanın, uzlaşma ko l);'ıa'it!sım.-_keı-ıdî uyrularında (te- tayin ettiğini ve gene İtal- D d.!nı komitenin işini Ualual de ;lsesıfıe hasrettimek niyetin- dugunu bildiriyor. | .ngâ Şistan'ın, yeni hâdiselere praı?lmak maksadile kendi taraf blğnnda muvakkat bir bi- tely, lge ayırdığı da, gene bu Inda hatırlatılmaktadır. İmparatorun bir Kü » - gazeciye mektubu Majpi'dra, 21 AA — Daily ih Harrar muhabiri, -— Ha- Sön de"np_aratorunun kendisine Deşpeş, Miş olduğu bir mektubu Yor kit'f’ektedir. Bunda, denili- &ç N ülkeâiiabCŞİStan, barışı seven bir kiş 'a or' » komşularile her va- üu(ele:- Seçinmek- ister. Başka değeı- in haklarını tam olarak berapıYekle (takdir etmekle) kanepıı, kendi haklarını da kıs- -(î.zgmhğıa korumak dölenindedir '*"umzdğ'îf)' uçaklarımız, tank ” SOğucu — gazlarımız ve Veri enpıanmız olduğuna dair Ür, H habeı-ıe, büsbütün yalan- kımızda Tüzel adaletle qmyıimasfpdan başka birşey kury, ” Müracaatımızın, ulus- Unca iyi karşılanaca- tn Süclü Ya ile aramızdaki bü- ş*kök erin bu hafta içeri- şeten kotarrlacağını (hal ; yşe"ğ) Uumarım. İtalyanın ST tedbir (ihtiyat) olarak al- lerin içyüzü meydan- Habeşistan imparatoru dadır. İtalya, yurdumu istilâ etmek emelindedir. Onun savaş arayan tavrı yalnız yurdumun değil, bütün acunun da düzenin teh- did etmektedir. Bana öyle geli- yor ki, barışın korunmasından mesul olan uluslar kurumu, İ- talyanın, ülkeme karşı saldrm_ıa sınım önüne geçmek için evgin tedbirler alabilir. İtalya, acunun har vAniine Hahesistan hakkıtı- da yalan haberler yaymakta ve benim yabancı ülkelerdeki elçi- lerim bunların yalan olduğunu bildirmektedirler. Yeni hadise- ler çıkarsa, sınırlarımızın korun ması için gereken bütü ntedbir- leri alacağız. Yabancı bir devle- tin istilâsına uğrayacak olursa, Habşistan, saldırmağa karşı koy mak için, bütün kuvvetlerini o saat seferber edecektir. Ancak inanmak isterim ki, tayin edilen uzlaştırma komitesi, uluslar ku- rumunun ve barışı seven devlet- lerin de yardımı ile, savaş'ın ö- nüne geçebilecek bir anlaşmaya varacaktır.,, Londra, 21. A.A. — Roma- daki İngiliz sefiri Romaya dö- nünce Mussolini tarafından ka- bul edilmesini istemiştir. Röyter ajansının istihbarat bürosuna göre İtalya, Habeşis- tan'ın hakem komisyonuna Ha- beştan'ın hakem komisyonuna Habeş mümessili olarak Fransız ve Amerikan hukuk şinaslarını tayin etmisini kabul etmiyecek- tır. En Büyük Fransız Deniz tayyaresi Mandı Paris, 21. A.A. — Lieutenant Paris ismindeki en büyük Fran- sız deniz tayyaresi demirlemiş olduğu Bordo limanında tema- men yanmıştır. Trende bir Haydutluk Breslau, 21. A.A, — Polis, dört kardeşten mürekkeb bir çetenin şefi olan Friç Şuller is- minde birini yakalamıştır. Bu çete, 12 mayıs gecesi, Breslau- Dresden treninde, tabanca ile korkutmak suretile bir posta torbası ve 52.000 mark çalmış- tır. Diğer üç haydud kaçmaya muvaffak olmuşlardır. FRENGİ İLE MÜCADELE Frengi ve Belsoğukluğundan ko- runmak için asri Teksayt prezerva- tiflerini eczanelerden arayınız. i 3471 Çekoslovak- yada _SE,:im Alman sudete partisi seçimi kazandı Prağ, 21, A.A, — Henlein'in başkanlığındaki Alman “Süde- tet,, partisinin ezici bir çoğun- luk (ekseriyet) kazandığı yarı resmi surette- berkitiliyor.(teyid ediliyor.) Bu parti, ihtimal ki, 300 saylavlıktan 40 mı sağlaya- cak ve Çekoslovak çifçi partisin- den sonra en kuvvetli parti ola- caktır. Bu muvaffakiyete herkes şa- şıyor. Gelecek kabinenin ne suretle kurulacağını, şimdiden kestir- mek mümkün değildir. Henlein, Cümhuriyet başkanı Mesarike bir telyazısı gönderip, partisinin kazancı ilgsile saygı ve bağlılık duygularını sunmuş ve demiştir ki : Pazar günkü seçimlerin sonucu, ekoslovakya nasyona- listlerinin karşılıklı saygı, barış ve insanlık duygularile elbirlik- lerini gösteren bir unsurdur ,, Prağ, 21. AA. — Metlis in- tihabatının neticesi : Alman sos yal demokrat partisi 11 aza, Çif- çiler birliği partisi 5 aza, Alman hıristiyan fırkası 6 aza, Henlayn Alman fırkası 44 aza, Alman- Macar fırkası bloku 1i, Lehliler dahil olarak sudeta katolik fir- sı 22. Ziraatci çek fırkası 45, Çek sosyal demokrat partisi 38, Çek ulusal sosyalistler 28, Çek katolik halk fırkası 22, Çek es- naf partisi 17, Gayda çek faşist partisi 6, Çek devlet memurları partisi 00, Hükümete horcu o- lanlar partisi 00, Çek ulusal bir- LHĞi 17, Ayan ceçimi neticesi de buna benzemektedir. Yalnız a- yan azasının adedi 150 dir. istiklâl Savaşı Filme çekiliyor Antep, 21. AA — İşstiklâl savaşında cenup harekâtını fil- ne almak üzre şehrimize gelen film heyeti bir haftadan beri ça- lışmakta ve Gaziantep müdafaa- sını filme almaktadır. Hieyet iş- galin acı günlerini, halkın sarı- hşını, savaşın açlık ve vasıtasız- lık anlarını, buna karşı alman tedbirleri, fişenk ve bomba ima Jâthanesini, acı zerdali çekirde- ginden ekmek yapılmasını, aç kalan kadınların bir hayvan la- şesi üzerine üşüşmelerini, aske- re erzak su ve cephane taşıyan kahraman Türk kadınlarının ha rekâtını ve Gaziantep müdafaa- sının ne çetin şartlar altında ba- şarıldığını bütün evreleri ile fil- me almıştır. _ Heyet yarın Urfaya gidecek- tır. Lehistan kabinesi Yerinde kaldı Varşova, 21. A.A, — Bugün öğle vaktı toplanan bakanlar meclisinden sonra başbakan, Reisicümhur tarafından kabul edilmiştir. Başbakan Saraydan çıl.cdı_kdan sonra şunları söyle- miştir : Mareşal Pilsudskinin ölümü ortaya yeni bir durum çıkarmış- tır. Bu durum içinde Reisiçüm- hurun yönetim - idare - islerini vereceği kimseleri seçmesi 1â- zım geleceği kanatinde bulun- dum. Ve bütün bakanlarla bir- lik olarak kabinenin istifasını kendisine verdim. Reisicümhur şimdiki kabineyi yerinden bı- rakdı. Hükümet kendisinin is- tekine göre ve onun güveni ile işine tekrar başlıyor ve ödevini yapacaktır. Son günlerde bütün lehlilerin yüzünden okunan de- rin sarsıntının — kendilerini hü- kümetin etrafında birleştirece- ğine inanım vardır. TAN S ON DAK i KA | bet soni Hitler Beklenen Söylevini Verdi “Almanyanın Barışâ İhtiyacı Vardır. Onu İstiyoruz,, Berlin, 21. A.A. — Ruzname- sinde yalnız hükümetin beyan- namesini ihtiva eden Rayiştağın bugünkü toplantısı, 669 saylav hazır olduğu halde Rayiştağ başkanı General Göringin bir söylevile açılmıştır. Göringden sonra Hitler söz a- larak bir hülâsasını aşağıya koy- duğumuz söylevi vermiştir : Hitler bu söylevile Almanya- nın zamanımızın büyük mesele- leri önündeki gidişini aydınlat- mak istemiştir. Führer, söylevinde başlan- gıç olarak Alman ekonomisinin harbden sonraki tamirat tazmi- natı ile yıkılmış olduğunu söy- ledi. Hitler bundan sonra sistemli kurallarla Almanyanın muhtaç olduğu ham maddeleri edinmesi gerekdiğini kaydetmiştir. Hitler daha sonra yeni Alman- ya ile eski Almanya zihniyetl_e- ri arasındaki ayrımı göstermiş ve demiştir ki : Eğer bugünkü Almanya barışı sağlamak istiyorsa, zayifliğin- “den ve korkaklığından dolayı bu suretle hareket ediyor demek değildir. Biz, yabancı uluslardan ken- di kültürlerini ve lisanlarını kal- dırarak onları kendilerine ya- bancı olan Almancayı kullan- maya mecbur etmek istek ve ta- sarında değiliz. Milliyetperverlik prensipinin temamen — birleşdiği Avrupada herhangi bir gayri millileştiril- menin mümkün olacağını da sanmıyoruz. : 300 yıldan beri Avrupada dö- uçlar arasındaki nisbet- sizlik çok açıkdır. Fransa, Almanya, Lehistan, İtalya, daima Fransa, Alman- ya, Lehistan ve İtalya olarak kalmışlardır.Her savaş her şey- den evvel ulusların seçgin kü- mesini yütüyor. Fakat Avrupa da artık boş yer olmadığı için her utku (zafer) bir devletin nüfusunun yalnız sayı itibariyle çoğalması sonuncunu verebilir. Eğer uluslar adedlerinin çoğal- masına bu kadar kıymet veri- yorlarsa, bunu temamen nor- mal bir tarzda sağlaya bilirler. Toplanmak yolundaki ameli projelerimizden hiç biri on ilâ 20 yıldan önce, ideal projeleri- mizde elli ve hatta yüz yıldan önce gerçekleşmiyecektir. Fa- kat barış ve baysallık isteği dev- leti idare edenlerin isteğinden başka bir şey değildir, deye id- dia olunursa karşılık olarak şu- nu derim: Eğer, yönetmenler ve hükümetler barışı isterlerse u- luslar hiç bir vakıt savaşı dile- miyeceklerdir. Almanyanın barışa ihtiyacı vardır. Ve onu istiyor. Eğer bir İngiliz devlet adamı- nın, bu neviden inanca hiç bir şey ifade etmez ve yalnız birge andlaşmalar altındaki imzalar içtenlik inancası verir dediğini duyarsam, Edenden her halde bunun inanca mevzuubahis ol- duğunu İlütfen gözönünde bu- lundurmasımı isterim. İmzamı on andlaşmanın altı- na koyabilir ve bu hareketimle görüşümü Sar geneloyu sırasın- da Fransaya karşı yapdığım ka- dar belirtemezdim. Eğer Alman ulusunun şefi ve delegesi sıfatiyle dünyaya ve ulusuma, Sar meselesinin kota- rılmasından sonra Fransa ile a- ramızda artık anlaşamamazlık olmayacağı hakkında inan (te- Minat) vermekle barış için bir çok yazıdan ve bir sürü pakttan daha çok şey yapdım. Fakat böyle bir beyanat, bundarı bilge (malümat) alındığını berkiten bir bildirigden başka bir düşün- y Ğ K ce ile karşılanamazsa © zaman bize de keza vu vakıadan not al- makdan başka yapacak - bir şey kalmaz. Fakat, ben beyanatlara dava- nın ihtiyaçlarına göre kıymet vermek denençlerini — tecrü- belerini — protesto etmek yü- kümündeyim — mecburiyetin- deyim. Rayiş hükümeti barışdan başka bir şey istemediğini hem de Alman ulusu ada sağlayın- ca bu deyev — beyanat — en az her hangi bir imza kadar kıy- met alır. Führer, bundan sonra kollek- tif çalışma beraberiğii sistemin- den bahsetmiş ve bunun 17 yıl- danberi temamen başka başka surette yorulduğunu — (tefsir) saptamıştır (tesbit) etmiştir. Hitler devamla dedi ki: Bugünkü kollektif çalışma beraberliği fikri reisicümhur Vilsondan çıkmıştır. Vilsonun 14 prensipinin göre barış, tek- rar uzlaşma, genel silâhsızlan- ma, ve bu suretle de genel gü- ven barışı olacakdı. İşte buradan bütün devletle- rin ve bütün ulusların uluslar sosyetesi kurulunda — arsıulusal bir kollektif çalışma beraberliği fikri doğmaktadır. Genel savaşın sonuna doğru hiç bir ulus bu fikirleri Alman ulusu kadar şevk ile karşılama- mıştır. 1919 da Versay andlaşması Almanyaya zorla kabul ettirildi- ği vakıt, ulusların kollektif ca- İlışma ! erliği son darbeyi yeral erkesin eşitliği yerine yenen ve yenilen üleci (taksim) kabul ediliyordu, Versay andlaşma- sından Almanyanın silâhsızlan- ması genel bir silâhsızlanmaya bir başlangıç olarak kabul edil- mişti. Bu örnkden bugün çalış- ma beraberliği fikrinin en gü- rültülü tarafdarı olan kimsele- rin bunu ta o zamandan nasıl bir tarafa attıkları görülebilir. Almanya barış andlaşmasının şartlarını taassübkarane dene- lebilecek bir tarzda tatbik edil- di. Bugün galib uluslar tarafın- dan sebepler gösterilerek and- laşmaların taptanmamış (tatbik edilmemiş) olmasını reddetmek hiç de zor değildir. Şimdi ya- bancı devlet adamlarının ağzın- dan, andlaşmaları gerçekden taptamak istemiş olduklarını ve fakat aranılan zamanın henüz gelmemiş olduğunu hayretle du- yuyoruz. Halbuki silâhsızlanma için gereğin bu şartlar ortada bulunyordu. 1 — Alman silâhsızlanmıştı, 2 — Silâhsızlanma için gere- ken siyasal şartlar da vardı. Çünkü Almanya hiç bir yerde eşi olmıyan bir demokrasi idi, Diğer devletler yalnız silâh- sızlanmayı reddetmekle kalma- mıslar, tamtersi silâhlarını ar- tırmışlardır. 4 Führer tayyarecilik, tank, a- gır topçuluk ve deniz altı gemile rindeki terakkiyi gösterdikten sonra yükümsel (mecburi) as- kerlik hizmeti meselesine geç- miş ve demiştir ki ; Makdonaldın yaptığı bir tanı mı (tarifi) hayretle söylemeden geçmiyeceğim, Makdonald, Al - man ordusunun tekrar kurulma- sı üzerine diğer devletlerin si - lâhsızlanmalarını geriye bıraka- bileceklerini söylemiştir. Şu hal de her andlaşmanın bozulması, diğer tarafın ayni sonuncu çı - karmak süretile cezasını bulu - yor demektir. Sanıyorumki, böy le bir halde ya bir “evet,, ve ya hut bir “hayır,, mevzuu bahis o- labilir. Bir devletler grupunun kendi silâhlarını bir defne dalı, Fransız Kabinesi Flanden'in istifa Edeceği söy- leniyor Paris, 21. A.A, — Bu sabah Reisicümhurun başkanlığı altın. da toplanması kararlaştırılmış olan kabinenin içtimar 28 mayı- sa bırakılmıştır. Hükümetle yakından temasta bulunan mahafil, bu tehirin baş bakanın rahatsız olmasından i-- leri gelmiş olduğunu söylemek- teise de Le Jour gazetesi, ka- bine üyeleri arasındaki görüş anlaşamamazlıklarını inkâr et- mek mümkün — o'madığını yaz- maktadır. Hatta bu gazete, hükümetin yakında istifasını vereceğinden de bahseylemektedir. Rivayete göre Flandin, sol cenahı kendi- sine fazla zorluklar çıkarmış ol« makla muahaze etmiştir. Parlemento açıldığı zaman ve rileceği söylenilen söylev de Pantkot tatilinden sonraya bıra- kılmıştır. başka devletlerinki ise bir şey - tan aleti olarak göstermesi müm kün olamaz, Alman ulusu ebedi yen türeden (hukuktan) âri ve ikinci sınıf bir ulus olarak kal- mayı kabul etmemektedir. Hitler, söylevine devam ede- rek, konferanslar hazırlanması ve sonradan çağırılanlara bu programın üleç (taksim) kabul etmez bir bütün olduğunu bil - dirmesi kuralını reddetmiş ve Almanyanın programının hazır lanmasına katılmadığı hiç bir konferansa girmiyeceğini, bu - nunla beraber, bunun Almanya nın andlaşmaları sonradan im- za özgenliğinde (serbestliğin - de) olmaması demek olmadığı- nı söylemiştir. Bundan sonra doğu paktın « dan bahseden Hitler, demiştir ki: t - V3 ir Bu metinde sonuçları şimdi- den hiç bir suretle görülemiye « cek bir yardım yükendi (taahhü dü) gördük. Şimdiki Alman hü- kümeti, komşulariyle barış için de yaşamaktan daha iyi bir şey istemiyor. İşte barışı sevdiğimiz içindir ki, hele doğuda her han gi bir kaç devlet arasında bulu « namayız. Bizim fikir dünyamız Sov- yetler birliğinin fikir âleminden tamamen ayrıdır. Edenin son söylevinde okuduğum bir müta- leada Sovyetler birliğinin süel bir saldırmayı (askeri taarruz ) ve dünya ihtilâli siyasası güt « mediği bildirilmektedir. Bu fikir ileride doğru çıkarsa, Almanya kadar kimse bahtiyar olmıyacaktır. Almanyanın bir Avrupa savaşmdan kazanacak hiç bir şey yoktur. İstediğimiz şey açık ve erginliktir. Bu iti- barladır ki, sınır memleketlerle ademi tecavüz paktları imzası « na hazır bulunuyorduk. Litvanyayı bundan hariç bu « lundurmaklığımız, savaş istedi- ğimizden değil, bu devletin in- sanlık camiasının en iptidat ka- nunlarile istihza etmesinden - dir. Bu devletlerle her hangi bir andlaşma ile bağlanma imkânı nı görmüyoruz. Bu İevletlerle . her hangi bir andlaşma ile bağ- lanma imkânını görmüyoruz. Memel statükosunu tekeffül e- den devletler tarafından berta- raf edilebilecek olan bu ayra (istisna) bir tarafa bırakılmak üzere bütün Avrupa konuşma. larile ademi tecavüz ve her tür- lü şiddet hareketlerinden vaz. geçme andlaşmaları bağıtmaya (akde) hazırız. Bu suretle bizim güvenimizi çoğaltmaya yardım eden devletin güvenini arttır- mış oluruz. Metinlerinden bilge (Malümat) aldığımız yardım paktlaı_'mm bağıtlanmasmda ise evvelki süel bağlanmaları - itti- fak Sisteminden farklı olmayan bir istihale görüyoruz. Bu vakı adan hele Fransa ile Sovyetler Birliği arasında süel bağlaşma yğpxlması sebebile bilhassa mü i

Bu sayıdan diğer sayfalar: