Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.
“'TAN " in tefrikası : 30, Hor Görmeyiniz: Casus Bir Ülkeyi Ve Bir — Bilâkis, ben babayiğit bir adamın elini sıkıyorum. Gerek İngiliz istihbarat kitap- larında ve gerek İngiliz emniyet işleri hatıralarında bu Alman casusu hep ululukla anılmakta ve çok acınmaktadır. Karl Lody h_içbir şey inkâr etmemiş, gizli hiçbir iş yapmamış, Alman yur- dunun yüreğine doldurduğu sev gi ve titreyişle korku ve tedbir düşünmeksizin hareket etmiştir. Bu, ateş altında siperinden çı- kıp açıkta dolaşan askerin cesa- retine benzer; burada casusluk- tan ziyade, büyüklük ve aşk var dır. Halbuki biz casuslukta yal- nız yurtseverlik değil, casuslu- ğun bütün hassalarını da istiyo- Tuz. İntellicens Servis şeflerinden , biri hatırasını yazarken şöyle başlıyor : “İstihbarat —işlerine — karşı _kendimde büyük bir heves ve istidat görüyordum. “İstihba- rat,, sözü “Casusluk,, fikri ver- diğ_i için bence çok cazip idi.,, İlerde göreceğiz ki casusluk çok defa büyük harpler kazan- dırmış veya — kaybettirmiştir. Zafer kazanan unsurlar mükâ- fatlar gördüğü ve isimleri bü- yük saygılarla tarihlere geçtiği halde neden bir casus fena sa- yılsın? Neden bir casus tutuldu- ğu zaman en ağır cezaya çar- pılsın? Bu sözler uluslar arasın- daki telâkkiye aykırı olabilir. Fakat casusluğun niçin çalıştığı iyi düşünülür ve son eserler iyi okunursa görülür ki casusluk telâkkisi çok değişmiş, casusluk çok büyümüş ve ulusal olmuş- tur. Büyük harp bütün bir mil- leti casus yapmış, harp sonrası da bütün millet fertlerine ca- susluğu bir “yurtseverlik,, bor- cu olarak vermiştir. İngiliz istihbarat şeflerinden biri diyor ki: “Casusluk tanrı vergisidir. Okutmak ve öğretmekle casus yetiştirilemez. Meselâ Ruslar, harpten evvel “hafiyelik,, den k_ah_îıa casusluk hassalarına ma- lıkt_ıler. Harp başlar başlamaz tesis ettikleri “casus mekteple- Ti,, vasıtasiyle bu hassaları yay- dılar ve kuvvetlendirdiler. Fa- kat doğuşlarında casusluk has- sası bulunmıyanlar, ergeç ya- kayr ele verdiler. Rus istatistik- lerine göre casus mekteplerinde yetişen talebeden yüzde ellisi daha ilk teşebbüslerinde tutul- dular ve * kurşuna dizildiler, Bunlardan bir kısmı da hayatla- rını kurtarmak için düşman hiz- metine girdiler. Demek istiyoruz ki “yetişti- rilmiş casus,, değerli de olsa, bir “yurtsever casus,, derecesine varamaz. İşte Belçikalılar! On- ların önünde şapkalarımızı çı- karalım!.. Yurt — sevgisinden başka hiçbir şey düşünmeksizin ve beklemeksizin hayatlarını tehlikeye koydular ve tarihe canlı olarak geçtiler. Almanla- rın yıldırım gibi birden Belçika- yı kaplamaları üzerine bütün Belçikalılar yurt — kaygusuna düştüler ve çalışmağa başladı- lar.., * & & Casus nasıldır? ,- Şimdi casusu biraz da psiko- lojik noktadan tahlil — edelim. Casus, yukarda da anlattığım gibi, galiba “hafiye,, den bozma veya o sıfatla karıştırıldığı için olacak ki son zamanlara kadar herkesçe fena, korkunç, ahlâk- sız, hulâsa bir şeytan telâkı_çi ediliyordu. Fakat bu yanlış_ t'm- telâkkidir. Casus zekâsı, cür'e- üyü Daima Kurtarabilir Düşmans karargâhına kadar sokulmuş bir casus kadının rolü ti, ani buluşları ve keskin gö- rüşleriyle çok şeyler yapar. Ca- sus hizmet ettiği millete bir muharebe kazandırır, bir yurt kurtarır, bir şeref verir. İyi ya- lan söylemesini bilir, çalacağı şeyi aşırmak için binbir yol bu- lur, zihin çeler, suikast yapar, aldatır. Belki onun bu meziyet- leri, kendisini fena, tehlikeli, şeytan göstermektedir. Fakat bunlar düşman içindir. Düşma- na karşı kullanılan her şeytan- lık bizim için bir iyiliktir. Ca- sus silâhlı bir askerden daha çok tehlike içindedir; ondan daha çok cesür olmağ; vi bir memurumuz gazeteciye rica etti: — Arkadaşmıza yazsanız da talebelerimiz vapura binerken dikkat etse, veyahut talebeleri- mizin dikkatini celbetse, dedi. Gazeteci — kaşlarını indirdi. Gözleri büsbütün renksizleşti ve uçmağa hazırlanan bir kartal gibi kollarını açarak: — Ben casusluk etmem ve kimseye de ettirmem, azizim, dedi. Ben bu çekiçvari cevabı bir defa da çok meşhur bir polis Casus düşmanın karşısında de- gil, içindedir. Bunlar çok defa alacakları paradan ziyade mes- leklerinin merak ve cazibesiyle veyahut yurtlarını kazandırmak aşk ve fedakârlığı ile iş görür- ler. Harp casusu için, yukarda da gördük, hafif ceza yoktur. İp, kurşun, satır onların etrafın- da dolaşmakta, başlarının ucun- da beklemektedir. Halbuki mu- vaffak oldukları zaman cezala- rının dehşeti derecesinde bir şey kazanamazlar. İstihbarat üstatlarından Miralay Nikolay “Gizli kuvvetler,, inde diyor ki: *.. İş olup bittikten sonra casuslar aradan çıkarılırdı. Me- selâ birinci Napoleon'un Ulm kalesini çabuk ve kan dökme- den zaptetmesi meşhur casus Schulmeister sayesinde olmuş. fakat bu casus hiçbir mükâfat görmemişti. Bunun gibi büyük casuslardan Şmugler de sefalet içinde ölmüştü.,, < Casus bir- avcıdır: Avcı bir ördek vurmak için karların, ba- taklıkların, sazlıkların arasında günlerce bekler, hastalanır, ba- zan ölür de... ,Casus bir âşıktır. Niçin sev- diğini, niçin hasret çektiğini, niçin daha güzel birini aramadı. Binı hesap etmez. Sever ve ölür. Casus bir ressamdır, bir fo- toğraftır, bir şairdir. Para, ıstı- rap, korku düşünmez. O yalnız bir merak, bir ülkü önünde ele geçireceği şey için koşar ve mu- vaffak olur; yahut sefalete dü- şer ve ölür. Bir İngiliz, casus- luğu güzel san'atlar kadar se- ver. ve ona atılırken bir Karl Hans bütün sevgisiyle düşman içinde çalışırken bizde bunun tamamen aksini düşünen büyük ler (?) yok değildir. , Hiç unutmam,büyük harp ni- hayetinde Almanyada kalmış Türk talebeleri İtalyadan geçe- rek İstanbula geliyorlardı. İtal- yadan bunların arasına bazı su- ikastçi Taşnakların da karışaca- ğını söylediler. Bir zamanlar meşhur bir gazetecimiz olan za- ıitın Triyestede bir arkadaşı var- dı. Emniyet işleriyle uğraşan y . - ietjz hat ve Terakki zamanında dün- yanın en paralı ve en güçlü bir polis müdürü tanrlan bu zat da yapılması kendi elinde olan ko- lay bir iş için: — Bu bir casusluktur, onu daha küçük adamlara teklif et- seniz daha kolay yapılır, diye öğüt vermişti. İngiliz muharriri Vigilan, “Bütün bir millet nasıl casus olur,, başlıklı bir yazı yazmış- tır. Orada uzun boylu verdiği tafsilâttan anlıyoruz ki Alman işgali altında kalan Belçikalılar memleket dışarsıma çekilen or - dularına ve müttefiklerine zekâ- nın, fennin ve fedakârlığın buldu ğu bütün vasıtalarla yardım et- mişler, binlerce asker ve zabit kaçırmışlar, kıymetli malümat ve vesikalar vermişler, Alman hareketlerini bozmak için her ça reye baş vurmuşlardır. İngiliz muharririnin tâbiriyle “Bütün bir millet casus,, olmuştur. Harpte bazı divanıharpler ve divanıharplerin bazı hükümleri bu yurtsever casusları öldürme- ğe kıyamamıştır. Harpten bir - kaç yıl önce Almanyada suç üs- tünde yakalanan iki İngiliz ca- susu, yüzbaşı French ile mülâ- zım Brandot, yalnız hapsedil- mişler ve zabitlere mahsus say- gıyı görmüşlerdir. Bunun gibi Almanlar Belçikada Vallonnes istihkâmlarını düşürdükten son- ra Belçikalı bir topçu zabiti si- vil giyerek gizlenmiş ve mü- kemmel bir istihbarat yuvası kurarak bir yıl işletmişti. Sonra 'bir ihanet yüzünden yakalandı. Ele geçen vesikalar kaçamağa yer vermiyordu. Zabit de yap- tıklarını saklamadı. Hâkim son sorguyu sordu: — Başka bir diyeceğin var mı? — Yok, dedi, ben yurdun verdiği vazifeyi yaptım. Buna karşt verilecek karar kurşundan ibaretti. Fakat zabi- tin yurt aşkı ve erce davranışı mahkeme azası Üüzerinde derin bir tesir uyandırmıştı. Hiçbiri ölüm kararı vermedi. Zabiti Ber AA IN SAĞLIK. ÖĞÜTLERİ Kokusu Olmasaydı! ,Çorum şehri sarımsaksız kalmış Geçen gün Tan öyle yazıyordu. | Bunun ne kadar can sıkacak bir şey olduğunu şimdiki genç ba - yanlar bilmezler ama, Çorum- daki yaşlıca anneler arasında, sarımsağı yoğurtla karıştırarak hasta çocuklarının kollarına, ba- caklarına sürüp sardıklarını u- nutmamış olanlar bulunsa ge - rektir. Buna kocakarı ilâcı derseniz, yeni hekimlikten haberiniz ol - madığını belli etmiş olursunuz. Çünkü sarftmsak en modern ilâç- lardan biridir. Amerikada Nev- York şehrinin bir büyük hasta - hanesinde, verem — hastalığına tütulmuş 1082 hasta üzerinde tam 56 türlü tedavi usulü te“bik etmişler,. Bu kadar usül arasın- da en faydalısı sarımsak ilâcı ol- muş. Sarımsak — ilâcından içen hastaların öksürüğü — azalmış, balgamları — kurumuş, ateşleri düşmüş, kuvvetleri artmış, daha iyi yemek yemeğe başlamışlar. Sarımsak yalnız vereme kar- şı değil, kendisi gibi en modern son moda hastalığın, tansiyon artmasının da ilâcıdır. İnsana iki santigram sarımsak hülâsa- sı şırınga edilince, bir kaç saat içinde tansiyon iki derece ,hat- tâ daha ziyade, düşer. Büyük annelerimizin hasta ço cuklarına sarımsaklı yoğurt sür- meleri de fena bir şey değildi. Çünkü sarımsak, nazik bir âza- da yerleşmiş olan iltihabı ken - disinin sürüldüğü — yere çeker. Zaten sürüldüğü yeri kızartma- sı da bundan ileri gelir, Ancak, kolayca tahmin eder- siniz ki, diplomalı hekimler sa - rımsağı — kocakarıların yap - tıkları gibi — döverek — öylece kullanmazlar. Dövdükten so: 22 - 5 - 935 —— | KENDİ KENDİMİZE ÇAT YORUZ wakirâlyların Pahalılığı Bütün sermayesi, kaynamışs arpa ile ikişer sap ot- tan ibaret olan bira, acaba yer- yüzünün hangi yanında bizdeki bir avuç kadar pahalıya satılır? Kilosu 60 paraya arpa al... Su karışma- mış halis terkos suyu ile kay - nat.. İçine biraz şerbetçi otu, bi- raz ömür otu, biraz bikarbonat, ve bir kaç afyon zerresi kat! Sonra bunu fıçrılara doldurup zemzem suyu gibi dirhem dir - hem sat!... Bir kilo arpadan, kaç kilo bira çıktığını — hesap etmedim ama, “kökü suda,, olduğuna göre, bu- nun temin ettiği büyük kazanç, biradan ziyade ağızlarmınızı su- landırsa yeridir. Biliyorum ki, bu satırları o- kursa, Bomonti şirketi müdürü, fıçıdan yeni çekilmiş bira gibi köpürecek ve bin dereden su ge- tirerek kendini müdafaaya çalı- şacak:" jînhisar vergisinden, İ orası kaplir VU" lâsasını çıkartırlar. Meselâ es- kiden pek cerahatlanmış, iyi ol- mayan yaralara dövülmüş sa - rımsak vurulurdu. — Diplomalı hekimler aynı yaralara sarım - sağın hülâsasını sürerler ve ya- ra iyi olur. Çünkü sarımsak mik ropları öldürmek için iyi bir i - lâçtır. Sarımsak yenildiği vakit nefes yollarıyla cıktığı için ve- rem mikroplarınım da baş ilâcı- dır, diyenler bile vardır. Pastırmanın mutlaka sarım - saklı olması da, sarımsağın hem iştah açmasından, hem de etin bozulmasına meydan vermeme- sinden değil midir? Ah, onun hiç bir türlü gizle- nemeyen kokusu olmasaydı! Lokman Hekim MEVLIİD İstanbul'da Birinci Vakıf hanın- da Terzi merhum Bay Hasan Fehmi Üstündal'ın ruhuna ittihaf olunmak üzre 24 Mayıs 935 Cuma günü Erenköyünde Sahrayıcedid camii şerifinde Bay Hafız Sadettin tarafından mevlidi nebevi okuna- cağını haremi bütün dostlarına bildirir. İstanbul İkinci İflâs memurlu- ğundan : Müflis Avunduk Zade Birader- ler şirketi ve Şürekâsı masasında alâkadar alacaklıların 23/5/935 Perşenbe günü saat 15 de İflâs idare hey'etince şimdiye kadar geçen işler hakkında verilecek ızahatı dinleyerek bir karar ver- mek için dairede hazır bulunmala- rı ilân olunur. (11697) line gönderdiler ve yalnız hap- settiler. Doğru olduğunu iddia edemi- yeceğim bir vak'a daha var. Al- manlar, güya, öldürmek isteme- dikleri bazı casusların alnına kızgiın demirle bir işaret koy- duüktan sonra salıveriyorlarmış. Bu suretle bu adamlar bir daha Almanyaya gidemez ve Alman- yada casusluk yapamazmış. (Arkası var) dan bundan demvuracak. Fakat ne kadar cçırpınsa, tu - tunmak istediği dalların elinde kalacağına şüphe etmesin, Bira, bugünkünden çok ucu - za satılabilir. Bize içirilen bira- nın, Alman Avusturya biraları- nı, bir yana bırakalım, Balkan biralarından bile aşağı derece - de olduğunu söylüyorlar. Hattâ, daha ileri giderek dörtte üç su- dur, diyenler var, Afyonlu bir su için halkımızın bu sıcak yaz günlerinde şirketin kasalarına akıttığı ve daha da akıtacağı pa- rayı düşünerek yüreğimiz yana yana soruyoruz; — Bira ucuzlamıyacak mı? Ucuzlatılmayacak mı? Ucuzla- tılamıyacak mı? Salâhaddin Güngör S rıNlce ersinız? Emlâk hastalığı Nasıl ara sıra bağlara, zerze- vata ve ağaçlara hastalık gelirse şa sıralarda İstanbuldaki akar- lara da böyle bir hastalık gelmiş tir. Bunu size bütün mülk sahip leri, vergi memurları ve tellâlla: söyliyebilirler. Bu hastalık şu- dar: Yüksek kapasitede sosyetele: ve kurumlardan başka hemen he- men bütün ticaret ve zenaat yerle ri için kazanç vergisi, içinde çalış 'ığı yerin bina vergisi kesimine temel tutulan gayri safi gelir üze- rinden alınıyor. Bunun için kira cılar yalnız ucuz kiralı yer değil, vergisi az yer arıyorlar. Şehrin siyasa yerindeki binalara, dükkân lara da hep yüksek vergi kon- muş, Onun için bir çok dükkânlar kiracı bulı kta. Bu dükkâi ların ilerde vergı'ğerı'nin inmesini değil, bina değerlerinin yeni yazı- mı tatbik edilince çıkmasını bek- lemek gerektir. Şu halde bir yan: dan vergisi yüksek akarlar kiracı bulamıyarak kapalı kalmakta, bir dan da k ç hipleri kü- çük vergili yerlere giderek ka- Zanç vergilerini eksiltmektedir Kapalı kalan iradın vergisini al- maktaki güçlük de ayrı. Bu hal her geçen gün daha çok kendin. gösteriyor ve böyle bir daha açıl k üzere kap F TTY F ların sayısı artıyor. Hele yeni kı> met üzerinden vergi alınmaya başlayınca boşalacak akarlar şüp hesiz daha çoğalacak. E! Bu böyle giderse ne olacak? Emlâk değerinden çok aşağıye düşecek, boş yerlerin vergisini al mada güçlük çekilecek ve baka- ya kalacak, kazanç erbabi ya ver şisi düşük ve piyasadan uzak yer nn Si h30 ada aeokeccâ SRLLO- ufaltarak işini daraltacak, ve bun dan kimse fayda — görmiyecek. Mülk sahibi kiracı bulamıyacak, iş volumu küçülecek ve hükümet bu iki hâdiseden dolayı şüph daha az vergi alacak. İşte bu üstünde çalışılması ve etüt yapılması lâzım gelen bir hastalıktır ki uzun müddet aldırış edilmezse sonu İstanbul mülkleri- nin yıkılmasına ve devletin gelir bütçesinde büyücek gedikler açıl- masına sebep olabilir. Pürüzü bu derece göze batan bir sistemin de Şiştirilmesini düşünmek ve bunu hatıra getirmek pek aykırı ve fay dasız bir iş değildir. sanıyoruz. Biz böyle düşünüyoruz: Siz ne dersiniz? İ DA sinden itibaren SAVAŞ RAY sinemasında 2 film birdene ŞARKISI GUSTAV FROEHLİCRE) in pek mühim bir eseri ve RAÇA DUNYAYIDOLAŞAN DANS | Tamamen renkli kısa versiyon görülmemiş bir | film. Bu film, bütün dünya sinemalarında pek parlak muvaffakiyet kazanmıştır. FT L L A L T T L DT L el ee eli Harik Hayat Kaza ve Otomo bil ÜÜ ( UDU Telefon Sigortalarınızı Galatada Ünyon Hanında Kâin UNYON SIGORTASINA yaptırınız. Türkiyede bilâfasrla icrayı muamele etmekte olan UNYON Kumpanyasına bir kere uğramadan sigorta yaptırmayınız. HLUAY UUU K U BUK L GOKĞ 7 CN U DA U DD U OU O1 U AUA U . K UON 1 U KNN UK T Ka lemii : 4.4888. 3222 AUADA MA UUU CUU ÇU CU ( UA C