Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.
Ğ Sa_vfıj SON POSTA F âdiseler E arşığında HAVADİS ay «ÂA» miyob gözlerile yanı B başındakinin gazetesine bakar. Otuz altı puntu ile dizilmiş «İngiltere» kelimesini okur. Bay «B> ye raslar. — Vay «B» sen misin? — Benim <«A» cığım.. Ne var? — Bilmem şimdi gazetede gördüm. «İn- giltere» den bâhis bir havadis var. Aca- ba İngiltere harb mi açıyor? Ayrılırlar. Bay «B> Bav «C> yi görür. — Haberin var mı? — Ne oldu? — Şimdi Bay «A» dan duydum. İngil- tere ilânmı harbediyormuş. Ayrılırlar. Bay «C> Bay «D> ile bulu- Şur. — İngiltere ilânı harbetmiş. Herhalde İtalyaya karşı olacak. Ayrılırlar. Bay «D> Bay «E» yi bulür. | — Havadis fena! — Ne 0? — İngiltere İtalyaya ilânı harbetmiş. Herhalde bu işe Almanya ve Fransa da karışacaklardır. Ayrılırlar. Bay «E> nin Bay «F> randevusu vardır. — Seni beklettim «F>, fakat affet, ka- fam günün.haberlerile o kadar meşgul ile — Günün haberi nedir? — Almanya, İngiltere, Fransa, İtalya harb açmışlar.. Sovyet Rusya, Japonya da bu işe karışırlarsa vaziyet berbaddır. Ayrılırlar. Bay «F> Bay «G> yi kolun- | dan yakalar: — Harbi umumi azizim, Dünya karışı- yor, sen hâlâ ne yapıyorsun? Ayrılırlar, Bay «G> Bay «H> yi tram- vaydan indirir.. — Neye beni tramvaydan indirdin? — Umumi harb ilân edilmiş. Dünya birbirine karışıyor. Bu harbe herhalde Türkiye de ıştirak edecek.. £ yrılırlar, Bay «H> asık yüzle evine girer: — Ne oldun kocacığım, hasta mısın? — Keşki hasta olsavdım, daha, daha çok fena! — Ne oldu, çabuk söyle, merak ettim. — Daha ne olacak, umumi harb başla- di. Türkiye de harbe iştirak ediyor. * Sayın kariim, İşin aslını soruyorsun... Söyliyeyim, Bay «ÂA» İngiltere; kelimesini benim . e- limdeki gazeteden okumuştu. Ben de si- ze serlevhamın bütününü — okuyacağım, eİngiltere kupası maçı». İsmet Hulüsi — Bunları biliyor mu idini 2? Güneşte zaman zaman görünen lekeler Güneşte Zzaman - zaman göze çarpan bir takım İlekeler vardır. Bunun se- bebi şimdiye ka- dar makul bir şe- kilde izah edile- memiştir. Beş sene devam eden, sonra (6-7) sene kaybo- lan veya azalan bu , lekeler belirdiği zaman kürenin harareti ve havanın elek- trikiyeti artmaktadır. Lekeler kaybolun- ca hararet te azalmaktadır. * y Bir radyom Zzerresinin yapıbileceği hararet Küçük bir mik- dar radyomun her ğ ll hangi bir tahav - aS vül — neticesinde ? ğ' hüsüle getirebile- ceği hararet, mil- E yonlarca kilo o - M dun kömürü tara- fından — meydana getirilebilir. aamaz Dünyadı mevcud He'yom gazıinin mikdarı Balonları şişir- at meye yarıyan, fa- kat ancak Ameri- kada kâfi mikdar- da bulunabilen Heiyom gazı, dün- yanm yüz elli sene ihtiyacını idare e- decek kadar mev- cuddur. Son Hin- denburg — balonu kazasından sonra Amerikalılar bu gazın inhisarından vazgeçerek difer milletlere | de satmıya başlamışlardır. Şimdi Alman- lar, Amerikaya sefer yapacak balonlar yapıyorlar. Bunlarla senede elli sefer ya- balonlarla naklolunacaktır. * 500 milyon mum kuvvetinde hir fener Bugün dünyanın en kuvvetli fene - ri, Paris civarında, dir ki ziya kuvve- luktur. AAT SN ST Te ö MT — e aa. CÖNÜL İSLER Bir çocuk yuvasını Yıkmak istiyen Erkek.. Ankarada oturan bir okuyucum, adı A harfi ile başlıyan bir genç kadın hayatın- dan şikâyetci, bana geçen ömrünün kü- çük bir tablosunu yapıyor. Hülâsa ede- yim: Ki — Pek genç yaşında yüzünü bir defa bile görmediği bir adamla evlenmiş, bu adam çirkindir, yaşlıdır. huysuzdur, ve şimdi aradan on on beş yıl geçtikten son- ra büsbütün ihtiyarlamış, çirkinleşmiş, hissizleşmiştir. Okuyucumun iki çocüuğu var, ikisi de mektebde, neredeyse liseye — girecekler. sırf onların hatırı için, onları yuvasız ve. ya annesiz, yahud babasız bırakmamak için yıllarca bu vaziyete tahammül etmiş, fakat şimdi... Karşısına bir genç erkek çıkınca dü- şünmeye başlamış. Bu genç erkeği fazla güzel, zengin, ha- yat görmüş sanmayınız, sadece kadına karşı hürmetkâr, müşfik davranıyor, vle- danlı görünüyor, ve okuyucumu cezbedip düşündürten de bu hassaları.. — Bu adamı seviyorum, amma yuvamı mı tercih edeyim, onu mu? Bu noktada mütereddidim, diyor. Okuyucum kendi yaşını söylemeyi u- nutmuş, fakat anlattığı vak'alara bakarak ben onu otüz sularında tahmin ediyorum, Bu noktayı kaydettikten sonra muhake- mge edelim: o ' & Erkekler, Evli kadınlarda, memnu birer meyva cazibesi bulurlar. Bence ,genç erkeğin, okuyucuma karşı alâkasını artıran sebeblerden birisi de budur. Bu sebebin ortadan kalktığı gün okuyu- cum, kendisine sokulan erkeğin sevgisin- de, hayli mühim bir eksiliş sezecektir. Sonra, oküyücum, egençı dediği erkeğin yaşını bildirmeyi de ihmal etmiş. Fakat ben, bu delikanlının, okuyucumdan olduk- ca genç olduğunu tahmin ediyorum. O takdirde, senelerin tahribatına, bu genç erkekten evvel uğrıyacak olan okü- yucum, ilerde, bugün kocasının icinde bu- lunduğu vaziyete düşecek, binaenaleyh, hem ihtiyar kocasını, terkedilmenin acısi- le büyük bir felâkete uğratmaktan, ve bu yüzden viedan azabı duymaktan kurtul- mak, hem inkisarla bitecek bir maceraya girmekten, ve bunun ıztırabını çekmek- ten kurtulmak, hem de çocuklarının hal- lerini ve istikballerini tehlikeye sokmanın vebalini çekmekten kurtulmak İistiyorsa, bugün gördüğü hürmetin ve şeftkatin ca- zibesine kapılmaktan korunmalıdır. Oku- yucumun sualinden de anlıyorum ki, bah- settiği genç delikanlı ile aralarındaki mü. nasebet henüz, yıkılamıyacak kadar kuv- vetli bir zaaf mahiyetini de almamıştır. Binaenaleyh, yapılması lâzım gelen en münasib hareket, saydığım felâketleri gö- ze aldırabilecek bir zaafın doğması teh- Tikesini de önlemek için, bu meş'um mü- nasebeti btama zamanında derhal kesmek- tir. TEYZE pılabilecek ve Avrüpanın bütün postaları' İ | YĞni_L_andru ğ Fransız polisi Weidmann'ın altıncı ve yedinci cinayet- lerini meydana çıkarmıya çalışıyor yarm —if Jean Iffeller Paris gazeteleri, artık ikinci Landru diye tesmiye ettikleri Weidmann'ın altıncı ve yedinci cinayetlerinin de meydana çıkmak üzere olduğunu yaz- |maktadırlar. Canavarın villâsında ya- pılan araştırmalarda hangi kadına aid oldukları anlaşılmıyan bir takım elbi- selerle Keller namına alınmış bir pa- saport Ve eylül ayındanberi kaybolan Jeanne Keller isminde bir kadının fo- toğrafı bulunmuştur. Aslen Strasbourg'lu olan bü kad'n, bir gazetede küçük ilânlar sütununda okuduğu bir ilân vasıtasile iş bulmak ümidile Parise hareket etmiş, fakat a günden itibaren bir daha görünmemiş: tir. i Weidmarın'ın Leblond'u da böyle kü- çük ilânlarla avladığı bilindiğinden ş.mdiki halde inkârına rağmen 30 yaş- larında bulunan bu kadıncağızın da kurbanları arasında bulunduğu mu- hakkak sayılmaktadır. Yedinci muhtemel kurbarnlı da* Mar- koff isminde bir şofördür. Bu şoförün birkaç defa Weidmann'ın evine müşte- ri taşıdığı tesbit edilmiştir. Bundan sonra Markoff da birdenbire kaybol- muştur. Canavarın şoförü bir cinayeti- ne agâh olduğundan dolayı öbür dün- yaya gönderdiği tahmin edilmektedir. Şimdiki halde bütün faaliyet villâ- | nın”bahçesinde toplanmıştır. Bir me- zarlık halini almış olan bu bahcenin 1937 sergisini ay - DNer tarafı 60 santim derinliğine kadar dınlatmak için ku- kazılmaktadır. Böylece birçok cesedle- rulmuş olan fener. Ti0 çıkarılacağı ümid edilmektedir. Diğer taraftan Weidmann, tevkifha- ti 500 milyon mum nede hatıralarını yazmağa karar ver- miştir . Minara temelinde altın bulanların muhakemeleri Sirkecide Hüseyin Çelebi camiinin minaresini yıkarken, ameleden Sami, Mahmud ve Ahmed tarafından minare- nin temelinde dört yüzden fazla antika altın para bulunduğunu, paylaşma sı- rasında ameleler arasında çıkan müna- zaa neticesinde, hâdisenin polise akset- tiğini evvelce yazmıştık. Suçluların *muhakemelerine asliye | inci ceza mahkemesinde başlamlmış- tır. Her üç amele de hâdiseyi ikrar et- mişler, şahid sıfatile dinlenen polis ko- miseri Süleyman da, paranın suçlular üzerinde bulunarak, istirdad olunduğu- nu söylemiştir. Duruşma, diğer bazı şahidlerin celbi için başka güne bırakılmıştır. Türk - İngiliz dostluğu İstanbula gelen maruf İngiliz gazetecisi “ İy idostlu_klır ekseriya çetin mücadelelerden sonra teessüs eder,,diy0? İngiliz gazetecilerinden Mister Herbert Sidebotham evvelki gün şehrimize gel- miş ve dün akşamki trenle Ankaraya git- miştir. Mister Sidebotham sırf memleke- timizi tedkik etmek için seyahat etmek- tedir. Seyahatinin sonunda memleketimiz hakkında bazı yazılar yazmak fikrinde- dir. İngiliz matbuatında ekseriyetle Suc- rutator müstear ismini kullanan Mister Sidebotham şerefine dün öğleyin Park- otelinde Matbuat Müdüriyeti namına bir ziyafet verilmiş ve bu ziyafette gazete sahib ve hbaşmuharrirleri hazır bulun- muştur. Dünya siyaseti hakkında geniş ve olgun bir görüşe sahib olan Mister Si- debotham ile yemekten evvel umumi si- yaset hakkında kısa bir hasbıhal yapıl- mış ve bilhassa Uzakşark Aahvali hak- kında hususi fikri sorulmuştur. İngiliz meslekdaşa göre bugün Uzakşarkta cere- yan eden mücadeleyi bir Çin - Japon harbi saymak doğru deği!dir. Uzakşarkta mücadele eden Japonya ile Avrupadır. Nitekim Japonyanın imtiyaz- li mıntakaya karşı takındığı tavır ve va- ziyet bunu gösteriyor. Japonya, şu halile demek istiyor ki: «Hani nerede Avrupalı dostun, ey Çin- 'li? Gelsin de seni kurtarsın bakalım?» , —Avrupanın Uzakşarkta ve bilhassa Çin- deki menfaatleri o kadar büyüktür ki bundan vazgeçmesine imkân yoktur. Bu itibarla Avrupanın, Japonyaya karşı er- geç bu menfaatlerini müdafaaya kıyam |etmesini beklemek lâzımdır. Fakat bu- gün için buna ameli imkân yoktur. Çün- ,kü Almanya ile İtalyanın vaziyetleri böy- |le bir müşterek harekete müsaade edecek ışekilde değildir.» | Mister Sidebotham'ın bu mülâhazasına *karşı bir Türk gazetecisi şöyle bir itiraz serdetmiştir: — Almanya ile İtalyanın vaziyetleri uzak bir ati için dahi bahsettiğiniz teş- riki mesaiye müsaade edeceğe benzeme- mektedir. Bu hakikati Uzakşarkta men- faattar olan memleketlerin anlamamış jolmalarına imkân yoktur. Şu- halde, za- iİrarın neresinden Gdönülse kâr değil mi- dir? Yani Almanya ve İtalyasız böyle bir teşebbüse girişilemez mi?>» İngiliz meslekdaş, bu mülâhazaya şu mukabelede bulunmuştur: «— Vaktile Bokser isyanında da buna benzer bir vaziyet husule gelmişti. Fa- kat ergeç müşterek menfaatini anlıyan Avrupa, müşterek bir hareketle yapılmak istenen haksızlığı tamir ettirmişti. Maa- mafih bu sözlerimden, Avrupanın Japon- yaya karşı müşterek bir harbe girişeceği manası tıkarılamıyacağı gibi böyle bir hareketin iki, üç seneden evvel tahakku- ku da beklenemez. Bu münasebetle Mister Sidebotham şu fıkrayı anlatmıştır: «— Bundan kısa bir zaman evvel müm- taz bir Japonyalı İngîltereye gelmişti. Maksadı, İngiliz - Japon efkâri umumi- yeleri arasında yakınlık temin edecek | bazı teşebbüslere girişmekti. Bu maksad- la Başvekil Mister Cemberlayn ile de bir mülâkat yaptı. Mister Çemberlayn'ın kendisine verdiği tevab şu oldu: — Uzakşarkta menfaatlerimiz o derece ihlâl edildi ve bunlara öyle tecavüzler yapıldı ki, bu harekât ile İngiliz efkârı umumiyesi arasında hiçbir alâka yoktur. Bu itibarla siz Japonyaya dönseniz ve bu faaliyetinizi orada sarfetseniz daha fay- dalı oluür.: : Bu cevab, muhafazakâr İngilterenin Uzakşark ahvali hakkındaki düşünceleri- L:i ifade eden kısa bir hülâsadır. * Mister Sidebotham, Türkiyeyi ziyareti Matbuat müdürü dün misafir şerefine bir ziyafet verdi, ziyaiaüiı İstanbul gazetecileri İngiliz meslekdaşları ile hasbıhaller yaptılar Mr. Sidebotham münasebetile kısa bir hitabe irad etmil ve bununla memleketimiz hakkındaki ” kirlerini hülâsa eylemiştir. Kuvvvetli bil hitabete, düşüncelerini ifadede kudre bir ressam fırçası kadar belâgate bulunan Mister Sidebotham Türkiyey' ilk defa gelmekle beraber bunun son d€“ fa olmaması temennisini izhar ederek SÖ” züne başlamış, gördüğü iyi karşılamay3 teşekkür etmiş, Türkiyenin başında bü* lunan Atatürk için bazan Avrupada lanılan «diktatör» kelimesinin yeı'illde olmadığını, bilâkis onun bütün vasıfla” rile bir demokrat olduğunu kaydetmiş VE herkes Türkiye gibi olsaydı ve onun akıllıca hareket etseydi bahtiyar olmak: ta berdevam kalırdı, diyerek sözlerini bi tirmiştir. Bu arada Mister Sidebotham'ın temaâ5. ve işaret ettiği nokta Türk - İngiliz mü* nasebatı olmuştur. İngiliz meslekdaş, İf” giltere ile Türkiyenin zaman zaman d ve düşman olduklarını, son defa İstanbül dışında Türkiyenin İngiltereyi mağlüb etmesile nihayet bulan bu düşmanlığlf bundan böyle mütemadiyen inkişaf V€ ittisa peyda ederek devam eyliyeceğiııi kaydetmiş ve iyi dostlukların çok defâ çetin mücadelelerden sonra teessüs eyle”, diğini ve kuvvetlendiğine de işaret €İ“ miştir. Mister Sidebotham'ın — temennilerin? bir arkadaş mukabele etmiş ve ayni te“ mennileri izhar eylemiştir. Dayakla rekabet yapan koltukçular tevkif edildiler Ali Osman ve Muhittin isminde il koltukcu, Çadırcılarda, Fehmi ismind? diğer bir içoltukçuyu, rekabet yüzün” den çıkan bir kavgada fena halde dövV” müşlerdir. Suçlular adliyeye verile* rek, Sultanahmed 2 nci sulh cezadâ sorguya çekilmişler ve tevkiflerine ka- rar verilmiştir. Fehmi, dayak neticesinde ciğerleril” de iltihab hasıl olduğunu iddia etmil ve muayeneye sevkedilmiştir. Adaşını yaralayan Hasan mahküm oldu . Edirnekapıda arkadaşı Hasan:, 340 kuruşluk bir alacak meselesinden çıkâ? münakaşa neticesinde sustalı ile yarâ” lıyan diğer Hasan, ağır cezada muhâ” keme edilerek, 3 sene 6 ay müddetlt hapse mahküm edilmiştir. — İki ahbab çavuşlar: Düello J a v Birincikânın 16 , ik — S — gi n e a A A e L