SON FPOSTA ( İskmbuldı gcmulu mılyarlır etrafındaki gizli harb İ Ytlı 'L 4 mLh et x İşte yeraltı imparatorluğunun esrarengiz haydudu Bauman'ın hayali tekrar, bodrumun rütubetli loşluğu içinde önümüze çıkıverdi. Şuursuz bir hareketle tabancamın yerinde olup olmadığını anlamak için elimi arka cebime attım Elektrik lâmbasını boynuma astım. E- | lme kalın yün eldivenleri giydim. Bir elime kazma ve küreği aldım, öylece içe- Ti girdik. Magda, boynumda asılı olan lâmbayı elile öteye beriye çevirerek Mahzeni aydınlatıyordu. Bu mahzen, tavanının köşelerinden katran renginde sular sızan, pek eski - den kalmış olduğu ilk bakışta görülen, | Gört köşe, alçak bir mahzendi. Kariye &-| Varında, esasen, böyle mahzenler pek na- dir de değildir, zannederim. Fakat bu mahzenin hususiyeti orada Profesör Ulştayn'ın da pek merakini u - İ yandırmış olan eski bir kanal ağzının bu- lunuşu idi. Profesör Ulştayn bu kanalın kendi kendine mi, yoksa sonradan insan elile mi yıkılmış olduğunu pek merak et« Mişti. Elektrik fenerini yıkılmış taşlara doğru çevirerek Magdaya: — İşte zavallı profesörün şu mahud (X) işaretlerini bulduğu taşlar.. Dedim. Garib bir merakla o silinmiş işaretli taşı bir defa da ben tedkik etmek İstedim. Feneri taçın evvelee bulunduğu İstikamete çevirerek Magdayva: — İşaretli taşın yeri burası, değil miy- di? Dedim. Fakat Magda birdenbire kolu- Mmu şiddetle sıktı ve büyük bir hayretle tabancamı elime — aldım, Bu kadının cesareti önünde bayağı uta- narak sordum: — Gireceğiz mi? — Elbette! O bunu söyler söylemez de kanarm ça- murlu yolundan ileriye doğru yürümeğe başladı Yıldırım gibi bir sür'atle « Son Posta ,, nın sergüzeşt romanı HEREŞL İkimiz de kulak kesilmiş, bu garib silâh /şıkırtısının geldiği karanlık deliğe elek- bağırdı İtrik fenerini çevirmiş, kanalın derinlik- | — — CArkası ter) — Taş yerinde yok... İlerini dinliyorduk. Derhal ateş etmiye — Deme? hazırdım, anbul Borsası kapanış — Vallahi yok. Gene kendini toplıyan Magda oldu. Ve fiatları 15 - 12-1937 ÇEKLER Hakikaten profesörün gördüğü ve ü - zerinde uzun uzun uğraşarak ölçülarini Aldığı isaretli taş verinde yoktu. ayni sinirli istihzayla £ — Bu işlerde ne kadar da tecrübesiz - mişsin, d kırk harımiıerdenş YA z ü Ü :—T" sonradan almışlar.. Ali Babanın mağarasına inmiyoruz a, ka- | î,ğ"'(“_j’ u?:ı"' Ka i B lım tavanlarından su damlıyor! Lendra e v Magda, e! Pneri n v Nev-York 97996 — O, Tpt ı:_kî“î :;_"'""1'" işığında, köre | — Pi yika demin silâh şa Te 28565 “29.6105 Sözlerim A KA uo_z'e"m kırtısı gibi duyduğumuz gü |P muano 15 1920 — 15,2163 Z-T dihecek boğak,bir. asle; lin tavanından sızmakta olan'suların şi- | Brüksel 415 A SY kırtısından ibaretti: Atina çirel B Diye mırıldandı. Ben gayri ihtiyari | —— : t Cenevre 943T 31625 Tekrirledım: a — Magdal dedim. Ben âe hayatımda | gotya &. M1vz5 Od arzın merkezine inmek teşebbüsünde bu- || Amsterdam yamS l M ir seyyi . Fakat, yav- || Praa n .7 Bakıştık. İşte yeraltı tmparatortuğa «| İunmus bir seyyah d; ';uîîn:]ğ " İ vıyana 42288 42355 Buh iesrarengiz haydudu Baumanin ha-| "0 sen şunu bunu b 5, a) Bani (| Madzid 1876 — 137825 Yali tekrar bodrumun rütubetli Toşluğu | “***0A. Perapalas koridoru kadar rahat D mertin 19825 — 1.9662 Bciş ntlnlar Gkarrendi. Tni 'uâmı ve tehlikesiz bir yer de görünmüyor, ya- | vurşova çe :.:mı . İ Budapeşte z hÜD6 4 bir hareketle tabancama götürüp taban- |:0 — Bükreş 1672 — 168910 camin yerinde olup olmadığını yokladım.| —— N© Bibi YA RYEREAMRRE | | Pai S2 — MA.S7SU Magda görucile bu hareketimi derhal sez-| — Paksana... Kim bilir kaç asırlık.şey' $ Yokonama 246 zsmn Mişti Sinirli sinirli ve yüksek sesle gül- | Puvarlarından sulaz sızıyorlu Böyle bir | Moskora 13625 23565 dü: yer insanın başına buz gib! çökebilir. Stokholm Ai 3188 5ö7 — Burada bir boğuşma olacağını mı| Bu sözüm üzerine Magda mo -: ESHAM Zannediyorsun? dedi. O bizim bugün bu- |!0z'arın —arasından büyük — bir — taş Teri| n Ezasi rada olduğumuzu nereden bilebilir? alıp — kanalın içine doğru — yüvar »( A li En & 60 Sonra, kendisini bir an içinde toparla-|ladı. Sanra gene büyük bir — taş D peşin 3::) v0,"ı9 Mış gibi doğruldu. Hışımla elimden kaz- daha alıp bütün kuvvelile daha ilerilere A $a * : yadel| vıo) v:.n:, : t Bomonü - Nektar d KA Mayı çekti: attı. vv0 v.0) ” Ver şu kazmayı bana! dedi. Şu kâ -| Taşlar kanalın içime âdeta-gümbürdi * | Süan cimenle Sa87 o aKle nalın önündeki molorzları acalım. Sen de| yerek, dehşetli akisler çıkararak yuvar * | 14 Bankası ı..;z VÜLA kürekle yardım et. Böylece biraz da 1sın- | landılar. Telefon b ) gi Mis oluruz. Magda taşların istikametini gözden ge- 'm'lu;;:u"*:.' Ti a ğ i 'm6: - Ufak bir gayretten sonra kanalın üç| çirdikten sonra: e ş:'m_ ÖL <e DN Metre ilerisinde yığılıp yolu kapamış o- — Bak! dedi. Bu kanal daha bir kâç |.. — —— — lan molozları bir insan geçebilecek ka -| Zaro ağanız kadar yaşar'» Eğer duvar - İSTİ 'KAİAZI-AİB dar temizlemiştik. Açılan yerden kanalın | lârında rütubetten çökmiye veya dağıl - Açılığ — Kapasış ştik. Açılan 3 | Zifiri bir hortum gibi unyan ağzı mey - | Miya clverişli ye erleri olsaydı, bunlar ' yerk borcu 1 pesin | 03.00 03.00 dana çıkmıştı. Magda buraya elektrik fe- | Süphesiz attığım bu taşların sarsıntısile ea rb 1465 14 625 € Müsterih ol, kanal,|| » » © 00 aW çoktan — çökerlerdi. meşhur Sen Bernar tünelinden daha sağ- | lamdır... İşte, hayatımda yerlerin dibine profes- yönel bir dafıç gibi emniyetle, perva - sızca girip çıkmak cesaretini bu kadın | bana orada o günkü bu sükünet ve so - gukkanlılığile aşılamıştır. diyebilirim, Zira ruhunda bir yeraltı imparatori- çesi olmak liyakatini esasen — taşımakta olan Magda, bu sö: yledikten sonra, bir sıçrayışta, kanalda açtığımız deliğin önüne gelmişti. herini tuttu: 'Tavanları büyük taşlarla kemer şek - Hinde örülmüş, zemini rütubetten katrani Tenginde bir çamur tabakası bağlamıştı Magda feneri bu çamurlara tutup katle bakıyordu. Sonra kolumu dürttü — Görüyor musun? dedi. Çamurlar ü- zerinde ayak izleri var. Hakikaten çamurlarda insan ayakla - Tının sârih izleri görülüyordu. Magdaya Ümidsizliğimi belli ederek söyledim: — Kurd herifler buralarda kim bilir ne Zamandanberi cirid oynamışlar? Fakat o aralık kanalın içinden doğru işittiğimiz bir gürültü ikimizi de bir - Gdenbire titretti. Kanalda bir tabanca şar- İörü doldurulmuş gibi, kısa, keskin, ma- deni bir şıkırtı akisler yapmıştı. Vücudumdan aşağı soğuk bir ter dö- ::;İdugunu hissettim. Ürpererek bakış - Alış 1063 Yıldırım gibi bir sür'atle tabancamı e- Baş, diş, nezle, grip, romatizma, nevralji, kırıklık ve bütün ağrılarınızı derhal keser. İcabında günde üç kaşa alınabilir. Taklitlerinden sakınınız ve her yerde ısrarla GRİPİN isteyiniz. Türk köylüsü yurdumuzun eşiz mah- Sullerini senin için yetişi Sayfa Ahmed Emin ile A. Bayer bugün dava açıyorlar (Baştarafı 1 inci saylada) suç tasnüi, ıftira ve hakaret davası ola-] caktır. İkinci Cava Vali ve Belediye reisi Muhittin Üstündağ aleyhinedir. Bunda da hakaret :ddiası bulunacaktır. Ahmed Emin Yalmanı müteakip - diş doktoru Avni Bayerin Tepebaşındaki mu- ayenehanesine gittik, o da: — Ayukatım Yusuf Kenan Bursaday- | dı, yeni geldi, müracaati bugün yapacak- tır, dedi. Avni Bayerin açacağı davaların sayısı |da 2 dir. Bir verdiğini söylediği 1000 İliranın. iadesine mütealliktir, 2 ncisinde do neşriyattan mütevellid hakaret iddia- lîsı bulunacaktır. * Ahmed Emin Yalmanı gördüğ'ümüz za- |man kendisine muhasımı tarafından gön- derilen telgrafa cevab verip vermediğini de sormuştuk, bu telgrafta Avni Bayer hülâsaten: İddiasını isbat edemediği — takdirde mesleğinden çekileceğini ve memleket- ten de çıkıp gideceğini söylüyor, Ahmed Emin Yalmandan da aksi halde ayni şeyi yapıp yapmıyacağını soruyordu. Biz Ah- med Eminin bu teigrafa cevab verip ver- mediğini anlamak istemiştik. Meslekda- şımız: e— Böyle bir telgraf aldım. Telgrafı gönderen benimle hiçbir zaman karşılaş- mamış ve konuşmamış - olan birisidir, kendisini kendime muhatab sayamam, ben bunu şahsi bir mesele saymıyorum. Cumhuriyet mahkemelerinin hakikati meydana çıkaracağından eminim» ceva- bını verdi. | * Avni Bayer bu fikirde değildir. İşte bi- ze aynen SÖ le: — Nasıl tanımaz? Muayenehaneme bi- le geldi, ben de gazetesinin idarehanesine gidip geldim, şahidlerim vardır. Avni Bayerin * ri bulunduğunu mak istedik. Teşebbüsi verdi | :d-r e Jİzmir emrazı sariye hastanesini Müddeiumuminin sözleri Son olarak müddelumumi Bay Hikmet Onat'ın sözlerini kaydedelim: — Dündenberi hâdiseyi tağyir ve teb- dil edebilecek hiçbir yeni vaziyet husul bulmamıştır. * Müddeiumuminin bahsettiği yeni vazi. yet dava istidalarının verilmesi ile büe gün açılacak demektir. Madridde bi- (ra;aj'a bomba isabet etti, 15 ölü, 30 yaralı var Madrid, 15 (A.LA.) — Şehir, dü ) ali- şam yeniden bombardıman edi!miş Yolcu ile dolu olan bir tramvay bomba İsabet etmiştir. 15 ölü ve 30 yas rahı vardır. Fransada ihtiyar ameleye tekaüdiye Paris, 15 (A.A.) — Meb'usan mecli. si, mesaf nezaretinin 1938 bütcesini ka- bul etmiştir. B. Fevrier ihtiyar ameleye tekaüdiye bahşeden bir kanun lâyiha- sının yakında parlâmentoya tevdi edi- leceğini bıldmm;m' Eski Irak Başvekili İngiltereye gidiyor Şam 15 (AA) — Eski Irak başvekili Nuri Paşa tayyare ile Bağdaddan gelmişe tir. Buradan Beyruta gidecek, oradan da vapurla İngiltereye hareket edecektir. Yeni sıhhiye tayinleri Ankara (Hususi) — Zile belediye — tabibi İbrahim Kayseriye, Kımız hükümet — tabibi Feridun Hınıza, Kulp hükümet tabibi All 'Turgud Gerzeye, Gemlik belediye tabibi Hik- met Karaçay hususl idare dispanserine, Mut hükümet tabibi Fuad Nazilliye, Yusufel; hü- kümet tabibi Muharrem Manisaya, Sivas nü- mune hastanesi dahiliye asistanı Piruzan Kırklareli sı Tae ane- memleket hastanesi dahiliye mi dt Amasyaya, Kırklareli memlekel ha: Avni Bayer =ıl)ııdlrr;lmn ist ırlen'uh’ bnarilek DeDi Ganabür Sicib YRaRİNİSİ şimdiden söylemekte matzur görmekte- Ühastanesi operatörü Bahir Kırklareline tayin İedilmişlerdir. 'Bir Amerikan - Japon harbi çıkacak olursa netice (Baş tatafı 9 uncu sayfada) dini tahdid eyiemişti. Biz de bu yüzden denizaltı gemilerimizi azaltmıştık. Son- raları bunu telâfiye uğraştık. Bugün eli- mizde mevcud denizaltıların hepsini bir- den harb sahasına sokacak değiliz... Mü- hizm 'bir nokta arzedeceğim: Umumi harb içinde bir devrede Almanların elinde tam 200 denizaltı gemisi vardı. Bu 200 gemi- den harb sahasında bulunanların sayısı ancak 60-70 idi! Diğerleri ya havuzlarda, ya hazırlık görmekte, ya hattı harbe azi- met veya hattı harbden avdet eylemekte idiler. Japonyanın elindeki denizaltı gemileri bütün adamızı, hassaten Tokio'yu kolay- ca müdafaa edemezler... Sebebini söyli- yeyim: Denizaltı gemileri düşman gemileri ile harbetmeğe çıktıkları vakit — aralarında kkak 5-10 mil mesafe bulunmalıdır. Büyük sür'ate malik tayyare gemileri ile | oldukları vakit donanma işe harbeylemek mevzuu bahsolduğu takdir. de denizaltılar aralarındaki mesafeleri a- zaltınak mecburiyetindedirler... Denizaltı gemilerinin - birbirlerinden ancak 5 mil mesafede bulunduklarını ka- bul eylesek bile bunların kaplıyacakları neye varır? mileri kendilerine verilen vazileyi yap- miş bulunacaklardır ki ilk müdafan hatti 'Tokto'dan 800 mil mesafeye atılmış olur... Bu hattın genişliğinin hiç olmazsa 2000 mil olması icab eder... Demek oluyor kl Tokio Mnıntakası müdafaasının sırf de. nizaltı gemileri ile temini imkânsızdır.. Bizim elimizde çok usta, çok cesur de nizaltı mürettebatımız vardır. Fakat bu emsalsiz gemiciler Okyanusun üzerinde düşmanı yakalıyabilmek için çok müşkü- lât çekeceklerdir... Düşman tayyare gemilerinin her iki müdafaa hattımızda birdeon görünecekle. rini Ümid eylemek hiçbir suretle doğru bir şey değildir. Ben şimdiye kadar yalnız ve yalmı denizal*r'gemilerimizden bahsettim. Şunu ilâve edeyim ki: Japon denizaltıların a kasında heybetli Japon donanması var dır. Denizaltı gemileri işi başaramıyacali müdahale edecek ve vatanı korumasını bilecektir, Bunun ne suretle yapılacağını tabil söy- liyemem, Fakat kardeşlerim rahat rahat işl e baksınlar! Onların — bekçileri vazifelerini herhalde bilirler... Japonya- nn istikbali parlaktır... Japonlar harbe mesafe bir hayli mühimdir. 35 denizaltı gemisinden bahsedelim... Beşer mil me- safe hesab edersek 175 mil eder... Arala- rındaki mesafeyi onar mil addeylesek 850 mile çıkarız... Halbuki korunması icab eden sahanın vüs'ati 1000 mildir!... Amerikan tayyare hücumunun hattı müstakim olan Tokio'dan 300 mil mesa- foden başlıyacağını düşünelim: Tokio'yu ne suretle müdafaa edeceği: Denizaltı gemilerinin faydaları leri çok zayıltır... leri çiftleştirilmelidir. Bu da kâfi gele- mez... İki mürakabe hattı teşkili gece- eder mil mesafede bulunmalıdır!... Bu suretle düşman bu «mürakabe> hattından birine ndüzün tasrruz eylemek — mecburiye- ide kalacak ve bu süretle denizaltı ge- Geceleri nöbet vazife- | icab | Bu hatlardan biri, diğerinden bir | günlük mesafede, yani hiç olmazsa 300 | mecbur olurlarsa seve-seve yaparlar va muvaffak ta olmasını bilirler!. .» Resimli zabıta hikâyemizin hal şekli Keman çalan herhangi bir kimse, par- çayı bitirir. bitirmez tabiatile, veyahud alışkanlığın tesirile yayı gevşetir. Leslle dı cinayeti işleyib de odasına koştuğu 2a - || —man, bu işle alâkadar değilmiş gibi gö- rünmek için kemanını, yayını almış fa- kat yayı germeği unutmuştu. (1 ve T nu- maralı resimleri mukayese ediniz) M- maenaleyh, hastabakıcı kiz, delii bu şekilde keman çalamıyacağını p tahmin etmiş ve onun katil olduğunu © lamıştı.