Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.
Birincikânun 16 SON POSTA Hergün Yazı Çok Olduğu İçin Bugün Konamadı Fransız Müstemlekeleri Fransa yeni tedbirler alıyor, parlâmentoda müzakereler oldu Paris, 15 (A.A.) — Meb'usan mecli- sinde müstemlekât nazırı Marius Mou- tet, Fransız müstemleke imparatorlu- ğunun fevkalâde olan ehemmiyetinden bahsetmiştir. Mumaileyh, Uzak Şark vekayii müvacehesinde Fransız müs- temlekelerinin muhafazasi için zaruri olan tedbirleri almış olduğunu beyan etmiştir. Nazır şöyle demiştir: — Münakaşa edilmesine müsaade e- demiyeceğim bir mesele vardır, o da Fransanın hâkimiyeti meselesidir. Meb'uslardan biri Almanyanın müs- temlekâta müteallik metalibatı hakkın- da bir sual sorması üzerine Moutet şöyle demiştir: — Fransa, kendisine bu babda sual-| ler sorulmasına müsaade etmiyecek- tir. Kendisi, ne zaman faydalı oldetğu- na hükmedecek olursa, o zaman mev- zuubahs meseleleri nazarı dikkate ala- caktır. Parisde yeni bir silâh deposu bulundu Paris 15 (A.A.) — Bu sabah Picpus bul- varında, bir garajda C. S. A. R, meselesi tahkikatının başlangıcındanberi tesadüf edilmemiş derecede mühim bir silâh der posu meydana çıkarılmıştır. Garajda ezcümle altı mitralyöz ve se- | kiz muharebe tüfeği bulunmuştur. Gara- jm sahibi kaçmıştır. Bıat kilisesinin Başpapazı evli bir kadınla, kilisede, cürmü meşhud hainde yakalandı, mahküm — oisu (Baştarafı 1 inci sayfada) mi beş yıllık karısının böyle birdenbire sofulaşması kocasiının nazarı dikkatini celb ve karısını bir iki kere gizli gizli ta- kib etmiş, fakat onun hakikaten kiliseye gittiğin görünce şübhelenmekte haksız olduğu kanaatne varmıştır. Ancak Eleni- nin sık sık, vakitli vakitsiz kiliseye Bgelişi, bu gelişlerde hilhassa papazın kilisede | yalnız olduğu zamanları intihab edişi ki- lise civarındaki konu komşu arasında de- dikodu vesilesi olmuştur. Bu dedikodu nihayet Yaninin kulağına gilmiş, karısını kiliseye gitmekten menetmek istemiş, fa- kat şiddetli bir muhalefetle karşılan- mıştır. Söylendiğine göre Yani bu vazi- | yette kalınca mahkemeye müracaat ede- rek karısından şübhelendiğini söylemiş ve cürmü meşhud tertib edilmesini de is- temiştir. Nihayet dün sabah Eleni evinden çık- mış, kiliseye gitmiştir. Yani de karısmın arkasından polis merkezine müracaat et- miş ve cürmü meşhud yapılmasını iste- Mmiştir. Bunun üzerine polis memurları Yani ile beraber kiliseye gitmişler, fakat kilisenin kapılarını kapalı bulmuşlardır. Bu vaziyette ne yapılacağı düşünülürken kilisenin yeni papazı Kipsiyanos kiliseye gelmiş ve cebindeki anahtfarlarla kapıyı açmıştır. İçeri girildiği zaman Eleni ile; papaz kilisenin papazlaya mahsus daire- sinde ve dekolte bir vaziyette görülmüş- ler ve yakalanmışlardır. Başpapaz her şeyi inkâr etmiş: — Bu kadın fena bir emalle değil, ba- na bir sır tevdi etmiş, ve istiğfarı zünub için gelmişti. Hava sıcaktı. — Müsaade eder misiniz, mantomu çı- Larayım mı, aziz peder? dedi. Müsaade ettim. Soyundu. OÖnün için dekolte vaziyette idi. Yoksa herhangi yanlış bir kanaate düşmeniz doğru de- ğildir, demiştir. Papaz da, kadın da, kocası da Balat polis mevkilne gitmişler, orada zabıt varakası tutulmuş ve suçlular cürmü meşhud mah- kemesine sevkedilmislerdir,. Muhakeme neticesinde Rgpaz da, ka- dın da dörd ay hapse mahküm olmuşlar ve hemen tevkif edilmişlerdir. DE Çocukta neş'e haya x. söz veya manzara, zapteder. neyi duyar, Çocuğun dimağı bir fotograf camına işitir, benzer. görürse His, onu Çocuğun varlığında neş'e hayat kaynağı, keder zehirdir, yesiniz varsa çocuğa göstermeyiniz, vazifemiz genç fidanı kavrulmaktan korumaktır. ( Dünyanın en uzun Boylu kralı kimair ? —— Avrupa hükümdarlarının içinde en u- zun boylusu Danimarka kralı Sa Majeste Christian, boyu tam bir metre doksan liçe ile birlikte göstermektedir. Çaldığı parayı faizile iade eden hırsız Aşırdığı parayı sahibine hattâ faizile birlikte iade eden yankesiciye şimdiye kadar tesadüf edilmemiş olsa gerektir. Fakat Peştenin mağazalarınran birisinde tahsildarlık eden Perles isminde fakir bir adamın başına böyle bir hal gelmiştir. Perles sabahleyin bazı tahsilâtta bu - lunduktan sonra evine gelmişti. Ertesi gü- nü mağazanın veznesine yatırmak mec - buriyetinde bulunduğu bu paraları he - sab ederken içinde bazı şahsi notları ile 450 pengü bulunan bir çantanın kay - bolduğunu hayretle görmüştü. Zavallı a- dam ertesi günü mağaza direktörüne ne söyliyeceğini, nasıl bu işin altından kalka- cağını düşünerek sabaha kadar gözüne uyku girmemişti. Sabahleyin evinden çıkmağa hazırla- nırken kapısını çalan postacı namına bir mektub ile bir paket getirdiğini söyle - yip gitmişti. Perles elleri titriyerek mek- tubu açıp şu satırları hayretle okumuş - tut: «Çantadaki notlarından adresini öğ - rendim. Aynı zamanda da tedavi altın - da bulunan veremli bir çocuğun oldu - ğüunu Ga anladım. Verem hastalığının te- davisine ne kadar para lâzim olduğunu pek iyi bilirim. Benim de bir kardeşim bu hastalığa tutulmuştu. Onun için çaldığım çantanı sana iade ediyorum. Çantada kaybettiğin paradan 30 pengü fazla ol- duğunu göreceksin. Bu da-sana benim santim gelmektedir. Resmimiz kralı, kra- SOÖZ ARASINDA HERGUN BİR FIKRA Aç kalırdım Amerikaliı meşhur mizahçı Mark Twain bir. tarihte Fransaya gelmişti. Vapurdan iner inmez güler yüzlü bir çok Fransız kendisini karşıladılar.. Mark Twdin Fransızların birer bi- rer yüzlerine baktıktan sonra yanın- daki arkadaşına döndü: — Çok şükür, dedi, Fransız deği- lim. Yoksa aç kalırdim. — Neye? — Bunların gülmek için benim ya- zılarımı okumaya ihtiyaçları yok ta.. » -— Çingene kralına i arşı Tehdidler yapılıyor Öldürülen çingene krali Kiriek yerine geçenlerde Varşovada tahta çıkan Gka- nkus henüz krallığıma doymadan her ta- raftan tehdidlere maruz kalmaktadır. Kendisine ilk önce, amcasının oğlu ve eski kralın damadı Rodolf gibi kuvvetli bir hasım peyda olmuştur. Rodolf yeni kralı tahtından ferağat et- mesini ve kendisinin «diktatör» ilânını teklif etmektedir. Hattâ bu fikrini ileri - ye götürmek için Lehstanın her tarafın- da bulunan çingene kabilelerine birer beyanname dağıtarak Gkankusu tahttan indirdikten sonra kendisinin «birleşik çingene kavimlerinin birinci reisi» ilân edilmesini istemektedir. Diğer taraftan Çekoslovakya çinge - nelerinin «baron» u krallık seçimini doğru bulmadığı için yeni kralı tanıma- makta ve seçimin yenilenmesini istemek- tedir. Romanya çingeneleri de yaptıkları bir toplantıda yeni kralın intihabını ka- bul etmemişlerdir. Bütün bunlara rağmen bu garib kabi - lenin veni nesli eskilerin «krallık» hak- kındaki faaliyet ve hateketlerini gülünç |bulmakta ve bu gibi hareketlerden artık vaz geçilmesini tavsiye etmektedirler, Kadınlar 25 yaşından sonra soğukkanlılıklarını kaybediyorlarmış Amerikanın Harvard üniversitesinde seyrüsefer için hususi bir kürsü tesis e- dilmiştir. Bu kürsünün profesörlüğüne tayin edilen doktor De Silva ilk dersle- rin otomobil seferlerine aid meselelere kasredileceğini tebliğ etmiştir. De Silva derslerine başladığına dair o- lan ilk nutkunda yirmi beş yaşını geçen kadınların soğukkanlılıklarını kaybet - tiğinden bahsederek bu yaştan sonra bü- Moda dünyasının Garib bir cilvesi Pariste meydana çıkarılan Kogular ih- tilâl hareketinden sonra buü teşekkül aza- sının giymekte olduğu mâaskeler, şimdi Pariste moda clmuştur. Yukarıdaki Tre- simde bir kadını bu yeni şapkalardan bi- rini giymiş olarak görüyorsunuz. Meşhur bir orkestra şefi kalb sektesinden öldü Meşhur İtalyan kemancısı ve orkes- tra şefi Emil Kolombo evvelki gece Londranin en büyük — otellerinden West - Ed'de orkestrasını idare eder - ken ansızın ölmüştür. Orkestranın baş- ladığı valsin ilk âhenkleri arasında dans edenler kemancının elini kalbine gö - türüp hemen o anda cansız olarak yere düştüğünü görmüşlerdir. Kolombo 63 yaşında idi. San'at ha - yatı çok maceralı olmuştur. Liejde tah silini yapmış 1910 da Rusyaya gitmiş- ti. Orada Çarın ve Rasputinin fazla tak dir ettiği bir san'atkâr olarak saraya a- lınmıştı. Komünist ihtilâlinde Sibirya- ya oradan Vladivostok vasıtasile Ja - ponyaya kaçmıştı. Japonyadan Ameri- kaya giden Kolombo nihayet Londraya gelip yerleşmişti. Dük ve Düşes Yaork, Kolombo'yu çok beğendikleri için sa - raya davet edip bir konser verdirmiş - lerdir. “ İngilterenin tıraş şampiyonu öldü İngilterenin «tıraş şampiyonu» Bob Hurdy geçenlerde vefat etmiştir. «Tıraş şampiyonu» bir adamı on iki saniyede pek muntazam bir surette tıraş edebil - mekte idi. Bob adi bir çakı ile yirmi saniyede, gözleri bağlı olarak, yirmi yedi saniyede ve nihayet alelâde hir mutfak bıçağı ile 47 saniyede muntazam bir tıraş yapabil- mekte idi. İngiliz tıraş şampiyonluğu ün- hediyem olşun. Yankesiciler de insandır-|tün kadınların iyi bir şoför olmalarına | vanını bu muvaffakiyetlerinden sonra ka- : İRİNCİKÂNUN lar. Onların da merhamet hisleri vardır.» 'imkân bulunmadığını söylemiştir. zanmıştı. d - a — —— - <a — KRumi sene | Arabi sene 'a z ü ; Z 1353 16 1356 İ ci Kü Resmf e İSTER İNAN, İSTER İNANMA! S | 1997 | ” İstanbul Belediyesi muhtelif tecrübeler yaptıktan sonra | malolacak ve aşağı yukarı o fiata satılacaktır. Halbuki bü- PERŞEMBE hamallar için bir el arabası tipi buldu ve kendı atölyelerinde | yük harb seneleri hamalı maziye karıştı, bugünkülerin geçim GÜNEŞ İMSAK nümunelerini yapmıya koyuldu. Şehir sokaklarında görmi- seviyeleri meydanda. Binaenaleyh eğer bu arabaların mali- h Şevval ati d _ vzde _ K Güdlüre d n ei N Si Brl s. | D. ye başladığımız cins cins, ekseriyetle garib ve kullanışsız el yet _ha laf—ı_ın.dı rıIrr_ıezse hadd-ı_ zaîu_ıd? öyi olan teşeblileğu 2| 23 n |37 TabreRi Ülşne t Ki aZ füliyatta iyi bir netice vereceğine biz iranmıyoruz, fakat ey T L üte 13 S 19 arabalarını yeknesaklaştırmak için iyi bir teşebbüstür. Fa- | okuyucu sen bir adamın hamallık etmek için 25 lira sermaye v e kat eğer işittiğimiz doğru ise bu arabaların beheri 25 liraya | koyabileceğine: Öğle | ikindi || Akşam | Yazar | eli li i : s.|b.kae | b.ls. İ b S ' B İSTER İNAN, İSTER İNANMA! eV Fs 05 Dd | —| |37 —— r Sözün Kısası Çin'de Boğazlananlar E. Talu aponyanın Çin üzerindeki sal- giniTa aid tafsilâtı gazete sü- J tunlarında okı.yur musunuz? Harbi umu- midenberi yavaş yavaş süküna alışan ku- laklarımız tekrar çınlamaya, tedricen sü- kün kesbeden şuurumuz yeniden heye- canlanmağa, korkunç ve kanlı menakib dinlemeyi ututan beşeriyet geceleri ye- niden kâbuslar başladı. Lâf değil: Geçenlerde Şanghay, dün de Nankin iç ve dişında bdğazlanarak ölen- lerin sayısı milyondarla tadad ediliyor. Ba doöğre.cieer elma değil, insandır. Sizin ve benim gibi insanlar.. suçları". Düşman olmak. Hattâ bunlara düşman demek te belki doğru olamaz. Vakıâ res- mi Japon makamları, 1938 olimpiyadına aid reklâm broşürlerinin aralarına bile sıkıştırıp, dünyanın dört bir etrafına yay- dıkları propaganda varakalarında, Çinin istilâsını haklı göstermek için, binbir se- beb gösteriyorlar. Lafonten'in zurdla kuzu hikâyesinde, kurdun kuzuyu yemek için uydurduğu |sebebler, onların yanında müdhiş bir ci- 'nayet ittihamnamesi gibi kalır. Lâkin bence asıl mesele bu değildir. İnsanlığın gittikçe iyiliğe değru tekâraül ettiğini id- dia edenlerin, bu iddialarını nasıl teyid ve tevsik eyliyeceklerini - bu vaziyet karşısında - pek merak ediyorum. ,f Harb bir müdafaa vasıtası olmaktan çıkıp ta bir istilâ vesilesi olur olmaz kup- kuru vahşetten başka bir şey değildir. Bir milyon insan.. dile kolay! Bunlar /nasıl doğdu, nasıl yetişti?. Bu bir milyon insanla neler yapılmazdı? Onları öldür- menin medeniyet uğuruna bir hareket olduğunu iddia edenler, kendilerini me- deniyet nam ve hesabına çalıştırsalardı, herhalde daha makul ve daha insani c- lurdu. Ben ne Japoönyalıyım, ne de Çinde her hangi bir alâkam var.. Uzakşarkta cere- yan eden hâdiselerden yurdum için de âcil bir tenlike mevcud değildir. Bunun- la beraber, Sanghay ve Nankinde boğaz- |lanan bu bir milyon insan geceleri rüya- |ma giriyor; acı acı feryadlarını duyuyor gibiyim; yastığımın üzerinde onların kan lekelerini görüyorum gibi geliyöor; muz- ftarib oluyorum. Çünkü ben de insanım. Ya, onları boğazlıyanlar?. Onlar nedir, acaba?! içerisinde çırpınmayaâ E. Talu Hükümetimizin bir Protestosu (Baş tarafı 1inci sayfada) resmi surette ve yalnız malümat hu- sulü için Türkiye hükümetine bildiril- miş ve konsey reisinin tasdikinden son- ra mandater hükümete, tatbikatına ge- çilmek üzere resmen tebliğ edileceği ilâveten beyan olunmuştur. Milletler Cemiyeti kararlarının tam olarak tatbiki için intihabatın cereyan tarzı ehemmiyetle nazarı itibara alına- cak bir merhale teşkil ettiği halde bu intihabatı tanzim eden talimatnamenin alâkadar devletlerden biriyle daimi te- mas ve müşavere halinde bulunarak hazırlanmış olmasına mukabil ayni de- recede alâkadar ikinci devlet olan Tür- kiyeye gayri resmi ve malümat husu- lü zımnında bildirilmiş olmasını hiçbir veçhile kabili tecviz görmiyen Cumhu- riyet hükümeti, Milletler Cemiyeti u- mumi kâtibliğine, takib edilen bu usu- le karşı protesto ettiğini ve talimat- name üzerinde kat'i kuyudu ihtiraziye serdeylediğini bildiren bir telgrafna- me göndermiştir. TAKViM PER