9 Aralık 1937 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 14

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Ti rae “ Tayetinize verdim. i 14 Sayfa L —F Son Pos'a'nın tılfkası ; K aati di miün ni 20 e ille AA - aiT Bir. SON POSTA G'â e Yazan: Ziya Şakir — Arnavud tüfekcilerinin elebaşılarından biri, serasker Rıza paşanın üzerine " yürüyerek bağırdı: “Çok dırlanma paşa ! Bizi, bunun için mi buraya çağırttın? Biz lâf dinlemeğe gelmedık. Ya Arablar, ya biz... ,, Sonra, artık bu adamların burnuna' barut kokusu girdi. Gözleri hiçbir şey görmez. Olabilir ki, bir münasebetsiz-| likte bulunurlar. Riye, Abdülhamidi bu fikirden vaz- geçirmişlerdi. : Bu sıradâ Abdülhamidin aklına, E- dirnede üçüncü fırka kumandanı olan Rıza paşa gelmişti. Bilâhare (serasker) olan (Mehmed Rıza paşa)... Abdülhamid bu Zatın cesaretini, böyle mühim vaziyetleri idare etmek kabiliyetini işitmişti. Onün için derhal Edirneye şifreli bir telgraf çektinniş;ı her ne vasıta ile olursa olsun, ertesi sa- baha kadâr Rıza paşanın İstanbula ge- lip yelişmesini irade etmişti. -Riza paşa bu telgrafı alır almaz, he- men bir lokomotife bir tek vagon tak- tırarak bununla İstanbula gelmiş.. doğ- ruca Yıldıza çıkmış.. o gece sabaha ka- liyeti de sırtıma yükleneceğim. Fakat, bu iş bitinceye kadar, bana hiçbir su- retle müdahalede bulunmıyacağına da- ir, efendimiz teminat versin. Diye haber göndermişti. İş uzadıkca, Abdülhamidin sinirleri gerilmekte, heyecanı' da artmakta idi. Fazla olarak da o aralık kendisine bazı jurnallar verilmişti. Bu jurnallarda: Ciki asker arasında çıkan hâdise, ve- lişhd Reşad efendi tarafdarlarının teş- v%kile zuhura gelmiştir. Maksad; böyle bir patırdı çıkararak bu karışıklık es- nasında Arnavudları saraya hücum et- tirmek.. zâtı şâhânelerini hal'ettirerek, R_eşad efendiye Dolmabahçe sarayında biat eylemekten ibarettir.) — . * Mealinde bir takım yalanlar söylene- ı'elş hünkârın evhamı büsbütün tahrik edilmişti. dar gözüne uyku girmemiş olan Abdül-, hamid tarafından huzura kabul edil- mişli. Abdülhamid, Rıza paşayı görür gör- mez: — Aman paşa, geliniz. Bizim (ecnâsı muhtelife) birbirine girdi. Hemen, gi- diniz.. şunların icabına bakınız... İkin- ci fırka kumandanlığını sizin uhdei di- Dem' şti. “Abdüihamid, Yıldız sarayındaki kar- makarışık insan halitasına, (ecnâsı muhtelife) derdi. Bu tâbiri, bizzat ken- disi icad etmişti. Ve bu da, hakikaten Yıldız sarayının ne garib bir insan mahşeri olduğunu Aanlatmak için, en. doğru bir tâbirdi. ; Fakat Rıza paşa, kendisine tevdi edi-; len bu vazifenin ehemmiyet ve mes'uli-| yetini düşünerek, kısa bir tereddüd ânı geçirmişti. Ve fikrini açıkca söylemek mecburiyetini hissetmişti: — Ferman, efendimizin... Ancak şu var ki efendimiz; alacağım' tedbirlerde vâsi salâhiyet isterim. İşlerime hiç kim- se müdahale etmesin. Demişti. Abdülhamid, vaziyette idi ki: — Hay, hay paşa.. size, vâsi salâhi- yet veriyorum. Tek, şunları yatıştırın. -—Demek mecburiyetini hissetmişti. Artık ikinci fırka kumandanı unva- ninı alan Rıza paşa, derhal işe giriş- mişti... Hem vaziyeti anlamak, hem de bazı nasihatte bulunmak için yanına Gazi Osman paşayi alarak Orhaniye kışlasına gitmişti. Arablar, Arnayudlardan yıldıkları için söylenen sözleri dinlemişler: o kadar bunalmış bir — Biz, &mre itaat ederiz. Fakat, ev-| velâ 4Arhavudlar , silâhlarını. bıraksın- lar. Barışmak için bize adam yollasın- lar. Buna binaen Abdülhamid, Rıza pa- şa;m teklifini bilâkaydüşart kabul ede- rek: '—_Zaten kendisine vasi salâhiyet ver- mişlim. Kur'ânı Kerim üzerine yemin ediyorum ki; bu iş bitinceye kadar o- nun yapacağı hiçbir işe müdahale et- mem. Tek, meseleyi bir an evvel hallet- sin. Diye mukabele etmişti. Rıza paşa, Abdülhamidden bu temi- natı alır almaz, artık pek ciddi ve tam askerce, işe girişmişti. Derhal liva ku- mandanını çağırtarak: — Gel buraya, Mehmed paşa!... Şim- di, bir Türk taburunu silâhbaşı et, Lâ- zımgelen cebhaneyi ver. Taburu, fırkâ kumandanlığı önündeki büyük bahçe- nin etrafına diz. Fakat öyle diz ki; bun- lar üzeri parmaklıklı alçak duvarın di- bine dizçöksünler; meydanda görün- mesinler... Ben, Arnavud taburlarını kumandanlık civarına davet edeceğim. Kendilerine tekrar nasihat vereceğim, Dinlerlerse, ne âlâ... Dinlemedikleri takdirde, üzerlerine ateş ettireceğim.., Emirlerimi derhal icra edeceksin. Hat- tâ ben, Arnavudların içinde bulunsam dahi; üzerlerine ateş etmekte kat'iyen tereddüd etmiyeceksin. Diye, emir vermişti. Mehmed paşa, bu garib emre hayret etmekle beraber, askerce bir selâm ver- miş.. derhal, aldığı emrin infazı için git- | mişti. Yarım saat geçmeden; Türk taburu- na cebhane verilerek kumandanlık da- iresinin önüne getirildiği ve pusuya yerleştirildiği haberi gelmişti. Rıza paşa, yaverini Arnavud taburu- nun kışlasına göndererek: — Yeni gelen kumandan, sizinle müzakereye girişecek. Silâhlarınızla kumandanlık dairesinin önüne geliniz. Diye, haber göndermişti. Arnavudlar; silâhlı olarak davet e- dildikleri için, hiçbir şeyden şübhelen- miyerek, çavuşlarının kumandasında ve önlerinde borazanları olduğu halde büyük bir caka ile gelmişler.. kuman- danlık dairesinin önüne dizilmişlerdi. Rıza paşa, Gazi Osman paşayı da, ku- mandanlık karargâhına — çağırtmıştı. Arnavudlar gelir gelmez; bu iki zat ÂAr- navudların karşılarına çıkmışlar.. ge- ne nasihatler* başlamışlardı. Elebaşılardan olduğu anlaşılan bir çavuş: — Paşal. Çok dırlanma.. bizi, bunun için mi buraya çağırttın?.. Biz, lâf din- lemiye gelmedik... Ya, Arablar.. ya, Diye bağırmıştı_ İri vücudlü, ve çok kuvvetli bir zat olan Rıza paşa; derhal bu çavuşun ü- zerine atılmış.. yakasından yakalamış: — SBSenin, gözlerini patlatırım. Bura- sı dağbaşı değil.. asker ocağı... Diye bağırmağa başlamıştı. O anda, çavuşun arkasındaki nefer- lerden biri, belindeki kasaturayı çeke- rek Rıza paşanın üzerine saldırmıştı. Eğer paşa, çevik bir hareketle geri a - tılmasaydı, hiç şüphesiz ki, kafası bu koca kasatura altında parçalanacaktı. Riza paşa, kendisini geri atar atmaz, duvarın dibinde duran ve emre mun - tazır bulunan liva kumandanı Mehmed paşaya: — Paşa!.. Silâh doldur.. süngü tak.. ileri!... Diye bağırmıştı. Pusuda duran Türk taburu, derhal yerinden fırlamıştı. Şakır şakır silâh doldurub süngü takarak ileri atılmış- - bu hareket karşısında © kadar şaşır - mış, ve afallamışlardı ki: Silâhlarına davranıb müdafaa vaziyeti almıya bile muvaffak olamamışlardı. (Blr Doktorun Günlük Perşembe Notlarından — (*) Çocuk ölümlerinin Baş'ıca ve göze Demişlerdi. : Fakat Arnavud tiyen bu tekli- udlar, BAD i hud da fena, vakitsiz ve zararlı yemek- fe yanaşmamışlar: | — Bu meydanda, iki kuvvet yaşıya- maz. Ya, onlar.. ya, biz... Diye bağırmışlardı. Rıza paşa, hiçbir muvaffakiyet elde edemeden saraya avdet etmişti. Yalnız, iki Arnavud taburunu da isyanda de- vam ettiren elebaşıların kimler oldu- ğunu öğrenmişti. | Abdülhamid, Rıza paşanın hiçbir şey yapamıyarak saraya avdetini haber a- lhr almaz: * — Ben onu bir iş yapacak diye bu- raya getirttim, Burada, dört buçuk asz- kere söz geçiremiyen bir paşa, nasıl o- lur da koca bir fırkayı idare eder.., Ya, en kısa bir zamanda bu meseleyi hâal- letsin.. yahud da geldiği gibi, çıkıp git- sin. Diye irade etmişti. Abdülhamidin bu garib iradesi, Rıza paşanın gücüne gitmişti: — Ben, askerim. Ve askeri nasıl ida-! re eltmesini de bilirim, Elimde, asker kanünu var. Şimdi, onu tatbik. edece- | tehlikesine maruz kalırlar.. veyahud bir | | Çarvan sebebleri Çocuklar evvelâ ya gıdasızlıktan veya- lerin tesirile birçok hastalıklara bilhas- sa inanition denilen sefaleti fizyolojiye-” ye düçar olurlar ve bunun neticesi ölüm çocuk soğuk lalgınlığı hastalıklarından | meselâ zatürree, zatülcemb ve ihtika- nürree vesaire gibi hastalıklardan ölür- ler. Doktorlara müracaat eden birçok hasta “çocukların soğuk alma kurbanı oldukla- rini hergün görmekteyiz. Veyahud çocuklar sari ve bulaşık has- talıklardan ölürler. Bunlar da kızıl, ki- zamık, kuşpalazı, çiçek gibi hastalıklar ve bunların ihtilâtlarıdır. Dikkat edilecek olursa bütün bu sebeb- ler ya fakrü sefaletin, ya cehaletin ve- yahud ihmal ve kayıtsızlıkların netice- sidir. Ve bundan dolayı ana, baba, aile ve nihayet cemiyet bu hususta büyük bir yük ve mes'uliyet altındadırlar. || Bütün sebebleri gidermek, çocuğu ya- l şatmak yurdu şenlendirmek herkesin, hepimizin borcudur. Unutmamalıyız ki çocuklar dünyaya ölmek için değil, ya- ı şamak için gelirler. bar a (©) Bu notları kesip saklayınız, yahud bir albüme yapıştırıp koleksiyon yapınız. Sıkıntı zamanınızda bu notlar bir doktor Bugünkü program 9 Birincikânun 1937 Perşembe İSTANBUL Öğle neşriyatı: N 12.30: Plâkla Türk musikisi, 12.50: Havya- dis. 13,05: Plâkla Türk musikisi. 13,30: Muh- telif plâk neşriyatı. Akşam neşriyatı: » 18.30: Plâkla dans müusikisi. 19: Suat Gün ve arkadaşları tarafından Türk musikisi ve hâlk şarkıları. 19.30: Spor Müsahabeleri: Eş- ref Şefik. 19.55: Borsa haberleri. 20: Cemal Kâmil ve arkadaşları tarafından Türk mu- sikisi ve halk şarkıları. 20.30: Hava raporu, (20.33: Ömer Rıza taralfından arabca- söylev. 20.45: Fasıl saz heyeti. Okuyanlar: Küçük Safiye, İbrahim, Ali, keman Cevdet, kanun Müammer, klârnet Hamdi, tanbur Salâhad. din, ut Cevdet Kozan, (saat âyarı). 21.15: Örkestra. 22.15: Ajans haberleri. 22.30: Plâk- la sololar, opera ve oöperet parçaları. 22.50: Son haberler ve ertesi günün programı, 9 Birincikânun 1937 Perşembe t ANKARA Öğle neşriyatı: 12,30: Muhtelif plâk neşriyatı, 12,50: Plâk- la Türk musikisi ve halk Şşarkıları, 13 15; Dâhili ve harici haberler. Akşam neşriyatı: 18.30: Muhtelif plâk neşriyatı. 19; Türk ımuüsikisi ve halk şarkıları: (Makbule Çakar ve arkadaşları). 19.30: Saat âyarı ve arabca neşriyat. 19.45: Türk musikisi ve Hülk şar- kıları: (Servet Adnan ve arkadaşları). 20.15: Plâkla dans musikisi, 21: Ajans haberleri. 21.15: Stüdyo salön orkestrası, 21.55: Yarınki program ve İstiklâl marşı, — t kanun dairesinde, bütün mes'u-, gibi imdadınıza yetişebilir. —FT T HT L ö DK SA e L A” el T — |dakika sonra Yaşar üçüncü golü atmakta İngiltere lig hararetli bir devrede maçları çok İngiltere lig maçlarının on sekizinci haftası oyunları her tarafta hemen he- men kar altında yapılmıştır. Yalnız birinci ligşdeki Mancster City ile, W, B. Albion maçı sahanın çok kar- l1 olmasından oynanmamış, ikinci lig- deki Conventry ile Sauthampton maçın da ikinci haftaymin onuncu dakikasın- 'da pek ziyade yağan kardan dolayı ya- rıda kalmıştır. Devamlı yağan kar do- nazaran çok kalabalık olmamıştır. Arsenal: 2 — Birmingham: 1 İngiltere - Çekoslovakya arasında yapılan milli maça verdiği iki yan mu- avininin sakatlanması üzerine müda- faası hayli zayıflamış olan Arsenal ma- çın ilk devresini 2-0 galib bitirmiştir. İkinci devrede bir gol yemiş ve oyun 2-1 Arsenalin lehinde bitmiştir. Arse- nal dördüncü vaziyettedir. Bu maçta 18.000 kişi bulunmuştur. Stok City: 3 — Brentfor: O Lig lideri Brentfor takımı ligde do- kuzuncu vaziyette olan Stok City ile yaptığı maçın ilk devresini 1-0 mağlüb olarak bitirmiştir. İkincdi devrede iki| sayı daha yapan S. City maçı 3-0 gibi büyük ve mühim bir farkla kazanmış- tır. Bu maçta da 18.000 kişi bulunmuş- tur. i Leeds United: 4 - Sunderland: 3 Kral kupası galibi Sunderland oyu- nun ilk devresini 3-| galib bitirdiği halde ikinci devrede üç gol yemiş, 3-4 mağlüb olarak sahadan ayrılmıştır. Sunderland on birinci Ünited yedinci Ankara Gençlerbirliğini Nasıl yendi ? Ankara, (Hususi) — Liğg maçlarnı bayra- mın Üüç gününe İsabet ettirerek meraklıla- râ üç günde maç Sseyrettirmek maksadile futbol ajanlığı, pazar günü oynanması lâzım gelen Ankara gücü Gençlerbirliği maçını pazartesiye tehir etmişti. O gün bu maç şe- hir stadında oynandı ve Ankara gücünün (6 - 2) galebesile sona erdi. Tribünler tama. |men dolu, hakem Bay Cahid. Takımlar sa- haya çıktıkları ve tarafdarlarınca alkışlan- dıktan sonra dizildikleri zaman Ankara Bü- tünü şu kadro ile gördük. Osman, Rıza, Enver, Nusret, Semih, Ab- dül, Bilâl, Fahri, Musa, Yaşar, Riza. Gençlerbirliği ise: Nureddin İhsan, Nuri, Yüsuf, Hasan, Keşfi, Münür, Galib, Ali, Se- lâhaddin, Selim şeklinde idi. Evvelâ ortalarda başlıyan çetin bir müca- dele yavaş, yavaş gençlerin aleyhine cere- yana başladı. Aleyhlerine çekilen frikikten Abdül Ankaragücünün ilk sayısını kaydetti. Gençler harekete geçerek Güç kalesine in- diler, netice alamadılar, bu sırada Ali ve Münür iki sayı fırsatı kaçırdılar, sıkıştırma sırası Güçlülere geldi ve Musa bir karışık- hk esnasında takimın ikinci gölünü attı, iki İgecikmedi. & " Gençler üç sıfır mağlüb vaziyete, düşme- lerine rağmen yılmadiılar Güç kalesini zor- lamağa başladılar, bu arada Hasan bir gol (atarak vaziyeti 3-1 gibi bir duruma getirdi ve iİk devre böylece bitti. İkinci devrede Güçlüler iki gol daha atıp 5-1 vaziyetine geldiler. Aleyhlerine atılan penaltı ile vaziyet 5-2 Gençler aleyhine oldu, son dakikalarda Rıza bir gol daha atarak vaziyeti 6-2 ye getirdi. Oyun böylece bitti. Gençleri çok zayıf bulduk. İki maçta 4 pu- van kaybetmiş vaziyettedirler, milli kümeye girmesi tehlikede görülüyor,- Güçlüleri teb. rik ederiz. Selim Tezcan Barutgücü B. takimı Demirspor B. takımını yani « İstanbul Demirspor B. takımı ile Barutgücü B. takımları arasında — ya- pılan — maçta, Barutgücü B. — takımı, 2-1 galib gelmiş, ve A. takımları maçı havanin yağışlı, ve çok fırtınalı olma - sından dolayı her iki taraf idarecilerinin mu vafakatile tehir edilmiştir. Rasih İstanbula geliyor Lig maçlarında hiç beklenmedik bir sıra-| da Fenerbahçeyi mağlüb eden Güneş takı- mı, milli kümeye geçebilmek için geri kalan maçlarına büyük bir ehemmiyet vermek mecburiyetinde olduğundan gelecek hafta- larda yapacağı son müsabakalar için Paris- te bulunan merkez muhacimi Rasihi İstan- Kar altında yapılan müsabakalarda, Arsenal bu haftaki vaziyete çıkdı rakibini de yenerek ligde dördüncü layısile maçlar büyük ehemmiyetine | Meşnur Arsenal takımının ikinci Hig bir klübden yeni satın aldığı genç futbolctl Bernard Jay | vaziyettedir. Maçda 15000 kişi bulun - muştur. ' Tatenham: 2 - Aston Villa: 1 İkinci liğde çok iyi vaziyette bulu- — nan Aston Villa ligde dokuzuncu va - ziyette bulunan Tatenham ile yaptığı maçın ilk devresini İ — 0 mağlub bi - tirmiştir. İkinci devrede iki taraf da birer sayi yapmış ve neticede Tatenhan 2 — | gibi parlak bir galibiyet elde etmiştir. Bu maçda 38000 kişi bulunmuştur, Calatlasaray Hakkında yapılan Jurnale cevab Okuyucularımızdan bir mektub aldık. Ay- | nen neşri rica edilen mektubu aşağıya kö- | yüyoruz; «Geçmişin Sadun Galibine ve bugünün Ahmed Bahtiyarına: Çekilip gittiğiniz eski klübünüzü artık unutacağınızı ve ikide birde vesile bulup o- nâa sataşmıyacafınızı zannediyordum. Hal- buki siz, ona, jurnalleri hatırlatan yazıları- nızla ikide birde takılmağı ihmal etmiyor- sunuz. Hele o meşhur isminizi artık yazıları- nızin altına koyamaz olduktan sonra bun- ları açık saçık ortaya atmakta hiçbir mah- zgur görmüyorsunuz. | Bazı oyuncuların cezalarının affedileceği- ni duydunuz, kalemi elinize aldınız ve der- hal bunun İlerisi için çok mahzurlu olacağı. ni yazdınız ama, mürekkebiniz. kurumadan saha ortasında yabancı ve misafir bir ta- kımın oyuncularına yakışık almıyacak mu- amelelerde bulunanlar hakkında birkaç S- tır olsun yazmağa kendinizde nedense cesü- ret bulamadınız. Bu sefer de biz zarar ettik. onlar da zarar etsin diye kalemi elinize aldınız ve tâbiri ma- rufile iyice bir döşendiniz. «Gelen takım fe- dere mi, oyniyan takımlar federe mi, Tak- sim sahası federe bir saha mı?» diye sorar- ken çok sevdiğiniz ve bir zamanlar idare he- yetinde bulunduğunuz klübün menfaatlerini de haleldar ettiğinizi unuttunuz. Madem di o klübler federe değilmiş te niçin mensub olduğunuz klübün pazar sabahları onlarla maçlar yapmasına şses çıkarmıyorsunuz? Taksim sahasında maçların yaptırılması- na mâni olmak için ne şekilde yazmak lü- zımsa Oo şekilde yazan zatı valâları Taksimi sahasının yarı hissesine sahib olan klübü- nüze çatmakta ve tıpkı Nasreddin Hocanın meşhur hikâyesi gibi bindiğiniz dalı keş- mekte de bir mahzur görmüyorsunuz. Böl sizin ne düşündüğünüzü bilirim amma dü- nün meşhur Sadun Galibi, bugünün Ahmed Bahtiyarı, yarın da bilmem ne olacak olan size bunu tekrarlamayı istemem.» Galib Sayar Kır koşularının Programı hazırlandı Beyoğlu Halkevi tarafından hazırlanan kır koşuları programı yeni bir şekilde tesbit edilmiştir. Bu programa nazaran dört kır koşusu ya- pılacaktır., Bu müsabakalar muhtelif yerlerde tertib edilecek, birinci müsabaka Şişlide, ikinci müsabaka Kadiköğyde, üçüncü —müsabakâ Heybelide, dördüncü müsabaka Vellefendide yapılacaktır. Birinci müsabaka 19 kânuünuevrvel pazal bala gollrtmEğE TAPAF VONŞT “İgtat'ömtaktır. — —— bes v C

Bu sayıdan diğer sayfalar: