Japonlar Nankinin şartsız teslimini istiyorlar VBaş tarahı 1 wei sayfade|) üzere Şan-Kay-Şekin Çinin garbına çekil « TMesi. 2 — Çankaişek'in düşmesi ve her ne Ppahasına olursa olsun Japonya ile sulh ak- detmek istiyen — bir rejimin ortaya çık « ması. Şanghay 8 (AA.) Resmi bir memba- dan öğrenildiğine göre, Japon makam- ları ankindeki e0 - nebi — konsoloslarına müracaat ederek kendi tebaalarından olanları Nankini he- men terketmeğe davet etmeleri ihliyatlı bir hareket olacağını bildirmişlerdir. Japonlar tavassuta İtiraz etmiyorlar 'Tokyo 8 (AA) — Hariciye ne: H namına söz söylemeğe salâhi: bir zat Hirota ile Almanya sefiri sında dün yapılan mülâkattan haber- dar olmadığını söylemiş ve demiştir ki:|az ihtimal vardır. Esasen Çin muk: lmanya ve İngiltere gibi d vemet edebilir. Mareşal, Japonyanın yassutuna Japonya itiraz et- pratıcı harbe nihayet vermekle ir. Japonyanın şartları şun-|£ T Yargaa, YangereKian; mirez İt SHLAS ö ğ'“' ÇZ Japonların Çinde işgal ettikleri yerleri g österir harita tından sonra Japonya muharebeye de- vam edecek midir? Londra gazeteleri- İnin büyük bir kısmı bugün bu suali sormaktadırlar. Times gazetesi ezcümle şöyle yaz- maktadır: | Mareşal Çan-Kay-Şek'in — izzetinefsi kırıcı sulh şartları kabul etmesine pek ra- lardır: Japonya aleyhindeki tahrikâta niha- yet verilerek Çin ile Japonya arasında kayıtsız ve şartsız bir teşriki mesai hu- sule getirilmesi. Bu zat Nankinin Mareşal hâreketi, Çinlilerin Nankinin sukut dan sonra herhangi bir müdafaa teşki- |âtı vücuda getirebilmek ümidinde 01- madıklarını sarih surette göstermek- tedir. Ümid edelim ki hükümet merke- zirin zaptından sonra, galibler, artık fütuhatlarını daha ziyade genişletmek- zaptından — sonra Japon hükümetinin merkezi Çin hükü- metini tanımıyacağı hakkı ındaki habe- SON POSTA Karısını ve Çocuklarını Kaybed_e_n baba 27 sene sonra bir tesadüf neticesi heps'ni buldu İzmirde çıkan «Anadolu» gazetesinde ©- kuduk: «— Evvelki gün Bucada bir baba, 27 sene sonra, ölü bildiği oğlunu bulmuş - tur. Bu baba, Trabzonlu Alidir. Şimdi 'Tor- balının Doğanlar köyünde oturmaktadır. 27 sene evvel memleketinden askere git miş, cepheden cepheye sürüklenmiş, bu taraflara düşmüştür. Buradan da mem- leketindeki refikasına bir mektub yaz - mıştır. Fakat cevab alamamıştır. Askere hareketinde bir yaşlarında Hü- seyin namında bir oğlu varmış, bundan başka refikası da hâmile imiş. Cevabsızlıktan üzülen Ali, bir dostu - |na yazmış ve bu defa, refikası ile çocu - Bun ö'düğü haberini alınca yeise kal rakx bu civarda kalmağı tercih etmiş ve Doğancılar köyünde yerleşmiştir. Diğer taraft, cuğunu doğurduktan sonra kocasını ara- »| mağa başlamış, o tarihlerin askerlik şu - belerine baş vurmuş, onu (kayıb) veya (ölü) olarak bulmuştur. Fakat ne Ali evlen Siesı Halbuki, karı kocadan sarfı naza: cuklar da g evvel asker diğ ç- muş, bahriyeye verilmiştir, Hüseyin, bayram günlerinde Bucada bahriyeli Tsmail namındaki arkadaşını zi ete gilmiştir, refikası da, ikinci ço - ” iştir, ne de karı - (© Pdir ve Hüseyin, bir müddet i de askerliğini piyadede görmüş - * Medeni kanun bugünzü ihtiyacımıza uyuyor mu? (Baştarah 1 inci sayfada) karılan kanunu medeninin memleke- tin ihtiyaç hükümetin prensiplerine levafuk etmekte olduğunu yazmışlı. Mahmud Esad Bozkurdun bu hususta- ki Makalesini dün neşretmiştik. Ayni mevzu etrafında tanınmış âvu- hakkı vardır, diyenlere cevabım şudur! Geçimsiz, anlaşamıyan bir - ailede yetişecek çocukları cemiyet için faydar h bir unsur telâkki edemeyiz. Talak hukukta bir tekâmüldür. İptidai hu« kuk telâkkisi talaka cevaz vermerzdi, İsviçre kanunu medenisi de talakı sörm katlarımızın fikirlerini öğrenmek için| radan kabul etmekle bu tekâmüdü gösm bir arkadaşımızı kendilerine gönder- tir. İsviçre kayıdsız, şartsız tam jdik. Aldığımız cevabları aynen yazı-|lak kabul edemezdi. Çünkü İsviçre kan yoruz: li olmasını idrak etmişp re halkının an'anevi telâkm kisine talak biraz aykırı düşmektedir.» Hüsameddin Erduran Avukat Hüsameddin Erduran diyon Sadi Rıza Dağ Baro inzıbat meclisi azasından avu- kat Sadi Rıza Dağ diyor ki: «— Kanunu medeni hakkında fikri- mi soruyorsunuz. Bu, o kadar şamil bir sualdir ki vehleten veya bir mesele tahaddüs etmiş olmaksızın kanunun hututu umum üzerinde veya ihti- ettiği ahkâma müteallik verilecek abın hemen hemen yerinde bir c vab olmıyacağı kanaatindeyim. Hükü Metin sistemi ta ikten sonra de ülen mecel — Mahmud Esad Bozkurdun fikri» ne tamamile iştirak ediyorum. Esasen kanunu medeninin esbabı mucibe maz« batasında kanunun Türk milleti yaçlarına uygun olup olmıyacağı nok- tasını halledecek mahiyette çok — kıye metli ve esaslı mütalealar vardır. İnsan sıfatile ve bugünkü medent - |yaşayış itibarile milletler için ayrı aye ğrusu yeniden kendi rı ihtiyaçlar tasavvur edecek zamanda Te bir kanün tanzimi |değiliz. Binaenaleyh bir İsviçreli için inülmekte olduğu bir kabili tasavvur olan her türlü meden? mizde bulunan ve muh- ç neden bir Türk için varid ve i ka- kabili tasavvur olma: İhtiyaçların lerinde değil, belki fer'i nun, ihtiyacımıza uyduğu kanaati 1 olduğu içindir ki Millet Meclisince keyfiyetlerinde az çok fark düşünüle- bul ve icra keyfiyeti de Adliye Ve-|bilse bile bu, her insanın asri hukuks letine havale edilmiştir. Bu kanunu | yaki nasibi üzerinde haizi tesir olma- kabulde zaruret vardı. Çünkü h'ikü-ı.—ır,ııdır. et her cebhede seri hamlelerle yü-| Kanunların tatbikatında bulünan şis rken, kanunların muhtacı islah ol N- 'kâyetlere yol açan neticeler herhalde, a uymıyanlarını değiş- , karakol karşısındaki | larını ve zama; ri tekzib etmiştir. Çin mukavemet edecek Londra 8 (A.A.) — Nankinin zap- Fransa, Almanyaya karşı yeni bir çembermi vücude g (Baştarafı 1 inci sayfada) ı'. Delbos, Ramen matbuatına beyanatta bulunarak seyahatinin Fransa hü sındaki dostluğu bilhassa beynelmilel va- ziyet dolayısile inkişaf ettirmek husu - |. sundaki arzusunun bir ifadesi olarak te- lâkki edilmesi lâzım geldiğini söylemiş - tir. Bükreş 8 (AA.) — B. Delbosun mu - vasalatı münasebetile Üniversal gazete - si, yazıyor; K «Fransa, hizim için yalnız bir ziya bir kültür membaı değildir, belki istikbali - mizin zamanıdır.. Milli köylü fırkasının mubalefeti Bükreş 8 — En esaslı muhalefet par - tişini teşkil eden milli köylü partisi, ken- di âzasının, bu sabah Bükreşe varan Del- bos şerefine verilecek kabul resimlerine iştirak etmemelerini kararlaştırmıştır. Gazetelere verilen kısa bir tebliğde, parti, bu kararının halen tavzih edilme- lmayan şayanı teessüf sebeb- ldirmiş — ve ın şahzımı, si zamanı lerden doğmuş olduğunu bu kararının ne Fransız nazırı! ne de «partinin samimi dostluk * ile bağlı bulunduğu» Fransayı k mediğini tasrih etmiştir. Umumi kanaat, partinin bu kararını, dahili siyaset sebeblerinin tesiri altında aldığı merkezindedir. Delbos Berline gidecek mi? Paris 8 (AA.) — Ocuvre gazetesi yazıyor: Öğrenildiğine göre Delboz ile Beck arasında yapılan görüşmeler es-| nasında Polonya hariciye nazarı mes- lekdaşına Delbos'un Alman Şiderleri tarafından Berline kat'i surette davet edilmesi için şahsan tavassutta bulun- mayı teklif etmiştir. Fakat Delbos bu teklifi ihtiyatla karşılamıştır. Havas ajansının izahatı Bükreş 8 (Havas ajansı “"muhabirin- den) — Saat 10.15 de buraya gelmiş o- lan B. Del saat 11.30 da B. Ante- nesco ile görüşmüştür. Leh ve Fransız Lord Halifax'ın Berlin seyahatinin ve Lon- dra görüşmelerinin neticesi olmak ü- zere yeni bir Rhin misakı ledilme- si ihtimali hakkındaki görüşmelerinde de ayni farazi vasıf görülmüştür. Lehistanın Çekoslovakya ile mün: sebatı meselesi Varşovada görüşülmü nazırlarının üme- |ara: tnin Romen ve Fransız milletleri ara « |olsa lâf arasında akdi tasavvur edilmiş o-| evvelâ üç mü bir yardım itilâfı akdini istilzam et- başlamıştır: mektedir de Romanya buna n ler. Fransal Bibi Romanya ile de ihtil; bir olan dipkımmatik netayice intizar etmek yan-| ten ziyade muzafferiyetlerini istisma- ra başlasınlar. elirmeğe çalışıyor ür, Fakat Küçük İtilâfta yekdiğerinin sında hiçbir gerginlik yoktur. Olsa evvelce de Fransa ile Küçük İti- lan mütekabil yardım projesi mevzuu bahsolabilir, fakat malümXur ki böyle bir misakın tahakkuk sahasına li efik arasında umum Halbuki ne Yugoslavya, ne temayil değildir- Lehistan ile olmadığı âfh meseleleri yoktur. Şu halde b kül olan ve Fransa için güvenebileceği empatlileri ve ittifakları müstacelen takviye etmek mevzuubahs bulunan anda Fransız - Ramenm dostluğunu tarsine çalışmak için Bükreşe gelmiş B. Delbos'un ziyaretinden sarih Iış ölür. Lehistan Almanyanın nüfusu altına girmiş Möskova 8 — Journal de Moscou Po - lonya hakkında neşrettiği bir makalede | #ek'in Polonya hariciye nazırı - olarak | faaliyette bulunduğu son beş sene zar - f Almanyanın nüfuzu altına girdiğini yaz - maktadır. bu memleket siyasetinin tamamile Stalin Cumhüurreisi Olu; or Londra 8 (Hususi) — Moskovadan bildirildiğine göre bütün Sovyet Rus- yada, pazar günü yapılacak olan teşrii intihabatın hazırlıklarına devam cdil- mektedir. Pazar günü yeni kanunu esasi ilân edilecek ve ilk Sovyet mebusan mecli- si kurulacaktır. Daily Express gazetesinin istihbara- tına nazaran pazar günkü intihabattan sonra, partisinin umum kâtibi Sovyetler Birliği reisi ilân edilecektir. sırf komünist olan Stalin, ndiye kadar Şimdiye kadar bu mevkii işgal et- mekte olan Kalenin istifa ederek, baş- a yüksek bir memuriyete tayin edi- lecektir. Yeni kanunu esasi mucibince, Stali- nin işgal edeceği makam cumhurreisli- Bi makamı olacaktır. iki deniz askeri buluşmuş ba bir iş için karakola g ni görmüştür. Ya kan sıcaklığı ve yahud da Türklerde askerlere karşı gösterilen muhâbbet ik - tizası olarök Hüseyine yaklaşıp onunla ağa başlamıştır. — Nerelisin evlâd!, Trabzanlu.. imiş ve çıkar - | A — Ben de oralıyım.. Kimlerdensin, ba- şeriki olan Çekoslovakya ile Romanya kanın adı ne? — Babam askere gidip dönmemiş.. Adı l imiş. — Anan — Fat — Adın? — Hüseyin... Bu cevabdan sonra ihtiyarda heyecan | — Başka kardeşin var mı? — Var!, Adı Mehmed., Aşkerliğini bi - tirdi. Ben bahriyeli olduğum için henüz bitiremedim, Babam, kardeşimi annemin karnında bırakarak cepheye gitmiş. İhtiyar Ali, bu defa büsbütün heye canlanarak ondan komşularını, akraba sını, mahalle, sokağını sorunca dayana mamış: — Öğl » Yavrum! Diyerek boynuna sarılmıştır. Bahri delikanlı şaşırmış, fakat o da me - seleyi kavramış Ve ayni heyecanla baba- sının kucağına atılmıştır. Hüseyin, grafhaneden annesine bir telgraf çekm — Babam sağdır. Size para gönderiyo- rüz, kardeşimi de al ve derhal buraya hareket et! (Türk-İncilz iktısadi M: nasebatında inhişaf (Baştarafı 1 inci sayfuda) miş ve istenen esaslar memnuniyetle e- mi'n olunmuştur. Nihal intıba müsbet öl- mak lâzım gelir ki, ahiren İngiliz kredi departmanı şefi ile Lozan koönferansın - da Lord Gürzonun mali Müşavirliğinde bulunmuş olan İngiliz hazine müsteşa - rından mürekkeb bir heyet ahiren mem- leketimize gelmiş ve burada tedkikat yap maşlardır. Hükümetimizin esas prensibi h'ç bir şeyi gizlememek olduğuna göre, bu zevatın öğrenmek istediği şeyler de kendilerine tam ve müsbet bir surette temin olunmuştur. Heyet, memleketimiz- den ayrılmadan evvel Sümerbanka - bir mektub göndermiş ve Türk topraklarının altında mevcud bulunan malüm ve gay- ri malüm servetlerin kıymetlendirilmösi ve dış piyasalara arzında İngiliz ticaret âleminin ve piyasasının elinden gelebi - len yardımları esirgemiyeceği ziyadesile nazik bir tisanla bildirilmiştir. Bundan da, heyetin yaptığı tedkikatın tamamile Mmüsbet bir intıba husule getirdiği anla - şılmaktadır. tirmek; anların yerine kendi prensip- ve oturmuşlardır. Bu sırada ihtiyar ba- | lerine uygun kanunlar vaz'etmek mec-'1âkadı buriyetinde idi. Bu mecburiyet kanunu medeninin kabulünü icab ettirmiş Ve şimdiye dar mahkemelerimizin tat- bik ettiği medeni kanun hükümlerin- |den zarar görülmemiştir. Hasan Hilmi Serez Avukat Hasan Hilmi Serez diyor k «— Kanunlar, mlilletlerin içtimai kâmül ve ihtiyaçlarına göre heyeti iç- timaiyenin mevzuatı arasında yer alır. Binaenaleyh kanunlar heyeti içtimai- İyeyi her bakımdan himaye ve hukuku Mütekabileyi temin noktasından doğar, Bir kanunun vaz'ı sırasında millet ve heyeti içtimaiyenin derecei tekâmül ve ihtiyacı düşünülmek esastır. Şu ha- le nazaran, medeni milletler sırasında yer alan Türk camiasının da inkâr kü- bul etmiyecek şekilde senelerdenberi umumi, hususf ve mevzif olarak bazı ihtiyaç ve teamülâtı olduğu ve bu ihti yaç ve teamülâtmın bir takım müte- k ukuk tahassul edeceği derkârdır. Binaenaleyh, bu cihetleri de gözönün- de bulundurmak zaruridir. Nitekim, Ikammu medeni şübhesiz en yüksek medeni ihtiyaçları temin edebilecek bir vaziyette olmasına rağmen, sene- lerdenberi devam edegelen tatbikatın. da bazı hükümlerinin bütün müey data rağmen kolaylıkla tatbik ve icra edilememesi ve hilâfında hareketler vükuu yüzünden bütün heyeti içtimai- yenin bazı noktalarında ihtiyaçt fan hukukunu temine ademi kifayeti görülmektedir. Buna delil olarak ta, arasıra tenkidkâr ve oldukça kuvvetli Pitirazların vukuu ve muahharen bazı anuni hükümlerin suduru bu maruza- tımızı teyid etmektedir.» İclâl Asım Hepgül Avukat İclâl Asım Hepgül diyor ki: «— Benim de noktai nazarıma göre kanunu medeninin ahkâmı şahsiye fas- h bize uymaz. Hukukun ana prensin- leri birdir. Bu hususta Bay Mahmud Esada iştirak ederim. İlmi nazariyeler |beynelmileldir. Ancak mahalli kanun- lar, o ilmi nazariyelere istinad ederek mahalli ihtiyacata tetabuk etmelidir. Aksi takdirde hazır bir elbise gibi üze- rimizden kaçar, | Kanunu medeninin ayni haklar bah- si de memleketimiz ih' vı;lımın üy- mamaktadır. Çünkü bizde teessüs et- miş bilfarz bir vakıf müessesesi vardır ki ekanunu medeninin intişarından sonra, kanunda bu hususta yeni ahkâm vaz'edilecektir» diye yazılı olmasıma rağmen, hattâ yeni çıkan vakıflar ka- nunile de bu noksan iamamlanama- mıştır. Bundan başka da talakın serbest ol- mayışı da evlenmeyi azaltıyor. Talak için cemiyetin bu hususta mürakaba| umumi harbden sonra başgösteren ahe lâki, içtimal, iktısadi binbir sebeble a« ar görülmek lâzımdır. Meselâ bu« gün aile gegimdizliklerinde — iktısadii buhranların büyük rolü olduğu inkâe edilebilir mi? Hül deninin milli ihtiyaçlarımıza uygun iv!duğı:ndn şübhe yoktur, Tatbikattaki Jufaktefek kusurların da bertaraf edile« bilmesi mümkündür.» Yusuf Kenan Antel | Avukat Yusuf Kenan Antel diyor kit | e— Kanunu medeninin bize uyan hükümleri olduğu gibi, hiç uymıyan hükümleri de vardır. Noktal nazarıma göre ahkâmı şahsiye faslını uygun göre müyorum. Ahvali şahsiye sicile — isti. nad etmiş olduğu halde bugün maale- sef kanunun ilk basamağı olan ahval? şahsiye sicili hakkında hiçbir hareket |yapılmamıştır. Nitekim bu hususta jmahkemeler eski ahkâmı tatbik ede- ,vek veraset davalarında şahidle amel * jediyorlar. Bu, kanunu medeninin ah- vali şahsiye faslının tatbik edilemedi- İğinin bariz bir delilidir. | Evlenmek ve boşanmak hı gelince: Bu da bize uygun bir şekilde te. celli etmemiştir. Serbestii mukavele kdine müsteniden taraflar hâkime müracaatla boşanmayı arzu ettikleri takdirde hemen boşanma kararı verile mesi; ittifak edilmediği takdirde hâkis min boşanma sebebleri araması lâzım Ve bu suretle aileler arasında zuhur eden geçimsizliğe - kıs- men nihayet verilmiş olacağı kanaatin- de bulunduğumu söylemeliyim, Hal- buki vâzu kanun tarafların rızasını nâ- zarı itibara almıyarak mutlaka geçim- sizliği hemen kabili isbat olmıyan ve usiyetine aid mahrematın teş« larına lakı da bu teşhirden sonra hâki- min hakkı takdirine bırakmıştır. Bin- netice, mahremiyetlerini âleme dök-« mek istemiyenler, karı koca vaziyetin- de ayrı yaşamayı tercih ve bazıları da mahkeme huzurunda aile mahremiye- tini teşhir etmek ve bu suretle boşane maya hüküm almak veyahud bundanı mahrum olarak manen yıkılan aile o0« cağını destekle idameye çalışmaktadır. ki her iki halde de cemiyet için faydalı bir aile ocağı yok farzedilmek lâzım gelir. Binaenaleyh evlenme ve boşanma hakkında kanunu medeninin hüküm- leri bize uygun değildir.» Posta umum müdürünün bir mektubu 23/11/937 tarihli sayın gazetenizin on bi. sayfasındaki «Gerede postanesini a9 - yanlardan biri yakalandı.. başlığı — altında bir yazı görülmüştür. Geredede böyle bir hâ- dise vaki olmamışlır. Keyfiyetin ayni say « fada neşrini rica ederim, Umumi müdür: Nazif ten kanunu mes * —