28 Aralık 1936 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

TTTT DARAA e: p y | Hi TÇ ÇTT 2 Sayfa Hergün SaraEr z Köylüyü kaldırmak için Hazırlanan proje ' —— Yazan: Muhittin Birgen B ir zamandan beri hükümetin muhtelif dairelerinde bir takim faaliyetler göze çarpıyor. Dahiliyede Ziraatte, Maliyede, İktısatta bu iş et- rafında bir takım şeyler hazırlanıyor ve bunlardan arada bir, parça parça bahsediliyor. Başvekilimizin son defa yaptığı seyahatler esnasında yaptığı vaatlerle alâkadar olan bu çalışmala- rın hedefi, köyü kaldırmaktır. Köyü kaldırmak... Bu, o kadar ağır bir iştir ki hükümetin bu ağırlığı kal- dırmak için nasıl bir vinç kullanacağı- | nı insan merak ediyor. Pek az muhitte | TŞemm biraz canlı bir halde duran köy, Tür- kiyenin ekser yerlerinde o kadar düş- kündür ki onu, bu asırda yaşayan ,bir | milletin vanlık hücresi olarak görmeğe insanın gönlü bir türlü razı olamıyor. Buünun için hükümet te şimdi onu kal- dırmayı düşünüyor. Çok ağır iş, fakat, nihayet başarılması zaruri olan bir iş- tir. * Köylüyü kaldırmak işindeki müşkü lât, bir kere bizzat köylünün size kar- şı göstereceği mukavemetten başlar, Ben onları çok iyi — tanırım : Kendilerine yapacağınız bütün yar- dımlar ve bütün iyiliklerde, bu unsur, herşeyden evvel size mü- kavemet ve hattâ muhalefet göste - rir. Bu, kısmen bütün dünya köylüsü gibi, onun da mühafazakâr olmasından ileri gelmekle beraber şimdiye kadar hükümet memurları ile olan temas tecnibelerinin kendisinde bırakmış cl duğu acı hâtıraların da eseridir. Haki- katen, yakın zamanlara kadar köylü- nün devletle olan münasebetleri onda tatlı hâtıralar bırakacak tarzda değil- di. Osmanlı, ona âdeta düşman mua- melesi yaptı ve belki de düşmana yap- mıyacağını köylüye yaptı. İttihat ve Terakki onu düşünmeğe vakit bulama dı. Köylüyü efendi olarak ilân eden Cumhuriyet ona doğru gitmek için v â- kıa birçok gayretler yaptıysa da biryan dan memlekette yapılacak işin çoklu- ğu onu köyle lâzım geldiği nisbet ve şeklide meşgul olmaktan menetti. Son senelerin sanayi yaratma faaliyeti de, işin bünyesinden doğan bir tabitlik jle, köylünün ihmalini mucip oldu * Bütün bu sebeplerden dolayı köylü- nün ruhu memura ve münevvere kar- şı İerin bir itimatsızlık hissi ile dolu- dı . Karşısında memuru, münevveri ördüğü zaman ilk işi «şüphe» dir. «Acaba niçin geldi? Gene benden ne isteyecek?» diye düşünür. Hattâ dev- let gidip köylünün eline birer birer pa ra dağıtacak olsa, almak için bir kere düşünür, «acaba bunun altından ne çıkacak? Birkaç gün sönra bunu ben- den birkaç misli ile geri mi isteyecek?» diye düşünür. Son senelerde hayh küuv vetini kaybetmiş olmasına rağmen, a- sırların keşmekeşi içinde yerleşmiş ©o- lan bu hissin büsbütün kaîdırâması için zaman İâzımdır. İkinci derecede, köylü ferdıyetçıdır Üçüncü derecede köy iktısaden çok düşkündür. İktısaden düşkün olan bir unsuru kaldırmak ise çok güç olur. Sonra devletten aldığı nüfuzu köylü- ye, köylüden aldığı nüfuzu da devlete satan' müteneffizleri de hesap edelim: Köylüyü ekseriya iktısaden kendisine bağlamış olan bu unsurun başlıca vazi fesi de en temiz işlere bulaşık su kat- maktır. Bunlarla da uğraşmak icap e- decektir. * Hülâsa, hangi taraftan bakılsa iş müşküldür. Şimdiye kadar sızan hava dislere bakılırsa hükümet köylerde birtakım kollektiviteler vücude getir- mek fikrindedir. Buna göre bir takım p teşkilât yapacak, hattâ büyük bir de banka yapıp kâaldırma vincini bu ban- kanım temelleri üzerine oturtacaktır. Bütün bunlar güzel ve mümkün şey- lerdir. Ancak, gönü! istiyor ki hükü- met bu projelerini ikmal ettikten son- ra kat'i kanun şeklini alp tatbikata geçilmezden evvel umumi efkâra arze derek Vtasavvur edı]en tedbırlerın alâ-_ SON POSTA Resım li Makale. K Çocuğun müstakbel mesleği KA DŞ : r- ///;g Z &w ımlU)İ | x Nİ KE Çocuk her oyuncantan ayni dere - cede hazzetmez, bazılarına karşı lâ- kayt kalır, bilâkis bazılarının üzeri- ne düşer.. E Amerikalıların baş Vurdukları garip İlân usulleri Yılbaşı münasebetile — Nevyorkta bir çok kimseler birer mektup almış- lar bu mektuplarda inıza yokmuş, şu sa tırlar yazılı imiş, «&bu mektubu kimin gönderdiğini merak ediyorsanız siga- ranızın ucuyla kâğıdı tutuşturunuz!» Bu işi yapanlar mektup kâğıdının içinde muayyen bir yerin tutuşup o- yulduğunu görmüşler ve o oyulan kıs- mın da bir ticaret müessesesinin ilânı olduğunu görmüşlerdir. dsenede biten şatranç oyunu Kanadada muhabere ile şatranç müsabakaları tertip eden bir cemiyet vardır. Bundan dört sene evvel, cemi- yetin müsabakalarından birine giren Londralı bir zat, son günlerde bu mü- sabakanın şampiyonluğunu kazanmış- | tır. Şampiyon bu müsabaka uğrunda tam 1800 lira posta parası verdiğini söylemiştir. iyi olurdu. İş büyük ve karışık oldu- ğu için bu usulün zararı değil, faydası olür. Meselâ, vaküqu Ziraat Banka- sı kredi kooperatifleri meselesinde bu| | usulü tutmuş olsaydı hem, birinci saf- hada birçok emekleri berhava olmaz, hem de ikinci safhanın elde ettiği ne- ticeler çok daha yüksek olarak bugü- ne kadar birtakım işler görülmüş, hü- kümetin bugünkü hamlesini daha ko- lay ileri götürmeğe yardım edecek bü- yük bir hazırlık yapılmış bulunurdu. Maalesef, köyde kredi işini halletmek üzere ikinci teşebbüs olarak yapılan. son kredi kooperatifleri teşkilâtı, az e- tüt ve ameliye tatbikat yüzünden mey danda çok eksik ve hattâ bazı yerler- de de menfi neticeler vermiştir. Kuvvet ve zaman tasarrufuna muh- taç olan bizler için işlerimizin tanzimi ni daha dikkatle yapmaya mecburiyet vardır. a Muhittin Birgen y - * Çocuğun düşünmeksizin — yaptığı bu tercih tabil meyillerinin istika - metini gösterir, en fazla istidadı, en çok sevdiği noktadadır. | HERGÜN BİR FIKRA Kıymetli eser Meşhur Fransız yazıcısı Aleksan- dr Dümafis'in tiyatroda bir piyesi oynanıyordu. Dumaper, yani Dü - mafis'in babası da tiyatroda idi. Pi- yes çok beğenilmişti. Dümaper'i ta- nıyanlardan biri perde arasında ya- | nına gidip: | — Oğlunuzun eserini çok beğen- dim, dedi.. çok kıymetli, Dümaper cevap verdi: — Benim eserim onunkinden — Hangi eseriniz? — Hangisi olacak bir tek eserim var: Oğlum. Bir şişe üzerine 35685 kibrit İstif edebilir misiniz? Tabif nereden çıkacak?'' Amerika- dan.. Artik her salorda, eller sıkıldık- nasılsınız, |- yi misiniz. de nildikten — sonra ortaya büyük kib rit paketleri çıka» rılıyor, ve her BBit hangi bir şeyin, —— meselâ bir şişenin üzerinde — oyun başlıyor. Kim da- © ha fazla kibrit iş tif — edebilecek? Ohiyoda — Klive- SŞ land'da — daktor — Staggers — şampi- & yonluğu muhafa- za — etmektedir. P Rekoru, bir şişe g üzerinde — 3585 i kibrit istif etmek suretile kırmıştır. tan, Yüz boyaları da Permanant yapılıyor Paristen gelen bir habere göre saç- lara yapılan permanant gibi şimdi de çehrede permanant yapıyorlarmış. Her gün boyanıp pudralanmaktan bıkan kadınlar bunun da bir çaresini a- iramışlar ve nihayet güzellik müessese- lerinin yargdımile, yüzde bozulmıyan sâbit boya ve pudyalar meydana getir- mişlerdir. İsmine, yüz permanantı denilen bu boyalar, bir şiringa vasıtasile dudaklara ve yanaklara yapılıyor ve çehrede bun- lar bir ay kalıyormuş. Artık kadınlar sokaklarda yüzleğini, gözlerini boya- mıyacaklar, ve yanlarında ayna taşımı- yacaklarmış. _ N D /5 üK H(i Çocuk küçükken taze bir dala benzer, istidadının istikameti değiş- tirilebilir, fakat mecburiyet ve zaru- ret yoksa onu tabii meylinde bırak - mak müreccahtır. *| Mehtapta hırsızlık Eden adam Beraet etli Lancashire'de davası rüyet edilmiş ve hırsız herke- sin hayretle açılan gözleri önünde be- raet etmiştir. Hırsızın avukatı mahkemede, hır- sızlığın işlendiği zaman mehtap oldu- ğunu ve müvekkilinin de hep mehtap-| , garip bir hırsızlık larda çalma hastalığına ileri sürmüştür. Hâkim mahkemeyi bir ay öteye talik etmiş ve bir mehtapta hırsızla beraber yola çıkmış... Hırsız hâkimin de cüz- danını aşırmağa kalkınca ertesi gün mahkemeye dönen hâkim maznunu beraet ettirmiştir. Kocasına kapıyı açmıyan kadın mahküm oldu Matild Bruns isminde bir Fransız | kadını Paris ceza mahkemelerinde evi- nin kapısını geceleri kocasına ıçmağa mahküm edilmiştir. Terzilik yapmakta olan Matild'in kocası Bruns geçenlerde — çok soğuk bir gecede bir yalağın içinde uyurken Paris polisi tarafından yakalanarak merkeze götürülmüş ve orada verdiği ifadede, herhangi bir gece saat on bir- | den sonra evine dönmeğe mecbur kal- tutulduğunu dığı zaman karısının kapıyı açmadığı- nı ve hattâ bir kere su borularının üs- tünden çıkarak pencereye kadar ye- tiştiği halde karısı tarafından sopa ile karşılanarak içeriye sokulmadığını ve kaçarken de başına düşen bir buz par- çasile yaralandığını söylemiştir. Bu ifade üzerine ertesi günü polis merkezine celbedilen Matild kocasına karşı gösterdiği fenn muameleden do- layı mahkemeye sevkedilmiştir. Mahkeme kadını üç gün hapis ce- zasına mahküm etmiş ve herhangi sa- atte olursa olsun kocasına kapıyı aç- maga mah&um etmiştir. ——— resinin hesaplarını gözden geçirmiş, ettirdiğini, pürüzlü hesaplarını Belediye yıl sonu münasebetile Haliç vapurları. ida- ye inlikal ettiği zamandanberi bütün vapurlarını tamir temizlediğini görmüş ve sıkı br tahmin ile idarenin 1937 yılmda kendisine 50 *STER INAN ISTER İNANMA! ISTER İNAN ISTER İNANMA' bin Hradan fazla kâr bırakacığını hesaplamış. idarenin belediye- ı Biz bu neticeyi açık veren eski Haliç Şirketinin o zaman muntazam iş- Iem'ış olduğuna pek inanmıyoruz, fakat ey okuyucu gördükten sonra her yıl binlerce lira Birincikânun 28 * Sözün Kısası Şahadetname fabrikası İsmet Hulüsi üir arkadaşım gazetede bir hat vadis görmüş bana anlattı: " Sultanahmette oturan bir zatın dil ğer bir arkadaşile birlikte sahte lise şat hadetnameleri yapıp sattıkları ihbar & dilmiş. Bu şahadetnameler ile unıversıtcyq girenler olduğu gibi işe yerleşenler dd — varmış.. Arkadaşım ilâve etti: — Çok garip değil mi? Ben garip bulmamıştım: — Bilâkis, dedim, hiç de garip dd gil.. Olagan şeylerden. — Olagan şeyler deyip geçiyorsuri Bu adamların yaptıkları sahtekarw değil mi? — Evet.. : — Hem de büyük bir sahtekârlık!İ — O telâkkiye bağlı.. Arkadaşım bu ıogukkanhlıgımö hayret ediyordu; bu sefer ben ona sori maya başladım: *ı — Koyun eti yerine keçi eti satıhJ yor mu? — Evet! — İyi su yetine terkos suyu satrl# yor mu? — Evetl — Sağ yağ yerine Margaren satanlağı — bulunduğunu biliyor musun? —— Biîîyo:uml 4 — Zeytinyağı yerine nasıl istih edildiği belli olmıyan, zeytinyağı maktan çok uzak yağların satıldıgm! biliyor musun?. — Biliyorum. 'ı — Daha bunlar gibi çok şeyler sa, yabilir miyim? — Sayarsınl.. — Öyle ise mesele yok. SI — Nasıl mesele yok.. Benim an'latllö ğım vak'ayı düşün, âdeta bir şahadd) name fabrikası açmışlar., Parayı vereli — Olabilir. — Bu bir ahlâksızlık değil mi? 1 — Ahlâksızlık olduğu muhakkakl — Öyle ise niye tabit görüyorsuıi — Niye tabit görmiyeyim.. Beniri saydığım şeyler ahlâksızlık değil mi? 'bir ahlâksızlık. — Ahlâksızlık ölçü ile olçuîmezid birine küçük birine büyük diyorsun? Mademki öteki yapılıyor. Üzüme bakâ baka kararan diğer bir takım üzüm de böylesini yapacaklardır. Eskiden insan vücudunun gıdası 3"' zerinde hile yapanlar vardı, şımdı insan dimağının gıdası üzerinde h yapanlar turemıs Aralarında ne var ki... İsmet Hulüsi Biliyor musunuz ? I — 1801 de İngilizler Frane.ızlaf’ 2 — 1882 yılında Amerikada reisi cumhur kimdi? 3 — Meşhur tarihçi ve filozof Mar yavel hangi yılda, nerede doqm“ş' hangi yılda ölmüştür? (Cevapları Yarıll) * ? Dünkü Suallerin Cevapları: | — Avustralyadaki Tasmaniya * dası 1642 de Abal Janssen Tas!“““ isminde Hollandalı bir gemici taraf' dan keşfedi!miş ve buraya Tasmany. ismi verilmiştir. yd 2 — «Aksi rüyin suya salmış 59 zülfün topffa «ÂAmber etmiş toprağın ismin, yun, adın güw. mısraları Fuzulinindir. 3 — Omaha şehri Birleşik Amef# da Nebraskoda Misuri — üze! ——— ——— . 190,000 nüfuslu bir şehirdir. — şahadetnameyi alıyormuş. , ğ *5 — Evet amma.. Öteki daha buyıü Jet | B 1 Misırin neresinde mağlüp etmişlerdi” j 1 t ! İ ! İ ) —— 1 ’ı .

Bu sayıdan diğer sayfalar: