15 Ekim 1942 Tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 8

15 Ekim 1942 tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Gİ FRANSIZ ROMANI HAKKINDA ETUDLER) HARP ROMANLARI Pierre Miltle'den çeviren: Bunlar epey kalabalıkdır, Her- halde bir kaç bin vardır. Bu mevzuda bir çok gayretler sarfedildi. Çünkü o kuvvetli kasırga ta- biata, olduğundan, başka şeyleride vermişti. Bu harp, insanın hayatının an- cak bir din uğrunda feda edebi- leceğini gösterdi : Vatanseverlik. Kski protestan ve katolik harp- leri zihinlerde bir dehşet-ve lu- zumsuzluk-hatırası bırakmış, 18 inci asırdan beri kimse kendini din uğrunda ölüme atmak isteme- mişti, Fakat bu harbin kahra- mapları bunu unutturdular, Dorgeles'ın * Odundan Haçlar ında muharebeden dönmekte olan sefil, perişan, tükenmiş fakat adım:- larını şert, atan başı yukarda yürü- yen bir kıta bir köyden geçerken şöyle bağırıyor : Se (Fuat İzer) Georges DUHAMEL 258 — Servetifünun — 2408 “Evet, muzaffer olan bizleriz., Gene bedbaht kahramanlardan birinin şu sözü: “Demek daima harp olacak..,, Ve şu öümledeki hazin realite; “Bu bence bir zaferdir; çünkü bon canlı gıktım.,, Alesandre Arnous'un “Cabaret,, sine kâfi derecede dikkat edilme- di. Halbuki bu kitapta herbiri bi- rer gaheser olan nüveller vardı. Bence “Cabarst,, muharririnin kuv- vetli felsefesi ve harbin dehşetli hakikatlerini göstermesi bakımın- dan en iyi eseridir. Geniş ve cömertce bir merha- meti saklayan 6. Duhamel'in “Oi- vilisation-Medeniyet,, “La vie des Maryra,de, “Magwignonş, ve “Di- stplin,iD asi ruhu, “Zerhit Ovvelier,, “Defin, deki aynı ümitsizlik ve ayni ironle, kalbde bu vahşet de- liliğin duyuşlarını topladı. 5 Duhamelde bu har. “< bde-1911-18 harbinde doktor binbaşı oldu- gu için ıztırap çeken, ölen sayısız İnsanları yakından (tanımıştı. Bütün bunlara kargı duydoğu hisleri an- lattı ve bağırdı: “Niçin? Niçin?, Bu büyük muhbar- rir şahsi bir din taraf- tarıydı; mistik ve &toi- cien. O insanların “ken- dilerini sevmelerini,, solgun, zayıf, kederli olduklan zaman bile birbirlerini sevmele- rini; insanlık aşkını ileri sürüyordu. “ ı erkedilmis adam, larda, ve Salavin ti- pindeki herikulâde *Creation,, nuda, biz- ce rüya görmesine hakkı olmayan insan» Oktay AKBAL ların ruyasını yazdı. Bu zavallı bir kimseydi. Daha evvel harp içinde iken harbin başlarında- Burbusso “Fev- Ateş,i yazmığtı, Harbin bütün dehşetini, bütün vuhşiliğini banal, Elrli adi oluşunu yazdı. Bu kitap, büyük, kudretli bir doküman olarak her şeye rağmen kalacaktır. “Ateş, saf natüralizm ile ya- zılmıştı. Öyle teknikler vardır ki, on- ları bitmiş tükenmiş sanılır ve onların yardımiyle bazı eserler yazılabilir. “Ateş in natüralist tek- niği işte böyle idi. Bir müfrezenin insanları sra- andan görülmüş bir şekilde, bu barbi ancak 0 olduğu gibi yaza- bilirdi. Bu öyle bir hakikat ki, aynı mevzuu alan Barres gibiler ekse- riya beceremediler. Fakat bu natüraliat tekniğin bazı hataları da vardı. Barbusee bir şahıs düşünür: Coton ki ona “L'Homme Ohiffre, diyorlar, Ve Coton sayfalar dolusu söz söyledikten sonra, artık hiç bir işe yaramaz bir hele gelir. O zaman Barbuase onu öldürür. Diğer taraftan Zola'nın tesiri bazan yerini rus tesirine bıraktı. Meselâ Barbusse'de eski bir maden amelesi olan asker alman hatlarından geçmeğe muvaffak 0- lur.ki buna zor inanıyoruz. ve bir pencerede karısını bir almana teslim olurken görür. Bu bize imkânsız hayal, hemde yalnış bir hayal gibi geliyor. Fakat sonra, düşünüyoruz: “Eğer bunu Toletoi veya Dostot- evski'de okusaydık, bu bize tamamiyle hakiki ve harikulâde görüncekti.,, Gene “Ataş, de, en işitilmemiş, bilinmeyen kelimeler edebiyata sokuluyor, “Ateş, bu vadide ilk eserdir, — Devomı 263 de —

Bu sayıdan diğer sayfalar: