AŞ <A i ALABANDA yazdığı ( İstanbul revügü ) isimli komedi ile girmiştir. Fakat bu eser hiç bir zaman bir revü değil. dir. Darülbedai de temsil edilen bu komediye müellifin revü ismi koyması tanınmış şahısların piyes içinde gösterilmesindedir. Meselâ İ, Galip o zaman Şehremini olan Operatör Emin Beyi makyajı ile, konuşmasıyla harükülâde yaşat- mıştı. Küçük Kemalde Pazar ola Hasan beyioynamışdı. Bunun gibi Avrupa revülerinde günün siyasi adamlarinı ve devrin politikasını görmek kabildir. Leblebisi Horhor müellifi Tak- vor Nalyan ve Gedikpaşa tiyatrosu san'atkârlarından bale hocası Çap- razcıyan ile beraber senelerce ev- vel bazı düet ve kuartoları bir- leştirerek danslar ilâve ederek gperetten başka türlü birşey yap- mak istemişlersede o devirde halkın ağır başlı musikiye zaaf gösterme. leri bu janrın tutulmamasına vesile olmuştur. Adaları güzelleştirme cemiye- tinin arzusu üzerine adalara hal- kın fazla rağbet göstermesi için Ekrem ve Cemal Reşide hazırlan- dırılan (Adalar Revüsü) isimli eser bizde bu janrın ilk örneğidir. Te- pebaşı bahçesinde terasil edilen Alabanda reviişü muzik ve kostüm Saliye, Muammer Tevhid ve arkadaşları “Alabanda. ın finalinde itibariyle zengin olmakla beraber dekor, espiri, montaj bakımından çok zayıftır. Bütün yükü omuzla- rında taşıyan Muammer bizde bu janrın bakiki san'atkârı olduğunu göstermesi bakımından şayanı tak- dirdir. İki Mabeyinci rolünde, Sıtkı ve Zeki kostüm ve vucüde getirdikleri karakterle bir revü de lâzım olan tam peşikâr ve kavuk- ludur. Müellifin bu iki tipi işle- memiş olması bir hatadır. Samüyel rolünde karakteri ile orijinal bir yahudi tipi çizen Tevhit genç olmasına rağmen olgun bir operet artisti gibi balkı kendisine doğru çekmiştir. Safiye ilk defa böyle bir eserde rol almasına rağmen ilerde daha ziyade, muvaffak ola- cağını bize göstermiştir. Ana, re- vünün tam bir operet elemanı ola- rak bize gözüküyor. Alabanda re- vüsü muzik bakımından oldnkça iyidir. Fak ateser çok zayıftır, Revü- yü yaşatmıya çalışan Muammerden daha çok şeyler beklemekte hak- lıyız. Maksimde ki revüye gelince fantazi bir şerk masalından alına. rak operet halinde Atinada temsil edilen bu eser vaktiyle balk ope- reti tarafından oynanmış, bu kerre Nahit BİLGA — Devami 191 inci sahifede — dn dafiye ve ALABANDA âzen, yazı ve kelimeler bir insanı takdimden &âeiz kalıyorlar. Çünkü bahsedilecek olan insan, kelimeleri edebi satır ve nesirleri aşmış bir şöhrettir, O artık yazıla- rın Satırları, kelimeleri, hârtleri arasından çıkmış, halkın her sanat kârın gıpte ettiği kitlenin ağzında bir kıymet senbolü, bir sanat pa- rolası halini almıştı. Fakat, bunu söylemekten duy- duğum sevinci bir dahs anlatmak- tan, bir daha yazmaktan, kendini alıkoyamazaın, Bilhassa, Safiye gi- bi, ses ve sanat imkânları bol olan bir artist için, Safiye, dinleyeni alıp uzaklara götüren bir ses, dü- şünen ve söylediği melodinin no- taları arasına sesiyle berâber, ru- hunu, benliğini ve kafasını katan ve böylece Sanat yapan bir sesin sahibi ve bizim ses şöhretlerimizin başında gelecek sanatkârdır. Melodiye olan iştirâkı kâlpten, ve dinleyici kadar kendi rubunuda enginlere koyuveren bir artisr, Sesi şarkısı, tedir eden, gözümüzün önü- ne enginlerin tablolarını getirir, ruhumuza geniş ufukların kapıla- rını açar çünkü gatiye'iin şatkı- sında zekâ ile verilmiş güzeli, este- tiği, insanı buluruz. Safiye, sesinde bütün sanat imkânlarını taşıyan ve.içimizi melodi alarak akgettiren kıymetli bir sanatkârdır. İtiraf edeyim ki, Safiye, ile klâsik bir mülâkat yapmuk, eskimiş suzllere, eskimiş cevaplar alacağım kanaatiyle bir konuşma talebinde bulundum. Kendi kendime (bir-iki meşhur tecrübeden sonra) sahasin- da kalmış, mütemadiyen ayni şey- Behçet GÜNEBAKAN — Devamı 191 inci sahifede — 197 — Servetifünun — 2402