SİNEMA Tiyatro ve sinema sezonu yak- laştı. Shakespeare'in ( inşallah ge- çen seneki « Hamlet > in her hu- sustan Oâkibetine uğramamasını temenni ettiğimiz ) bir piyesiyle yine sezon başı yapacak olan Şe- hir Tiyatrosu hakkındaki fikir ve temennilerimizi önümüzdeki haf- taların vitrinlerinden birisine bi- rakarak, bu hafta sineme ve film lentalarını gözden geçirelim. Geçen sene bir iki film gördük ki hatırımızdan çıkmıyor. Bu me- yünda, Wyiler'in rejisi Victor Hugo'nun şaheseri o Ouaşsimodo'- yu Charles Loughton'un o hariku- lâde creation'nyla verdi. Leslie Howard'ın prodüksiyon rejisi ve enterpretasiyonu olan Bernsrd Shaw'ın Pigmalion'u bir şaheser addedilebilirdi. Hamlet'i oynamasıyla en bü- yük isimlerden birini yapmış olan Lawrence Olivier'nin «Ölmeyen Aşk» (Anafor Tepe) deki oynayışı kafamızdan hiç çıkmayacaktır. Büyük komediyen Louis Jou- vet'nin yeniden temsil edilen Şimal Otelindeki oyunu ona olan sem- patimizi ve hayranlığımızı bir ke- re daha arttırdı, Büyük karakter artisti olan Henry Fonda'nın The Grape 80f the Worth (Lekeli adam) daki enterpretation'unu övmeden öteye geçemiyeceğim Geçen yıl, bütün bu filmler, sinem& yâni yarının s&an'ati diye müjdelenen şeyin hakiki san'at e- serlerini bize sevinçle verdi, Fakat bütün bunlar, sâdece bizim hayranlığımız asıl söylemek istediğimiz şey son günlerde mü- nakaşası yapılan yerii film mevzu una girebilmemiz için ufak bir ve- sile kapusu, Behice N, Boratov'iın Yeri ve Dünya da sinema âmili İhsan İpekçi'ye verdiği cevabı bir fırsn6 addederek, yerli filimler hakkında fikirlerimizi yazalım, © YERLİ Geçen yıl, önümüze sürülen tek yerli film olan Kıskanç ile yukarıda saydığımız bütün bu filmleri mukaye se etmeyeceğiz. Böyle bir mukaye- senin ne olabileceğini biz biliyoruz. Esâsen. Holywood, Berlin veyâ Londradaki filmlerle bizimkileri kıyas FiLM |VİT etmek niyeti bizden uzak. Bütün bu şehirlerde sinema'nın bir an'anesi, bir mâzisi var. Bizdeki sinemacılık ise henüz emekleme devrinde. Bu da gayet tabii çünkü sinemacılığı- mızın doğuşundan kaç yıl geçti ? Fakat... (Evet, bir fakat var) ». Kıskanç ve Kıvırok Paşa gi- bi filmlerin çevrilişi, hiç film çevir- mekten farksız değilse bile sâdece tecil... Muayyen flim âmillerinin veyâ rejisörlerin kazanç niyetiyle çevrilen filmlere bir #ürk Şiimeiliği veyâ türk sinemacılığı deyemeyiz. Çünki bunlarda flimde aranan hiçbir şey yoktur enterpretasiyon, reji, mantaj, dekar, işik, fatağraf, müzik v $.v.s. Misâl alarak son çevrilen *Kıs- kanç. filmini ele olalım: Muhsin Ertuğrul bize en büyük sükütu ha- yollerden birini bu filmle hazırlamış aldu. Filmde hiç bir “efort, kullanma- dan oynadı. Kendinden maâda yeni bir “yıldız. lönse edildi ki gerek fato- jeni, gerekse de enterpretasiyan ba- kımından zayıftı : Fatma Arkan. *Kıs- kanç. filmi filimciliğimiz için iyi or mayan bir haberdi. Zonts JOUVET Cavit YAMA Çımmz! BAŞLARKEN Türk filmciliği, ilk adımlarını, at- mak üzere, bulunuyor. Yöni filmciliği Holivocd ta değil de burada çevi- receğiz. Fikir tabiatıyla kötü bir niyet değil. Bu yıl gördüğümüz ve nihâvet es- kilikte yaşıt olduğumuz çspanyol film- leri bizim iyi için nümune olabilir, Güzel filmler çeviriyorlar. Fakat, nihâyet er panyol ile amerikalı arasında ruhi bir yakınlık vardır. Fairbanks'ın filmleri dâjma espanyol mevzuundan olduğu gibi, espanyollılar cenub$ O amenkalılar ve meksikalılarla dâimi ve devamlı münasebet halindedirler. Diğer taraftan smerikalı espanyol, yank& amerikalıyin olan devâmlı münasebeti yüzünden bu nun harici stlini ödünç olarak alınıştır. Plâstik bir sanat olan film için bu iki medeniyetin karşılıklı olarak (| faydalan- maları mümkündür. Fakat bizim için mevzubahs olamaz. kültür ve ruh olarak bunlarla alöks- mız yoktur. Amerikan usulünde çevri- len bir Türk filmi bir komediden baş ka ne olabilir? Öyleyse ? D TÜRK FİLMİ Türk tilmciliği bu ilk adımlarında, zararlı veyâ faydalı çıkmak vaziye- tindedir. Yegâne kusuru arkasında bir ananesi ve önünde bir modeli bulunmamasındadır. Fakat bu 'aynl zamanda büyük bir (kazançtır da: çünkü-türk filmciliği halkın alıştığı ananevi film zevkine tâbi de- ğildir, baştan sanat eserlerile hare- kete geçecek kadar serbesttir, hal- kın artistik zevkini kurmak için ser- besttir ve seyirciye Amerikanın “4- cari, sanatından uza k,femiz bir sa- nat zevki ve sahası hazırlayabilecek vaziyettedir. Bunu muvaffakiyefle başarabil- memiz için, büyük film stüdyalarına bihakkın sonatkâr ve kabiliyetli a- damlar göndermek lâzımdır. Meselâ artistik tekniği, şahıs a- — Devamı 190 ıncı Sayfada — 183 — Servetifünun — 2402