TA Kk vi m Temmuz — Gel yabancı,şu çuk- tanberi (O bıraktığım notları genin için yazdım. . Sen, bir bahar günü - rastgeldi. ğimiz gün - benim zaaflarımı öğre- nirken daha bana çıkışmak isteyen insansın, Bundan dolayı bu notla- ları devam etmemeye karar verdi- gim gün, birden önümde genin ha- yalini buldum, ve ilkten gülünç görünen fikre çıkıştım: Neden bun- ları ona anlatmaya devam etmiye- yimf Gel, bugün, seni daha iyice tanımadan şu bütün saçmalarımı oku! Sana, yirmi dört saatlerimden bahsedeceğim. Sevinçierimi, kederlerimi, pa- zarlardaki satıcılar gibi önüne 8€- receğim. Ben, beğendiklerini al ve istersen şakla!.. 18 Temmuz—Hastalıktan kalkı- yorum. Kaç gün, duvarlarında kö ta sessizlikten başka bir şey bulun- mayan odamın içinde yattığımı bil miyorum. Fakat dâima nikbin ve dâima mütebessim olan bir dost bir hafta yattığımı söyledi. Bana evvelki gün sağlammışım ve hasta olarak yalnız bir gün ya- takta kaldım gibi geliyor. Fakat, o, elinde takvimle iddialarını sağ- lamlaştırıyor. Hem, iyice hastaymışim... Ha- raret ve ter, gikıntı ve sayıklama... Dostum bir defasında haykırdığımı bile söylüyor. — Bırakın, beni bırakın, diye İinlemişim. Vehimler sinemalarda görüpte heyecandan teneffüşümüzü kesen kızıl derililer kalabalığı gibi üzeri- me mi hücum ettilerf.. Hatırlamı- yorum... Bende, kalan bütün hatıra cu- martesi günü yatağa düşüşümdir, Ve bugün dostumdan yine cumar- tesi olduğunu öğrenince şaştım ve ona en azı bir gün yattığımı iddia ettim, O güldü (daima güler) ve be- ni kolumdan tutarak sokağa çıkar- dı... 19 Temmuz—Sana, bu kadar geç hitap etmem belki hâzin... Korka- rak, ürkerek, senin iznini bekledim, halbuki sen bilmeden sana hitap M8 — Servetifünun — 2399 etmek daha güzel olurdu. Bana, bir rüya kahramanı, bir yol arka- daşı, hitap edeceğim bir Nathönel lâzımdı. Buldum: sensin. Bütün düşüncelerimi sana anlatacağım. Seni görmiyeceğim belki... Belki, bir mahallebici dükkânında oturup kalplerimizi yeni alınan birer mek- tup gibi biribirimize açmıyacağız, Belki biribirimizin âşinası olmaya- cağız ve samimiyet tabağını pay- laşmıyacağız. Belkide, (kimbilir) bugünkü ka- dar genç olmadığımız bir günde iki eski arkadaş gibi buluşacağız. Kaderin bizim için tâyin edeceği o güne Mi ben sana niyetleri- mi yazava Hayatı kendi seyrine bırakalım. Hadişeleri ko- valamak, ona sun'i bir taraf N. İlhan BERK mak bana gü- Yazan: lünç geliyor. , Evet, ben gü- lünç bir ada- C | inin. AVIT Sha kespe- sre'in sarhoş Ce Tobby'si ilâhi YA MA Donkigot, be- nimle (bera berler... Hepimiz, sana selâm edi- yoruz... i 26 Temmuz—Sana kendimi ta- nıtayım: Hayatın kavurduğu bir adam görünmeme rağmeh, ©8â8t8. sağlam kalmış bır romantikim. Kafamda sevgi ile ölüm diye iki fikir var- dır. Bütün ys- zılarım da bu- nu bulabilir- veriyor, Acele de samimiyet yok. Yıllar Ve bera- berle rin de gençliğimizi n keder ve &e- vinçlerini de sü rük lü yor- Senin için bir kaç el ateş etmek isterdim, deniz ! Senin için çıplak yaz gecesi! Burcu Burcu kokan serin sabakların için ! Göğsü kaba dağlara sürünerek gelen reril rüsgâr, senin için / Dağlar ardı devletli güneşi gözlerine dolduran çocuk için / Sokağa karşı penceresinde harp hevadisleri okuyan soyunuk kadın için ! sin. Hayatın, tabiatın, en fazla normal olau iki hadi- sesi ile yor- gun: ölüm ve sevgi... Uzak bir şehirde bası- lan ilk genç- lar... ... Ve şimdi Ayakları son sarhoşla- rın evlerine dönüşünde ki acele,pencere- min camında titrerken, sabah oluyor... Bu bin- leree, milyonlarca sabahlardan bi- ridir, mavi kuşlar gibi niyet ve s&- tırlarımı sana götüren bir sabah... 23 Temmuz — Yorgunum. Seni düşünüyorum. Bazı, hakikatler gi- bi gülünç olan bu düşünce, bey- nimde. Bilmiyorum, neden... Ken- dim de eskimiş bir taraf buluyo- rum, Modası geçen bir tango, çok çalınmış bir operet plâğı, kış günü takılan güneş gözlüğü, hergün ay- ni kelimelerle ayni şeyi söyleyen bir radyo spikeri gibi bir eskilik var üzerimde, Ve bündan ötürü, bir genç kızı düşünüp, ona kafamdakilerini yaz- Kahrolası bahçeler, toprak deniz için bütün tanımadı öpülesi yeryüzünün uzak memlekei> eden gün ışığı için! Hepimizin rahat caddelerde yalınayak gez- mekten mahrum çocukluğumuz için | lerinde haylâzlık lik şiirlerimde ve son yazdı- ğım hikâye- nin en don 88» tırında da in- 1047. sanın bu iki ha yâletinin gölgesi mevcut, Hayalperestim. Gözlerim açık rüyâlar görürüm. Şiirin azametli, sanatin büyük şey olduğuna inanmışımdır. En çok sevdiğim mevsim: Sonbahardır, Bu mevsim, benim annemden sonra gelen en büyük aşkımdır. Halbuki, sunem, uykusuz gece- lerimde şiir yazarken bana: Yine mi âşıksın? diye çıkışmıştı. Bazen âşık olur: şiir yazar, ta- nmadığım sokaklarda dolaşırım geç vakitlere kadar. Işıkları soka- ğa vuran evlere gıpte ederim; Mesut insanlar var! diye. Kitap okur, sigara içerken, ken-