——. a Menemencioğlu İstanbul mebusu Hariciye Vekâleti Umumi kâtibi Nu- man Menemencioğlu İstanbul mebuşluğuna ittifakla seçildi. Yeni mcbusumuzu tebrik ederken, bu değerli devlet ve millet adamı- sın hayatını okuyucularımıza naklediyoruz. Numan Menemencioğlu 1892 - 1308 de doğmuştur. Tahsillni Lau- sanne İlukuk Fakültesinde yapmış ve 1914te Hariciyeye intisap et- miştir. Sırasile Viyana, Berlin. Paris, Bükreş, Atina, Budapeşte ve Bey- rut'ta vazife gördükten sonra 1928 de Birinci daire umum müdürü o- larak merkeze gelmiş ve bir sene sonra birinci sınıf elçi derecesile Hariciye Müsteşarlığına tayin o- Yanmuştur. Numan Menemencioğlu Haziran 1933 te büyük elçiliğe terfi etmiş ve Hariciye Vekâleti Umumi Kâ- tipliğine getirilmiştir. 1937 de Gazinntepten mebus intihap edilen Numan Menemenci- oğlu ayni sene Harleiye Siyasi Müsteşarlığna teyin edilmiş ve 8 ay sonra mebusluktan ve Siyasi Müsteşarlıktan istifa ederek tekrar Hariciye Vekâletine Kâtibi umumi olmuştur. Numan Menemencioğlu Harici. ye servislerinin başında bulunduğu 13 senelik bir müddet zarfında devletin mühim siyasi, adli, ikti- sadi ve mali muahede ve mukave- rede kırk yıl evvel tanıdığım ihti- yarlarda gördüğüm merhamet ve şefkat ve doğruluğa imen hisleri gittikçe azaldı, şimdi gençlik bu gibi meselelerle hiç meşgul değil; böyle şeyleri düşünmeğe glışmadı- lar ki yüreklerinde meyl bulunsun, Kabahat gençliğin değildir, kaba- hat gittikçe bozulan muhitin ısla- hile meşgul olmamaktadır. Geçen haftaki hasbıhalde dahi söyledim; Bunları söylerek ve yazmak ko- laydır amma yapmak zordur. Öyle bir zamanda yaşıyoruz ki ahlâk düzğünlüğüne, merhamete ve şef- kate ve bilhaasa milli birliğe av- det etmeğe çare bulunmazsa in- sanlıktan ve rahattan eser kalmı- yacaktır. Onun için Cenevre gaze- tesinin 27 Temmuz nüshasındaki «İçtimai sulh» «Paixsocial> unvanlı baş makalesini daha ziyade yürek- ten sevdim, makalenin mubarriri 146 — Servetifünun — 2399 MİLLİ OYUNLAR FESTİVALİ BAŞLIYOR Eminönü Halkevi Sosyal Yardım şubesi menfaatine olmak üzere fer- fip edilen Milli Oyunlar Festivali 14 Ağustos Cuma günü Taksim Be- İediye gazinosunda verilen suvare ile başlıyacaktır. Festival Parkotel, Sarayburnu Park gazinosu, Büyük“ ada, Suadiye Plâj gazinosu ve Fe- nerbahçe stadında tertip edilen gün ve gecelerle 21 Ağustos'a kadar devam edecektir. Festivale iştirak etmek üzere yurdun her tarafından heyetler gelmiştir. Bu teşebbüsiyle hem İstanbul fakirlerinin menfaatine çalışan, hem de İstanbula eğlence günleri yaşata- cak olan Eminönü Halkevi Sosyal Yar- dım şubesi ve orada çalışan arka- daşları tebrik etmek isteriz. lelerini müzakere ve imza etmiş vo bu meyanda Montreaus muka- | velesinin imzasına memür edilen murahhaslardan biri sıfatiyle fiilen müzakereleri yapmış ve Hatay işin- de bütün safahatın müzakere ve intacı kendişine tevdi edilmiştir. &telling Michaud'yu sevgi ile anı- yorum. Dört asırdır harp denilen felâketlere girmiyen, dünyanın en rahat ve serbest memleketini ve idaresini kurmuş olan İsviçrelilerin serbest idaresi dahi etraflarını sa- ran tehlikelerden yılıyor. Çünkü bu tehlike çok büyüktür; Cihan harbinin açtığı ihtiyaç ve açlık yaraları en düzgün insanları bile alıştıkları temiz yoldan çabuk ayır- tacaktır diyorlar!! Bizim için gü- venilecek bir nokta vardır; o da 18 milyona yakın olan Türklük hayatında ruhu ve ahlâkı sarsmağa uğraşanlar yüzde beş bile değildir. Bizim karşımızda ve yakınımızda bol bol gördüğümüz müsrifler ve ahlâksızlar pek çok değildir. Bu nisbeti muhafaza edelim ahlâksız- lığı ezelim. Ahmed İhsan TOKGÖZ TiIYATRODA AKSıIYON Sahneye çıkarken dış hâdiseler- den siyrlan aktör yalnız kostümü, ile, makyajıyle değil ruhu ile de müellifin çizdiği karakterin adamı olduktan sonra sahnede tam bir hürriyete sahip olabilir, Bu &ânda kafasındaki harici meseleler tama- miyle silinmiştir. Aktör yaşattığı karakterin tipine okadar girmeli- dir ki seyirci kitlesi bile gözümün önünde silinmelidir. Gerçi bazı us- ta aktörlerin hlasedmeden uynadık- ları söylenmektedir, fakat bu çeşit aktörler karakterleri ve hâdiseleri okadar yaşatırlar ki seyirci hiçbir zaman aktörün hissetmeden oyna- dığının aksini ispat edemez. Çün- kü usta sanatkârlar seyirciyi hâdi- selerle beraber yaşatırlar ve seyir- ci ile sahne arasında bir his bağ- lantısı vücude gelir, fakat bunu yapabilmek ancak üsta aktörle- rin harcıdır. Sahneye ilk çıkan bir aktörün hissetmesi ilk sahne terbi. yesidir, Bir aktörde bulunması lâzım gelen üç esaslı şey vardır: 1) Aksiyon 2) mimik 3) konuş- ma; bu üç şey bir sahne sanatkârı- nın temelidir. Böylece bilgi dör- düncü derecede bir yer işgal eder. Bu üç şeyin gerçi bilgi ile kuvvet- li bir ilgisi vardır, fakat ilk önce zekâ bu üç şeyi meydana getirir, Umumi bilgi aktörün geniş çapta yetişmesine vesile olur. Yoksa bü- tün güzel söz söyliyenlerin aktör olması icap ederdi, Aksiyon (Jest) sahne sanatkârının Oovücudünün muhtelif kısımlarıyla yaptığı hare- ket demektir. Bu da her 'insanın vücut makanizmasına göre değiş- tiği gibi komedi ve dram aktörü- ne göre de ayrı ayrıdır. Sonra 688- rin janrına göre hareketler de ba- zi bezı hususiyetlere ayrılır. Hiç şüphe yok ki jest diksiyona göre daha ziyade beşeri bir ifade vası- tasıdır. Tiyatronun iptidai şeklinde bunu görmek kabil olduğu gibi tesbit edilen Del/” Arte jestleri ifa- de zenginliğinini göstermiye en kuvvetli bir delildir. Bir aktör en S. Naht BİLGA — Devamı 155 inci yoyfada —