e SAADET — 150 inci sayfadan devam — İşte dostlarım, onun bir gece yalmz bir gececik odasında bulun- dum.. Üç, dört saat,. Hayatımda ilk ve sen defa karşılaştığım bu garib vak'anın kahramanı olan kadını nasıl unutabilirim.. Birkaç gün sonra onu delice aradım. Evin- de verdiği bir ziyafet gecesinde, davet edilmediğim halde yüzünü görmek, biran için onunla konuş- mak arzusundan kendimi alama- dım.. Saat dokuzda mahut camlı kapıya yaklaştığım vakit hizmetci beni görünce alayla yüzüme bak- mıştı. O kadar perişandım ki söz söyliyecek kudretim yoktu. Bir müddet sonra hanımına haber ver- diği zaman camlı antre kapısı arkasında onu onbeş gün evvel nefretle bahsettiği kafası pomatlı, kuyruklu siyah elbiseli erkeklerin ortasında, şakrak kahkahalar fır- latırken gördüğüm anda garip bir kıskançlık içimi yakmıştı, Muhak- kak ki istihfaf ettiği sosyeteyi eğ- lence ve istihzalarına yol açmak bahanesile gururunu okşayacak bir vesile telâkki. ediyordu. Renkli cam arkasındaki parke döğeli hol- de bana yaklaşan gölgesini mana- Biz ve çılgın bakışlarımla seyret- tim. Ayaklarım altındaki küçük mozaik taşlarla süslü zemin sanki kayıyor, derinleğiyordu. Sonra O delice kahkahaları beynimde uğul- dadı. Bu gülmeler büyüyor, gök gürültüsünü andıran bir ses tufanı halinde benliğimi kaplıyordu. İzah edemiyeceğim karışık bir ruh hâ&- leti içinde onun renkli camlara yaklaşan zarif gölgesini zevkle seyrettim. Bir saniye daha dursam görecek, çılgın ve haince fırlattığı kahkahaları dinleyebilecektim. Ka- pıdan fırlıyarak karanlık sokakiar- da çılğınca koşmağa başladım. Nefesim tıkanınca durdum.. Bir pastacı dükkânının kenâr aynasin- da yüzümü gülünç ve çirkin bul- dum. Yanımdan boyalı iki kız geçerek gülüştüler. Sesler peşimi bırakmıyordu. Uzeklağtığım ni& bette büyüyor, tahammül edilmez bir hal alıyordu. Zannediyordum ki yanımdan geçen herkes bana ba- karak gülüyor!... Ve bütün neş'eli şesler arasından onun korkunç kahkahaları yükteliyordu. Karan- — Devamı 155 inci sayfada — ömrüm Oh, pek çabuk geçti günlerim. * Daha dün şu kapıdan Geçmiştim. Yirmisekiz yılı... Gündüzlerimi, gecelerimide beraber götürmüştüm. Şimdi boş | Bomboş; sokaklarda koş : Nem varsa satmış sovurmuşum. M. Kemal BELGESAY | Benzeyişler Oscar Wilde ve Oğuz Özdeş — 149ncu sahefeden devam — Artık hiçbir tesirin kalmadı. Ge- ni seviyordum, çünkü bir mucizey- din, ei zekân ve dehan vardı. Seni hiç bir zaman görmeyece» ğim Banatın olmayınca sen bir hiç- sİD. Sayfa 107 - 108 Kız sarardı ve titreyordu: — Ciddi söylemiyorsun değil mi Dorian, diye fısıldadı. Say/a 108 Dorian, Dorian beni terk etme, Beni bu akşam için affedemez mi- sin, Fakat gayret edeceğim cidden gayret edeceğim. Sayfa 108 Muztarip bir hiçkırık nöbeti kı- zı boğdu. Seralı bir hayvan gibi erde sürünüyor ve Drian Gray gü- zel gözleriyle ona a Sayfa 109 . Kız sessiz ağladı. Küçük elleri kör gibi uzandılar ve onu ariyor gibi göründüler. Sayf 109 Artık hiçbir tesirin kalmadı. Seni evvelce geviyordum. Çün- kü sanatın zekân ve yüksekliğin vardı. Beni artık hiç Şe © Şanatın olmayınca sen ir hiç. Sayfa 6 Sütun 5 Kız sarsıldı. Debşetinden titre- ordu. © — Ciddi mi söylüyorsun Kâmu. ran? Sayfa 6 Sütun 5 Kâmuran, Kâmuran, beni ter- ketme. Beni bu akşamlık olsun affet. O kader çok çalışacağım ve te- rakki ,etmeğe gayret edeceğim ki.. Sayfa 7 Sütun 5-4 Muztarip bir hıçkınk nöbeti genç kızı boğdu. Saralı bir kuş gi- bi yerde sürünüyordu. Sayfa 6 Sütun 4 Kız sessiz ağladı. Küçük ve na- rin elleri ağır ağır uzandı ve onu arıyor gibi göründü. Sayfa ? Sütun 4 Sıraladığımız bu birkaç misâl ile hakikat bütün çıplaklığı ile gözleri- mizin önünde belirmektedir. Oscar Wilde' in romanının bir pasajından sonunu değiştirmekle te- lif hikâye yazılabileceği düşüncesi, bu garibeyi meydana koymuştur, Lâ- kin merak ettiğimiz nokta bu “hikdye'nin. “Gençlik, gibi bir edebiyat ve fikir gazetesinde yer bulduğudur. 153 —Serveti fünnn — 2399