13 Ağustos 1942 Tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 13

13 Ağustos 1942 tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 13
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Yılbaşi Yılbaşı hazırlıkları, Galata ve Beyoğlunda, haftalarçn evveliuden başlardı. «Fistanlar hazılanır. Ma- dalyonlar silinir, bilezikler tamire verilir, Yeşilli, allı, mavili korde- I&lar alınır. Pudranın, düzgünün, allığın alâsı seçilir. Bonmarşe, Pa- zar Alman, kokucu dükkânları, tuhaficiler gezilir. Zurnacıya, çal- gıcıya pey verilir. Tam Oo Em saat yarıma geldi mi, Çiçekçi, A. Derviş, Venedik, Üçgelin, Möikil sokaklardan bir velveledir kopar, saat dörtte yavaş yavaş cam, ka- deh, sürahi gürültüleri çıkar. Nâğ- ralara meydan açılır. Rakslar baş- lar. Gazinolarda kumar peykeleri düzülür. Macar, Kalyoncu, Yeni şehir, Tarlabaşı, Dolapderesi, Pan- galtı &letler, Kömürcü sokağı, Mer- diven araları, Kışla ardı hamamına kadar Galata meydanı, Balozlar, Hanaki, Karamânyo, Komers, Ka- ran hincahınç dolup boşalır». Yiyecek ve içecek (Bazı meşhur) Çakmakçıların çöreği, Hacı ba- banın hardaliye Hindiştan turşusu, Mığırın uskumru dolmaşı, Aşçı dedenin un çorbası, Hacı Bekirin reçeli, Yüksekkaldiırım “Merdivenli Yokuşun ilk kade- meşini geçer geçmez, baka baka, temaşa ede ede çıkmalıdır. Fotoğ- raf kopyalarını, eski tablo bozun- tularını, Yunan harafat musavve- resini, resimçi dükkânlarını, otel kapılarını, çanak çömlek sergileri» ni, fala bakan kuş, Santur ile di- lenen kör dileneiyi, deniz canava- rını, &vurduna yemiş dolduran maskara maymunu, muhallebiciyi gözlükçü dükkânını, bir sıra kun- duracıları, poğçacıyı, Şeyh Galibi ve Berar dedeyi hatırlıyarak Mev- levihaneyi, Mayerin elbise mağa- zasını, Terkos kumpanyasınıu şeh- rimizi tezyin için bin zahmet ve bin müşkülât ile vücude getirip harap bir halde bıraktığı çeşme- zarı, ihtiyar fransız kitapçısını, alâtı basariye ticari Jan Verdunun dükkânını, Vaysi, antikacı, çiçek- çiyi, kitapçı Kael'i Löbon'u İstraz- burg birahnnesini görerek yürüme- idir., Yüksek kaldırım, İstanbulda fuhşun 1“ döküldüğü semt- lerden SON IBu kelimeler Ahmed Rasim'in «eFuhşu Atik» ve Şehir mektupları» ndan derlenmiştir.| Tiyatroda Aksiyon — 1dönci sayfadan devam — önee Jest ve ifade vasıtalarını kont- rol ve tespit etmiye mecburdur, güzel tonlarla konuşmak bir piye- si iyi anlatmıya kifayet etmez, Ak- tör rölünü ezberlerken hangi jest- le o sözü daha iyi ifade edeceğini ve rölünün devamı müddetince hangi jesti nerelerde yapacağı göz önünde tutmalıdır. Yoksa kuru ku- ruya rol ezberlemek birşey ifade etmez, bu salçasız bir çorbaya ben- zer, Jestlerin bir de estetik güzel- liği olması lâzım gelir ki vücut kıvranışları ayrıca seyirci üzerinde bir ahenk uyandırabilsin. İki veya üç aktör arasında geçen meclisler- de umumi bir ahenk güzelliği göze çarpması lâzım gelir. Hareketlerin kalabalık meclislerde biribirlerine bağlantılı bir şekilde geçebilmesi lâzım gelir ki seyirci eserin hava. sından çıkamasın. Bazı meclisler vardır ki aktör yalnız hareketlerle ne demek istgdiğini anlatmak is- ter veya sizin görmediğiniz bir hâ- diseyi yapacağı bir jestle size &ân- latmıya mecburdur. Metel&: bir ak» tör sahnedeki pencereden veya ka- pıdan dışarda geçen hâdiseye ba- karak söz söylemeden yapacağı jestle bu hâdiseyi size anlatmak istiyor. Bu eserin icabına göre mü- ellif tarafından böyle yazılmışsa aktör bunu o şekilde ifade etme- lidir ki seyirçi rahatça dışarda ge- çen in eşe anlıyabilsin, fakat şu da vardır ki aktör yaşattığı karak- ela Da hâdiseyi kendi anlayışı- m içinde gostermiye meç- d Hâdiseyi anlıyabilmek için jest- lerin çok ölçülü olması lâzım ge- lir fazla mübalâgalı hareketler &e- yirci üzerinde komik bir tesir uyan- dırır, meselâ bir komedide aktörün yaptığı bir eapirıye seyirci güldük- ten sonra bundan Cesüret alarak bu espirinin tekrarlanması veya başka bir aktör tarafından göylen- mesi fena bir tesir birakir, bunun gibi komedide geyirci bir jeste gül- dü diye onu ikinci defa tekrar et- mek aynı tesiri bırakır. Bir aktör- de jest zenginliği kuvvetli zekâsı- nu mahgülüdür. Bu konservatuar dersleri arasıra sığmaz, çünkü sah- ne sanatkârı yaratılıştan sanatkâr olarak doğar. Umumi bilgi onun lev çapta tekâmül etmesine ve- sile Yalnız hareketlerle ee ri aktö- rün sahnede yürüyüşünüde de bir ifade vardır, bu da Denk ya şa, hâdiseye, zamana göre değişir. Bir merdivenden inmek çıkmak hâdiselnre göre başka başkadır. Bu aktörün psikojojik anlayış zen- ginliğine göre kıymet alır, Sonra jestler yorgunluk ve çevikliğe gö- re değişebilir. Aktör bütün bunları göz önünde tutmaya mecburdur. Böylece aktörün vücudünun bütü- nüyle veya uzvunun hethangi bir kısmıyla yaptığı hareketin sahnede mühim bir rölü vardır. Çünkü bu- günkü tiyatroda en mühim ifade vaşıtası olan hareket ön plânda ge- lir. Söz ikinci plânda bir yer tutar. * 5. Nahit BİLGA “ SAADET — 153 nel Sayfadan Devam — lık ve dar sokağın nihayetinde, önünde kırık bir fener yanan bod- rum meyhanesine girdim.. Kulak- larmı tıkayarak sabaha kadar iç- tim.. İşte o gecedenberi hergün içl- orum, &ziz doştlar.. Kahkahaları işitmemek için) kafamı uyuşturu- yorum. İçimde yeni ve acı birgey var.. Aniatılması ve &nlaşılması müşkül bir şey.. Şüphesiz ki onu artık görmiyeceğim.. Rogan iskar- pinlerimi, siyah elbisemi, kolalı gömleğimi giyerek gittiğim o gece başlamadan bitmişti. O, muhakkak ki bendeki saf ve serseri tabiatı sevdi. Hayır, bu sevgi değil, anle- mış, ezilmiş fakat mağrur bir ru- hun nefes alma ihtiyacı idi. Herkes- ten bıkan, fakat onlardan hiçbir z0- mau kurtulamıyacak olan mizacı içinde ben ona yeni ve muvakket bir hava getirecektim. O benden, bana benzeyenlerden, hepimizden nefret ediyor.. Fakat gülünde içi- me sorunuz.. e işit- meden geçirdiğim bir gece var- mıf.. İşte görüyorsunuz ame. Ölünceye, tıkanımcaya kadar... Hüseyin HÜLKİ SÜNNETDÜĞÜNLERİNE ve Hususi Eğlencelere KARAGÖZ |İHAYALİ MAHMUT AKÇAY Adres: Aksaray Cad. Bakkal Ömer Halil efon : 29446 İş yerim: Nuruosmaniye Akmediiman matbaası. Telefon: 31018 10 gün evvel haber verilmelidir. ali 155 — Servetifünun — 72399

Bu sayıdan diğer sayfalar: