Ahmed Rasim ve İstanbul — Elli Yıl Evvelki Istanbulun Lügatı Tramvaylar — Tütün - Unkapanı ve Çukurçeşme kahveleri — Vasil (Kemen- çeci) — Virjini (Minyon) — Viyolet — Yakomi (Zurnacı) — Yani — Yemişçi Külhani tipi — Yubaşı — Yiyecek ve içecekler — Yüksekkaldırım Yazan * Ahmed Bülend KOÇU Tramvaylar Yolları inişli yokuşlu olan İs- tanbulun atlı tramvayları, şehrin eğlenceli derdlerindendi. Atlar ba- kımsız, cılız, arabalar köhne, tram- vay sürücüleri de tipik kopuklardı. Sürücüler, önden kaçılması için boru öttürürlerdi. Sonraları, stla- rın boyunlarına birer dizi çıngırak asılmıştı. İlk günleri boyyunların: daki çıngıraklara alışamıyan hay- vanlar, arabaları, korkularından hoplıya zıplıya çekmişlerdi. Yazın Şişlide Gülüstan bahçesi dönüşlerinde, tramvaylar, bir sar- hoş arabası halini alırdı. Tramvay şirketinin en ehemmi- yet verdiği hatlar, sırasıyla, Şişli, Aksaray, Samatya hatlarıydı. İstan. bulda geceleri tramvay işlemezdi, Tütün Tütün paketleri, nevlerinden ziyade fiyatlerile anılırdı : Altmış- lık (60 paralık), ikilik (2 kuruşluk), yüzlük (yüz paralık) üç on para- lık. Halk bu fiyatları pshalı bulur, Rejiden daima şikâyet eder, bü- yük bir ekseriyet de kaçak tütün içerdi. Tütün kaçakçılığına mâni olmak için, Reji idaresi bir kolcu teşkilâtı kurmuş, ağır masrafları göze almıştı. Altmışlık tütün kâğıt ambalaj- laydı. İkilikler karton paket içinde. İkilik tütün içenlerden tabaka kni- lananlar, tütünlerini tabakalarına boşaltıp paketi starlarken, sltmış- lık içenlerin: «Aman atma!, Bana ver.» diye ikilik paketini aldık- ları ve İçine altmışlık tütün dol- durdukları, İstanbulda sık sık gö- rülen şeylerdendi, Bazan da, içinde altmışlık tü- tün bulunan ikilik, yüzlük paket- leri, kahvehanelerde dalgınlıktan istifade edip değiştiren açık göz- ler bulunurdu; bundan ötürü, ih- tiyatlı kimseler, tütün paketlerine «nişan» koyarlardı. Halk, altmışlık tütüne <Kaba- dayı», «Civan perçemi», «Güllü bahçe» derdi. Tütün her zaman bir değildi, .saçak, köbek, bohça, toz» çıktığı olurdu. Tütünün tozu- ru saçağından ayırması bir tiryaki eğlencesiydi. Unkapanı ve Çukurçeş- me kahveleri Arabacı, sürücü, ırgad kayıkçı kahvehaneleriydi. Ramazan gece lerinde davullu zurnalı cünbüşleri ile meşhurdu. Vasil (Kemençeci) Devrinin üstad bir sazendesi “Kemençe, deyince hatıra Vasil gelirdi. Kışın, Beyoğlunda Kuron gazinosunda, yazın Sakızağacında, İspironun dükkânında çalardı. (Bu kelimelere bak). Virjini (Minyon) Bahnei &âlemiu yıldızlarından bir aktris. Viyolet Sahnei âlemin yıldızlarından; üç karış gövde, bir topak saç, svuç kadar yüz, karagöz, kuzu gerdanlı, ince belli, ufak elli, trak ayaklı; sesi kısık çıkardı; ilk sahneye çık- tığında onbeş onaltı yaşlarında bir kızcağızdı; Viyolet için «büyüdük. çe Âfet olacak !» derlerdi; alkıştan pek hoşlanırdı, Kanto söylerken, âdeta, oynar, zıplardı. Nas, Işve, ve cilvesine doyum olmaz derlerdi, Yakomi (Zurnacı) Beyoğlunun meyhane - kumar- hanelerinin meşhur çalgıcılarından; İstanbulda, Direklerarasında Fev- giye kıraathanesinin karşısındaki kahvede çalardı. Yanl Beyoğlunda alafranga sayılan lokanta - birahanelerden. Yemişçi külhani tipi “Kumkapı, Samatya, Lânga, Balıkpazarı balıkçılarından azma, tulumbacı rejsliğinden gelme, ma- kallede kabadayı tanılmış, Karsbı- çak altın oluk, Asmalı, İncirli, Bü- yük müşlüm, uzuu odalar akşam- cılarından slyah, püskülü yandan atılma, yardan ayrıldım sarılı sıfır fes, kıvırcık perçem, çizik bir alın, nzun, gözünün üzerine doğru mÜ- temayil kranta kaş, az kanlı kir- piksiz göz, şekli her şeyi andıran burun, nzun bıyık, yarım gâat ev- vel traş olsa yine kılları derhal çıkan yanak, çene, kararmış du- dak, büklüm büklüm gerdanlı, ma- ili mintanın altından sırıtan göğüs kâkülü, sırtı sırmalı, önü kadife cepken, beyaz kuşaklı kolun biri balık, diğeri anahtar düğmeli, $8- hadet parmağı kalın, mühür gibi enli yüzüklü, mor renkte yanları bir iki parmak enlilikte zırhlı pan- talonu, mavi tire çorap üstüne çekilmiş yemeniler..,, 154 — Servetifünun — 2399