5 Mart 1942 Tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 8

5 Mart 1942 tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Stefan ZWEİG — PERİŞAN HİSLER Ziya YAMAÇ | : Böyle birşey pasıl kabil ola- bilirdi? Bir insan biraz evvel o kadar genç olduktan sonra, bir saat ara ile bu derece nasıl ihti- yarlayabilirdi 9 Sözle birlikte fiz- yonomiyide hadsiz hesapsız genç- leştirecek Omanevi kaynaşmalar mevcuttu f Bu sual mütemadiyen beynimi gıcıkl amakta idi yakıcı bir arzu ile bu adamın çifte halati ruhiyesin tanımak üzere içimi kızıştırmakta idi. Bu arada Profesör dersini bi- tirmiş ve bize hiç bakmadan kür- süden inmişti. Ani bir ilhamın tesirile derhal kütüphaneye koş- tom ve onun bütün eğerlerini is- tedim. Belkide bir rahatsızlık neti- cesinde mutadı olan heyecanı bu gün için kendini terketmiştiT Bu- rada, kütüphanede, ebediyete mal edilen cieltlerde, beni bu derece esir eden bu şahsiyetin benliğini açabilen anahtarı keşfedecektim. Hizmetçi istediklerimi getirdi. Bü- yük bir hayretle bunların azlığını müşahede ettim, u halde, yirmi sene zarfında, artık ihtiyarlamağa yüz tutmuş olan bu adam, bu incecik braşiüir- lerden başka bir şey neşretmemiğş, Bunlar, mukaddeme mahiyetinde etütlerdi. Bir tanesinde Shakespe- are'de Perieley'in ne kadar haki- katle yaşadığı mevzubahs oluyor, bir diğerinde ise Hölderlin ile Shelley arasında bir mukayese ya- pılıyordu. (Yakın, ne birini nede ötekini milletleri tarafından dahi telâkki edilmedikleri bir devirde, bu kıymetli etüt sayilabilirdi). Di- erleri ufak tefek filolojik bahisleri ihtiva etmekte idiler. Her broşürde şu ilân | görülüyordü : “Theatre Globe, tarihi, tefsiri ve şairleri hakkında bir cilt “hezırlık,, balin- 186 — Servetifünun — 2976 dedir. Bu ilân, yirmi senedenberi çıktığı halde, kütüphauesinin böy- le bir eser neşredilmediğini söyle- meği canımı sıktı. Biraz mahçu ve müteredit olarak etütleri göz- den geçirmeğe koyuldum. Bu ya- zılar içinde, o büyülü sesi bularak heyecanlarımı tazelemek istiyor- dum. Fakat bunlar çok sıkıcı bir ağırlıkla yazılmıştı. Hiçbir pagaj- da o alcak, ihğiras dolu takririn tonunu bulmak mümkün değildi. Ne yazık, deye içimi çektim. Bu kadar hefiflik göstererek bu ada- ma bağlandığım için öfkeden ken- dimi tokatlayacak bir hale gelmiş- tim, Öğleden sonra, seminerde onu tekrar gördüm, İlkönce söze karış madı. İngiliz kollejleri usulü mu- cibince, talebeler iki partiye ay- rılmış, birbirine zıd iddialarla ko- nuşmakta idiler. Mevzu yine onün sevgili Shakespeare? inden alırmış- ta. Sorulan sual Troiluş ile Creşsida eserinin (profesörümün tercih etti- ği eserdi bu) bir parodi telâkki edil- mesi doğrumudur; ayni zamanda acı bir istihza ile yüklü olmassı bakımından bir trajedi mi yoksa bir hieviyemi sayılması münasip olacağı idi. Onun mahir elleri tars- fından idare edilen bu edebi mü- sahabe çok geçmeden hakiki bir münakaşaya müncer oldu. Tesadü- fen ileri sürülen iddialar, çarçabuk esaslı deliller karşısında eriyor, ateşli müdahaleler konuşmayı deh- şetli bir halde kızıştırıyor ve ba- zen talebeleri birbirine düşmanca saldıracak hale getiriyordu. Tam kıvılcımın gçrayacağı sirada pro- fesör işe karıştı ve münakaşanın hararetini önleyerek, mevzuu aslı- Da irca etti ve derhal acayip bir kudretle ona eskisinden daha üs- tün bir ateş verdi. Bu şekilde be zen sıkıştırarak bazen ise İrenle- yerek bu gençlik çarpışmasına iş- tirak ediyordu, Masaya'dayalı, kol. ları göğsünde çaprnzlanmış olarak birine gülümseyor, bir başkasını gizli bir işaretle teşvik ediyordu. Gözleri dünkü gibi parıl parıl par- lamakta idi. Bir tek işaretle, sözü hepsinin ağzından almamak için, kendini tutmağa uğraştığını görüyordum. Bu maksatle büyük bir gayret sar- fettiği besbelliydi. Göğeünün üze- rinde bağlı duran ellerinin parmak- ları titriyor, ihtizaz eden dudakla- rı, uçmağa hazırlanan sözleri zor- lukla hapsedebiliyordu.Bir an geldi- ki kendini zabtedemedi ve bir yü- zücünün denize dalması gibi şid- detle mükaşaya stılıverdi. Bir diri- jörün çubuğu kadar tesirli, tek fa- kat enerjik bir işaretle patırdıyı yatıştırdı. Herkes süküt kesilirken talebe tarafından ileri sürülen de- lilleri kısaca bülâsa etti, Konuşma» ğe başlayınca bir gün evvelki de- ğişik çehre tekrar canlandı. Asab:n gerginliği ile biraz evvelki buru- şuklar yüzden kaybolmuş, boynu ve vücudu gerilerek hükmeden bir adamı meydana çıkarmıştı. Şimdi anlamıştımki, çalişma odasının yalnızlığı ve alelâde mevzuların kurmluğu onu, bizim aramızda gös- terdiği egnlılıktan, mahrum ediyor- du. Artık iyice hissediyordum ki heyecanının depreşmesi için bizim genç beyecanımıza muhtaçtı. — Devamı var — NOT: Okuyucularımız «Perişan hisler» mu- harrinin, karısı ile birlikte, kendi arzulari- le, hayata veda ettiklerini gazetelerde oku- muşlardır. En çetin ruh düğümlerini çözen Zwe- ig'n ölümü, aücak yeni bir Zweig'ın hal- ledebileceği, psikolojik bit hadisedir.

Bu sayıdan diğer sayfalar: