5 Mart 1942 Tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 12

5 Mart 1942 tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 12
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Ahmed Rasim — 18B nci sahifeden devım — İlk cinayetini ise hemen çocuk denilecek bir yaşta iken işlemişti, Kule dibinde Pirinçei diye meşhur bir çalgılı meyhanede, Eater adın- da bir yahudi kızı için salan gibi bir Türk gencini tabanca ile öl- dürmüştü. binbir çiçek Şişlide, içinde alaturka çalgı bulunan bir gazino idi. Akşama doğru, buraya, Beyoğlunun ve Galatanın «çiçekleri» o düşerdi. bogos Kanuni hacı Bogos Beyoğlu ile yüksek kaldırımın boğuntu yerleri olan kumarhane - meyhanelerinde dolaşan çalgıcıların namlılarından- dır. boğucu Beyoğlu ve yüksek kaldırımda- ki kumarhane - meyhanelerde do- laşan sazende ve hanendelerden bir kımoi «boğucu» olurdu; bun- ların göze çarpar vasıfları şunlar: dı: “içeri girer girmez tebessüm edeni, altmışlık tütüne ilk el uza- tanı, kadehe birinci sarılanı, sizi geçen sene de görmüşüm diyeni, elinde defi ve lâvutayı bırakıp söze karışanı, içsenize! hitabına sayenizde içiyoruz diye mukabele edeni, atılan mecidiye ve çeyreği havadan tutani, ortalık cıvıyınca ilk önce kalkıp müsaade isteyeni». büyük Allı, küçük Allı İstanbul koltuklarının en meş- hur simalarından iki nazenin 1ğ- kabı. büyük dere piyasası Bili yıl evvel, Büyükderenin yazın akşam piyasaları pek meş- hurdu. Alaturka 12 de başlar, ge- cenin üçüne kadar devam ederdi. Piyasa yolu üzerindeki gazinolar pahalılığı ile dile düşmüştü, “in- san para yemeğe Büyükdereye gi- der, denirdi. büyük Müslim İstanbulun kabadayı meyhane- lerinden biri idi; büyük Maslakta na'ra atmak, pirpiri kabadayı fi- delerinin, tüysüz tulumbacıların özendikleri şeylerdendi. 190 — Servetifünun — 2376 di ğ ve buluşma yerleri Âşık ile oma'şuka arasındaki mektuplaşmalar, bir buluşma ile neticelenirdi. Bu buluşmalar için âdi günlerde gşuraları seçilirdi: «Fenerbahçe , Göksu, Kalender; Kestane, Fındır ve Otuz bir suları, Fırıldak bahçesi, Sultan suyu, bend- leri; Beykoz, Sultaniye, Çubuklu gayırları; Libade, küçük ve bü- yük Çamlıcalar, Kalamış, Çifte- havuzlar, Alemdağı, Kayışdağı, Pavlu adası, Kâğıthane tepeleri. Eyyüp sırtları, Cendere boğazı, Fülya bahçeleri, Florya, Pendik sahilleri, Kandilli üstündeki ica- diye, Anadoluhisarı tepesindeki kavacık». Kenar dilberlerinin bu- luşma yerleride: «Yeni bahçe ci- varındaki kavasın bağı, Bayram paşa, Çırpıcı, Edirne kapısı ve İğ- ri kapı dışları, Sütlüce, Karaağaç, Sülüfdar ağa». «Buralara, kadın ve erkek ayrı ayrı yollardan gider- lerdi. Kadın kendisine bir aile sü- sü verirdi; yanında bir kudın, bir Çocuk, bir komşu kızı, sefertası, şeceade, kilim, ufak boğça, yemiş çıkını, sepet, çatal, bıçak, havlu elbezi, hattâ, gocuk 1 —2 yaşın- da ise birde salıncak takımı götü- rüp; ekseriya birde uşak bulu- nurdu.» Corci Galatadaki rezalethane — tiyat- rolardan Avrupa tiyatrosunun baş komiklerinden biri, Çakmakçılar fırını İstanbulun, yağlı çorekleri ile meşhur bir fırını idi. Çalgı Çalgı, saz, bilhassa Ramazan geceleri, fevkalâde bir rağbet gö- rürdü. İğne atılsa yere düşmezdi; direkler arasında saz bulunan kah- vehunelerinde, intizama çok dik- kat edilirdi. Kapının ağzında “Ban- ka,, denilen vestiyerler vardı. Pal- to, şemsiye, çahta banka diyebilir, peşinende, maktu olarak üç kuruş ödenir ve birer marka &lınırdı. Binbirdirek sazlarının o zaman en mühim erkânı kemani Memduh, Bogos, kanuni Karakaş, udi Şem- si efendi, udi Selim, Ahmet bey idi. İstanbul Çamur Elli yıl evvel, İstanbul sokak- ları, müdhiş çamuru ile meşhurdu. Ahmet Rasimin, hemen her kış çamurdan, sokaklarda gölcükler- den şikâyet eden yazıları bu belâ, âfet çamuru pek güzel anlatır. Zincirli kuyu ile Ka'riye camii arasındaki yol, beygirlerin çamura gömülüp kalacağı kadar bozuktu. «Ne 0? koca Beyazıt meydanında geçecek yol bulamadınız mf, Bu: ranın her tarafı çamur değila!. Bir azda yandan gelin!.» demesi, Beyazıt meydanının ne halde olduğunu anlatıyor. O zamar için, gerpintiyi, zifosu, tam dam aktar- masını, oluk damlasını, duvar yağ- liğını,, kundura pastrasını hesap edenlerin sokağa çıkmaması lâzım imiş!. Yağmur havalarda, Yeni- kapı, Topkapı, Edirnekapı, Siliv- rikapısı, Eğrlkapı, Sasıgüzel, Ak- saray, Langa, Samatya, Balat, Ay- vansaray, Keresteciler, kelimenin tam manâsiyle geçilmez olurdu. Çarşı içi İstanbulun en kalabalık yerle- rindey biri idi. Hem &lış veriş, hemde âşna fişna yeri idi. Çarşı içi piyasası, bilhassa yamurlu ha- valarda revaç bulurdu. En namli nazeninler, en lüks tbuveletleri ile kapalı çarşının hemen daimi geçi- cilerinden idi, Çarşıya izinsiz gitti diye karı boşayanlar pek çoktu; Hattâ. evvelâ genç erkekler bile, fevkalâde bir ihtiyaç karşısında kalmadan çarşi içinden geçerken görülürse, hovardalik, çapkınlık, kurd yeniği ile dile düşerdi. Çatalsakal Elli yıl evvel Sirkecinin en meşhur birahanelerindenu biri idi, Çiçekci sokağı Elli yıl kadar evvel, İstanbul- da, fuhuş ve rezaletin ilk def'a olarak aleniyete döküldüğü yer, Galata sokukları olmuşdu. Çiçek- side bu mülevveş sokaklardan biriydi. — Deyamı var —

Bu sayıdan diğer sayfalar: