Yazan : #s....ee Ada NEGRi İTALYAN EDEBİYATINDAN : İNYASIN İTİRAFLARI Çeviren Ne gözlerimin kapak öâletlerindeki çizgileri ve ne de saçlarımdaki be- yazı telleri fark'ediyordum. Şık da giyiniyordum. Yalnız siyah ve be- yaz tercih ediyordum. Bütün dü- şüncem, yavrumdu. Bu his, günler geçtikçe o kadar artıyordu ki, ar- tayordu ki, artık üstad Staub'tan da onu kıskanıyor ve yalnız bırak- mak istiyordum. Bunu her halde Staub'ta fark ediyordu. Dersler terkedilmiş konser tec- rübelerine (başlamışlardı. Üstad Staub çocuğumun güzel evine git- mesi arzusunu İzher etmişti. Onun evi işe, egki Zurich'in Groasmüns- ter mahallesindeydi. Oğlum orâya gidip gelmeğe başlamış ve ben de oğlumun gelmesini pençere önün- de bekliyen her anne gibi bekle- meğe başlamıştım. Yalnız yavru- mun, bol rüzgârdan haz duyan bir yelken gibi memnun olduğunu 3€- ziyordum. Hayat kendisini çekiyor ve bir çok yeni hâdiselere hazır- lanıyordu. İçimde bir evham var- dı, Benden hariç bir kimsenin ona nüfuz ettiğini zanneder gibi olu- yordum. Bu benim beynimi altüst ediyordu, Kalbimi hemşire Frida» ya açıyordum. Ve: — Gülecek gibi oluyorum, di- yordum. O, tatlı sözlerle beni te- gelli oOediyor, ellerile ellerimi okşuyor ve metodik masajlaria benim düşüncelerimi bertaraf et- meğe çalışıyordu. Şimdi bir başka üzüntünün ©88- 214 — Servetifünun — 2357 ...0ds20 Yaşar ÇİMEN | reti altanda inliyordum. Aulo'nun bünyesi günden güne zayıfhyordu. Bu beni çok düşündürüyordu. Up- uzun boylu, zayıf ve nahif vien- dünde daima bir sıtma harareti kendini gosteriyordu. Bu hastalık slâmetleri, villâmızda en samimi dostlarimıza verdiği (Chopin)den müteakip başlamıştı, Birdenbire kuvvetten de kesilmişti. Doktor Sehoop her gece yanında bulunu- yordu. Nihayet, &cele olarak bir profesöre ihtiyaç görüldü. İşte bti- tün korktuklarım başıma gelmeğe aşlamıştı. Bunun çocukluktan genç- lik çağına bir hatve olduğunu ve çocuğun müziğin tesiri altında kal- dığından muvakkaten müziği terk etmesi lüzumu görüldü. Bu yeni hastalık, oğlunun kontereilik ru- hunu harab ediyordu. Büyük üstad Staub bir pence- renin kenarına oturmuştu, Başını avuçları içerisine almış ağlıyordu. Ben ise kuru gözlerimle onun ağ- lamasını görmeğe tahammül ede- miyordum. Tıpkı bir baba nasıl ağlarsa o şekilde ağlıyordu. Doğ- rusu ben bu ağlamayı da kıskanı- yordum. Geçen bütün ayları, kır- mızı bulutları, bürünmüş görür. düm. Aulo bir kaç hafte istirahatten sonra, tekrar piyano başına avdet etmişti. Ayni hüzün ve hevesle ça- lıyordu. Doktorların etrafına top- lanması onda, hiç bir korku tevlid etmemişe besiyordu. Yavaş yavaş kendi kendine parçalar besteleme- ğe çalışıyordu. Artık taşra konser- lerinden ne üstad Staub ve ne de oğlum bahsediyordu. Hemşire Fri» da ise, benim gözlerimden esâreti altında inlediğim korkuyu oku- yordu. Bilmiyorum nawl oldu. Bir kaç gün içerisinde yavrum yine ağır- laşarak yatağa düştü ve pek kısa bir ;zaman içinde öldü. Kalbim yaralıydı. Fakaç onun öldüğüne bir türlü inanamıyordum. Bana uyuyor gibi geliyordu. Uykusun- dan tâciz etmemek için âdeta titri- yordum. Yalnız onu öptüğüm vakit yüzündeki soğukluğu hissedince, bir çılgına döndüm. Hem de tam mânasile bir gılgına. Her şey ev- velki gibiydi. Bvlâdım uyuyordu. Güneşin hüzmeleri ise onun yüzü» ne kadar yaklaşmıştı. Her şey yerli yerinde. Onun küçüklüğüne ait eşyaların hepsi bir başka odada saklıydı. Hemşire Frida'nın oda- sında, Bilhassa kederimi bir kat daha arttıran Frida ile üstad Staub'un hıçkırıklarıydı. Onun önümde yat. masını istiyordum, büyümüş ve olgunlaşmış görmek hoşuma gidi- yordu. Onun noksanlığını müte- akib gün lerde idrak ettim. Yavru- mun şabsını görmek ihtiyacını hig- sediyor : — Allah rahmet eylesin! Diyordum. Bu gözlerime gök- gü: yü