Bu“0 ir 2 EMMANUEL BOVE'DEN: HALIiD FAHRI OZANSOY EE ss ği. Arnold, en ufak bir hiddete kapılmadı: — Bunu bu akşam bana annem verdi. Diye cevap verdi. — Ya... Pekâlâ... Benimde bilmek istediğim bu idi. Peki, anneniz nerede ikamet ediyor? Kahramanımız adresi verdi. Komiser; bunu, ehemmiyetsiz bir şeymiş gibi, kurutma kâğıdının bir köşesine not etti; sonra kalktı; — Artık gidebilirsiniz, mösyüler. İkl adam itaat etti, Hal hammalı tasvir edile- mez bir hiddet balinde idi. Fakat bunu, en iyi rolün kendisinde olduğunu kendilerine inandırmak istediği akrabalarından sakladı. Arnold, gayet ve- karla çıkmağa hazırlanırken polisin biri onu çağırdı: — Şef, sizinle kısaca bir görüşmek istiyor. Dâima ayni soğukanlılıkla delikanlı geri döndü. Komiser yazıhanesini terk etmişti. Ortays hoşa git- mez bir mesele koyacak bir kimsenin endişeli hatile bir agağı, bir yuksrı dolaşıyordu. Derhal; — Oturun; delikanlı, dedi. Sizinle daha geniş şurette tanışmak isterim. Umarım ki vaktiniz var, — Fakat şüphesiz... — Siz gittikten sonra kendi kendime şunu &or- dum. Bu parayı me diye bu adamlara verdiniz? Buna ik ne? Öyleys, bu adamlar biç sizin mu- hitinizden görünmüyorlar, onları hiç mi hiç tanımı- yorsunuz ? Hemde müşahedemi af buyurun. Böyle fantazilerde bulunmak için hiç öyle zengine de ben- zemiyorsunuz. Arnold, şaşkınlığını gizliyemedi. — Ne demek istediğinizi pek Iyi anlıyamadım. dedi, Komlser sözlerini tevsi ederek tekrarladı. Bu defa Arnold, cevab vermemek için aynı bahaneye müracaat edemedi. — Hayatımda iyi bir şey yapmak istedim, dedi şüphesiz bunun garib görüneceğini pek iyi anlıyorum ve izahatımın şüpheler uyandırabilecegini de kabul ediyorum. İnsan, yalnız kendisinin anlıysbileceği bir fiili bir yabancının anlıyabilmesini nasıl iştiyebilir $ Biz hemcinglerimizi kendimize göre muhakeme edi- yoruz. O halde beni hiç anlamamış olan bir kimse- den bu yaptığım işi kavramasını naml istiyebilirim? Meselâ, komiger efendi, bana sizin için her sabah bir kaşık kum yutar deseler, ben de bu anda sizin duyduğunuz gibi bir hayrete düşerim. Mamafih, bu- nun böyle olması ihtirali vardır. Kim bilir nasıl bir muhakeme ile, kumun sihirli ve şifalı bir fazi- leti olduğunu düşünmüş olabilirsiniz. 212 — Servetifünun — 2952 — Delikanlı, siz beni şüphesiz bir çocuk yerine koyuyorsunuz. Yapdığınız âlicenaplık hakkında bana gösterdiğiniz sebeplerin, ne kadar garib olsalar da, hakikate uygun olmadıklarını bir dakika bile dü- şünmüş değilim, Ssdece bu sebeblerin neler olduk- larını anlamak istedim, zira benimle beraber gizde tasdik edersiniz ki başka sebeblerde mevcud olabi- lirdi. Her ne ise bu suretle iyi bir şey yapmak ar- zusu ile hareket ettiğinizi kabul ediyorum. Bu çı- hettten arzunuzu takdirle karşıladığımı itirafa mec- burum. Mamafih sizi yine taciz etmeme müsade buyurun da serbestçe dikkatinizi şu noktaya celb edeyim; Her halde bana gösterdiğiniz sebebin bir esası vardı ve şüphesiz vicdanınızı teşkin için böyle bareket etmiştiniz. Doğru değilmi 9 Arnold, komiserin tatlı sözüne, zekâsına, derin anlayışına hayran olmuştu. İşte nihayet kendisinin dolaşık düşüncelerine bu derece iyilikle alâka gös- teren bir adamın karşısında bulunmaktan zevk du. yuyordu. Mamafih derhal cevab vermedi, Komiser devam etti: — Hayatlarında hiç değilse bir defacık iyilikle fenalık terazisinin müvazeneşini temin etmek hattâ bu ikinci gözünü aşa İndirmek ihtiyacını düymamış olan hiç bir adam yoktur. Yaptığımız en büyük fenalıkda bize yapılmış olan fenalıkdan dolayı bunu bir dereceye kadar mazur gösteren bir fikir parlar, zira biz hepimiz Allahın huzurunda kendimizin iyt olduğumuzu sanıyoruz. Eğer kötü adamssk, fena — Devami var — Kayseri Müzesinde Sayvan içinde Etilere ait Göilü- dağ arslanları