Ellibir Yıl Evvelki Servetifünun'dan: Paris'te idman — Vezliv yanardağı — Bayram gezintileri 26 Temmuz 1801 tarihli ve 18 numaralı «Servetifünun» dan : Pariste idman : «... 1870 de herhangi bir &e- beple Prusya seferinde silâh altıra slınmıyau ibtiyarlar silâh altına alınmağa başlanmıştı. Talim esna- sında bunların teşkil ettiği vüburlar- da muhtelif yaslarda adamlar görü- lüöyordu. Pekşoklafı kırkı ös oldukları halde «bsüaklarında k'iv- vet hissettiklerinden» manevralara iştirak ederler ve en uzak mesafe- lerde de geriye kalmazlardı wi hattâ ihtiyarlar bu cins yorgun- luklara gençlerden daha müteham- mil görünmekteydiler, İ'akat jJim- nastik adım «Arşl> kurmandası üze- rine bir iki dakika yürür yürümez soluk soluğa safları bırakarak ol- dukları yerlerde kaldıklırı görü- iüyordu Bu manevralarda birçok kazs- lar da vnkubulmuştur. Adi yürüyüşte yaşlıların geride bıraktıkları gençler bunların pe- şinden koğuyorlardı. Yürüme sıhhat igin faydalı bir idmandır, Elli yaşında olanlar için yayan ava çıkmak (Valpe) seyyah. larının yaptığı gibi uzun yol yü- rümek kadar müfid birşey yoktur. hayatta elzem olan knvvetten çe- kilip alınan enerjii Böylece doktorların, şayıf tbiaatl lıları (dejenere) adıyle korkuttuk- ları vakalar, haddizatında muay” yen miktarı materyelde, tabiatin orijinal keyfiyetini yaratmak ham- ieleridir. Sanatkâr, #anatinin şartları ile bazan pek az (sıbhi) ve pek az (normal) bir hayat #ürmeğe mah kümdur. Bazanda muayyen (uzuv) larını mübalâğalı bir surette istis- mar ettiğinden dolayı bir manyak veya affetmiyen isimsiz bir hasta- liğin kurbanı olur. Büyük sanatkârların hayatında ,di (armoniler) sırf pedagojik gaye taşıyan birer lâftır. Yeni bir ka- 146 — Servetifünun — 2347 Fakat iş güç sebebinden bunlar herkesin icr# edebileceği idmanlar- dan değildir, Jimnattik kitaplarında da gö- rüldüğü gibi gerek İsveç ve gerekse Fransız usulünde idmanların her hangi birisi intihap edilse fayda- hdır Paristen : Alâeddin. » Variiv İlanardağı: Wipoliğen 8 km uzakta bulu- nan bir dağdır tarihçe malâm olan «Devr-i indifaı» milâddan 79 sene sonradır. İlk kükreyişinde «Herkü- lâtum» ve «Pompeis adlı iki şehri mahvetmiğştir. Bu tarihten 1000 senesine kadar 5 indifa daha kaydolunmuştur. Bu indifalardan birinde dağdan çıkan küllerini rüzgâr İstanbula kadar getirmiştir. İngiliz âlimlerinden Sir Yilyam Hamleş'in söylediğine göre bundan 108 yıl evvel olan indifâda ateş iki mil yukarı frlamıştır. Duman slev- den bir mil daha yukarı çıkmış. Bundan 94 sene evvel vukubulan indifâda 6.000.000 kadem mikâ- bında lâv çıkmış olduğu söyleni- liyor. Vezüv geçenlerde yine yanma- ğa başladı, lite yaratarak insanların (âtmonisi) ni İM daima yıkmış ve daima yıkacakt Biri dühü kenarda kalan bir netice de şudur: Cemiyet, bugüne kadar pekaz ve muayyen kimse lere emniyel ve kültür şartlarını sanat eserinde bir zait enerji ola- rak kullanmak fırsatını vermiştir. Bundan ötücü, insanlık, yaratıcı otijinaliğine hâlâ bir ölçü vere- memiştir. Eski medeniyetlerin bize ver- diği parlak misaller, bu kanaati sarsmaktan uzakta onu sağlamlaş- tırmaktağdır. Sanat eserindeki psikolojik 8e- bepleri teşhir ettikten sonra sanat- kârın dünyaya karşı olan vaziye- tini görmeliyiz. Seyyahlardan bır kışmı menfe- zine kadar çikabilmişler ise de İğ- lerinden biri hareketi arz sebebile açılan bir yarığı düşerek kaybol. muğtur. 1 Bayram gesiniğei : İdarei mahsusanın en gözel ve puarlarından olan «Şahin» köprüden bir buçuk postası olarak gidiyordu. O güzel ve ferah güvertede iyi bir yer intihap ettik. Vapurumuz köp- rüden kalktı ve evvelce Boğazın sonra Üsküdar, Haydarpaşa, Kadı- köy, Moda, Fenerbahçe daha sonra da Erenköy, Bostancı ve Anadolu cihetinin diğer kısımları içimizde bir türlü güzel hisler bıraktı. Nibayet Büyükadaya yanaşıp çıktık. En önçe iskele başında Alafranga muntazam bir çalgı na- zarımızı kendine doğru çekti. Fa- kat oturulacak yer yoktu. Çok ka- labalıktı. Önce çamlara gittik, En yüksek tepesine çiktik. Buradan İzmit ve Yalova havalisi görünüyordu. Ada gibi tozdan eser olmıyan bu yerlerde bilhassa mamuriyet bize buş göründü. Avdette bir saat kadar nazarı- mizi o mamureden âyıramadık. Lirik veya epik, romantik, ya- hut klâsik, objektif veya sübjektif, sanatkâr iki esas vaziyetten gayri sini alamaz. Bu iki vaziyette birinin diğeri- ne faik olduğunu gösteren alâmet yoktur. Hsasen bu iki vaziyete de tek diyebiliriz, Çünkü satatkdr. kendinden başka bir sey sanat eserinde de kendinden başka birşey veremez. Yirminci asırda, yukarıda gös- diğimiz iki vaziyetin edebi ekoller şeklinde ritmik bir yürüyüşle muhtelif isimler aldığını edebiyat tarihleri bize göstermektedir: Ro- mamtizm - Nalüralizm, Şembolizm- Neo Eldsizm, Sürrealizm... - ? Cavit YAMAÇ