A ee ge Gn a AN YAŞ Diğerleri: — Canını sıkan bir şeyler var! diyorlardı. Calistru bizim delikan- lara; — Çocuklar, bende buraya bir defa geldim, diyordu. Sonra; -— Dostum değilseniz, düşmae- nımşınış, dedi ve belindeki taban- cayı çekti. — Çal, Andrei kardeşim!.. Kız yığınından birlni, kız kar- deşimi, gözüne kestirdi. — Gel, buraya geli Bol eliyle onu belinden yakaler dı, sağ eliylede elindeki iabancayı tatuyordu: — Çal, Andrei, kardeşim! Çalgıcı «iki kişilik» bir hora tutturdu. Bunu baştan sonuna k&- dar Calistru ile kızkardeşim oynadı sonra o kuşağını çözdü ve bir eliy- le tuttu. Kuşaktan altın paralar döküldü çıngırdayarak, Cealistru altınları avucuna topladı ve An- ârei'in şapkasına boşalttı. — Al kardeşim ve şarkılarına teşekkür ederim... Sonra kuşağını taktı kalpağını gözlerinin üzerine indirerek deli- kanlılara: — Hoşça kalın, kancıklar!.. de- di; kız kârdeşimin omuzuba vurdu: — İyi kız... Geni yine görece- ğim! Kapıdan çıkarken delikanlılar peşine takıldı, Biri: — Rırakın şu eşeği! dedi. Üaliştru Oadeci patikasından or» mâua doğru yollandı. Kız kardeşimi, köyün delikan- JIrları ne o pazar ne de başka pa- zar günlerinde horaya kaldırmadı- lar, «O Caliştru ile oynasın... Calis- tra'yu beklesin hora için.» Fakat Calistru bizim köye horaya gelme- di bir daha. 0 Kendi köyünde uslu bir adam- dı, En &kıllı celikanlıyadüşen hür- metle muamele görüyordu. Kardeşleri vardı fakat hiçbiri, hiç bir mânada kendisine bensemi- yordu. İbtiyar kadınlar ona: — Evlensene, sen bel.. Çocuk- lar sana yetişiyor! diyorlardı. O bütün Neams dağlarının etek- terinde dolaşıyordu. Horaya yedi köye gidiyor. Ganki birini arıyor du- Ve daima köyüne gayrı mem- nun ve yalnız dönüyordu. O ge- cikmişti. Onun yaşındakilerin şimdi baş- larında dert ve çocukları vardı. Gece, Calis'ru'nun at hırsızlığı yaptığı rivayet edilirdi. Bu muhak- kak böyle olmalı.. Çünkü her pazar içip bir Rus şarkısı veya kederli bir şey içlu avuç dolusu par“i nasıl ata- bilirdi?... NK Beş pazar sonra bir gece, &88- manlığın damıni, kepengin yol ta- rafındaki kapısından bir adam tır. mandı. Mehtaptı Köpekler sükü- net ve buzur içinde havlıyordu. Samanların hışırtısı beni uyan- dırdı. Bir adam dolaşıyordu... An- nem Şundurmada yatıyordu, Bir pazar günü ;abancının birinin aklını çeldiği kız kardeşiri «Caliatru» diye fısılilidi. Gölgedeki adam: 4 — Sana geldim, diye cevap nr: Kardeşim beyaz gömleği ile aya ga kalktı; — İn aşağı, kardeşim... Kardeğ- ierim duyacak! Annem samanlığa gelip merdi- veni çıktı; — Kim var orada! Diye sordu. Kız kardeşim: — Hiç bilmediğim bir adam gelmişi.. Diye cevap verdi — İn aşağı... Dedi annem, Yok- sa komşuları çağıtırım. Gölgedeki adam: — Aptallar... Dedi ve yere sari- taş ayağını avluya koyunca değnek ler çatırdadı ve yabavoı hisseden köpekler şiddetie havlamaya baş- ladı, Calistru avlu üzerindeb doğ- rudan doğruya ayak üzerine atladı ve bayırlı Mereşti'e giden yolu tuttu... bd Avlu içinde birinin ipiltileri ve sonra avlunun çötırdın duyulda, Biraz sonta yabancı avlularda ve bizim avludaki köpekler nslanınca kapıyı bir el yokladı. Calistru bi- zim evin kapısına kadar sürünerek gelmişti. Nehir boyunda, karanlık sokak- ta önüne köy delikanlıları çıkıp onu arkasından ve sırtından yara- lamışlardı. Annem kız kardeşlerimi uyan- dırdı. (Alecu iarşı yakada çıraktı) Oajiştru'yu /yürl alıp undıkların yanına çeyizlerin arasına yatırdılaş Avnem ona çıkışıyordu: — Akıllanmazsan... Akıllanmağ- san. eğer,. Caliattu: — Teyze, sabah oluyor... Git- mem lâzım. Gündüz burada kal; mak istemiyorum. Ve kalkmak İs- terken yastıkların üstüne yüruris- nıyordu. — Yarına kadar kal!. dedi an- nem. Sadece yarına kadar,. Düf- manım dahi olaan yaralarltii yine bağlarım... (Bizim at arabamız yoktu. Bir öküz arabamız vardı. Babam bunu evlenirken yapmıştı. Yalnız bir ineğimiz vardı ekim #ümuanında bir tanesinide ödünç alıyorduk Tek hayvapı olanlar ekim ve biçim zamanlarında böyle bir araya gelirler.) Uzaklar henüz ağarıyordu ki annem bir komşuyu uyandırdı; — Marloara; ineğini ver, or- muandis odun getireceğim. Oslistru'yu arabaya yerleştirdik - ton sonra üzerine oduu yüklenin- ceye kadar davarların yiyeceği otu koydular. Hayvanları koştular ve gıcırdıyan arabaya annem, Ca- listru'nun sevdiği kız kardeşim de bindiler. Güneş tepeye henüz çıkmıştı ki onlar odun dolu arabayla dönüyop» lardı. Callatru'yu ormanlardan öte. de, amcazadesinin arabayla bekle. diği Mereşti'e götürmüşlerdi. Dört hafta sonra, Calistru dört karğeşiyle beraber bizim kapinın önünde stlardan indiler; — Küyük, anan evde mif Bağırgrak bahçeye koştum: — Anne, Calistru geldi, anuel. » — Teyze, genin kızını seviyorum — Bende onu seyiyorum, fakal gen onu uzağa götürmek İstiyorgun... Ona burada bir koca bulacağım. — Teyge, ben senin kızını &6- viyorum, Benira servetim ve zen- gin akrabalarım var. Onu bana vermezsen, kaçırırım,.. Bekârlıktan usandım... — Daha dikiş dikmesini bilimi» yor, oğlum. Hayvanlara İnk — Lüsfen sayfayı çevirimi — * 155 — Servetifünun — 72347;