Siyasal Bilgiler Okulunun Ankarada kuru. luşunda çok büyük yardımlar eden ve bü- tün Mülkiyelilere kendisini sevdiren Mülkiye mezunu Maliye Vekilimiz Fuad Ağralı beyinci Arifin en büyük hassasi, bütün Mülkiyeli arkadaşlarına sü- rayda olduğu müddetçe ağabeylik etmiş olmasıdır. Bir mel'un Juruel- cı yüzünden Hüseyin Cahitle bera- ber menfâlara gitmemize bir nok- ta kalmışken bizi ve Servetlfünu. nu Arif bey kurtardı. O zamanlar- daki Mülkiyelilerin hepsi Mehmed Arifin arkadaşlığı ve dostluğunu, irfan aşıkı oluşunu unutamaslar. Mülkiyeli olduğu halde musi- kimizde mühim bir yer tutmuş olan Rahmiyi de hatırlamadan geçemem, Radyomuzda Rahminin besteleri sık sk okunur, en tatlı tarafı Rahminin bestekârlıkla be- raber edib ve şair oluşu ve gar- kılarının âyni zamanda yazanı ve besteliyeni kendisi oluşudur. Rah- mi benim sınıf arkadaşım idi, ne- fiş san'at aşkı Rahminin rubunu satmıştı, çok nezih bir dost idi. Mektep arkadaşlarımı buraya kadar saydım. Mektepten sonradan çıkmış olanlarda çok yüksek şah- siyetler ve kıymetli çehreler var- dır. Bunların başında Meclig reisi- miz Abdülhalik Renda ile Maliye vekilimiz Fuat Ağralı gelir. Mül- kiye mektebini afaroz ederek gö- çebe haline koydukları ve Yıldız # srayının bır ve arabalık daire- sine kadar tıkadıkları biz zamanda Abdülhalik Renda Mebusan Mecli- sinde irfan ocağımızın mevcudiye- tini kurtarmıştır. Fuat Ağralı da- bi hepimizin yürekten bağlı oldu- gumuz Siyasal Bilgiler Okulunu Ankarada yaptırttığı mükemmel bir binaya getirip yerleştiriti. Müer- sesenln maddi ve mali bütün Ib- tiyaçlarını temin hususunda elip- den geleni yaptı ve bu yoldaki alâkasını muntazam bir şekilde devam ettirdi. İrfan müessesemiz kendi yetiştirdiği evlâdından gör- düğü muhabbet ve şefekat ile ne kadar iftihar etse yeri vardır. Fuat Ağralıyı Lozan konferan- sında tanıdım, Kendisi son derece idealist ve fedakâr bir hükümet unsurudur, Vazifesini düşünür, Mül- kiyelilere yakışır surette dostluk ve birlik sever. 1923 yılında Lo- zanda görüşüp biliştiğim Fnat Ağralı resmi ve siyasi yükselme- lere mazhar olduğu halde aslâ değişmemiştir, Maliye vekilimiz mahviyeti, sâdeliği sever. Kendi itflan ocağına karşı gösterdiği bağlılık ile vefakârlığını bütün arkadaşlarına anlatmıştır. Sırası geldikçe söyledim, ge- ne tekrarlıyorum. Mülkiye mekte- binin gayet sağlam birliği vardır, bu birlik meşrutiyetle beraber İe- tanbulda o zaman Sultau Mahmud türbesine muttasıl mekteb bahçesin- de kurulmuştu,i bu teşekküle ka- nuni bir şekil verilmiş değildir, şartnameli nizamnameli ve rubsa- tiyeli bir cemiyet olmamıştır; fa- kat bütün müessese mezunları, bir- . birlerini severler ve ararlar. Bu hal ilim ve irfan ocaklarına mah- suş kültür neticesidir; zaten milli birlik başka türlü doğamaz. Bir- liklerin en parlak kaynağı yüksek mekteplerdir. Yüksek irfan mües- şeseleri orada çalışanları birbirine bağlar. Ancak şurasını tebarüz et- tirelim ki dediğimiz bağlılık her gencin kendi aile ocağında gördü- güne ve orada aldığı terbiyeye göre safhalar gösterir, Köylülerde dahi bu hali görürdünüz. Bir ufak köy halkının gençlerinde birlik vardır; onlar birliği evvelâ kendi evlerinde görürler ve alırlar, sonra asker ocağına hizmete gidince yek- diğere muhabbeti ve bağlılığı art- tırırlar. Acaba niçin gençlikte bir- lik ve yekdiğere bağlılık gerek mektep hayatile, hattâ köy ve aw kerlik hayatile daha bariz olarak görülür, vardır da, şehirlerde böy- le değildir? diye hatıra bir sual gelir. Yüksek mektep gençlerinde, köy çocuklarında ve asker ocaklarını- da bağlılığı yaratan kuvvet bu saydığımız yerlerdeki gençlikde geçinmek kaygusu olmamasıdır. O. radskilerin ekmekleri emniyat &l- tındadır; onlar yalnız vazifelerile meğşguldürler, görmek, öğretmek ve çalışmak İsterler: para ve kâ- zanç hırsıyla elâkaları başlama. mıştır. Şimdi bir de şirezesi bozuk ve sökük bir sile içinde, hakiki ana ve baba şefkatile ihatalı olmadan büyüyen ve yüksek mekteplere mahsus arkadaşlık zevkin! duyms- mış olanların tezahtirlerine bakınız! Göreceğiniz birinei alâmet mütblş hadbinlik ile hased ve kıskançlık olur, Mektebe devam etmeden 16- kâsı sayesinde şöyle birkaç gey öğ- renip kültür palavrası yapanlar, en kötü adam nümuneşi olnrlar, onun için çözük aile içinde büyü- yep ve mekteplerin tesanüd Ve ipzibatını görmemiş (olanlardan etrafına yalnız zarar gelir. İşte bu nevi palavracıların yaptıklari şeytanlıklarla, megruti- yette mülkiye mektebini gözden düşürmeğe epey muvaffak oldular. Mektebi yerinden çıkarıp evvelâ Soğuk çeşmedeki eski Askeri Rüş- tiye binasına soktular ve oradan- da kaldırıp yukarıda yazdığım gibi, Yıldız sarayının ahır ve ara- balık dairesine lâyık bnldular. Bu irfan müessesine hayatı, şerefi ve tam mânasile varlığı Cümhuriyet rejimi temin eylemiş- a eni devrinde mek- te okuyen ve bilgilerini kuran- “iş çok büyük vazifeler düşmek- tedir. 4 Kânunuevveldeki toplan- tıda Mili Şef İsmet İnönünün hazır bulunmaları ve gençliğe en yüksek direktifleri söylemeleri ye tişecek idare ve İktisat uusurları- mız için son derece kıymetli bir bahtiyarlıktır. Kendilerinden mem- leket çok fedakârlık ve hizmet bek- lemektedir. Ahmed İhsan TOKGÖZ 63 — Servetifünun — 23514