26 Aralık 1940 Tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 10

26 Aralık 1940 tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 10
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Yazan: Akşam, kederli, sokakların ten- ha köşelerinde saklanarak iniyordu ve birden şehiri kanatları al- tina almağa çalışiyordu. Birkaç gündenberi yağmurun arkası kesil- memişti : önceden, yeknasak şimdi ise daha sık, kaldırımları büyük ve ağır köpükler yaparak dövü- yordu. Pençereden Via dışarıdan bir şey görmüyordu. Vaktin geç ol- masına rağmen bir kaç gazlı lâm- ba henüz yakılmamıştı. Talak evlerin Köstenceyi kap- lıyan tenha pencerelerinde olan birkaç ışık hayatta bir mevcudi- yet addedilebilirdi. Tıpkı küçük bir taşra kasaba- sındaki gibi sonbahar hüzün veri- cidi. Tıpkı geciken sonbaharın yağmuru ve fırtınalı girişini ha- zırlıyan günler gibi. Sokaktan hiç geçen yoktu. Yal- nız büyük birikintileri ve bunlar- dan bulutların damlalarından gay- ri, bâzen bu sineye işleyen ve ca- nı sıkılan suyu etrafa yayarak ge- gen faytonlar vardı. Dışarı bakarak gözünü oyalı. yacak birşey bulamıyan Via, bir iki dakika önce kalktığı, odanın köşesinde bulunan geniş kanapeye oturdu. Okumıya başladığı açık kitap yastıklar ile duvar arasında du- ruyordu. telyan pergamından abajurlu lâmba etrafa tozlu bir ışık atarak duvarlarda gölgeler uzatıyordu. Evin içi sanki pek sı- caktı. Çiçeklerin kokusu dalga hâ- lipde tavana kadar uzuyordu. Via yine yastıkların yumuşak kollarına uzandı. Rutubetli bir uyku hâli kapladı. Canı gıkılıyordu. Çok canı sıkılıyordn çünki mâ- nalı hayat onu kıvranarak geçiyor ve yanından sâdece ağır ve yek- nasak bir ritm, hiç Çe in adi bir zaman akışı geçiy Bu düşüncenin Picidkk boş geçen genelerin ahı ve gelesekleri düşünmenin korkusu sanki daha bayağılaştınyordu. Kri - Kri » Kri FP) Sonbahar gri... Çok küçük ve kederliyim. «Ne gile!» diyordu. Ve belki mısrâlar sâdece gıdasız kalmış olan bir çekirgenin kederi değildi. Kolayça daha derine gide- bilirdi. Bu böceğin gıdası ruhi bir maddedir. Huzurun nâmevcudiye- tinin kederini temsil ediyor mu- hakkak. Sana cömert davrandığı zaman saadeti alıkoyamadın. Kitabı yine alarak gözlerini sahifelerde gezdirdi. Gri sonbahar o * Noele kadar Gelmiyeceksin diyordum... onu ... Gelmiyeceğini zannediyordu. İşte burada çok dikkatli olmalı. Gelmiyeceğini zannediyordu. Bir- çoklarının bu imanlara ocesâreti var. Fakat kötülük yeniden gelir.» Çünki kimse mevcudiyetin teme- linde kötülük olmayıp ta iyilik olduğunu ispdt edememiştir. Çok ender hayâl bize iyinin mu- vaffakiyet hissini verir. Bu hissin ROMEN EDEBİYATINDAN : S— ON BB A FI A ER Victor POPESCU ii Çeviren : Cavit YAMAÇ adı ahlâktır. Bu ahlâk dersinide bize bahtiyar olanlar yerir, Fakat hayatta saadeti hiç bilmiyenlerede bir sormalı. Hiçbir şey ümit et- miyen insanlara. u şiiri yazan Topırçeanu'ya sarıl ve başkalarına da... Yazık ki Topırocanu öldü. Yük- sekçe bir sesle Via: Bu şairin ne biçim adam olduğunu bilmek beni çok alâkadar ederdi. Ve sonra boşluğa bakarak, fikirleri sıralan- dı: yaşasaydı, ona mektup yazarak bu giiri nasıl yazdığını goracaktı. Bu mısraların okunuşunda 06 sihir ve ne büyük bir keder var. Şâir- ler diğer insanlardan ne kadar ayrı insanlar. Bunların kederi bo- şuna dağılmaz denilebilir. Bu ke- der yaratıyor. Onların kederi bi- zim için belki bir huzürdur. Ke- derlerini eğlenmek için aradığı- mızda oluyor: Şimden gayri, (Bir ayağını kaldırdı Sönük sesle mırıldandı) Şimden gayri herşey bitti. «Sanki Elger'ın müziğidi. O kadar taze ve melânkolik. Bir İn- giliz bahçesinin arkası.» Yağmurun yeknasak murıltısı camlara vurarak biribir ardından çeşitli çile getiriyordu: saçaklardan damdan, yapraklardan, yoldakl taşlardan, Çok hüzünlüydü, çok, çok. Via' vücudunu geniş bir ıslak- lık kavradığını hissediyordu. Ev- deki bütün sıcaklığa rağmen bu kadar su sanki onu donduruyordu. (*) Bü misralar Rumen şairlerinden George Topırçeanu'ya aittir. O, bu şiiri de sonbaharın hüznünü bir çekirgenin ağzıyla anlatır. - 68 — Servetifünun — 2314

Bu sayıdan diğer sayfalar: