No. 2942—3537 Tuluat yıldızları nasıl yetiştiriliyorlar? , — 183 üncü sayfadan devam — Manol bir başkasını işaret etti. — Buna bakın buna,. bu yok: mu tam 22 senedir bu senetı İn- &uyor dedi. - Bizden üç masa ötede iki adam kargılıklı oturmuş baş başa vermiş ler konuşuyorlardı. Biri şişmen biri zayıftı. — Hangisi * diye sordum. — Şişman olan.. -— Burada neden duruyor! İş yapıyor! — Neişi.. —- Yanındaki Ege tiyatrosu- «un gönderdiği bir adam. Yarın gece «Çıldırtan adam> ismindeki piyesi oynanacak, piyes için ©ğ- bas bulmağa gelmiş. . — İyi ama bir gecede rolleri» gi nasıl ezbetleyecekler!.. — Başrol için değil ki. Baş tol daha evvel tayin edilir. Mese- 18 bu oyunda Nuri Gençle karısı İclâl Genç var. Ötekilerinki gıyet kolaydır. Bir saat yarım gşaaf ev- velinden de tedarik edilen adam bu işi kolayca yapar. — Nasıl olur? — Olur iştel, Artist kısmı ber piyesi aşağı yukarı bilir, tanır. Tulüatı olmayan oyuncu olamaz... — Bu adam başka ne işler ya” par? — Onun sahneye de çıktığı glur, Fakat iyi rejisördür. Ehh, bunlar ufak adamlardır. Ama içlerinde ne cevherler bulu- nur. Talisizdirler böyle kenarda köşede ömürlerini tüketir Gl dar. , *- Hava artık yavaş kararmağa başlamıştı. Bakilerin bir kısmı git- miş, yerlerini yeni gelenler doldur- m Burapın meruflarından (oçok zengin bir eşraf olan İbrahim Öz Arslanla konuşuyorduk. Bu kah- venin müdavimlerinden imiş. 45 yaşlamnda görünen temiz kıyafetli bir sdamdı. Kehveci Manol onun hakkında: — O burada gördüğünuz bütün düşkün artistlerin mubibidir dedi. Hastalık ölüzün açlık hallerinde hep o koşar yardım eder elinden ge- leni esirgemez... UYANIŞ i Tam İbrahim Öz Arslan bura» daki insanların kötü bir hayat sürdüklerinde bahsediyordu. Anw- gın kahvenin kapısı açıldı eşikte çok genç güzel bir kadın belirdi. Herkes yavaşça: Solist Sara, diye fısıldadı.. Kadın kimseya bakmadan ma- saların arasından geçti tezgâhın yanına gitti, Kimseye bakmıyordu. Hatta bizide görmemişti. Ağzın daki sigarasını bir eline aldı, diğer elini beline dayayarak duvara yaö landı. Bir müddet böylece durdu. Üzerinde uzun siyah kadifeden uzunca kollu tuvalete benzer bir elbise vardı. Yakası omuşlarına ve göksüne doğru bir İspanyol dansözünün yakası kadar açıktı. Gene tıbkı bir İspanyol danşözü- nün şalı gibi bir şalı bulunuyordu. Dudakları kıb kızıl, boyalı, gözleri hayret ifadeli iri ve yuvarlaktı. Bu vaziyetini çabuk bozdu. Fazla durmadan tekrar geldiği gi- bi döndü. ame ii bakmadan > veyi terket MN bulamamıştı; al neden girdi, ve dışarı neden çıktıf! bd Bizden İki üç masa uzakta bir kaç erkekle beraber iki kadın oturuyordu. OÖnişriş da tanışmak istedim. Manol beni yanlarına gö: türdü ve tanıttı, ' i Siyah manto giymiş hafif bo- yalı, yirmi altı yaşlarında görünü. şü genç olanı itirge etti. Asık bir çehre ile kalktı, başka masaya gitti, Öteki gayet yumuşak tatlı bu gülümseme ile yözüme baktı Şe nındu böşülân İsitemileği işaret sde- rek: — Buyur çekerli otur dödi ben sana Kkebüi ârtistliğimden bahsedeyim. Bminenin arkistiiğide onsekiz denelik imiş... Dile kolay.. Diyordu. EKocasıyis berabor büşlamiış. Fakat sonraları aşrılmışlar. ama sanati terk edememiş. Diğer şrtiştler gibi oda anadoluda çok dolaşmış. Tür. kiyenin hemen büvün küçük sal; nelerinde görünmüş — Pekâlâ bayau Fnine dedim sen en fazla nede? Dramdamı, komedide mi? mavaffak oluyorsun? hangisini geverslö, neler marifetin varmı f diye Güzel olmıyah zayıf aki azar kırışmağa tuhaf hir eda ile iki oni — Biz ve olorşa oydlüağ, Maritetimiz bir değil, eş ön değil... Biz ne olütüğ papel» severi. a iş za e yapiılkir, Ma. m slafraige mı olndi İlüği iki gözüm 'be itap ye; Çile telli oydünm. dane edetis. figürlerid öilami'dii varırız | — Kahveye bir tali kismi il Yönlü vergi iş mikat $ line tip vesika -âğım buradan koöğülmuş iri npler aartistişm diye.gii yer Helnet şubede,