10 Ağustos 1939 Tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 11

10 Ağustos 1939 tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 11
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

No. 2342—357 Aktar kızıyor : Arselık yok; durun tek tek! Alın işte def, dümbelek. Kim devirdi kaplarımı? Eimler yutdu haplarımı? Mahslle çocukları, «Abdal Âkif, ele başıları (Şevki), hep bir ağız- dan: Aktar amca - aklar amoa Oyuncaklar kaçar amuca 9.. nekeratını, «voyvol» temposile tutdurub zavallı «Beh&â efendi» yi deli ediyorlar. El çırparak, bağırarak - vızır vızır - dükkâna girüb çıkan afa- canlar, bu def'ada: Âkif yutdu haplarını O, devirdi kaplarım ! diye üst üste musalla oluyorlar, zavallı ihtiyar, tepesinde hora te pen arsızlara: Yutulurmu? hiç bu haplar; Akif, sonra karnın patlar | diyorsada aldırış eden olmuyor. İşi azıtıyorlar ve nihayet : Haydı çıkın dükkânmdan Bavuşunuz of yanımdan / tekdirine müstehak olub koğulu- yorlar. Bu süretle: San'at yutduğu o güudenberi : «hâp> ını Nureddin Şo/kati nin yalatdığı Macun hokkası seal, Objektif karşısında köylü çocuklar UYANIŞ nın, - damağında kalan tadını - halâ unutamayan Çayırowğlu, bize çocukluk hâtıralarını ve ilk Türk komiği «Karagöz» ün kara gözle- rine tutkunlukla başlayan macera- larım anlatırken diyor ki: — « 7, 8 yaşlamnda bir şey» dim. Çocukların en câzib eğlence- si olan Karagöz'e meftun olmuş- dum |J*) vurgunluğum çılğınlık derecesinde idi. İzin koparamadığım gecelerde; çamaşır ipile sokağa sarkar, dayak yemeyi göze alır, kaçar; yine giderdim. Maksadım, eğlenmek değil; oğrenmekdi. Tak- lid ve nükte hırsızlığı yapardım. Bağrı yanık âşıklar misâli; öğren- diğim ve oynatabilecegimi ümid etdiğim oyunlar çoğaldıkca heye- candan çatlayacak olurdum. Niha- yet bir akşam bu çatlaklığı, izâle etmek hevesine koyulduk «Hare. hk> ın; birikdirdim. Mukavvadan bir Karagöz bir de Hactvad aldım. Bvden yatak çarşafını aşırınca haydi arsaya. Çocuklarda gaz te- nekesi, çıra, zeytun yağı, mum, fitil gibi şeyler getirmişlerdi. Her şey tamamdı. Dıvardan dıvara temel çivisile çakdığımız çarşaf perdenin arka sında başladık; ve. deemi- irfdn'd safa göstermeğe. «Lu'biyât> yerinde idi. Fakat go- 19) Her sahne adamı gibi. 183 Mehmed Şevki Çayırecıoğlu (Gedikli Komediyen) cukluk buya 7 Taşları keser yapa rak mıhladığımız perde, gevşemiş. Çiviler yerinden çıkınes haydi «Şam'a» nın içine. Farkındamıyım ya”? Muhavere bitmiş, sira «taklide lere gelmişdi. Ne göreyim” Per- denin yarısı gitmiş, Çocuklar, «yangın vari» diye bağırdılar, Öyle dalmışım ki: yanan Karagöz'ü zeytun yağına batırmış, elimde değnek, çatır çatır yanıyor; hal& oynatmağa çalışıyordum. Değnek- lerde tutuşuncu nlev yükseldi. Şaş kınlıkla yağları püf püf diye üfle- meğe başladım. Akıl işte; güya söndüreceğim. (1!) Bir tarafdan da tiyutro... bıra- kıbr mı hiç 1! O devrin meşhor gomikleri: (Seketci Rıza, Hasan efendi, Re- ceb Safs, Naşid, Dümbüllü) Fan- toma Memdub, Şamram, Blanş gibi artistler.. hepsinede bayılır- dım. (Meddah Sürüri, Aşki efendi, Ali Tapduk, şarto Mazlum ve Tah- sin dinletir) gibi san'atkârlardan not etdiğim hikâye ve «monoloğr ları, sile toplantılarında tekrar eder, kendimi alkışlatırdım. Yap- dığım tuhaflıklar boşa gitmiş ola- cak ki; — Devamı son sayfada —

Bu sayıdan diğer sayfalar: