No. 2203—518 UYANIŞ 373 RR e Egea Atatürk.. Ebedi Türk.. Yandık.. Ömrümüzce yanacağız: Atatürk öldü. Dünkü nesil, bugünkü nesil, Onu yakından gören, sesini duyan, söz- lerini işiten ve yanında vatan için, istiklâl için çarpışan, sonra inkilâbın bin bir feyzine Onun emrile, irşa- dile, Onun gönüllere saldığı büyük ateş ve imanla atılan nesil, bu acıyı, benliğinin en derinlerinde uğultularla taşıyacak. Ve yarınki nesiller, bu devrilen cihanın büyüklüğünü, Onun, tarih sayıfalarından taşan harikalarında ve Türküm diye göklere gururla yükse- len alınlarında hissedecekler, ebe- diyen yaşaracak gözler kadar ebe- diyen iftiharla kabaracak göğüsler, osırlara, bu şerefle, bu matemi be- raber götürecekler. Ata öldü.. Fakat eseri yaşıyacak.. Ata öldü.. Fakat aziz mirası, Türk milletine, Türk gençliğine emanet ettiği cümhuriyet yaşıyacak.. Dünyanın sonuna kadar, her Türk kalbi Onun adını sevgi ile, saygiile, şükranla anacak.. Her Türk çocuğu Atanın eşsiz dehâsının destanlarile beslenerek -büyüyecek.. Her Türk anası, Atatürk yurduna lâyık evlâd yetiştirmek için sadece “Ben Onun kızıyım, Ondanım. diyecek. Tarihinde böyle Atası olan millet ölür mü? Böyle millet, yarın da bugün gi- bi, doğruluk, güzellik ve iyilik meş'- alesini elden ele asırlara nakletmez mi ? Böyle millet, yarın da bugün gibi, Atatürkün çizdiği insanlık ve yüksek medeniyet yolundan yürü- mez mi? Elbette yürüyecek.. Atatürk, dün altın başına bakar- ken gözlerimizin doymadığı, doya- madığı güzellik ve büyüklüktü. O. nun portresi gözbebeklerimize nak- şolundu. Yarın çocuklarımız bu port- reyi, bu hayali, onun resimlerinden evvel, daha beşikde iken masum yüzlerine iğilen analarının gözleri içinde görecekler. Onun ebediyete intikal eden &- sil ve kahraman ruhu önünde göz- yaşlarile iğilirken yalnız bunu düşü- nerek nefes agliyor ve teselli bulu- yoruz. Ah, Atamiz.. Atamız | Halid Fahri Ozansoy Atatürk Kalbimizdedir Daima derdim, bir yazımda da, söylemişdim : “felâkete çok geç inanılır, takat o kadar da, çabuk alışılır.. Düşüncenin ve duygunun hudutlarında kalabilecek, her hangi bir beşeri “acı., belki bu cümlenin man&- sı içinde, bir şeydir. Fakat : Böyle düşündüğüm günlerde, bütün ferdi tezahürler gibi, acıyı da, biraz hudut içersinde görür- düm. Acının hudutsuzunu tanımamıştım daha. Halbuki i.. Hudutsuzun bile istiab edemediği “acı. yı, şimdi tanıdım: Atatürküm öldü. Atatürkümüz. Nasıl, Atatürkü anlatırken, kelimeler âciz kalırsa, bugünkü kederimizi de, anlatacak kelime bulamıyoruz. Bu öyle bir keder ki, iradesini ve metanetini Atasının sağlam enerjisinden olan bizler, bu kederi taşıyamıyoruz. Fakat! O, öldü mü?.. Buna, inanılır m: hiç? Üzüntümüz, sadece artık aramızda, bulunmıyacağı, içindir. Yoksa ?.. Onun için, ölüm denen bir şey, düşünülemez. Her varlık, ebediyete göçer. Fakat, ebediyetin de, başka bir âleme göçtüğünü, siz hiç işitiniz mi ?.. Hayır? Atam, Atamız ölmedi. İsıtıcı bakışları, gözlerimizde yaşıyor, sesi kulağımızda; mevcudiyeti tâ içi- mizde, bizimle beraber. Sevgili milletim, kardeşlerim; kalblerinizin atışındaki harikulâde esere kulak verdiniz mi?.. 18 milyon kal- bin anlattıklarını dinleyin. Hürmetle, sevgiyle, güzel olan bütün hislerinizle, dinleyin. Orda, konuşan Atatürkdür. Kalbimizde o var, biz değil; biz göz yoşlarımızdayız. Gavsi Halid Ozansoy