392 SERVETİFÜNÜN mevcuddu; bunlar, sonra gittikçe çoğalan içtimai zümrenin evvelden görülüp tahlil edilmiş canlı nü- muneleridir, Esasen bilirsiniz, ki roman kahraman- ları hayattan ilham alınarak ibdâ edildiği gibi, ba- zan da muharririn muhayyilesinden çıkan kahraman- lar, hakiki hayatta kendilerine benzeyen tipler ya- ratır.» dedi ve romanlarını müteakib kuçük hikâye- lerine temas etti; san'atinin mümeyyiz vasıflarını izahla <Halid Ziyanın yazılarında dikkati celteden üç mümeyyiz vasıf buluruz: garbdan mülhem san'- atkâr lisanı, hayal kuvveti ve şairlik> diye devamla: — Üstadım Halid Ziyanin eserlerinden bsheettiğim şu sırada, dedi, bunların hele bizim neslimiz üzerinde yaptığı tesiri düşünü- «Servetifününe u her hafta sabırsızlıkla bekler, «Aşkı Memnu» veya «Kırık Hayatlar» ın arkasını heyecanla okurduk, Gözümün önüne geliyor: sansör, «Kırık Hayatlar» ım devamını menettiği gün, edebiyat arkadaşlarım ve ben Adeta matem tut- muştuk. EN BÜYÜK ŞAİRİMİZİ YÂD İzzet Melih, Halid Ziyanın hüviyetini tahlil eder- ken de, bir aralık sesinin tonu hüzünle titreyerek şunları söyledi: — Ölümünün kalbimizde açtığı yara halâ kanayan Abdul- hak Hâmid bir münasebetle, bir gün bana demişdi ki «Mütekâmil insan olmak, ne güctür.» 86 senelik bir ömrün, uzun tecrübelerin fel- sefesi ve neticesi gibi verilen bu hüküm, ruhumda deriu akisler bı- raktı; halâ âziz ihtiyar şairin munis ve manâlı sesini duyuyorum; evet, mütekâmil insan olmak pek güçtür. Fakat, Halid Ziyanın hüviyetini telhis edersek, üstadın, mütekâmil vasfına en ziyade yaklaşmış olan müstesna insanlardan oldu- gunu görürüz. «Mütekâmil insandır» demi- yorum; çünkü insandir ve san'atkârdır. Hıre- larile, kuvvetlerile, ve zaaflarile yaşamış bir adam olmasaydı, düşündüren ve müteh- hiç eden beşerieserler yazabilir miydi ?, Nihayet Halid Ziyanın güzellik ve san'at aşkını belirten İzzet Me- lih, sözlerini şu suretile tekmilledi ; — Halid Ziyanın şahsiyetini tebcil eder. Ken, uzatınaklan nefsimi menedemediğim san- at ve edebiyat bahsini, aziz ,üstadım tara- fından beyenilen bir itirafta bitirmek İşte- m: « Dünyada güzellik ve san'atlolmasaydı, hayat yaşanmaya değmezdi!» ALİ KÂMİNİN SÖZLERİ «Darüşşafaka» lisesi müdürü Ali Kâmi Akyüz; güler yüzle ve kıvrak bir ifadeyle hâtıralarından, büyük edibin eserlerini okurken gayim ve hâlâ da geçirmekde olduğu san'at zevki dolu sgatlerden bahsaçarak : — « Mai ve Siyah» müellifi, ondan sonra bize « Aşkı Memnu»u tattırdı, dedi. Ah, orada ne tipler vardır | Ne yaşıyan tipler ! İşte, canlı olarak, gözlerimin önünde,Firdevs Hanım; olgun, dolgun, yaşi geçmiş, fakat hayata teşne bir kadın.. İşte Adnan Bey; kemale ermiş baba, keten mendilile gözlüğü nü siliyor. İşte Nihal; o marizi mes'uliyet kiz.. İşte Bihter; o aşkü ihtiras kadını. İşte Beşir; 0..... Ali Kâmi, Halid Ziyanın roman- larındaki birkaç tipin portresini sözle gizöyek, bazı pasajları okuyup, bü> yük e dibin m tahlil yollu söz söylediği & No. 2125—440 — O; her mes” eleğe kolaylıkla bir şekli-hal bulur, dedi. En bariz vasfı, nezâ- ketle tev'em olan ze- kâsıdır. Gözlerinde parıltı, dudaklarında tebessüm.. O, zekâ nın hakkı olan istih- tebessimdir.. zamanlardanberi dai- ma şair vesan'at âşıkt kalan bu müstesna şahsiyet; konuşurken olduğu gibi hâtırala- rım yazıyla anlatır ken de hümoristik üs- lüp kullanır ! Şair İsmail Sa- fala Vefanın kar- deşi Ali Kâmi; «0 perestidei ru- humuz romanlar müellifi»diyerek, «kendisile şahsen tanışmam, acaip ve hattâ arzu edil Di bir tarzdadır» dedi ve İsmail Safala bir ak- şam yemekten sonra evine gittikleri Halid Ziyanın, Bonie kim olduğunu bilmediğinden, biraderile konuşurken mütereddit bir tavır aldığını ve bir sui- tefehhümü ancak 40 sene sonra yazıp neşrettiği hâ- “Mai ve Siyah,, mübdüinin yeni resimlerinden i “m” e. Yukarıda özdeği LG Mia, aşağıda evinin ». mayi alınmış iki yeni resmi