No. 207) —3B5 — Bir kerede beni bekliyen işleri düşü- nünüz. Dar bir zaman içinde çeyiz hazırlamak mühim bir mesele!, diyordu. Tatyana, annesinin sözünü kesti : — Teferrmata girme, annel.. Bir yabancı için ne faydası var ki? Mur, dilsiz gibi şaşkın bir vaziyette kalmış- tı. Düşünüyordu: Beni niçin bir yabancı gibi telekki ediyor? Odada 'Tatyanadan başka bir şey göremiyor; ve bu canlı muamma bütün di- mağını karmakarışık ediyordu. O, lüzumundan “fazla kadın olduğu gibi, çok ta zeki görünüyor ve bununla beraber, genç adam onda, esraren- giz bir zaaf keşfediyordu. Bu genç kizın kapalı hali, Şarkın bazı gü- zelliğini ve vakarı da İsanın çocukluğunu an- dırıyordu. Acaba iri siyah gözlerile Allahın bir gözdesi değil miydi ? Kendi kendine soruyordu: Bu gözler niçin bu kadar güzel? Bu kuvvet, bu parlaklık neredefi geliyor? Dudakları, söz- lerinin izlerini tüühafnsi ediyor; fakat bu göz- lerin bakışı, her halde, içten gelen canlı bir ışıkla parıldıyor... Nadejda : — Çocuklarım, diyordu. Şen durmuyorsunuz. Artık ben gidiyorum. Sonra, Mura dönerek ilâve ediyordu : — Belki ben gittikten sonra konuşmağa baş- lar, Eğer beni azayacak olursanız, odamdayım. Tatyana, Murla yalnız kalınca söz söylemeğe başlamıştı : — Beklettiniz. — Ne yapayım, size tabi oldum. — Daima böyle uygun tabiatiniz varmıdır ? — Ben yalnız size itaat etmek istiyorum. İlk defa bu evin eşiğinden geçtiğim gün, beneerele bulunan annenizin davetine koşmuş- tum. İmdat istiyordu. Biliyorum ki, bugün de, benim kim olduğumu bilmeksizin burada bulun- maklığımı istiyen siz oluyorsunuz. İşte, ben de hiç bir şeyden haberim olmaksızın geldim. Bana sizden haber getiren Matyayı takip ettim. — Bu haberin bana aidiyeti yoktur. Demek isterim ki, siz haberi aldığınız vakit artık onun bir kıymeti kalmamıştır. Siz, ber nevi sedayı duyabiliyorsunuz, fakat o sedaların ne demek istediklerini anlıyamıyor veyahut lüzumlu ol- dukları zaman işitemiyorsunuz. Kabul edelim ki, hakikaten sizin nasihatlerinize ihtiyacın» var. Fakat, mevzuubahsolan nasihat değil, doğrusu- nu söylemek lâzımgelirse, bir uevi denemeydi. Gönderilmeden evvel haber, cevap vermek lâ- zımdır. Zaten birkere her şey söylendi mi, ar- UYANIŞ (ık kıymetinden düşmüş olur. Ben, ne mektup ve ne de bir habere ihtiyaçım olmaksızın sizin İikirlerizi keşfettim. — Binaenaleyh Prens Radinaya sözünüzü verdiniz. Küçük Âlihe, kalbinin ezildiğini hisseden Mura sordu: — Şimdide kimin namına kanuşuyorsumüz Öyle hissediyorum ki, şahsınız namıtii konuşa- mıyorsunuz. Sesinizde başka brisimin düşünce- İerine ait akisler var | Hakikaten niçin bir diğeri namusa, Tatyanayı bir gölge gibi takip etmiş olan tir firari na- mina konuşuyordu! Firariyi niçin bu kadar merak ediyordu? O, düşmanı değil miydi? Ne- ticede gene yakalanacak ve cezasını çekmiyecek miydi? Tatyana devam ediyordu : Biraz konuşabilmek maksadile #izi çağri” tim. Beni teselli etmenizi istiyordum. Si defaki görüşmemizde hemen hemen muvaffak olmuş; fakat güzel fikrinizi kuvveden file getirmeğe hiç yanaşmamıştınız. Sizde yüksek şahsiyetlerin ko- nuşma hali var, Öyle zannediyorum ki, 8iz çocukluk zamanı geçirmemişe benziyorsunuş; ve belki de oynamak nedir bilmezsiniz. Mur, kederli bir tavurla cevap verdi : — Maatteessüf asla bilemedim. — O balde öğrenmek lâzım... Tesadif sizi buraya sevketti. Binaenaley beni meşgul etmek şartile burada kalabilirsiniz. Siz bana neşe ver- mekle mükellefsiniz. Rolünüzü öğretmek; tek- rar etmek lâzım mıdır? Bilmiyorum. Mur, kendisinden beklenilen şeyin ne oldu- gunu pek iyi anlıyamıyordu. Vaktile Loretta da kendisinin herkesten daha ziyade teselli et- mek yolunu bildiğini söylemişti. Demek ki bu vazife, bir kere daha icap ediyordu. Vazifesi ötekini unutturmaktı. Bu, hem Nadejdanın, hem mumya yüzlünün ve bem de 'Tatyananıu iste- giydi. Genç kız, başını geriye bıraktıktan sonra bitişik elleri üzerine istinat ettirerek : — Bana bir hikâye anlatır mısınız, dedi, Mur, yemek yerken kendisini biraz şenlen- dirmek ve meşgul etmek için ehemmiyetsiz ha- tıralarından bir konuşma mevzunun arayan küçük Lüz gibi, büyük bir arzu ile itaat etti. Bazan sert ve kabaydı. Dalgın hali ekseriya fikirleri- nin başka tarafta olduğunu gösteriyordu. Fakat artık, muti bir esir gibi, ızdırap çekme ij gelmişti. — Bitmedi —