350 SERVETİFÜNUN .Ne.. 2070—385 Yazan : > Çeviren : Paul Zifferer | M EÇ Çi U | KE D 0 G R U Ferid Namık Roman * 12 .. Hansoy — Kaderiniz sizi, daima hayırlı zamana te- sadif ettiriyor... Nibayet Tatyana razı oldu. Prens İyonele sözünü verdi. Aziz avlâdım an- nesinin meş'ut günleri görmek için biraz daha yaşamasını istiyor... Mamafih biz bu sevinci yalnız size, dostlarımızın en iyi, en müşfiki olan size borçluyuz. Mur, şaşkın : — Böyle bir sürprizle karşılaşacağımı hiç ümit etmiyordum, dedi. , Siz ona: Sizi çağırana itaat ediniz. demiş- siniz. Taniçka da bize bütün sözlerinizi anlattı. Mur, başını iğmişti. Filhakika bu sözler kendi sesinin veyahut bir başkasının aksiseda- sıydı. O halde başkası kimdi? Tatyananın hiç beklenilmiyen bir zamanda tekrarladığı bu söz- ler neyi ifade ediyordu? Genç kızın odasına girmek üzereyken, Prens gitmek için müsaade istemiş ve eldivenli elini harekete getirmişti. Nadejda, tumtıraklı bir sesle odaya bağırı- yordu : — İşte, güvercinim !.. Ve, misafirin nazarıdikkatini 'Tatyana üze- rine çevirmek için birçok sözler söyliyerek 1s- kemleyi bizzat takdim etti. “Tatyana, anıtesinin butaşkın sevincini gös- termemeğe çalışarak genç adamı Jâkayd bir tavurla selâmlamıştı. Artık yatağı üzerine uzan- miş olarak oturmuyordu. Mur onu, ilkdefa ola- rak daha karanlık bir halde görünen odanın içinde, büyük bir koltuğa oturarak mateme bü- rünmüş bir şekilde görüyordu. Genç kizin sağ tarafında duran büyük bir vazonun içine yerleş- tirilmiş bir buket, onbir tane parlak güliyle, odanın matemine karşı tezat teşkil ediyordu. Düşünüyordu : — Onikincisi, her nın göğsündeki olacak. Sonra, gizli bir hiddetle kendi kendine söy- leniyordu: Ne zevk!.. Ne zarif bir ikrami., Başkası böyle bir şsyi asla düşünemez. Başkasının kim olduğunu biliyor muydu? Belki de kendisini düşünüyordu!.. Nadejda, kızının süküt ettiğini görünce : — Haydi, 'Taniçkam, dustumuzla konuşsana | dedi. Ve Sonra Mura döndü: halde, Prens Radina- — Bu küçük kızda ne anlaşılmaz mahlük! Bizim Allablık Kisaviyeden hiç de aşağı kal- mıyan ve beni her an çıldırtan Matyayı size gönderdi ve git, onu bana bul, Gölün civarın- da olacak... Behemehal bulmaklığın lâzım, dedi. Bizim zavallı Matyada, bütün gün dışarda kal- dı. Şimdi de, sevineceği ve size teşekkür ede- ceği yerde bütün ruhu ile susuyor; sanki 8söy- liyeceği sözlerin kulağına fısıldanmasını bekler gibi bir hal alıyor. Nedir, anlamıyorum ki.. Mamafih azizim, o küçükken de böyleydi; sa- lona çağırıldığı zaman ağzından birsöz işitmek kabil olmaz; söyletebilmk için de, başvurulma- dık hiç bir çare kalmazdı. Hatta, dans hocasile bütün gün, yirmi defa tekrar ettiği reveransı yaptırmağa muvaffak olunamıyordu. Ne yazık ki, hiç kimse, hattâ annesi bile bu küçük kafanın içinden neler geçtiğini öğrenemiyecek... Size, hakiki bir İsfenks diyebilirim. Nadejdanın araba tekerleği gibi yuvarladığı bu sözleri dinlerken, Mur, gözlerini genç kız- dan ayıramıyordu. Annesinin teşvikine karşı itiraz edemiyen 'Tatyana, sert bir tavurla: — Nihayet gelebildiniz, dedi. Sonra, annesinin başıyla tasdik işaretini gö- rünce, emredilen nezaket veiltifata devametti: — Geldiğinizden dolayı teşekkür ederim. Mur, kendi kendine soruyordu : — Beni niçin çağırttı? Acaba kendisine yar- dım etmekliğim için mi buraya gelmemi istiyor? Fakat, hayır... Bu zıpçıktı ile evlenmeğe cesartt gösterdiğinden dolayı bana teşekkür etmek isti- tiyor... Çünkü ona seni çağıran Sese itaat et! demiştim- Peki ama bu ses nereden geldi? Baş- kası dediğim kimse nerede? İzi üzerinde bulu- nulduğu ve bügün, yarın, yakayı ele vermesinin muhtemel olduğu söyleniyor... Onu muhakeme ettikleri vakit, Tatyana da Prens Radina ile balayı seyahatine çıkmış olacak... Biraz yüksek sesle 'Tatyanaya : — Bütün kalbimle 8izi tebrik ederim, Mat- mazel, dedi. Genç kız, müstebziyane bir tavurla cevap verdi : — Teşekkür ederim! Ötede annesi :