No. 2070—385 “Kesi Pençesi Beşikteriler için. «Şilide Kokembo vilâyetinde bir kaç gün ön- ce bir çocuk dünyaya gelmiş ve bütün memleke- tin doktorlarını hayrete düşürmüştür. Çocuk doğduğu zaman uzun saçlı idi, ağzımda eksik bir diş bile yoktu. Bu hadiseyi tetkik ile uğ- raşan doklorlar daha mühim bir vak'a kargı. sında akıllarını oynatacak dereceye geldiler, Çocuk mükemmel bir Kastilyan şivesile kelime- leri tamam söyliyerek konuşuyordu. Böyle do- gar doğmaz dile gelen bir çocuk karşısında doktorlar küçük dillerini yulacaklardı.» Umumiyetle acayip görülen hadiseler mahiyetin- de sayılan bu hâdisenin bu yoldaki anlatılıı, «Ku- run» gazetesinin 21 Nisan Sali günkü sayısının «.. Uzaktan.. Yakından...» sütunlarında ve «Bir ço- cuk doğar doğmaz dile geldi» serlâvhası altında çik- tı. Ayni gazetede, - eğer başka birçok gazetede ol- duğu gibi - «Antoloji» nin kuyruğu <Anket» serisine yerverilmemiş olsaydı, bu doğar doğmaz dilegelen çocuğun edebiyat beşiğinde emekliyen bir çocuk ol- maması temennisinde bulunulabilirdi ; çünkü, viyak- lamasına, ciyak ciyak haykırmasına, yaygara kopar- masına tahammül bayli güç olan kundakta bir çocu- Bun, üstelik abuksabük Jâkırdılar söyleyip bu arada boyuna sövüp saymasına tahammül, herhalde bir...... veya birkaç kat daha güç olsa gerek! Hdebiyat dün- yasına gelen her çocuk, ağzından hbemeu bu yolda sözler çıkardığına göre...., Buna « Bizde» kaydını « Bilhassalı > yahut da «Bilhassasız»> katmalı mı, dersiniz! Her halde bizde böyle olduğunu oldukça yakından ve sırası düştükçe görüp işitiyoruz, Bu sırâ düşüşler de, şümullü olarak seyrek olsa bile, mevzii olarak pek öyle olmuyor doğrusu! Bilâkis hayli sık! Bu hususta fırsat kaçır mak şöyle dursun, hattâ vesileler ihdas etmek eri âdetâ uğraşılıyor! Araştırmalar yapıp mülhem mak ve edebi eser ortaya koymak için iri dan çok daha fazla! Yukardakileri gözden geçirdikten sonra, « Kurun>da çıkan “ Antoloji,, kuyruğu «Anket» gerisine “Gençlerle başbaşa» diye başlanıldığına, bahse vuzuh veriş bakımın» dan, ayrıca işâret koyup, bu eksiği de tamamlıyoruz ! UYANIŞ | İçli gönlümü duyup karşımda ağladılar. AGLAYIŞ Gözlerimde gördüler bir ruhun rüyasını, Ve, şuurlu kafamın görerek yarasını Bir dertli ciğerile sararak bağladılar. Gözümde canlamrken çıplak - bakir bir heykel, Yaralı bir ciğeri beynime yamıyorum.. Bir gün şeytan şeklinle ruhun bomboş gene gel, Senin alev teninde hayat bulamıyorum.. D İki çürük diş gibi gözlerimi oyarken Derini kefen gibi leşime sardı ölüm, Varlık intihar etti kapımda erken erken; Cesedimi bu gece ikiye yardı ölüm. Tanrının bulutlara şahlandırdığı atın Nallarının altında can verdi karıncalar, | Çanlar, güneş batarken homurdanarak çalar, Derimi parçalayın, vücudümü kanatın.. o Ruhum vicuddan uzak, vücudm ruhden mahrum, Beynim ruhla birleşti; ölümü doğurdular. Bu piçin eteğinden ellerinde birer mum, Kapı kapı dolaşıp hepsi beni sordular. 2, Nehirler durulunca beni gene arayın Önünüzde o ifrit, elinizde birer mum, Kapısında durunuz bu karanlık sarayın; Her akşam bu vakitler uyanıp ağlıyorum.. Cahid Saffet “BAŞAK” MECMUASI Mayis ayı içerisinde bu güzel isimle aylık bir mecmua çıkacaktır, «Başak», güzel san'atlerin muh- telif sahalarında neşriyata yer verecek ve bu arada bilhasan edebiyata yer ayıracak bir mecmua olmak üzere hazırlanıyor, Özlü bir mecmua olarak ortaya. konulabilmesi için çalışılan bu meomuayı çıkaran: ların, bu işde tam bir başarı gösterebilmelerini isteriz. m 0 A