28 Temmuz 1932 Tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 15

28 Temmuz 1932 tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 15
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

No.1876—191 SERVETİFÜNUN 143 LR Yazan : Şemsettin Cem e) — Tefrika 4 — Yalnız bir bahar! - Bana burada, bu kalabalığın arasında senden ve sana ait şeylerden bahselme, onlar benim haya tımın en kıymetli, en aziz meselesi olacak, onları bütün dimağımla, bütün alâkamla dinliyeceğim ve sonra ilâve ettim; — Söyle Siret ne zaman buluşacağız. — Hemen yarın, Fikret diye cevap verdi. Yarıu cuma, seninle hava güzel olursa Adaya veya başka bir yere gideriz, akşama kadar gezeriz olmaz mı? Ertesi sabah onu çeyrek vâporile lleybeliadaya gitmiye karar verdik ve ayrıldık. Onun vapuru uzaklaştıktan sonra kendimi Kadr- köy vapuruna sürükledim, bu akşam tam manasile gevkitabiilerimle hareket ediyorum. Etrafımda müthiş bir kalabalık ve gürültü var, fakat içimde tam bir inziva hüküm sürmekte. Vapurun yan kalnarasını tercih ettim, maksadım bir tanıdığa rasgelmemek, Bu akşam aşkımdan başka hiç bir meseleden bâhs- edilmesine tahammül edemiyeceğim. Düşünmek, yalnız onu düşünmek istiyorum. O muhakkak çok güzel veyahut belki de çirkin, fakat ben onu çok seviyorum. Bu nokta zihnimi kurcalıyor. Arkadaşlarım benim bu kızla seviştiğimi bilhassa benim bu kuvvetli aşkımı hissederlerse bana gülecekler, o mağrur, müşkülpesent Fikret, gördün mü ne çirkin bir kızla sevişiyor diyecekler. Fakat neme lâzım, ben onu güzel buldum, ben onu bütün kalbimle seviyorum ya, ona ölünciye kadar tapınmıya ahtettiğim bir mabut nazarile ba- kacağım ya. Her zaman sevilen insan güzel olmazki. Benim bu maceramın hoş tarafı da bu kuvvetli aşkım olsun. Dudaklarımdan kat'i bir yemin çıkıyor, kalbim çoktan ahtetti, onn çok seveceğim, onu hiç unutamıyacağım. Evde neş'em herkesin dikkatini celbetti, soruyor- lar: sana bu akşam yine ne oldu. Onuzlarımı silki- yorum, hiç, ehemmiyetsiz bir şey, arkadaşımdan bir mektup aldım da, hasta idi iyileşmiş, Fakat annemin nazarlatındaki endişe alâmeti de gözümden kaçmadı. Yavaşcacık yanına sokuldum, yanaklarından öptüm, anneciğim merak etme dedim, şimdi sana tafsil edemiyeceğim, fakat oğlun çok mesut anne. Bermutat erkenden odama çekildim, hemen yat- mak, uyumak istiyorum, istiyörum ki sabah bir an evvel olsun. Aksi gibi uykum da gelmiyor, odam da bu akşam bana ne çok dar göründü Yine onu düşünmek tiye, fakat bu defa canım sıkılmıya başlıyor. Çünkü ona ait hergeyi bir kaç defa düşündüm, Henüz beni günlerce oyalıyacak güzel veya fena hatıralar yok. Acaba o da beni sevecek mi diye kendime soruyorum. Benim onu ne güzel ne sevilmiye lâyık bulduğum gibi oda beni ayni hararet ve aynı aşkla karşılıyacak mıf Bu aşkın mukaddemesi hiçte ümit- siz değil, zaten ne kadar bana bigâne kalmak istese, ne derece benden hoşlanmasa bile onu benim kuv- vetli aşkım istediğim yola her halde sürükliyecek. Bu düşüncelerle dalmışım, gözümü açtığım zaman güneş haylı yükselmişti, hemen havaya baktım, ber- rak, güzel bir hava.. Allah bile işimi rasgetiriyordu. Evet belki yağmurlu bir gün olsaydı Adaya gitme- mizi muvafık bulmaz, diğer kapalı bir yerde belki her hangi bir sebepten istemezdi. Hemen giyindim, köprüye koştum. Siret çoktan gelmiş, beni bekliyordu. — Nasıl, bu geçe iyi uyudunuz muf diye gordu. — Bu gece hayatımın en mutena bir gecesi oldu Siret. Affedersiniz size yine yalnız isminizle hitap ettim, müsade ediniz, biletleri alayım. Vapurda ıssız bir köşeyi tercih ettik. Bugün Adayn gidenlerin az olmasına rağmen bana yine her taraf kalabalık geldi. Vapur biran evvel Adaya gitsin diye sabırsızlanıyorum. Şuradan, buradan konuşuyoruz. Ona lâzım gelen sevapları veriyorum. Lâkin aklım kalbimle müştere- ken ona söyliyeceğim güzel aşk cümleleri hazula- makla meşgu Heybelinin Marmaraya bakan tarafında bir çamın altındayız, güneş en şiddetli sıcağını yapıyor, Ben ceketimi çıkardım, Sirete de arkasındaki ince manto- yu çıkarmasını teklif ettim. Yüzüme mânider bir bakıştan sonra kabul etti. Altında kısa kollu beyaz bir elbise onu yarı çıpiak gözlerimin önüne serdi, uzun siyah saçlarının örgüsünü ellerimle yavaş yavaş çözdüm. — 'Tekrar örebiliriz değil mi diye sordum. Bana bakıyor ve hiç bir hareketimi menetmiyordu Arkamı çam ağacına dayadım, onun başını yavaşca- cık iki ellerimin arasına alarak dizime yatırdım Siret bu dakikada bana İevkalâde güzel göründü. Gözlerine bol sürme elm saçlarına çok ağır bir menekşe kokusu sürmüştü Gittikçe fena olduğumu hissediyordum, dakikalarca, gözlerimi gözlerinden ayıramiyor, salıncakta kalan vurulduğü zaman duyulan ürpermeyi bütüu vücu- dumda hissediyor, yumuşak siyah saçlarını okşarken ara sıra hızla çekiyor ve canını acıtıyerdum Başıvı acık daha goğsüme yaklaştırdım, kafamı biraz daha eğdim. Yüzü ile gözlerimin arasında dört parmak bir mesafe kaldı, böylece ne kadar durdu- — Mabadi var —

Bu sayıdan diğer sayfalar: