No.1876—191 din. Üştelik bir de şimdi karşılık vermeğe kalkıyorsun. Vicdan — Bana bunları söyleyeceğinize kırdığım şeylerin parasını verdirin daha iyi. Hanım — Öyle mif Geçende kırdığın on liralık porselen kâseyi sana ödetmeğe kalkarsam ne yaparsın? Vicdan — Ödemem ki. Hanım — Ödemez misin? Vicdan - Hayır. O âdi bir kâse idi. on lira etmez. Hanım — Cahil kız sen porselenden ne anlarsın? Dünyada Vicdan — Porselenden belki anlamam. Fakat anladığım birçok şeyler var ki eğer ağzımı açacak olsam... Hanım — Dilinin altında bir şey var. Ne yu- murtlayacaksın yine? Efendi — (Muhaverenin uzaması canını sıkmıştır) kâfi yeter artik!.. Yeter! Hanım — Hayır. Bu kızın ne demek istediğini anlamak istiyorum. Efendi — Anlayıpta ne yapacaksın canım? İşte sana söz veriyor. Bir daha bir şey kırdığı zaman haber verecek. Değil mi Vicdanf Vicdan — Evet efendim, Efendi — (Karısina) görüyorsun ya söz veriyor. Hanım — Demin bir şey söyleyecekti. Ne göyle- mek istediğini öğrenmek istiyorum. Efendi — Sen de ama inatçı imişsin ha! Vicdan — Hay Allah sizden razı olsun beyefendi! Hanım — Vay! şimdide beni tahkir etmeğe kalktı, (Kocasına) Bu kıza sen neden yüz veriyorsun bakayım! Efendi — Rica ederim karıcığım.. Vicdan — Rica ederim hanımefendi.. Hanım — (Vicdana) Demin söylemek istediğin Bfendi — Aman bıktım artık.. ne haliniz varsa görün! Vicdan — Demin mi dediniz! Hanım — Demin. « Ağzımı açacak olursam.. » Vicdan — Evet. Ağzımı açacak olursam.. Hanım — Aç bakalım neler söyleyeceksin, Vicdan — Söylemek işime gelmez. Hanım — Niçin gelmiyorf Vicdan — Çünkü beni bunları söylemekten men Hanım — Ben mif Ben mi seni mennettim? Yalan söylüyorsun, haydi defoi karşımdan! Efendi — Yok .Dursun biraz. Hanım — (Kocasına) Bırak gitsin canım. Efendi — Hayır. O kadar ileri gitti ki artık geri dönemez. Hanım — İsrar etmekte cidden mâna yok. Artık karar verildi. Bir daha bir şey kırdığı zaman ya sana ya bana haber verecek. Değil mi kızım! Vicdan — Evet efendim, Hanım — (Kocasına) İşitiyorsunya söz veriyor, Efendi — Demin sözlerile doğrudan doğruya seni istihdaf etti. Ağzının payını vermeliyim. (Şiddetle) Vicdan, emrediyorum sana, ne söyleyeceksen söyle, Vicdan — Söylemiyecek olursam Efendi — Seni derhal kovarım. SERVETİFÜNUN 139 Hep 0.. — Gecen surhadan mabmat ve son — vererek, gözlerini tatlı bir hiddetle yüzüme dikip müsvetteleri karıştırarak: — Artık yoruldun.. Bırakta yarın akşam devam edersin, demiyor... Fakat herşeye rağmen hayalimde hep o var.. İşte dört senedir onsuz yaşadıktan sonra bu gecemde o, yine var.. O, her yerde, her şeyde var da sade hayatta, hakikatte yok.. O, dört sene evvel vardı, Fakat 22 Ağustos 1928. Evet evet.. Bu tarihin tesadüf ettiği Çarşanba gününün akşam saat altısındanberi artık yok.. O, öldü. Onun bazı li resimleri mavi bir kordeleye bağlanmış saçları, çiçekleri, mektupları her geysi büyük bir zarf içinde saklı duruyor. Ve ben bu zarfı münhasıran aşk için ibadet etmek istediğim gecelerde bir mabede girer gibi hiirmetle ve sessizce açarak onu ziyaret ve bu suretle de ölen saadetimi ihya ediyorum.. Şimdi bu; tazeliğini herdem muhafaza eden eski- miş hatıralar hayalimde canlanarak, yaşıyarak birer birer geçerken üç buçuk sene temadi etmesine rağmen bir rüya gibi çabucak bitti hissini veren bu ufui etmiş lekesiz aşkım için ümmitsiz bir teessürle söy- leniyorum: — Acaba hayat, hep mi ıstırap, hep mi gözyaşı, hepmi of Gecenin sessizliğinde ay bulutlardan gıyrılıyor.. Yapraklar baygın havayı hafif befif karıştırıyor. Kalemimi asabiyetle odanın bir köşesine fırlatırken sualimin cevabını yine kendim veriyorum. — Evet. Hayat, hep ıstirap, hep gözyaşı ve hep 0.. Cebeci Zade Mebmet Rauf Vicdan — Söylersem de kovacaksınız. Hepsi bir hesap. Bari söyleyeyim de içimden bir yük kalksın. Hanım —- (Kocasına) Kulak asma bu kızın sözle- rine, Kim bilir ne yalan uyduracak. Vicdan — Bir kere oldu artık. Ne yapsanız nafite (efendiye) beyefendi ben sizin yerinizde olsam Rıdvan Beyi evden içeri sokmam. Hanım — İftira ediyor. Vicdan — Çünkü henimefendi ile işledikleri ka- bahat bir şeker kâsesini kırmaktan daha mühim.. anlıyorsunuzya? Şimdi gidip bohçamı hazırlayımmı? Efendi — Hazırla. Hanım — (Vicdan çıktıktan sonra işi şakaya vurmak istiyerek) Çirkef gibi bir kız değilmi? Efendi — (Buz gibi souk) Evet. Bu kadeh mese- lesini bu kadar uzatmasaydın daha iyi ederdin. Biraz odama gelirmisin? Hanım *- Niçin? Efendi — Seninle biraz ciddi konuşmak istiyorum. Nakili: M. Feridun