138 SERVETİFÜNUN No.—1876 191 SARAP KADEHİ Efendi, Hanım, Hizmetci Vicdan Hal ve vakti yerinde bir silenin evi. Efendi ile hanım yemekten yeni kalkmışlardır. Bir gün evvel ahpaplarına ziyafet çekmişlerdi. Efendi — Dün çok neşeli bir gün geçirdik degil mit Yemekler enfesti. Dikkat ettinmi dostumuz Rıdvan yalnız başına dört kişilik yemek yedi. Hanım — İmambayıldı çok iyi olmuştu doğrusu. Etendi — Ben üç kere aldım. Hanım — İyi ki mide fesadına uğramadın. Ne ise bu sefer ne bardak ne de tabak kırıldı. Efendi — Yanıliyorsun karıcığım. Vicdan şarap kadehlerinden birini kırdı. Hanım — Eminınisin? Efendi — Tabii. Kendi gözümle gördüm. Kadeh yukarıdan aşağıya doğru çatlamıştı, Hanım — Bu kırılanların sekizincisi. Daha geçende bir düzüne kadeh aldım. Elendi — Sus! (Vicdan içeri girer). Hanım — Vicdan dün yine bir şey kırmadınya inşaallah Vicdan — Hayır efendim. Hanım — Kadehlere bir şey olmadıya! Vicdan — Olmadı efendim. Hanım — Ya! (Hiç istifini bakar. Vicdan çıkar.) Efendi — Bu kız hiçte sıkılmıyor!,. Kadeh baş- tan başa çatlamıştı. Ben gördüm. Hanım — Gidip bakayım. Başke, türlü işin için- den çıkamıyacağım. ( Ayağa kalkarak büfeyi açar. ) İşte çatlak kadeh görünüyor! (Kadehi alarak masanın üstüne koyar.) Bundan artık hayır yok. Çöp teneke- sine atmalı. Efendi — Maalesef! Hanım — Bn böyle baga çıkarmı hiç? (Vicdan girer.) Kızım bir kadeh kırmışsın, niçin bana söyle- medin Vicdan — Fakat hanımcığım... Hanım — Sana kaç kere söyledim. Bir şey kır- dığın zaman bana haber vermelisin, Seni azarlamı- yacağıma söz veriyorum. Haber vermek o kadar güç bir şeymi? Halbuki benden saklamıyacak olursan,.. bozmıyan kocasına Vicdan — Ben sizden bir şey saklamıyorumki... Hanım — Nasıl saklamıyorsun! Kadehi kırdığın halde bana söylemedin işte., Vicdan — Bir kazâ oldu. gelebilir. Hanım — Şüphesiz. Fakat haber vermeliydin. Vicdan — Bilmiyordum efendim. Hanım — Nasıl bilmiyordun!f Bu eve geldiğin gün bir şey kırdığın zaman daima haber vermelisin diye sana tenbih etmedim mif Vicdan — ( Rahatsız edilen birinsan tavrile ) malâm, malüm. Hanım .— Sonra bir ihtarda bulunduğum zaman cevap vermemeni de tenbih etmiştim. Vicdan — Müsaade ederseniz... Hanım — Müsaade etmiyorum. Cevap verme diyorum sana. Vicdan — O halde ben de susarım. anım — Ağzını açmana bile müsaade etmiyorum. anladın mıf Vicdan — Anladım. Hanım -— «Anladım» sözü bile fazla. z Vicdan — (İçini çeker.) Hanım — İçini çekmeğe lüzum yok. Vicdan — (Gözlerini kapar) Hanım — Gözlerini de kapama. Vicdan — Düşünüyordum. Hanım — Şimdi düşünmenin &lrası değil. Artık insanın tahammülü kalmıyor. Nedir bu? Bundan sonra hizmetçilere bir şey söylenmiyecek zahiri. Onlar tabakları, bardakları kırsınlar, mobileleri eskit- sinler, üstelik birde teşekkür edelim değil mi? Vicdan — Ooo... Hanımefendi, eğer böyle bağıra- cak olursanız... Hanım — Ne dedin? (kocasına) işitiyormusun ba- na karşılık veriyor. Bfendi — (Pederane) Vicdan!.. Terbiyenin haricine çıkmağa başiadın. Haydi bakayım, git mutbahına! Havım — Hayır gitme, sözlerimi sonuna kadar dinleyeceksin. Vicdan — Nasıl isterseniz. Hanım — Her gün bir şey kırnıyorsun. Şeker kâ- sesini, billur tabakları, daha hatırıma gelmeyen bir çok şeyleri kırdın. Burların hiç birini haber verme- Bu herkesin başına