142 SERVETİFÜNUN © No.1876—191 ÜÇ PERDELİK . Yazan | PİYES | Başka bir yol MW. Feridun Eşhası Selma Hanım Emel > Makbule Neriman ş Azize e Şadan " Sahne: İstanbul civarında, meselâ Kalamış'ta bir köşkün salonu. Kapılar. sağda ve solda. Nihayette camlı kapıları açık balkondan bir kaç ağaç dalı ve gök görünür. Akşam oluyor. Rağıp bey hastadır. Bir koltuğa oturmuştur. Ayaklarında terlikler vardır. Boğazında bir atkı sarılıdır. Birinci meclis Selma, Emel, Neriman, Ragıp. Selma — (Emele) Kızım bu saatten sonra denize girilmez. Akşam oluyor, hava serin. Sonra soğuk alırsınız. Yarın sabah hep beraber denize gireriz. (Nerimana döver) olmaz m Neriman — Peki efendim, nasıl emrederseniz.. Selma — Şimdi bir boy şöyle iy kadar gidip geliniz. agıp — Ama geç kalmayın ha.. Sonra Neriman hanımın annesi de merak eder, mel — Aman baba, akşam yemeğine yetişirim gi aye kadar kaç kere geç kaldım? — Şimdiki çocuklara lâf söylemeğe gel- miş mel — İşte bütün anlaşamamazlık burada.. Korucu ai oldum daha bana çocuk muamelesi yapıyorsunuz.. Rağıp — Peki, aman vazgeçtim. Haydi gidin istediğiniz kadar dolaşın. Neriman — Allahaısmarladık efendim. Selma (Annene, babana çok çok selâm söyle. Niçin buyurmuyorlar diye soruyarlar dersin.. Neriman — Başüstüne efendim. Ragıp — Benim için de çok mütehassis oldu, iyileşmiş, bir kaç güne kadar işe gidecekmiş, dersin olmaz mı kızım? Neriman — Söylerim efendim. Emel - Haydi Neriman gidelim, vakit geçiyor. Selma — Geç kalma yavrum, bilirsin merak ede- rim, Emel - Kalmam, kalmam. (Nerimanın kolundan hafifçe çeker. Çıkarlar.) İkinci meclis Selma, Ragıp, sonra Şadan, Ragıp — İkisi de güzel kızlar maşallah, Ama bizimki acar., Ragıp Bey Cemil Sabit ö Enis Selma — Neriman da göründüğü kadar sakin bir kız değil.. Sen onu git bir de evde gör.. Ragıp — Huysuzluk mu ediyor? Selma — Huysuzluk ta söz müf Zavallı annesinin çektiğini bir kendi bilir bir de Allahı Ragıp — Acaip? Anladığın değilmiş desene.. Biz çocukken anamızın babamızın yüzüne bakmiya ce- saet edemezdik. Halbuki şimdiki çocuklar. Kız olsun erkek olsun hep birbirinin aynı.. Saidi görmü- yor musun Selma — Amma yaptın he, bey.. herif.. Ona çocuk denir mi? Ragıp — Doğru. Dilim alışmış,. Elimizde büyü düğü için onun şdam sırasına geçtiğine bir türlü inanamiyorum. Selma — Bunda haklısın. Büyüdü fakat adam sırasına geçemedi. agıp — Ne yapsın zavallı, anasız babasız büyü- dü. Küçüktenberi bu sevgilerden mahrumdu. Çocuk- luğu, gençliğinin bir kısmı leyli mekteplerde geçti. İtiraf et Selma, biz de ona bakamadık, ona bir âile terbiyesi veremedik. Ağabeymin oğluna daha iyi bakmak isterdim. Şimdi çok müteessirim doğrusu.. Selma — Daha ne yapabilirdik Ragıpçığım? Cuma günlerini, bilhassa yazın büyük tatillerini daima yanımızda geçirdi. Cep harçlığını verdik. Ragıp — Evet. Fakat tahsili ve terbiyesile daha yakından meşgul olmak isterdim. Böyle yapabilsey- dimşimdi belki daha ciddi bir adam olurdu. Biliyor- gun, liseden bile şahadetname alamadı. Daha mektep sıralarında iken sefahate başladı. Selma — Tab'an tembel ve haylaz bir çocuktu. Onu mektepte hocaları adam edemedikten sonra biz me yapabilirdik? Unuttun mu, on üç, on dört yaşlarında cigara içmiye başladı. Sonraları kadınların peşinde dolaşıyordu. Ya kumarbazlığı!.. Ragıp — Saidin adam olmamasının başlıca sebebi kumar oynamasıdir. Alıştıranlar Allabtan bulsun. Selma — Bunlar hep yaradılıştır. Alışmıyacak adam âlışmaz. Bütün mektep çocukları kumar mi oynuyorlar? Ragıp — Hakkın var. Şimdi meşhur bir kumarbaz oldu. Artık kimse onu bu huyundan vazgeçiremez. Geçende bir ay kadar oluyor, polis Beyoğlunda gizli Sait koskoca — Devamı var —