seder- ri var- lerdir. dönme elehi”- re ge- söyle simâli hicret sİüman- Sayı .133 mevcudiyyetini haber aldığım ahıryanlar da, demek oluyor ki, hiristiyanlıktan dönüp müslüman olmuşlardır. Türkce olduğuna ih- timal vermediğim veıslav lehiçe- inden alındığını zanettiğim bu Alıryan kelimesinin menşei hak: kında tetkikatta bulunmak, artık filologlara düşüyor. TI XVilinci asırda Trakya'da Hıristiyan Türkler Daha Osmanlılardan evvel Karadeniz'in yukarısından geçe- rek Balkan'lara inen ve muahha- ristiyanlığı Okabul eden bazı Türk kabilelerinin bakiyye- leri son zamanlara kadar Gagans namı altında Besarabya'da, Dob- perakende bir halde Bul- garistan'da, o Serez havalisinde Zihne ve Selhovo'd de, Edirne vilâyeti dahilinde de Karaferye'- Havsa civarında yaşarlardı. Daha Osmanlı hâkimiyetinden evvel ortodoks dinini kabul ettikleri halde ana dilleri olan türkçeyi unutmayan bu İuristiyan türkler hakkında muhtelif tetkikat yapıl- miştir (Bunlar hakkında tafsilât ve bibliyografya malâmatı için Menzel tarafından İslâm an- 3 ör siklopedisi'ne yazılan Gaganses maddesine bakiniz |. Evliya Çelebi Seyahatnamesi - nin sekizinci cildinde münderiç şu fıkra, Rumeli'deki hıristiyan türkler hakkında şimdiye kadar bilinen şeyleri ikmâl edecek ma- hiyettedir: Ve bu Mikri (Mekri) kazası ve Ferecik kazasının cümle kelere reaya- ları asil urumca kelimât etmeyüp türk- çeye yakın bir güne Çıtak lisanları var. Cümle beyaz abâ ve gebe giyerler. Müşekkel keferelerdir kim istimâl ettik- leri o lehçei omahsusaları bunlardır. Derbeyanı lisanı aheri Çıtak: evvelâ birişe acele etme dise Wu ,sderler. Ve Jel sa. yani: cümlemiz bile idik. ŞT (sal «eşle yani: müşavere edelim nice olur. H.A) sal pey ş İse Yani: Voyvodamız ne emrederse öyle edelim. Ve her kelimatlarının aralarında YE “Y,s1 lafzın gayet zi- yade istimâl ederler ve dahi nice kerre yüzbin bu güne elfazı mühmeleleri vardır,ammâ bu kadarca tahrirolundu (C8, S64J. Bu malümattan çıkan neticeler şudur: evvelâ, Mekti ve Ferecik civarında sakin bütün hıristiyan: lar - hiç olmazsa onların büyük bir ekseriyeti - hiristiyan türkler imiş. Evliya Çelebi'nin “bunların lehçelerini Bir mevi Çlak lehçesi addetmesini, o sırada Rumeli'de Hayat yaşayan ve (fak diye anılan türklerin lehçeleriyle bu lehçe arasında omüşabelet (o görmesin- dendir ki, hiç yanlış sayılamaz. İRumelideki bu Çitaklar hakkında ayrıca bir makale neşredeceğiml). Evliya Çelebi'nin zikrettiği lisan nümuneleri, arap yazısının sesleri zapta kâfi olamamasından dolayı tamamiyle itimada şayan değildir. Maamafih, gerek bu günkü Güğd- vuz türk lehçesi, gerek diğer eski yeni muhtelif türk lehçeleri hakkın: daki maltümatımız, onları tashiihe ve doğru şekilleri ne olabileceğimi anlamaya kâfidir. Ancak bu küçük makalede bu hususta izahata gi- tişmiyeceğim. Evliya Çelebi gibi müdekkik bir seyyahın bunların aslen türk olduklarını anlamaması, dini taassubun serbes müşahedeye nasil mâni olduğuna iyi bir mi- saldir Her hâlde bunlarında, bü günkü Gagaguzlar'la aynı cinsden oldukları omuhakkaktır. Evliya Çelebi'nin Rumeli'de Gagauz'larin mevcudiyetinden hiç bahsetmediği halde, Mekri ve Ferecik kazala- rındaki bu hıristiyan türklerden bahsetmesi de ayrıcı dikkate şa- yandır. Prof. Dr. KÖPRÜLÜZADE oOM. FUAT