Hayat ————— San'at ve suhpet Hollanda'nın Eski Üstatları Neden Çirkin Kadın Resimleri Yaptılar ? San'atkârın mülhem olmıyaca- ğı mevzu var mıdır? San'atkâr daima güzeli mi tasvir eder? Hiç şüphe yokki çirkinin çirkinliğini lane te san'attır. Binaenaleyh san'atkâr için güzel veya çirkin mevzu yoktur, sade- ce mevzu vardır. Geçenlerde Londra'da «Royal academy»de eski Hollanda üstat- İarının en güzel ve en meşhur portrelerinden mürekkep olmak üzere çök mühim bir meşher vü- cude getirilmiştir. Bu şayanıdik- kat san'at meşherini sile mükemmel bir hale getire- bilmek için hiç bir fedakârlıktan çekinilmemiş, gerek İngilterenin hususi kolleksiyonlarında, gerek Avrupanın hususi ve umumi mü- zelerinde mevcut Hollanda şahe- serleri sahiplerinden muvakkaten tam manâ- alınarak Akademiye getirilmiştir. Bukingam sarayının en kiymet- tar tabloları, Amerikadaki en meş- hür Hollanda eserleri yeni meş- herde toplanmıştır. Fakat ne gariptir ki bukadar büyük külfet ve fedakârlıklarla vücude getirilen bu san'at meş- heri efkârı umumiyede garip ve gayri muntazam bir aksül'amel husule getirmiştir. Bunun en güzel ifadesini bir kadının, sergiyi gezdikten sonra <“Deyli Ekspres» gazetesine gön- derdiği Bk pi buluyoruz. 3u kadın diyor ki: Çi kırmızı renkli, ablak çelı- reler,. yuvarlak, parlak alınlar, yusyuvarlak çeneler, şişman bi- lekler, kaba, çirkin parmaklı eller, şekilsiz vücutler... İşte Hals gibi, Rambrandt gibi dahi- lerin anladıkları kadın güzelliği ! “Dün bu resimler Hollanda teşkil Bu düpedüz kadın çehrelerini bu- kadar akademide teşhir edilen san'atinin şaheserlerini ediyorlardı. bir kudreti san'at- kârane ile boyayabilen Rambran- büyük dt ve Hâls sağ olup ta dün re- simlerini sergide korku ve takdirle seyreden kadınları görebilseydi, acaba ne eserler vücuda getirmez- İerdi?! “Bu resimlerde, bu saline çok tesadüf edilen sütbe- yazla pembe rengin imtizacından hasıl o'muş tatlı simaları, küçük muntazam hututı yeçhiyeyi, zeki gün em- gözleri, zarif bir surette çizilmiş müstehzi dudakları bulmak kabil değildir. Sergide işlenmiş, ince tek bir kadın çehresi mevcut de- gil... Halbuki bu resimleri her gün seyreden kadınlar içindeböyle yüzlerce çehre var... “Hollanda san'at görülen kadınlar -seyredilenler ve sergisinde seyredenler dünkü kadın güzelliği ile bu günkü arasındaki farkı ne beliğ bir surette ifade ediyor!.. Sergi hakkında beyanı müta- lea eden diğer bir san'at merak- lisı diyor kı: «Royal Academiy» de teşhir edilen tablalar üzerine Hollanda- nn büyük üstatları tarafından şayan hayret bir kudretle nakşe- dilen kadın çehrelerini tetkik et- tikten sonra şu iki şey bana me- rak oldu: 54 «1 — Bu kiymetli ressamlar, etrafla- güzel kadın bu tablaları yaparlarken rında hiç bir yok miydi? 2 — EE üstatların, cidden güzel bir kadın gördükleri zaman bunun güzel olduğunu anlamama- larına imkân var mıdır! “San'atkârlar tabiatın güz-ilik- lerini ararlar, bunları idealize edip *yani gayeye yaklaştırıp mu- Hal- kaba ha- şamba üzerine nakşederler. buki bu üstatlar sadece, va ve heveslerine düşkün, ahmak hatta bazan adeta <kudubets çeh- reli kadınları arâmaklağğıenman geçirmişler. . “Bu günün af tistleri devrimi- anlayışlı çehrelerini “Eski devirlerinin an- zin uyanık, nakşediyorlar. üstatlar da her halde kendi layışlı güzelliklerini nakşetmişler- dir. © halde uzerinde gördüğümüz onların şaheşerleri çehrelere, o devrin kadın güzelliğini akset- tiren bir ayna nazariyle mi ba- kacağız? yoksa-ki inanacağı gelmiyor.. buna insanın - bu büyük fırça ve boya üstatları etrafların- daki güzellikleri göremiyecek ka- dar körmiydiler? İşte bir sual ki Hollanda san'- at sergisini gezen her kesi merak içinde birakiyor ve bir türlü sa- rih bir cevabı bulunamıyor | KÂMRAN ŞERİF