iğ Hayat Mülâhasalar Fikirler ve AKLI SELİME HÜRMET Teşhir edilmekten hoşlanma- yan bir çok insanlar bulunduğu: itiraf edeyim: ben de onlardanım. Fakat belki bil hususi bir mecliste sözü, (Hayat)ın geçirmek nu bilirsiniz ; MEZSİNİZ : söylenmiş bir kıymetli sütunlarına gibi, nev'i mza has cesarei beni pek çok ımustarip eder; bu ıstırap ile bir kaç gece uykumu kaçırdım. Buna men hayır- hah düşünmek istiyorum ve di- yorum ki, bu hareketiniz her halde fena bir maksada matuf 0 bilâkis benim gibi , kalem tutmaya türkçeyi “sizin kadar bilmeyen kimse- nin aciz ve batıl fikirlerini, mimi saklıyarak kendinizin o mecliste hem de muhatap ol- duğunuzu gizliyerek bile olsa-çok arıfane ve beligane bir matbuat dünyasına doğurmuş İ ve (Hayat) karilerine tanıtmış olmakla bana bir şeref vermek istemiş olacaksınız. Bu hükmü: £ mü, inşallah o tekzibinize miyacak bir teselli gibi hafızamda saklıyacağım. Simdi size cevap vermek lâ- zum: fakat doğrusu bundan kor- kuyorum ; nereye dokunsam bin ah işihmekten çekiniyorum. Ya- İ mız büna (Eflatun)un meşhur ( Dialogues ) larını haşmetli o güzelliğini o hatırlattı W desem, lâtife ettiğimi zannede- W ceksiniz; (Aristo) nun «Elektron ifhikmyle bu günkü elek velce keşfetmiş olduğuna dair i satırlarınıza, alel'umum. felsefe için hayretbalış bir buluş deye şalısına ve şahsı- nümuneleri, eli ve bir ve sekilde uğra- daima ve onların işaret etsem, «ben onu o mi nada söylemedim »* deyeceksiniz; (Aristo) ko benim gibi bir cüce ile gibi bir devi karşı karşıya nustururken, bize, ( Aristo ) mun şeylerden dem vurdurup her iki- mizi de techil etmişsiniz, desem, deye bağıra zavallı ne benim, ne de “hasa caksınız; hatta adamcağızın huzuruna beni değil de, lisenin son sınıfında, yahut, basit bir fizik ( laboratuvarında çalışan bir talebeyi, yabut ta, haydi bunları beyenmediniz, me- selâ bizzat (Maxwell)i çıkarmış olsaydınız, o kadar hürmet etti- (Aristo), beyaz sakalına varmeıya kadar kıpkırmızı ola: bilir neler size bermutat eğer giniz desem, kim Velhasıl veremiyeceğim : dahâ halbuki caktı, söylersiniz. cevap fazla sinir- leneceksiniz ; ben Sizi ne olsa yine severim. Bununla beraber, çalakalem iki sayıfa eğer SİZE yazı yazdı: ran bir sözümün imanasım dahâ sarahatle anlatmak mutlaka lö- zımsa, bazı izahat vereyim; dar lada dinleyiniz : Bugün to) dan alim olduğunu söylemekle talebemizin bile (Aris- iki maksat takip ediyordum: 1. - Memleketimizin bazı moda münevver lerinde eskiden olan ve şimdi de hâlâ döküntüleri mev- hastalık intulanlar, insanların kabiliyetin- cut bulunan bir garip vardır; bu hastaliğa türk ismini taşıyan her türlü medeniyet den mahrum oldu zi bir katiyetle inanırlar: onlara göre, memleketimiz çıplaktır, fakirdir. Sayı 133 Dr. Orhan Sadettin Beye zallür ve böyle Kalacaktır; bu ranlar, dü anlayamaz- zavallı sa- memlekette yi yazamazlar, memleketin hele ESVAYen Liz şeylerle hem kel hem fodul bilemiyeceklerini mezler, lar; bu kinleri arasında ilim uğraşanlar, lar: de bilmezler. İşte dostum, felsefe ve ilmezler, fertle bir veremiyen o bü münevverleri- ne türk rine ne de türk kütlesine türlü o kiymet garip, mizin türlü türlü tipleri vardır : bunların o bazısı, bir zamanlar imzasının üstüne filozof kelime- sini koyarak memlekete yüksek- köksüz ten bilmem hangi İngiliz filozof larının fikirlerini yağmur gibi boşaltmaktan hoşlandılar; bazısı bu kadar da cesaret yerek ancak hususi malümatlarını satmağa ve- henüz dımağını teariç ve telafifi tama- her öösteremi- meclislerde men teşekkül etmeden, türlü hayat tecrübesinden mahrum bir yaşta - Avrupa şehirlerinde ya” sayıp ezberledikleri o cümleleri bize anlatmağa çalışırlar. Nümu- mütenevvi olan bu (pseudo - citoyen) ler, tahte larında kuvvetli bir temayül ha- bu. hükümlerini, vakit ve maskeli atarlar; acıktan mem- mi- neleri çok ur linde yaşayan vakit olarak ortaya itirafa gelince, onun için zalflemesi lâzımdır: bunları çok ancak leketin tareke senelerinde gördük. Doktor (Fiseher)i tanır smız: o da bizim hakkımızda, aynen bu nevi münevverlerimiz gibi düşünür. İşte azizim, bizden olmıyan şeylere putlar gibi tapmak ille-