17 Mart 1938 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 13

17 Mart 1938 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 13
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

N _:h“yu Şima, “Prohazka,, bankası- hhıncıırydx. Elli senelik hizmetin. Sönra nihayet bir gün banka di - _"’Mrunun yanına çıkarak maaşma Sirmi kronluk bir zem yapılması tek- ıhd. bulunmak cesaretin! gösterdi. l.ğı?mhukı kapıcının ricasımı din. sonra ihtiyarı bir sandalyeye kendizi de odasının içinde do. hamaya başladı. Bir müddet #essizce ktan sonra ellerini kaldırarak Tz başladı: O k ” Bana bakın Şima, dedi, bu yap- ltarz edebsizce tekliften dolayı ben SÜ kolunuzdan tuttuğum — gibi #kapı ı'“Pl edebilirdim. Fakat yarım saat - bir vaktim olduğuna göre sizinle Mıcı konuşmak - istiyorum. Siz ayda yirm! kronluk, yani se. H İki yüz kırk kronluk bir zam iz Hem de bu teklifinizi De- n kılıcının - yani para yükseli. * Para borsası üzerinde asılı dur- Şu zamanda yapıyorsunuz. (Alpinr) kisse senetlerinin 772 den Nlr düştüğünü biliyor musunuz? W0 İk fabrikaları hisse senetlerinin dan 938 e düştüğünden haberdar — Tütmiz? Aziz Pan Şima, Slav fabrika. K hisse senetleri de mütemadiyen .'helnmıı—. Evet, evet, bunlar da ğ ektedir: hem 728 den 7T16 ya ka- :;-ı Bu pek müthiş bir şeydir. Hal- bütün bunları hatırmıza getir . Bstin ayda yirmi kronluk bir ai sunuz!.. Banea direktörü ümitsizlikle elleri. irlne vurdu: —* Ne diyorsün azizim, bütün ban- & f ı;ğ İ rhviuaı sallanmaya başladı. uvıî Yusturya kredi bankasının talr Ç bile son günlerde beş kron kadar Ah! Su! Eline ve şakaklarına bir Perçuık su!.. Bu onu kurtaracaktı!. b Sut.. Biraz sul. Müthiş bir ses çıkardığını zannetti. Hakikatte ise dudakları hareketsiz kal- di Ümitsizlik içinde: — Aman yarabbim! diye düşündü ölmek.. Bir tek damla su için ölmek etrafımda kimseler yok demek!, Beni kimse duymadı!l. Fevkalbeş:r bir gayret tarfetti. Pa. kat bir tek parmağını bile oynatamadı. Bacaklar: saki kurşundandı.. Hare- Ketsiz kolları adeta bağlanmış, yapış- Mniş gibiydi.. Manmafih bu gayret büsbtütün boş Şikmadı. Göz kapakları hafifçe açıldı: Hiç hayret etmeden - hayret düşün- Senin şiddetli bir izharıdır - yabancı Biz odada bulunduğunu gördü.. Burası #drif ve gık bir salondu.. Bunün üzerine, gözlerile, bu salonü şmak istedi. Gözlerinin hareketsiz Olduğunu anladı! Nazarlarının — sabit Olüşunun vezdiği dehşetten kurtulmak bu defa da gözlerini kapamak is- tedi, Pakat aynı dehşetle hissetti ki, Röz kapaklarını artık kapayamıyordu. Göz kapaklarının arasından sızan hafif nazarlar, kapmın üzerindeki nakış İâra dikilmişti. Tekrar: — Sul. Biraz su!. Diye bağırdığını zannetti de, haki - :—"_nı €n küçük bir ees dahi çıkarama- O zaman, karma kacışık zihninde Tkunç sergüzeşt canlandı: Otelinden Sikmıştı.. Bonzonfan sokağına gelmiş- H, Niçin?. Niçin?. Ahi, "Onun,, evini Börmek çinl. Kralt!. Kral on beşinci © kaprnın altında ne yapıyordu?. — ,, Müthiş bir kıskançlığın, kalbhini ez- . Tiğini hlssetti.. Kral “onun,, için gel- zam İstiyorsun düştüler. Halbuki siz yirmi kronluk bir zam istiyorsunuz!. Son günlerde nakliyat hisse senet. leri üzerindeki istek de azaldı, Şimen- difer tahvilleri on iki kron kadar düş- tü. İtalya bükümeti İngiltereden yüz milyonluk bir istikraz yapamadığı hal. de siz benden yirmi kronlük bir zam istiyorsunuz. Fransa kendi çelik fabrikalarını sat maya uğraştığı çu smrada, siz güya hiç bir gey olmamış gibi benden yirmi kronluk bir zam istiyorsunuz, “Direktör hazretleri, diyorsunuz, şi. 26 el senedonberi hitmet ettim. Mali vaziyetim çok boczuk. On çocuğum var, Aldığım para köfi gelmiyor. Bunun i. pin sizden oyda yirmi kronluk bir zam dstiyorum.,, Baklısmnız, betbaht adam. Fakat ben ne yapayım?.. Şu mali buhranı görmü- yor musunuz? Hem ne diye bunlardan size bahsedeyim?.. Evet, azizim, evet, Bizin yaptığınız düpodüz deliliktir. Prag borsasına giderek orada neler olup bittiğini gözlerinizle bir görünüz! Borsa, kimsenin rağbet etmediği tah . villerle dopdolu. Bütün tahvillerin fi. atı düşük, Halbuki siz zam istiyorsu- nuz! İsviçre hükümeti bile iki milyon kronluk bir istikraz yapamazken siz nasıl olur da zam istiyebilirsiniz? E- vet, evet yalnız İsviçre değil, Bulga. ristan, Macaristan, Polonya da ayni vaziyette bulunuyorlar. Bunlar da hiç bir yerden beş para ödünç bulamıyor- lar. Siz bunlarım hiçbirisini düşünme- den yirmi kronluk zam İstiyorsunuz!.. Devlatler borç veremiyor, sen benden İspanya, Portekiz borç para bulmak için senelerdenberi uğraştıkları ve bir yerden tek bir santim bulamadık. ları halde siz: 'Pan direktâr, bana yir. mi kronluk bir zam yapmız!,, diyor « sunuz!.. Siz hayatınızda hiç malf işlerle uğ « raşmadınız mı? Bu kadar senedir bu- rada, bu bankada hizmet ettiğinizi Böylediğiniz balde, maliye mefhumu. nun (M) lerini bile kavrıyamamışar. nız... Öyle değil mi, canım?. Maliye hakkında ufak bir. fikriniz olsaydı, gelip benden, hem de böyle bir zaman- da, zam ister miydiniz? Azizim vaziyet fena; hem çok fena! Podolyadaki çimento fabrikalarının tahvillerini satın almağı bir tecrübe ediniz bakalım!'. Ne? Başınızı sallryor sunuz?, Satın almazsanız, değil mi?, Sonra iki yüz yetmiş beş krona sa- tm aldığım sun'i gübre fabrikalarının tahvillerine şimdi iki yüz altınış beş bile veren yok!. Siz bana iki yüz nit. mış dört verin, şimdi ben onları size vereyimi, Gene başınızı - sallıyorsu. nuz? Alıyorsunuz doğil mi? Sonra da benden, utanmadan, yirmi kronluk bir zam İstiyorsunuz? Ya şeker fabrikalarmın tahvilleri - ne ne buyuruluyor? Şekeri tatlı tatlı yersiniz, fakat tahvillerini hiç sormaz sınız!. Öyle değil mi, ihtiyar? Bunlar da düştü. Evet bunlar da düştü.. Vinç berg inşat girketinin iflâs etmek Üze- re olduğunu biliyor musunuz? Bilmi- yorsunuz ,değil mi? Tabit bilmezsiniz! Siz yalnız para istemesini bilirsiniz!, Müllor, Skabat, Kovner, Gibner gi. bi maliyecilerin yataklarında tabanca ile vurulmuş bir balde ölü olarak bu- handuklarmı biliyor musun? Sonra Rehe, Kine, Men Vülehard gibi borsa- cıların asılı olarak bulunduklarını işit tiniz mi? Karel, Mrison, Komo, bankacı Ha- merle gibi gahsiyetlerin nehirden ölü olarak çıkarıldıklarından haberin var mı? Bana bugün iflâa tehlikesile kargı kargıya olmayan bir tek müessese gösteremezsin!. Sonra Uraldaki altın madenlerinin bir zelzele neticesinde mahvoldukların dan haberin var mı? Amerikadaki petrol kuyularmın kuruduğunu işittin mi? Brezilyadaki kauçok ormanları - nın kül olduğunu biliyor musun? Denizlerdeki balıkların bile isyan ettiğinden haberin var mı? Susuyor. sun?, Cevap vermiyorsun? Sonra az daha unutuyordum: Çok Para kazandığını zannettiğimiz tram. vay şirketinin halini biliyor musu! Bu şirketin bugün borçlarmı veremi « yecek bir halde olduğundan haberin var mı? Bunlardan hiçbirisini nazarı itiba. Te almayarak benden ayda yirmi ku. ronluk zam istiyorsun? Hey ihtiyar, ihtiyar!. Aklını başma toplal. Ben, sana bu anlattıklarımı bir da. kika olsun hatırma getirseydin benim yanıma gelmezdin!. Benden ayda yir. mi kronluk bir zam istemezdin!.. Haydi ihtiyar! Bugünlük sana ver- diğim bu ders kâfidir. Sen para ver- sen bunu bir başka yerde işitemezsin! Banger Prahazka bunları söyledik- ten sonra, hareketsiz olarak sandal. yede oturmakta olan kaptet Şimayi omuzlarından sarstı. Şima, birdenbire sandalye ile bera. ber yere yuvarlandı.. Vücudu soğu- mMuş ve taş gibi olmuştu. Mali buhranm şiddetinden zavallı Şimanm kelbi durmuştu, | t; ı 4 WATRTZ DÖ YOMPADÜR bir zabit olan ©.. Ümit etmişti.. Ahi, Artık ber şey bitmişti.. Öleceğini.. Onu bir daha hiçbir za- man görembiyeceğini sonuna kadar “onu,, düşündüğünü, “onun,, bilemiye. ceğini hissediyordu. Ölmek!. Evet., Birkaç dakika sonra ölecekti.. Uğultular mütemaliyen ac- tıyordu. Kanın, beynini sardığını anlı- yordu. Şakakları patlayacakmış gibi şişiyordu.. 'Tam bu aada, kapmın Üüzerindeki nakışlara dikilmiş olan gözleri, bu ka- pinın açıldığını gördü. , Kapının aralığından, beyaz, dumanlı, silik bir şekil gördü.. Bu şekil kendisine doğru yaklaşı « yordu.. Genç erkek bütün mevcwliyeti, fev- kalbeşer bir gayretle gerildi. Sıkışmış girtleğindan, nihayet çılgın bir sevinç İniltisi çıktığını duydu., Çünkü, kendisine doğru ilerkyen bu beyaz şekli tanımıştı ! Bu, © idil. ©O2. Trmitaj ormanındaki pembe cl. biseli genç kız!. VII KONT DÜ BARRİ Şövalye d'Assasın, sabahleyin, bir kılıç darbesile omuzundan yazaladığı dü Barri, şahidi Kont dö Sen - Jermen tarafınllan evine götürülmüştü.. Dü Barri, konağı, kocaman, muhte- şem bir binaydı. On dördüncü Lüinin hükümdarlığı zamanmda, dü Barri nin babası bu ikametgdhı e mutantan riyafetlerin ve müsamerelerin merkerzi haline getirmişti ve bu mubteşem ve şaşab salona bizzat kral da sık sık ge. Brdi. Fakat şimli ba salonlar sessiz ve tenhaydi.. i : VA Ve AAT DDORAN YD Porlammmtyer MARKIZ DÖ POMPADUÜR &1 ayrılırken, sokağın öte garip adam görünmüştü. Bu iki adam biribirlerinin koluna girmişlerdi, bir fikir teatisinde bulu- nunca duruyorlardı ve tekrac yürüme- e koyuldular mı, sağa sola yalpa vu- ruyorlardı. . Birisi; — Seni temin ederim ki Krebiyon, daha uzağa gitmek faydasızdır, diyor, diğeri de cevap veriyordu: — Bunun sebebini söylesen hiç fena almaz, Noc., — Beni dinle, yüzüyerek kendimizi yormak aptallıktır. — Niçin, Puasson, niçin? Bunu söy- Jemeni talep ediyorum.. — Mademki emirler yüzüyerek bize Moğru geliyorlar.. — Veallabi, billâhi, tallahi sen sar- hoşsun Noe.. Hem de müthiş sarhoş. Noa hıçkartlı; ! — Erebiyon, bana hakaret ediyor- *un! Krebiyon inat etti; — Söyle bakayım, tufan esnasında gökten şarep mır düşüyordu? Noe sevinçle bağırdı: — Şakayı bırak ama.. Eğer ben ha- kikaten Puasson (balık) olsam da beni bu şarap deryosna atsalardı ne güzel olurdu. Krebiyon arkadaşının ormuzuna vura- Tak bağırdı: , — Puasson, cidden hoş adamsın, Sar- boşluk ilâhların iyiliğidir. Jupiter sar. hoş olurdu.. Vülken sarhöş - olurdu. Ben sarhoş olduğum zamanlar, Korne- yin “Sid,, i ve Rosinin de “Andro- mak,, 1 beni kudurtmak için yazmış ol- duklarını unutuyorum.. İster mitin &e- na bu sabah yazdığım “Katibina,, nımı ikinci perdesini okuyayım. Son mısra.. ALAL, Bu ne?.. Bu ceset ne?, İki ayyaş, izah ettiğimiz şekikde yü- rüyerek ve konuşarak Aranson kona- nn önüne kadar gelmişlerdi ve Kre- betaiçüi; Bllr3, ü bit tarafından iki ÇA ellde ZN »& biyonun ayağı, baygın yatan şövalye d'Assasın vücuduna çarpmıştı. Krebiyon bu beklenilmedik tesadüf. ten mütevellit garip bir endişeyle eğli- di. Puasson kekeledi: — Canım., Bir meslektaş olacak.. Bi- rak uyusun., — Sus, ayyaşi, Bu betbaht yaralı- dır,. Belki de ölmüştür! Puasson, kafaaımdaki dumanlar birax dağılmış olduğu halde: — Ölmüş! Diye tekrarladı ve merhametle ürpe- verek ilâve etti: — Zavallı çocuk!.. Bu kadar güzel bu kadar genç yaşta!, Doğrusu sevgili- sine acıdım.. Krebiyon doğrularak: — Hoyır, Hayır! dedi. Ölmemiş; kalbi hâlâ çarpıyor.. Hey, mösyö.. Mös yöl Rica ederim uyanın! Şövalye hafif, ancak duyulabilir bir inilti çıkardı fakat kendine gelemedi, Krebiyon: — Ne yapmalı? diye mırıldandı. E- ğer bu genci buralda yardımsız bırakır- &öen şairlikten istila ederim. Bu Krebiyon, filhakika şairdi; tâs - Tih edelim; Trajik bir şair. Evet, yukarıda izah ettiğimiz halde bulunan, ayyaş Noenin arkadaşı ve onuün gibi ayyaş olan Krebiyon, “elek- tr., “Tiyest d'Abre,, ve baksızlığın nis- yana gömdüğü "Radamist ve Zenobi,, gibi güzel trajeklinin müellifiydi. Noe, birdenbire: — Onu benim evime götürsek nasıl olur? dedi. — Buradan Huşet #okağına götürü- lünceye kadar on dela öbür dünyaya göçeder. — Şu halde sana götürelim mi? — Bussi sokağı daha uraktır! — Şu halde ne yapmalı? Ne yapma-

Bu sayıdan diğer sayfalar: