LALE DEVRİNDE SÜREN BiR SÜNNET DUGUNU GUN GECE 15 HARER — Aksam postası 5 Yazan: Reşatl EKREM — 7— Ibrahim paşanın çadırında edebi bir sohbet ya Lâle devrin! açan bu muazzam sün. net düğününün Sinci günü, sadrazam Nevşehirli İbrahim paşa ile vezirlerin ve devlet erkânının Okmeydanında, destilerden yapılmış hedeflere nişan talimleri De başladı. Öğleye doğru da, tersanelilerin kalyon muharebesi oyu. nu ile düğün şenliklerine geçildi. Onu ayı'ar'a ayıcıların halk tarafından bü- hi vkle seyredilen güreşleri ta. tti. Fakat bugün, ayılar güreşi bırakıp kaçmaya başladılar. Ortalık heyecan ile karıştı. Nihayet ayılar tu- tu!larak tekrar zincire vuruldular, Bun- dan sonrâ yağlı güreşler yapıldı. Meş. hur pehlivanlar Zünnünoğlu ile pehli. van meşhur Keskinoğlu, ÜUsküdarlı Kara Osman ile Abdullah pehlivan gü. reştiler. Bu sekizinci günde de 249 çocuk a- Jay göstererek sünnot çadırına gittiler. Alay esnısında birkaç çocuğun ağla- dığını gören İbrahim paşa Edirne ko. Junü onları eğlendirmeğe yolladı. Sur emini de çocuklara şekerlemeler dağıt. tr. Sünnet çocuklarınm alayından san- ra karada yürüyen gemi seyredildi. Bundan sonra hüner göstermek Üzere Mmeydana tasbazar ile hokkabaz'ar gel. Gi. N'hayet sıra 18 inci asrın en meşhur oyuncu kollarından Bahçıvan oğlu ko- luna ge'di. Sonra, esnaf alayı başladı. Sırasıyla r, haffaflar., haffaf yamaklar, bakallar, yaş yemli ©i'er, ka- vukevlar, yorgancılar, yeni bedesten esnafı, esirciler, hallaçlar alay göster. diler, Yine her sınıfın çalgıcıları, rak. kasları vardı. Arabalar Üzerinde dük. kânlar kurarak saratlarını teşhir edi- yor'ardı, Takdim ettikleri düğün hedi. yelerine gelince, çadırcılar; dışı yeşil ve al atles içi İstanbul dibasından, yavlmış, de di nakışlı sütunu! bulmaan altın a'emli bir cadır; haffaf. lar: İnci ve zilmrüd İle murasaa bir t. Ki cift cizme, İnci işlemeli ve sırmatı Çerkes filârları. 300 dirhem — yaldızlı Bgümüş tepsi; haffaf yamak'arı: 340 dirhem gümüş teosi; bakkallar: bir okka ağırlığında iki gümüş samdan, i- ki oklrâa ağırlı$ında krymetli bir gümüş Bini, kıymetli kumaşlar, çiçekler, ka- vukçular, kiymetli kumaslar, yorvan . et'ar, 500 dirhem gümüş Je”en ibrik, 215 dirhem gümliş tepsi, 150 dirhem kapaklı bir gümüş tas, atlas ve bü . rümcük üzerine islemeli dört tane kıymetli yorgan; bedesten esnafı: 4 top ağır atma telli bürümcük, 182 dir- hem fiç gümlş surahi, 405 dirhem gü- müş tepsi. Esireciler: bir oğlan ve bir kız esir; hallaç'ar: sırmalı neffe bir yastık hediye ettiler, Esnaf alayına ertesi gün de devam edildi. Sabahleyin saat alaturka 4 de Üçüneli Ahmet oğulları ile beraber Ok. meydanına geldi. Saz fas'mdan, oyun. cu kollarından, canbazlardan, ayı gü- reşlerinden ve 219 çocuğun sünnet ala- yından kalyon muharebesinden sonra esnaf alayı başladı. Düğünün dokuzuncu günü, alay göz. teren esnaf da şunlardır: tilecarlar, kt- yumcular, kazazlar, bezzazlar, ahçılar, terziler ve çakşırcılar, nalcılar, kazan- cılar, berirgânlar. Hediye'erine gelince: Tüccarlar: kıymetli kumaşlar; ku yuracular; elmas yakut ve inci İle ya. pilmmiş- bir- yelpeze, elmas - ve- yakutlu bir çalar saat, 2300 dirhem gümllş tep. si, 1000 dirhem gümüş şamdan, 1000 dirhem gümüş leğen, bir okka ağırlı- gında iki gümüş kâse, 500 dirhem iki gümlüş maşraba, 2 okka bir gümüş ib- rik, bir okka ağırlığında bir buhur . dan ile bir gülâptan. & Kazazlar bir tane mücevher incl ta. kımlı çapraz, bir mücevher kuşak, bir mücevher sırmalı hazine kolant, 5 ta- ne som hazine dizşini ve sair hediye- ler; bezzazlar: islemeli bir bohça, al. tın feleme'i kadife ve a'tım islemeli şal, iki top tel'i kumeş, dört destar hün. kârı, üç top kenar bez, Üç çekme bo- yama, iki mirzat bez, klaptan atlas Z TDİREK ELARİELİREC LA GU CCI V pıldı rik leğen, 150 dirhem gümüş bir maş. raba, bir ibrik Yemen kahvesi, terzi . ler: 300 dirhem bir gümüş matra, 400 devrinde İstanbul.. bohça; ahçılar: 700 dirhem gümlüş ib- dirhem gümüş şamdan ve makas, 150 dirhem gümüş kahve ibriği, 280 dir - hem gümüş gülâptan, 210 dirhem gü- müş buhurdan; Çakşırcılar: 132 dir . hem gümüş gülâptan, 210 dirhem gü . müş buhurdan, 154 dirhem gümüş şamdan; nalerlar: 800 dirhem gümüş şamdan, 4 çift gümüş nalça, altın çivi- ler; kazancılar: T okka ağırlığında üç gümüş sini, üç gümüş Maşraba, gümüş gülâptan ve buhurdan. Bezirgânlar: 10 top nefis Venedik dibası, 10 top Floransa atlası, en nefis Hind kumaş- ları, kıymetli çiçekli şallar, 100 dir. hem gümüş hoşaf tası, 1000 dirhem gümüş ibrik lJefen, eski maden baş kâ. se ve bir sofralık on - tabak. Ve eair birçok kiymetli kumaşlar ve çallar vermiş'erdi. Ikindiye doğru Üçüncü Ahmed ile oğulları tersane kasrma döndüler. O gün, bostancıbaşı ile bostancı ocağı noferlerine, hassa silâhşorlarma, şa - hincibaşı ile maiyetindeki nefer'lere büyük bir ziyafet verildi. Bu ziyafette, 50 haseki ile 200 bostancı, kırmızı bra- taları ile ziyafet çadırlarımı bir lâle baheesine döndürmlüşlerdi. Yine o gün, Sıvas mutasarrıfı, Koca. eli mutasarrıfı, bostancıbaşı, birinci mirahor, ikinel mirahor, arpa emini, cakırcıbaşı, atmacacıbası, şahincibaşı tarafımndan gümüş takımları, kıymetli l * AD Iİngiltere Rakıplerini oyalarken |Nasıl silâhlanıyor ? Ingilterede hummalı bir silâtlanma faalıyeti varş bu iş ingilizlere fazlaya mal o acak İngilterenin, 1937 — 1941 seneleri içindeki silâhlanma işine sarfedilmek üzere ayırdığı bir buçuk milyar İngiliz lirasının bu içe yetişmiyeceği anlaşıl- maktadır. 1938 — 1939 senesi müdafaa tahsisatı 8.500.000 İngillz Uralık hava hücumundan muh>claza telbirleri de dahil olmak Üzere 351.750.000 İngiliz lirasıdır . 1939 — 1940 seneler'nin ize —silâh lJanma içönde İngilterenin en farla pa- ra sarfedeceği seneler olduğu tahmin edilmektedir. 1938 — 1930 mali sene- leri müdafaa bütçesi bu senenin müde faa bütçesinden 68 milyon sterlin fazla olacaktır. İngilterede hümmalı bir &lâhlanmı fanliyeti vardır. Takip edilen plân şöy- el hülâso edilebilir? donanma 1935 senesindeki harp gemileri in- şaatı ancak 139,34$ ton olduğu hâlde 1 Kânunusani 1938 tarihinde bu ra- kam $47,014 tona fırlamış bulunuyor- du. 1938 senesi nisanı ile 1939 senesi martı arasındaki zaman zarlında umu- kumaşlar, şallar, kahve takımları ve samur postlarından mürekkep düğün hediyeleri takdim edilmişti. Akşam lizeri İbrahim paşanm çadı. rında edehi bir sohbet yapıldı. Paşa, yanındakilere ihsanlarda bulundu. Bu arada, şiirlerini okuyan Seyid Vehbi . ye de bir avuç altın verdi. O sırada Ü- çüncü Ahmetten bir hat geldi. Padişah bu mektubunda: “Havada yağmur ih. timali var, Ben' getmiyeceğim, Eğlen - ceye sen nezaret eyle!,, diyordu. İbra- bım paşanın odası önünde bir de musi, ki faslı yapıldı. Kol kol çengiler oy - nadı. İbrahim Paşa, diğer eğ- lenceleriii evvel İlşek — şenlikle. rine başlanılmasını emretti. Bir. çok fişeklere, bu arada da araba te- faslı başladı. Burnaz Hasan Çelebinin riya. setindeki güzide bir heyet, bu akşam bilhassa müverrih Raşid ile Seyid Veh- binin şarkılarını okudular. Şiddetli bir yağmur başladı. Kolay kolay dinmiyecek görünüyordu. Ertesi günkü eğlenceleri düşünenleri bir yas kapladı. (DULLERE YNAKLİ bir buçuk mllyar sterlindet mi tonajı 130.000 e baliğ olan her & nıftan altmış kadar yeni geminin suyâ indirileceği ümit edimektedir. 1938 de inşasına bat'anacık yeni ge* miler meyanında iki büyük dretnot, BİF tayyare gemisi, dört büyük kruvazöf, üç ufak kruvazör, Üç denizaltı gerisi ve üç mayın gemisi vardır. Bundaâ başka Ingiltere bahriyesi de tensik © dilmekte, eldeki gemiler — asıfleştiril- mektedir. 1938 senesi içinde inşasına başlana” cak İki büyük dretnotun kaça mal olâ* cağı şimdiden tahmin edilmemekle be* raber bunlsein en mükemmel tarıd yapılabilmeleri için hiç bir fedakârlıle tan çekinilmiyecektir. Maamafih bü dretnotların tonajı Londrada toplanmıf olan ve Britanya, Fransa ve Amerikâ Birleşik Devletteri -murahhaslarındâf terekküp eden bir korisyonun verect” ği karara bağlı kaldcaktır. Bu komis” yon 1936 senesinde Londra bahrf köf* fersasında tesbit edilen hadleri tadil cihetini tetkik etmektedir. Ordu İcap eden her türlü harp malremet rön İngiltereye uzun müddet yniııc'. bir nisbete iblâğr için çalışılmaktadır İ gilterenin bir çok yerlerinde büyülü modern depolar vücuda — getirilmektt” dir. Kara kuvetleri techizatı her cihetç? Fkmal edilmekte ve — aarfleştirilmekte” dir. İngilterenin deniz aşırı kuvvetleri” nin ve garnizonlarının bazıları Ö- kuvvetlendirilmiştir. 'Hava kuvvetleri Azami sür'atle tayyice yipıbill“' gayesiyle tâyyare model adetleri asgöl hadde indirilmektedir. Böylelikle ©t ayyne bir kaç modelden kısa bir. 44 manda pekçok tayyare yapmak imkâ? dahiline girmiş olacaktır. Yeni kurulan — altı tayyace nıkinel fabnikası istihsalâta başlamıştır. Bul” lardan başka kurulmuş diğer tayyaf” aksamı fabrikları da faaliyete geçmi$” lerdir. Büyük bir bomba fabrikası ikmal edilmek üzeredir. Bütün bu fab” rikalar evvelce düşünülmüş olan rama bu defa yapılan ilâvelerdir. S9 yeni tayyare meydanı tecit € W Devamı 11 incidt DORRIDDERNA N Sabiha odasındaydı. Korkuyordu: Fatma: — Pek ââ göz.. demişti. Bakıyor küçük hanımcığım... İn. Ban o gözlerin görmediğine kat'iyyen inanamıyor.., Bana adetâ görüyor bibi geldi. Acaba görüyor muydu? Onun ihanetini, kendisirle sadık ka- lıp kalmadığını anlamak için mi yapmıştı bunu... 0000! Hayır... Neler düşülnüyordu. Onun böyle bir geyi ak- İrma getirmeyecek kadar kendisine itimadı vardı. Bu çocukluk- tu. Aşağıda, Suad'in etrafında toplananlar — konuşuyor'ardı. Mevzu düre dolaşa, gözlerine getirilmişti, Babasınm sorduğu bu suzle Suad kısaca şüyle cevab verdi: — Kafkas cephesinde Ruslara esir olduktan sonra bizi Nars gin adasına götürdüler. Oradan da Sibiryada İskutskun şima. Hindeki kamplara gönderdiler. Burada kaçmaya teşebbüs ettim. Yakalandım. Daha şimaldeki kamplara yollandım. Senelerce bu. rada kaldım. Muhabere imkânı dahi yoktu. Esaret hayatı ba- na çok ağır, tahammülü imtüns:z görünüyordu. Yeniden kaç- mayı tasarladım. Kendime bir arkadaş daha temin ettim. Plânı. mızı hazır'adık... Her ne pahasına olursa olsun kaçacaktık. Ne tekim böyle yaptık... Fakat Ihbar edilmiş olduğumuzu, peşi- mize düşenlerden anladık. Karanlık bir geceydi. Bir fırsatmı bularak garnizordan çıkmışt'k. Artamıza düşenleri anlaymca arkadaş tealim o'du, Ben kurtulabilece- ğim & eydim: ayağım — kaymayıp da, önüme çıkan yara yuvarlanmasaydım. Yalnız başımın şiddetle bir taşa çarptığı. ni hatırlrvorum. — Bayıldığım için gerisini bilmiyorum. O gün. den sonra da... sustu... Bu kısa macera aslan gibi adamın gözlerine tu. Rasa, oğlunu tesetli edecek elimleler sarfetti. Ana- K ivi » dedi. Selim sus'u. Pu sirada yavvan lvenlerden ge'en bir stetrtva hos savirdiler, Açağ ya Mat- man inlvyordu. Se'im, Sabllanın L0 yı plaşili Üğienmek işin onu bir el iseretiv'e yanina çağnarak — Zai halinde Busdü. Fat. ma cevab verdi: — Yukarda, odıdıi. HABERİN EDEDİ TEFRİKASI: 19 Yazan: Hasan Ras m Us Sund senin ge'diği tarafa döndü: — Anlamadım. Bir şey mi söylediniz? . diye sardu. Selim durakladı. Fatma İle Selimin ne konuştuklarını kim- için cevab vermediler. Selim izah etmek mecburi- yetinde $ | — Feride'nin nerede olduğunu sordum, ağabey... Sana de- ğiL.. . dedi. — Feride de kim? İrfan Paşa yutkunarak güzlerini yere İndirdi. Safinaz hanım toparlandı: — BSelimin evlendiğini bilmiyor musun Suad? . dedi, — Evet... Söyledi, çok sevindim anne,.. Yüzünde âni bir değisme oldu. Sabihasınm bahsi açılacak diye korktu. Sonra ilâve etti: — Fsride yengemizin adı demek? Sunline cevab alamayınca kendi kendine konuşur gibi fı, sıldadı: — Ne tesadüf!.. Ferid ve Ferlde... Suad bunu söy'erken yanmda oturan oğlunun arkasmı sı. vearzladı. Salona çöken derin sesaizlik içinde yine bu genç ada- mam ertek sesi yükseldi: — Tanısamadık Selim. kendisi burada değil mi? Bu suale cevab vermek güçtü. Selimi müşkül vaziyetten ba- bası kurtarmava çalıştı: — Bugün biraz harareti vardı. Ben kalkmamasımı. istirahat etmesini söyledim. Seni de onun için karşılıyamadı Suad... Yar W K Ki £ rına hiçbir şeyi kalmıyacağını sanıyorum. — Rahatsız olmasın öyleyse... Yarın tanışırız. Suad'in gelişiyle evdeki umumi ahengin bozulduğuna büU Vi işaret olamaz mıydı? Şimdi hiçbir kimse yüksek sesle konur” mıyor, hiç kimse ağzından çıkacak kelimeyi düşünmeden demiyordu. Hele Sabiha adı.. En büyük günahlardan sayili” bu ismin söylenmesi değil, düşünülmesi bile sanki yasak edü” mişti. Belki böyle olduğu içindir ki herkesin kafasma bu ahtapot gibi yapışmış duruyordu. Şurada toplandıkları Ve nuşmaya çalıştıkları zaman içinde herkes, her saniye bü isiri” le uğraşmış, kafasından bu adı atmaya, kovm©aya çal Selim bile, "Feride” adını nekadar müşkülâtla ıöyııyıbnn'"» Şımdi hakikati söylemediklerine herkes pişman gibiydi. B'l“'* reketleri, şu gözleri görmiyen adamm zaafından istifade miydi? Ya günün birinde farkına varırsa ne olacaktıf.. nu masum bir düşünceyle, kendisini büyük bir üzüntüye mamak için yaptıklarını anlatabilecekler miydi? Şu andâ Kt leri görenler bunu, görmiyen de yalnızlığını düşünüyordu. Sessiz'ik çok uzun sürdü. Selim, ağabeysinin sabrına hi ediyordu. Eve adım attığı zamandanberi Sabihayı ınflnly# nasıl öldüğünü, neden öldüğünü sormayışma hayret “'Ğ Acaba Sabihayı sevmiyor muydu? Bu kanaatinde aldanmi$ ? di? Zayıf bir İhtimalle "Delki,, diye düşündü. Fakat ya S"":,, O da mı aldanmıştı? “Bunun imkânı yok?.. Sabiha bunü me setse kendisini sevmiyen birine bu kadar bağiı kalmanın nastzlığını anlardı.,, Suad'in Sabihayı sormayışı bu kadar kişi içinde blrc““;;; bi ağlamaması düşüncesiyleydi. O gimdi istirahat etme tekİ” | kabul etmemiş bulunmasına fzülüyordu. Odasına çekilii saydı, Ferid'le konuşabilir ve başını bir boşluk içinde YU | yan bu üzüntüden kurtulabilirdi. yö Safinaz Hanım Suad'in durgunluğunu gidermek, W İ ağır havadan kurtarmak istadi: < ÇDremi ver). —Ü