Ama çocuklar ve gençler bu yolla saldırganlık güdülerini boşaltmak da istiyorlar. ““Fakat video oyununun bunu sağlayacağını düşünmek bir ya- nılgıdır. Oyun sırasında serinkanlı ol- mak, duyguları açığa vurmamak ve bedene hakim olmak gerekmektedir. Çünkü aksi takdirde oyunun başarı- ya ulaşması için gerekli koşullar ye- rine getirilmemiş olur. Bütün bu bi- leşenler sonuçta çocukların ve genç- lerin oyundan sonra gevşemelerine değil, tam tersine gerginleşmelerine yol açmakta ve oyunun kendilerine yüklemiş olduğu stres dolayısıyla on- larda gizli (latent) bir saldırganlık bi- rikimine neden olmaktadır. Bu sal- dırganlık oyunun içeriğinin savaş ol- masından değil, videonun bir iletişim aracı olarak kendine özgü yapısından kaynaklanır.”” Bremen'li kitle iletişim araçarı pe- dagogu Profesör Heinz Hengst de tehlikenin oyunların içeriklerinden gelme olasılığının azlığına işaret et- mektedir: “Savaş oyunları karmaşık olduklarından, duyuları daha güçlü bir tarzda seferber ettiklerinden ve pek .çok etkileşim imkânı sundukla- rından dolayı büyüleyici oluyorlar. Ama içerikleri başka olup da benzer karmaşıklıkta oyunlar piyasaya sü- rülmüş olsaydı, savaş oyunları da bir problem olmaktan çıkmış olurlardı.”” Thilo Geisler ise bunun aksini id- dia ederek, gençler tarafından rağbet gören oyunlarda içeriklerin de belir- leyicilik taşıdıklarını vurgulamakta- dır. Onun görüşüne göre, gençler ek- randa savaş olgusuna alışmak tehli- kesine maruz bırakılmaktadırlar. Şimdi Joystick'lerini kullanan çocuk- lar on yıl sonra belki de gerçek bir sa- vaşta benzer düğmelere basacaklar ve aradaki farkın bilincinde bile olma- yacaklardır. Çünkü savaşın yol açtı- ğı sefaleti o zaman da göremeyecek- lerdir. " Video oyuncusunun becerikliliğin- den askeri bakımdan da yararlanıla- bileceğini Ametika Devlet Başkanı Ronald Reagan da anlamıştır. Daha 1983 yılında Florida eyaletinin Orlan- dı kentinde öğrencilere yapmış oldu- ğu bir konuşmasında -şunları söyle- miştir: “Geçenlerde video oyunları hakkında ilginç şeyler duydum. Pek çok genç bu oyunlarda el, göz ve bey- nin birlikte çalışması konusunda ina- nılmaz bir beceri geliştirmiş. Hava Kuvvetlerimiz bu çocuklardan, eğer günün birinde jetlerimizi kullanacak ÖŞ T HS | olurlarsa, olağanüstü pilotlar çıkaca- ğını düşünüyor.” Yanılsamalara »Yer Yok Sözkonusu oyunların yasak listeye alınmalarının etkisi konusunda, ya- saklama önerisinde bulunan “'genç- lik koruyucuları” fazla hayale kapıl- miyorlar. Onlar bu yasaklarla önce- likle bu tür oyunların yapımcılarını ve satıcılarını hedef alıyorlar. Yasak- lanan bir oyun için artık reklam ya- pılmasına izin verilmediğinden, Thi- lo Geisler bu yolun çok etkileyici ol- duğu görüşünü savunuyor. Profesör Jürgen Fritz ise; yasakla- maya ilişkin bu uygulamayı pedago- jik açıdan işe yaramaz olarak nitelen- diriyor: ““Yasaklama uygulaması, et- kilerini henüz tam anlayamadığımız bir kitle iletişim aracının gelişimini durdurmaya yönelik zavallı bir giri- şimdir. Çocukları korumaya çalış- maktadır, ama uygun bir yöntem ol- duğu söylenemez.'” Yasaklamayı destekleyenler de bu- nun elverişli bir pedagojik yöntem ol- madığını kabul ediyorlar aslında. Sıkı bir yasaktansa, ana-babaların kendi çocuklarıyla savaş oyunları sırasında ekranda olup bitenler üstüne konuş- Commodore malarının daha iyi olduğunu düşünü- yorlar. Jürgen Fritz şöyle diyor: “Kendini bilgisayar oyununa çok fazla kaptıran bir çocuk ya da genç, bu tutumuyla asıl kendisi hakkında bir şeyleri açığa vurmaktadır, örne- ğin hemen hiç oyun arkadaşı olma- dığını, kendi konumundan memnun- luk düymadığını imâ etmektedir. Bu durumda, onlara kitle iletişim araç- ları dışında da bir gerçeklikle yüz yü- ze gelebilecekleri alternatif boş za- man etkinlikleri sunulmalıdır.”” Barış araştırıcısı Christian Büttner, bu toplumun sorunlarının politikacı- lar tarafından pedagogların omuzlâ- rına yüklenmesi konusunda pedagog- ları uyarıyor. Büttner şöyle diyor: “Politika sık sık bizzat çözmek zo- runda olduğu sorunları pedagojiye yüklüyor. Bizler gerçek tanrıklardan ve savunma stratejilerinden vazgeçmedi- ğimiz sürece, pedagojiden bu kor- kunç silahların artık olmayacağı bir gelecek perspektifinde kişileri eğitme- sini bekleyemeyiz. Diğer yandan, pe- dagoglar da, birkaç on yıldır ulusla- rarası silahsızlanma görüşmelerinde elde edilememiş olan şeyleri eğitim yoluyla gerçekleştirebileceklerine inanmamalıdırlar.”” e